İçeri Girmek İçin İzin İstemek
1. İçeri Girmek İçin İzin İstemek
2789. Yesar oğlu Ata şunları anlatır: Bir adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e:
« Ya Resûlallah! Annemin huzuruna girmek için izin isteyecek miyim?» diye sordu. O da:
« Evet» buyurdu. Adam:
« Ben evde onunla beraber oturuyorum.» deyince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
« Ondan izin iste» dedi. Adam:
« Ona ben hizmet ediyorum.» dediğinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yine:
« Ondan izin iste, onu çıplak olarak görmek ister misin?» dedi. Adam:
« Hayır» dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
« O halde, izin almadan yanına girme» buyurdu. Ebu Ömer der ki: Mürseldir, sahihtir. Sahih veya sâhih herhangi bir yoldan müsned olduğunu bilmiyorum Şeybanî, 9Ü2.
2790. Ebû Musa el-Eşârî (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: « (Birinin yanına gittiğinde aralıklı) üç defa izin iste. (Üç kez kapıyı çal), izin veriliyorsa, gir, yoksa geri dön.»
2791. Ebû Abdurrahman oğlu Rebia ve diğer bazı ulemadan şöyle Rivâyet edildi: Ebû Musa el-Eşari (radıyallahü anh), Ömer b. Hattab’ın huzuruna girmek için izin istedi ve üç defa izin isteğini tekrarladı, (içerden ses gelmeyince) geri döndü. Ömer (radıyallahü anh) arkasından adam göndererek (çağırdı ve):
« Niçin girmedin?» diye sordu. Ebû Musa (radıyallahü anh):
« Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in «Üç defa izin istenir. Eğer sana müsaade edilirse girersin yoksa dönersin,» buyurduğunu duydum.» dedi. Ömer (radıyallahü anh):
« Bunu başka kim biliyor? Eğer bana bunu bilen birisini getirmezsen, sana şöyle şöyle yaparım.» dedi Ebû Musa (radıyallahü anh) çıktı ve mesciddeki Ensar meclisi denilen bir meclise geldi ve:
« Ben Ömer b. Hattab (radıyallahü anh)'a Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den, izin isteme üçtür, yoksa dönersin buyurduğunu duyduğumu haber verdim. O da: Eğer bana bunu bilen başka birisini getirmezsen sana şöyle şöyle yaparım (cezalandırırım) dedi. Eğer aranızda bunu işiten varsa benimle gelsin.» deyince oradakiler aralarında gençleri olan Ebû Said el-Hudri'ye:
« Kalk, onunla git.» dediler. O da gidip Hazret-i Ömer'e ayni hadisi söyleyince Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) Ebû Musa (radıyallahü anh)'ya:
« Ben seni itham etmiyorum. Fakat insanların Resûlüllah adına (sallallahü aleyhi ve sellem) yalan uydurmalarından korktum.» dedi. Buhârî, Buyu, 34/9; Müslim, Âdâb, 38/7, no:36
Hazret-i Ömer (radıyallahü anh)'in şahit istemesi de bu korkudan doğmuştur. Bu sebeple, Resûl-i Ekrem'e nispet edilen şeylerin tahkik edilmesi gerektiğine dikkati çekmiştir. Başka bir Rivâyette Übey b. Kâ'b da bu hususta şahitlik yapmış ve «Ey Hattaboğlu, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ashabı üzerinde bir azab olma!» deyince, Hazret-i Ömer (radıyallahü anh): «Süphanellah! Ben bir şey duydum, onu tesbit etmek istedim» demiştir. (Bâcî, el-Münteka, c.7, s. 285).
١ - باب الاِسْتِئْذَانِ
٢٧٨٩ - حَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ صَفْوَانَ بْنَ سُلَيْمٍ، عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم سَأَلَهُ رَجُلٌ فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ أَسْتَأْذِنُ عَلَى أُمِّي ؟ فَقَالَ : ( نَعَمْ ). قَالَ الرَّجُلُ إنِّي مَعَهَا فِي الْبَيْتِ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( اسْتَأْذِنْ عَلَيْهَا ). فَقَالَ الرَّجُلُ : إنِّي خَادِمُهَا. فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( اسْتَأْذِنْ عَلَيْهَا، أَتُحِبُّ أَنْ تَرَاهَا عُرْيَانَةً ؟). قَالَ : لاَ. قَالَ : ( فَاسْتَأْذِنْ عَلَيْهَا )(٥٧٤).
٢٧٩٠ - وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنِ الثِّقَةِ عِنْدَهُ، عَنْ بُكَيْرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الأَشَجِّ، عَنْ بُسْرِ بْنِ سَعِيدٍ، عَنْ أبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ، عَنْ أبِي مُوسَى الأَشْعَرِيِّ، أَنَّهُ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( الاِسْتِئْذَانُ ثَلاَثٌ، فَإِنْ أُذِنَ لَكَ فَادْخُلْ، وَإِلاَّ فَارْجِعْ )(٥٧٥).
٢٧٩١ - وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ رَبِيعَةَ بْنِ أبِي عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ غَيْرِ وَاحِدٍ مِنْ عُلَمَائِهِمْ : أَنَّ أَبَا مُوسَى الأَشْعَرِيَّ جَاءَ يَسْتَأْذِنُ عَلَى عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ، فَاسْتَأْذَنَ ثَلاَثاً، ثُمَّ رَجَعَ، فَأَرْسَلَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ فِي أَثَرِهِ، فَقَالَ : مَا لَكَ لَمْ تَدْخُلْ ؟ فَقَالَ أَبُو مُوسَى : سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَقُولُ : ( الاِسْتِئْذَانُ ثَلاَثٌ، فَإِنْ أُذِنَ لَكَ فَادْخُلْ وَإِلاَّ فَارْجِعْ ). فَقَالَ عُمَرُ : وَمَنْ يَعْلَمُ هَذَا ؟ لَئِنْ لَمْ تَأْتِنِي بِمَنْ يَعْلَمُ ذَلِكَ لأَفْعَلَنَّ بِكَ كَذَا وَكَذَا. فَخَرَجَ أَبُو مُوسَى حَتَّى جَاءَ مَجْلِسًا فِي الْمَسْجِدِ يُقَالُ لَهُ : مَجْلِسُ الأَنْصَارِ, فَقَالَ : إنِّي أَخْبَرْتُ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ إنِّي سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَقُولُ : (الاِسْتِئْذَانُ ثَلاَثٌ، فَإِنْ أُذِنَ لَكَ فَادْخُلْ، وَإِلاَّ فَارْجِعْ ). فَقَالَ : لَئِنْ لَمْ تَأْتِنِي بِمَنْ يَعْلَمُ هَذَا، لأَفْعَلَنَّ بِكَ كَذَا وَكَذَا. فَإِنْ كَانَ سَمِعَ ذَلِكَ أَحَدٌ مِنْكُمْ فَلْيَقُمْ مَعِي. فَقَالُوا لأبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِي :ِّ قُمْ مَعَهُ. وَكَانَ أَبُو سَعِيدٍ أَصْغَرَهُمْ، فَقَامَ مَعَهُ فَأَخْبَرَ بِذَلِكَ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ. فَقَالَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ لأبِي مُوسَى : أَمَا إنِّي لَمْ أَتَّهِمْكَ، وَلَكِنْ خَشِيتُ أَنْ يَتَقَوَّلَ النَّاسُ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم(٥٧٦).