Sopa Ve Taşla Vurulan Avın Yenmesi
1. Sopa Ve Taşla Vurulan Avın Yenmesi
1417. Nafi anlatıyor: Cüruf’te bulunuyordum, iki kuşa taş attım, ikisini de vurdum. Biri ölmüştü, onun için Abdullah b. Ömer onu attı. Diğerini de Abdullah b. Ömer keserle kesmeye götürmüştü, kesemeden o da ölmüştü, bunun üzerine Abdullah b. Ömer onu da attı. Şeybanî, 655.
1418. İmâm-ı Mâlik'ten: Duyduğuma göre Kasım b. Muhammed sopa ve saçma ile av vurmayı hoş karşilamazmış.
1419. İmâm-ı Mâlik'ten; Bana gelen Rivâyetlere göre Said b. Müseyyeb vahşileşen ehli hayvanların da av hayvanları gibi vurularak veya benzer şekilde öldürülmelerinden hoşlanmazdı.
1420. İmâm-ı Mâlik'ten: Sopa bir av hayvanına isabet eder de onu öldürürse, bana göre yenmesinde bir sakınca yoktur. Çünkü Kur'an-ı Kerimde: «Ey iman edenler! Ellerinizle ve oklarınızla yakaladığınız av hayvanları ile de Allah sizi dener.» Maide,5/94. buyuruyor. Demek ki insanoğlu eli, oku ve silah cinsinden mevcut aletleriyle elde ettiği her şeyi vurup öldürebilir. Çünkü bunlar avdır. Ayeti Kerimede öyle buyuruluyor.
1421. İmâm-ı Mâlik, âlimlerden bazılarının şöyle dediğini naklediyor: Bir adam bir av vursa, kendisine de bu esnada bir başkası, su cinsinden bir şey veya eğitilmemiş köpek yardım etse, bu av yenmez. Ancak bir şartla yenir, hayvan oku atan adamın vurup öldürmesi veya okun avın öldürüldüğü yere ulaşması ve hayvanı o okun öldürdüğüne ondan sonra hayvanın yaşamadığına dair kimsenin şüphesi olmaması lâzımdır. Onun avın başına gelişiyle hayvan için artık yaşamak söz konusu olmamalıdır.
1422. İmâm-ı Mâlik'ten:
Senin vuruşunla yıkıldıktan sonra gözden kaybettiğini, biraz sonra onda köpeğinden bir iz ve okundan bir yara ile bulursan ve aradan da bir gece geçmemişse, bu hayvanın etini yemende bir mahzur yoktur. Eğer onu yere yıkıp gözden kaybettikten sonra yakalayamadan aradan gece geçmişse yenmez.
١ - باب تَرْكِ أَكْلِ مَا قَتَلَ الَمِعْرَاضُ وَالْحَجَرُ
١٤١٧ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ، أَنَّهُ قَالَ : رَمَيْتُ طَائِرَيْنِ بِحَجَرٍ وَأَنَا بِالْجُرْفِ، فَأَصَبْتُهُمَا، فَأَمَّا أَحَدُهُمَا فَمَاتَ، فَطَرَحَهُ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ، وَأَمَّا الآخَرُ فَذَهَبَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ يُذَكِّيهِ بِقَدُومٍ، فَمَاتَ قَبْلَ أَنْ يُذَكِّيَهُ، فَطَرَحُهُ عَبْدُ اللَّهِ أَيْضاً(٨٣٦).
١٤١٨ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ، أَنَّ الْقَاسِمَ بْنَ مُحَمَّدٍ كَانَ يَكْرَهُ مَا قَتَلَ الْمِعْرَاضُ وَالْبُنْدُقَةُ(٨٣٧).
١٤١٩ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ : أَنَّ سَعِيدَ بْنَ الْمُسَيَّبِ كَانَ يَكْرَهُ أَنْ تُقْتَلَ الإِنْسِيَّةُ، بِمَا يُقْتَلُ بِهِ الصَّيْدُ مِنَ الرَّمْي وَأَشْبَاهِهِ(٨٣٨).
١٤٢٠ - قَالَ مَالِكٌ : وَلاَ أَرَى بَأْساً بِمَا أَصَابَ الْمِعْرَاضُ، إِذَا خَسَقَ وَبَلَغَ الْمَقَاتِلَ أَنْ يُؤْكَلَ، قَالَ اللَّهُ تَبَارَكَ وَتَعَالَى : ( يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَيَبْلُوَنَّكُمُ اللَّهُ بِشَىْءٍ مِنَ الصَّيْدِ تَنَالُهُ أَيْدِيكُمْ وَرِمَاحُكُمْ ) (المائدة : ٩٤). قَالَ : فَكُلُّ شَىْءٍ نَالَهُ الإِنْسَانُ بِيَدِهِ أَوْ رُمْحِهِ، أَوْ بِشَىْءٍ مِنْ سِلاَحِهِ فَأَنْفَذَهُ وَبَلَغَ مَقَاتِلَهُ : فَهُوَ صَيْدٌ كَمَا قَالَ اللَّهُ تَعَالَى(٨٣٩).
١٤٢١ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ سَمِعَ أَهْلَ الْعِلْمِ يَقُولُونَ : إِذَا أَصَابَ الرَّجُلُ الصَّيْدَ، فَأَعَانَهُ عَلَيْهِ غَيْرُهُ، مِنْ مَاءٍ أَوْ كَلْبٍ غَيْرِ مُعَلَّمٍ لَمْ يُؤْكَلْ ذَلِكَ الصَّيْدُ، إِلاَّ أَنْ يَكُونَ سَهْمُ الرَّامِي قَدْ قَتَلَهُ، أَوْ بَلَغَ مَقَاتِلَ الصَّيْدِ، حَتَّى لاَ يَشُكَّ أَحَدٌ فِي أَنَّهُ هُوَ قَتَلَهُ، وَأَنَّهُ لاَ يَكُونُ لِلصَّيْدِ حَيَاةٌ بَعْدَهُ.
١٤٢٢ - قَالَ وَسَمِعْتُ مَالِكاً يَقُولُ : لاَ بَأْسَ بِأَكْلِ الصَّيْدِ، وَإِنْ غَابَ عَنْكَ مَصْرَعُهُ، إِذَا وَجَدْتَ بِهِ أَثَراً مِنْ كَلْبِكَ، أَوْ كَانَ بِهِ سَهْمُكَ، مَا لَمْ يَبِتْ، فَإِذَا بَاتَ فَإِنَّهُ يُكْرَهُ أَكْلُهُ.