Deniz Avıyla İlgili Rivâyetler
3. Deniz Avıyla İlgili Rivâyetler
1431. Nafî' anlatıyor: Abdurrahman b. Ebî Hüreyre, Abdullah b. Ömer'e denizin karaya vurduğu şeylerle ilgili bir soru sordu. Abdullah b. Ömer de karaya vuran deniz hayvanlarını yemeyi menetti.
Daha sonra Abdullah b. Ömer gitti ve mushafi getirterek: «Deniz avı ve oradaki yiyecekler size helâl kılındı.» el-Maide: 96. âyetini okudu. Bunun üzerine hemen beni, Abdurrahman b. Ebî Hüreyre'ye gönderdi. Sorduğu hayvanları yemesinde mahzur olmadığını kendisine bildirdim. Hanefi Mezhebine göre, denizin karaya kurduğu ve suyun çekildiği balıklar yenir. Hadis için bkz. Şeybanî, 649
1432. Ömer b. Hattab'ın azatlısı Sa'd el-Cari anlatıyor: Abdullah b. Ömer'e:
« Birbirini öldüren veya soğuktan ölen balıkları yemekte bir sakınca var mı?» diye sordum. Sa'd:
« Bir sakınca yoktur.» dedi. Daha sonra aynı meseleyi Abdullah b. As'a sordum, O da aynı şeyi söyledi. Hanefi Mezhebi de bu görüştedir. Hadis için bkz. Şeybanî, 650.
1433. Ebû Hüreyre ve Zeyd b. Sabit denizin dışarı attığı hayvanların yenmesinde bir sakınca görmezlerdi.
1434. Ebû Seleme b. Abdurrahman'dan: Medine'ye yakın bazı yerlerden bir grup insan gelerek Mervan b. Hakem'e denizin karaya vurduğu hayvanların yenip yenmeyeceğini sordular. O da yemekte bir sakınca yok, cevabını verdi. Ayrıca, bir de gidip Zeyd b. Sabit'e ve Ebû Hüreyre'ye de sormalarım söyledi. Onlar gidip ikisine de sorduktan sonra ne dediklerini kendisine bildirmelerini rica etti. Onlar da gidip ikisine de sordular:
« Yemekte bir mahzur yoktur» cevabını aldılar. Hemen gelip durumu Mervan'a haber verdiler. Mervan da:
« Size söylemiştim» dedi.
1435. İmâm-ı Mâlik'ten: Mecusi birinin avladığı balığı yemekte bir mahzur yoktur. Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) deniz hakkında:
« Onun suyu temiz, ölüsü helâldir» buyurmuştur. Müsned olarak, Taharet, 2/12'degeçmiş bir hadistir.
1436. İmâm-ı Mâlik der ki: Bu ölü olarak yenilince, avlayana bir zarar vermez.
٣ - باب مَا جَاءَ فِي صَيْدِ الْبَحْرِ
١٤٣١ - وَحَدَّثَنِي يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ : أَنَّ عَبْدَ الرَّحْمَنِ بْنَ أبِي هُرَيْرَةَ سَأَلَ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ عَمَّا لَفَظَ الْبَحْرُ، فَنَهَاهُ عَنْ أَكْلِهِ.
قَالَ نَافِعٌ : ثُمَّ انْقَلَبَ عَبْدُ اللَّهِ فَدَعَا بِالْمُصْحَفِ فَقَرَأَ : ( أُحِلَّ لَكُمْ صَيْدُ الْبَحْرِ وَطَعَامُهُ ) (المائدة : ٩٦) قَالَ نَافِعٌ : فَأَرْسَلَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ إِلَى عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أبِي هُرَيْرَةَ : إِنَّهُ لاَ بَأْسَ بِأَكْلِهِ(٨٤٥).
١٤٣٢ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ، عَنْ سَعْدٍ الْجَارِيِّ مَوْلَى عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ، أَنَّهُ قَالَ : سَأَلْتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ عَنِ الْحِيتَانِ يَقْتُلُ بَعْضُهَا بَعْضاً، أَوْ تَمُوتُ صَرَداً ؟ فَقَالَ : لَيْسَ بِهَا بَأْسٌ. قَالَ سَعْدٌ : ثُمَّ سَأَلْتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِ، فَقَالَ مِثْلَ ذَلِكَ(٨٤٦).
١٤٣٣ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ أبِي الزِّنَادِ، عَنْ أبِي سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ أبِي هُرَيْرَةَ وَزَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ : أَنَّهُمَا كَانَا لاَ يَرَيَانِ بِمَا لَفَظَ الْبَحْرُ بَأْساً.
١٤٣٤ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ أبِي الزِّنَادِ، عَنْ أبِي سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ : أَنَّ نَاساً مِنْ أَهْلِ الْجَارِ قَدِمُوا، فَسَأَلُوا مَرْوَانَ بْنَ الْحَكَمِ عَمَّا لَفَظَ الْبَحْرُ، فَقَالَ : لَيْسَ بِهِ بَأْسٌ، وَقَالَ : اذْهَبُوا إِلَى زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ وَأبِي هُرَيْرَةَ فَاسْأَلُوهُمَا عَنْ ذَلِكَ، ثُمَّ ائْتُونِي فَأَخْبِرُونِي مَاذَا يَقُولاَنِ، فَأَتَوْهُمَا فَسَأَلُوهُمَا، فَقَالاَ : لاَ بَأْسَ بِهِ. فَأَتَوْا مَرْوَانَ فَأَخْبَرُوهُ. فَقَالَ مَرْوَانُ : قَدْ قُلْتُ لَكُمْ.
١٤٣٥ - قَالَ مَالِكٌ : لاَ بَأْسَ بِأَكْلِ الْحِيتَانِ يَصِيدُهَا الْمَجُوسِيُّ، لأَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم قَالَ فِي الْبَحْرِ : ( هُوَ الطَّهُورُ مَاؤُهُ، الْحِلُّ مَيْتَتُهُ )(٨٤٧).
١٤٣٦ - قَالَ مَالِكٌ : وَإِذَا أُكِلَ ذَلِكَ مَيْتاً فَلاَ يَضُرُّهُ مَنْ صَادَهُ.