Hurma Satışının Caiz Olmayan Türü
12. Hurma Satışının Caiz Olmayan Türü
1830. Atâ b. Yesâr'dan: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
« Hurma hurma ile eşit olarak (misli misline) satılır» buyuranca, kendisine:
« Ya Resûlallah, senin Hayber'deki zekât memurun bir ölçek hurmayı iki ölçek hurma karşılığında alıyor» denildi. Bunun üzerine Resûlüllah:
« Onu bana çağırın» buyurdu. Çağırdılar, huzura gelince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
« İki ölçek hurma karşılığında bir ölçek hurma mı, alıyorsun?» dedi. Memur:
« Ya Resûlallah, bana iyi cins hurmayı kötü cins hurmayla değişirken eşit olarak vermiyorlar» deyince, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
« O halde kötü cins hurmayı para ile sat, sonra bu para ile iyi cinsini al.» buyurdu. Hadis, mürseldir. İbn Abdilber derki: Davud b. Kays onu, Zeyd b. Atâ ile Ebû Saîd el-Hudrî'den mevsul yapmıştır.
Hadisden, aynı cinsten farklı kalitelerdeki meyveler birbirleriyle değiştirilince miktarlarının eşit olması gerektiğini öğreniyoruz. Fazlalık faiz olur. Hanefılerin görüşü de böyledir. (Bk. Meydanı, el-Lübab, c. 2, s. 38).
1831. Ebû Said el-Hudrî ve Ebû Hureyre'den: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) birini Hayber'e zekât memuru tayin etti. Memur kaliteli hurmalarla dönünce Resûlüllah:
« Hayber'in bütün hurmaları böyle mi?» diye sordu. Memur da:
« Hayır vallahi Ya Resûlallah, biz topladığımız kalitesiz zekât hurmalarının iki ölçeğini bir ölçek kaliteli hurma ile ve üç ölçeğini iki ölçeği ile değiştiriyoruz,» deyince Resûlüllah:
«Böyle yapma. Kalitesiz hurmayı para ile satarak yerine kalitelisini al» buyurdu. Buhârî, Buyu, 34/89; Müslim, Musakat, 22/18, no: 95.
1832. Zeyd Ebû Ayyaş'dan: «Ben Sa'd b. Ebî Vakkas'a süit Süit: Buğday ile arpa arasında hububat türünden bir şeydir. Arpa kadar kapçığı yoktur. karşılığında arpanın (satın alınmasının hükmünü) sordum». Sa'd:
« Ölçekte hangisi daha çoktur?» dedi. Ben:
« Arpa» deyince, Sa'd beni bundan men etti ve dedi ki:
« Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) işittim, Kendisine yaş hurma karşılığında kuru hurma satın alınmasının hükmü sorulduğunda; «Yaş hurma kuruyunca noksanlaşır mı?» buyurmuş, onlar da evet noksanlaşır deyince buna müsaade etmemişti. Ebu Davud, 22- Buyu, 18; Tirmizî, 12- Buyu, 14; Nesaî, 44- Buyu, 36; İbn Mâce, 12- Ticârât, 53; Şarî, Risale, no: 907; Şeybanî, 765. Arpanın süit karşılığı satılması, ya peşin, ya da vadeli olur. Peşin olursa Hanefilere göre, birbiriyle farklı değiştirilmesi caizdir. Zira cinsler ayrılır. Cinsler ayrı olunca faizin kapsamına girmez. Vade ile olursa, o zaman caiz değildir. Kuru hurma mukabilinde yaş hurma alınmasına gelince, mesele Hanefilerce ihtilaflıdır. Ebû Hanifeye göre caiz, Ebû Yusuf, Muhammed ve diğer mezhep imamlarına göre caiz değildir. (Sehâranfûrî, Bezlül-Mechud, c.15, s. 19-20)
١٢ - باب مَا يُكْرَهُ مِنْ بَيْعِ التَّمْرِ
١٨٣٠ - حَدَّثَنِي يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ، عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ، عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ أَنَّهُ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( التَّمْرُ بِالتَّمْرِ مِثْلاً بِمِثْلٍ ). فَقِيلَ لَهُ : إِنَّ عَامِلَكَ عَلَى خَيْبَرَ يَأْخُذُ الصَّاعَ بِالصَّاعَيْنِ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( ادْعُوهُ لِي ). فَدُعِيَ لَهُ، فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( أَتَأْخُذُ الصَّاعَ بِالصَّاعَيْنِ ؟ ). فَقَالَ، يَا رَسُولَ اللَّهِ لاَ يَبِيعُونَنِي الْجَنِيبَ بِالْجَمْعِ صَاعاً بِصَاعٍ. فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( بِعِ الْجَمْعَ بِالدَّرَاهِمِ، ثُمَّ ابْتَعْ بِالدَّرَاهِمِ جَنِيباً )(٤٠).
١٨٣١ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ عَبْدِ الْحَمِيدِ(٤١) بْنِ سُهَيْلِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ، عَنْ أبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ، وَعَنْ أبِي هُرَيْرَةَ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم اسْتَعْمَلَ رَجُلاً عَلَى خَيْبَرَ، فَجَاءَهُ بِتَمْرٍ جَنِيبٍ، فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( أَكُلُّ تَمْرِ خَيْبَرَ هَكَذَا ؟). فَقَالَ : لاَ وَاللَّهِ يَا رَسُولَ اللَّهِ، إِنَّا لَنَأْخُذُ الصَّاعَ مِنْ هَذَا، بِالصَّاعَيْنِ وَالصَّاعَيْنِ بِالثَّلاَثَةِ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( لاَ تَفْعَلْ، بِعِ الْجَمْعَ بِالدَّرَاهِمِ، ثُمَّ ابْتَعْ بِالدَّرَاهِمِ جَنِيباً )(٤٢).
١٨٣٢ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ يَزِيدَ، أَنَّ زَيْداً أَبَا عَيَّاشٍ أَخْبَرَهُ، أَنَّهُ سَأَلَ سَعْدَ بْنَ أبِي وَقَّاصٍ عَنِ الْبَيْضَاءِ بِالسُّلْتِ، فَقَالَ لَهُ سَعْدٌ : أَيَّتُهُمَا أَفْضَلُ ؟ قَالَ : الْبَيْضَاءُ. فَنَهَاهُ عَنْ ذَلِكَ. وَقَالَ سَعْدٌ : سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يُسْأَلُ عَنِ اشْتِرَاءِ التَّمْرِ بِالرُّطَبِ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( أَيَنْقُصُ الرُّطَبُ إِذَا يَبِسَ ؟). فَقَالُوا : نَعَمْ. فَنَهَى عَنْ ذَلِكَ(٤٣).