Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 34- HARİCÎLER HAKKINDAKİ HADİSLERE ÂİT BİR BAB

172) ... Abide (bin Amr es-Selman) (radıyallahü anh)’den Hazret-i Ali (radıyallahü anh)’den haricilerden bahs ederken: şöyle söyledi, dediği rivâyet olunmuştur :

( Hariciler arasında kolları doğuştan çok kısa olan bir adam vardır. Eğer sizlerin amelleri bırakacak ve günahları işlemeye cesaret edecek derecede sevinmeniz endişesi olmasaydı haricileri öldüren kimseler için Allah’ın (Hazret-i) Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’in (mübarek) dili üzerinde söz verdiği mükafata ait hadisi size rivâyet edecektim. )

(Ravi Abide diyor ki: ) Ben (Hazret-i) Ali’ye :

-(Kasd ettiğin) hadisi Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’den sen işittin (mi?) diye sordum. (Hazret-i) Ali, üç defa:

-Evet! (Ben bizzat Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittiğime) Kabe Rabb’ine and olsun, dedi. )

173) ... Abdullah İbni Mesud (radıyallahü anh)’den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), şöyle buyurdu dediği rivâyet olunmuştur:

( Son zamanda (kıyamete yakın devirde) yaşları küçük, akılları noksan (tecrübeleri kıt) bir zümre çıkacaktır. Onlar (hariciler fırkası gibi) insanların sözlerinin en hayırlısı (olan Peygamber’in tebliğleri)nden bahsedecekler, Kuran okuyacaklar, fakat okudukları Kuran, onların boğaz çemberlerinden öteye geçmeyecektir. Bunlar, şiddetle atılan okun av(ı delip on)dan öte çıktığı gibi İslam (dinin)den hızla çıkıvereceklerdir. Bunun için kim onlara rastlarsa (hemen) onları öldürsün. Çünkü onları öldürmek, Allah katında katilleri için ecir ve sevaptır. )

174) ... Ebû Seleme (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre kendisi şöyle söylemiştir: Ben Ebû Said Hudri (radıyallahü anh)’a :

Sen! Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Haruralılar (hariciler) hakkında bir şey anlattığını işittin mi? diye sordum. Bunun üzerine Ebû Said:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in külfetle ibadet eden bir kavmi (şöyle) zikrettiğini (bizzat) işittim, dedi:

( Sizden her hangi birisi (türüyecek olan) o kavmin namazlarının yanında kendi namazını, onların oruçlarının yanında kendi orucunu küçük görecektir. Onlar okun avdan (delip) çıktığı gibi dinden çıkacaklar. Okun sahibi (avı delip geçen) okunu alır (tetkik eder) okunun demirine bakar (kan namına) bir şey göremez. Okun kirişine bakar, orada bir şey göremez. Sonra ağaç kısmına bakar, oradada bir şey göremez. Bundan sonra yelelerine bakar, bunda da (kan izinden) bir şey görüp görmiyeceğinden şüphelenir. )

175) ... Ebû Zer (radıyallahü anh)’den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, dediği rivâyet olunmuştur:

( Şüphesiz benden sonra ümmetimden bir kavim vardır. ( Ravi diyor ki Resûlüllah ilk cümleyi ya böyle ifade buyurdu ve yahut benden sonra ümmetimden bir kavim olacaktır, (dedi. ) Bu kavimdekiler Kuran okuyacaklar, fakat Kuran(ın feyzi) onların boğazlarını geçmiyecektir. Onlar, okun avdan (delip) çıktığı gibi dinden çıkacaklar. Sonra dine dönmeyeceklerdir. Onlar insanların ve hayvanların en kötüleridir. )

(Hadisi Ebû Zer’den rivâyet eden) Abdullah bin Es-Samıt şöyle dedi : (Ben bu hadisi Ebû Zer’den işittikten) sonra El- Hakem bin Amr el-Gifari’nin kardeşi Rafi bin Amr’e bunu anlattım. Kendisi:

( Ben de bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim, dedi. )

176) ... İbni Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

( Ümmetimden bir kısım insanlar muhakkak Kuran okuyacaklardır. Fakat okun avı delerek hızla çıktığı gibi onlar da süratle İslamiyetten çıkacaklardır. )

177) ... Cabir bin Abdillah (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre şöyle söylemiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (Mekke civarında) Cirane (denilen mevki)de külçe altın, gümüş ve ganimet mallarını taksim ediyordu. Mal Bilal’in eteği içinde idi. Bu esnada bir kişi (küstahça bir eda ile) :

- Ya Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) adalet et! Çünkü hakikaten (şu taksim işinde) sen adalet etmedin, dedi. Bu söz üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona:

( Sana azap olsun! Ben adalet etmeyince benden sonra kim adalet edecektir? ) diye cevap verdi. Bundan sonra Ömer (radıyallahü anh):

Ya Resûlüllah! Bu münafığın boynunu vurmam için beni (serbest) bırak, dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ömer (radıyallahü anh)’e cevaben :

( Şüphesiz bu adamın arkadaşları veya arkadaşçıkları vardır. Bunlar Kuran okuyacaklar, fakat Kuran onların boyun çemberlerini geçmiyecektir. Ok süratle avı delerek öteye çıktığı gibi bunlar da dinden hızla çıkıvereceklerdir. ) buyurdu.

178) ... İbni Ebi Evfa (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu demiştir :

( Hariciler Cehennem’in köpekleridir. )

179) ... (Abdullah) İbni Ömer (radıyallahü anh)’den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, dediği rivâyet olunmuştur :

( Öyle genç bir cemaat türeyecek ki Kuran okuyacaklar. Fakat okudukları Kuran onların boğazlarının çemberlerinden öteye geçmeyecektir. Onlardan bir grup çıktıkça hemen kökleri kazılmalıdır. )

İbni Ömer dedi ki: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den

( Onlardan bir grup çıktıkça hemen kökleri kazılmalıdır. ) fıkrasını 20 defadan fazla işittim. (Ravi İbni Ömer bundan sonra Resulullah’ın buyurduğu hadisin son parçasını şöyle nakletti. ) :

( Nihayet bu cemaatın sürdürdüğü hile ve aldatma esnasında veya onların askerleri arasında Deccal çıkıverecektir. )

180) ... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir :

( Son zamanlarda veya bu ümmet arasında öyle bir kavim çıkacaktır ki Kuran okuyacaklar. Fakat (okudukları) Kuran onların boğazlarının çemberlerini veya boğazlarını geçmeyecektir. Onların alameti (başlarını) kazımak suretiyle tıraş olmalarıdır. Siz onları gördüğünüz veya onlara rastladığınız zaman hemen onları öldürünüz. )

181) ... Ebû Galip (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Ebû Ümame (radıyallahü anh) şöyle buyurmuştur:

( Öldürülen Hariciler, gök cildi (görülen tabakası) altında öldürülenlerin en kötüleridir. Öldürülen insanların en hayırlısı da Haricilerin öldürdüğü kimselerdir. (Çünkü şehid olurlar. ) Hariciler Cehennem ehlinin köpekleridir. Bunlar müslüman idiler sonra kafir oldular. (Ravi Ebû Galip diyor ki) :Ben Ebû Ümame’ye:

Bu söz, senin söylediğin bir şeydir! dedim. Ebû Ümame :

Hayır! Ben bu sözü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim, dedi.

٣٤ - باب فِي ذِكْرِ الْخَوَارِجِ

١٧٢ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ ابْنُ عُلَيَّةَ، عَنْ أَيُّوبَ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سِيرِينَ، عَنْ عَبِيدَةَ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ أَبِي طَالِبٍ، قَالَ وَذَكَرَ الْخَوَارِجَ فَقَالَ فِيهِمْ رَجُلٌ مُخْدَجُ الْيَدِ أَوْ مُودَنُ الْيَدِ أَوْ مُثْدَنُ الْيَدِ وَلَوْلاَ أَنْ تَبْطَرُوا لَحَدَّثْتُكُمْ بِمَا وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ يَقْتُلُونَهُمْ عَلَى لِسَانِ مُحَمَّدٍ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏.‏ قُلْتُ أَنْتَ سَمِعْتَهُ مِنْ مُحَمَّدٍ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ إِي وَرَبِّ الْكَعْبَةِ ‏.‏ ثَلاَثَ مَرَّاتٍ ‏.‏

١٧٣ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَامِرِ بْنِ زُرَارَةَ، قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ عَيَّاشٍ، عَنْ عَاصِمٍ، عَنْ زِرٍّ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( يَخْرُجُ فِي آخِرِ الزَّمَانِ قَوْمٌ أَحْدَاثُ الأَسْنَانِ سُفَهَاءُ الأَحْلاَمِ يَقُولُونَ مِنْ خَيْرِ قَوْلِ النَّاسِ يَقْرَءُونَ الْقُرْآنَ لاَ يُجَاوِزُ تَرَاقِيَهُمْ يَمْرُقُونَ مِنَ الإِسْلاَمِ كَمَا يَمْرُقُ السَّهْمُ مِنَ الرَّمِيَّةِ فَمَنْ لَقِيَهُمْ فَلْيَقْتُلْهُمْ فَإِنَّ قَتْلَهُمْ أَجْرٌ عِنْدَ اللَّهِ لِمَنْ قَتَلَهُمْ ‏)‏.‏

١٧٤ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ، أَنْبَأَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَمْرٍو، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، قَالَ قُلْتُ لأَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ هَلْ سَمِعْتَ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَذْكُرُ فِي الْحَرُورِيَّةِ شَيْئًا فَقَالَ سَمِعْتُهُ يَذْكُرُ قَوْمًا يَتَعَبَّدُونَ ‏( يَحْقِرُ أَحَدُكُمْ صَلاَتَهُ مَعَ صَلاَتِهِمْ وَصَوْمَهُ مَعَ صَوْمِهِمْ يَمْرُقُونَ مِنَ الدِّينِ كَمَا يَمْرُقُ السَّهْمُ مِنَ الرَّمِيَّةِ ‏)‏.‏ أَخَذَ سَهْمَهُ فَنَظَرَ فِي نَصْلِهِ فَلَمْ يَرَ شَيْئًا فَنَظَرَ فِي رِصَافِهِ فَلَمْ يَرَ شَيْئًا فَنَظَرَ فِي قِدْحِهِ فَلَمْ يَرَ شَيْئًا فَنَظَرَ فِي الْقُذَذِ فَتَمَارَى هَلْ يَرَى شَيْئًا أَمْ لاَ ‏)‏.‏

١٧٥ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ، عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ الْمُغِيرَةِ، عَنْ حُمَيْدِ بْنِ هِلاَلٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الصَّامِتِ، عَنْ أَبِي ذَرٍّ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( إِنَّ بَعْدِي مِنْ أُمَّتِي - أَوْ سَيَكُونُ بَعْدِي مِنْ أُمَّتِي - قَوْمًا يَقْرَءُونَ الْقُرْآنَ لاَ يُجَاوِزُ حُلُوقَهُمْ يَمْرُقُونَ مِنَ الدِّينِ كَمَا يَمْرُقُ السَّهْمُ مِنَ الرَّمِيَّةِ ثُمَّ لاَ يَعُودُونَ فِيهِ هُمْ شِرَارُ الْخَلْقِ وَالْخَلِيقَةِ ‏)‏.‏ قَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الصَّامِتِ فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لِرَافِعِ بْنِ عَمْرٍو أَخِي الْحَكَمِ بْنِ عَمْرٍو الْغِفَارِيِّ فَقَالَ وَأَنَا أَيْضًا قَدْ سَمِعْتُهُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏.‏

١٧٦ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، وَسُوَيْدُ بْنُ سَعِيدٍ، قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو الأَحْوَصِ، عَنْ سِمَاكٍ، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( لَيَقْرَأَنَّ الْقُرْآنَ نَاسٌ مِنْ أُمَّتِي يَمْرُقُونَ مِنَ الإِسْلاَمِ كَمَا يَمْرُقُ السَّهْمُ مِنَ الرَّمِيَّةِ ‏)‏.‏

١٧٧ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ، أَنْبَأَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ، عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ بِالْجِعِرَّانَةِ وَهُوَ يَقْسِمُ التِّبْرَ وَالْغَنَائِمَ وَهُوَ فِي حِجْرِ بِلاَلٍ فَقَالَ رَجُلٌ اعْدِلْ يَا مُحَمَّدُ فَإِنَّكَ لَمْ تَعْدِلْ ‏.‏ فَقَالَ ‏( وَيْلَكَ وَمَنْ يَعْدِلُ بَعْدِي إِذَا لَمْ أَعْدِلْ ‏)‏.‏ فَقَالَ عُمَرُ دَعْنِي يَا رَسُولَ اللَّهِ حَتَّى أَضْرِبَ عُنُقَ هَذَا الْمُنَافِقِ ‏.‏ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( إِنَّ هَذَا فِي أَصْحَابٍ - أَوْ أُصَيْحَابٍ - لَهُ يَقْرَءُونَ الْقُرْآنَ لاَ يُجَاوِزُ تَرَاقِيَهُمْ يَمْرُقُونَ مِنَ الدِّينِ كَمَا يَمْرُقُ السَّهْمُ مِنَ الرَّمِيَّةِ ‏)‏.‏

١٧٨ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ الأَزْرَقُ، عَنِ الأَعْمَشِ، عَنِ ابْنِ أَبِي أَوْفَى، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( الْخَوَارِجُ كِلاَبُ النَّارِ ‏)‏.‏

١٧٩ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ حَمْزَةَ، حَدَّثَنَا الأَوْزَاعِيُّ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( يَنْشَأُ نَشْءٌ يَقْرَءُونَ الْقُرْآنَ لاَ يُجَاوِزُ تَرَاقِيَهُمْ كُلَّمَا خَرَجَ قَرْنٌ قُطِعَ ‏)‏.‏ قَالَ ابْنُ عُمَرَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَقُولُ ‏( كُلَّمَا خَرَجَ قَرْنٌ قُطِعَ ‏)‏.‏ أَكْثَرَ مِنْ عِشْرِينَ مَرَّةً ‏( حَتَّى يَخْرُجَ فِي عِرَاضِهِمُ الدَّجَّالُ ‏)‏.‏

١٨٠ - حَدَّثَنَا بَكْرُ بْنُ خَلَفٍ أَبُو بِشْرٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، عَنْ مَعْمَرٍ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( يَخْرُجُ قَوْمٌ فِي آخِرِ الزَّمَانِ - أَوْ فِي هَذِهِ الأُمَّةِ - يَقْرَءُونَ الْقُرْآنَ لاَ يُجَاوِزُ تَرَاقِيَهُمْ - أَوْ حُلْقُومَهُمْ سِيمَاهُمُ التَّحْلِيقُ إِذَا رَأَيْتُمُوهُمْ - أَوْ إِذَا لَقِيتُمُوهُمْ - فَاقْتُلُوهُمْ ‏)‏.‏

١٨١ - حَدَّثَنَا سَهْلُ بْنُ أَبِي سَهْلٍ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنْ أَبِي غَالِبٍ، عَنْ أَبِي أُمَامَةَ، يَقُولُ شَرُّ قَتْلَى قُتِلُوا تَحْتَ أَدِيمِ السَّمَاءِ وَخَيْرُ قَتْلَى مَنْ قَتَلُوا كِلاَبُ أَهْلِ النَّارِ قَدْ كَانَ هَؤُلاَءِ مُسْلِمِينَ فَصَارُوا كُفَّارًا ‏.‏ قُلْتُ يَا أَبَا أُمَامَةَ هَذَا شَىْءٌ تَقُولُهُ قَالَ بَلْ سَمِعْتُهُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 33- ABDULLAH İBN-İ ABBÂS (RADIYALLAHÜ ANH)'İN FAZİLETİ

171) ... İbni Abbâs (radıyallahü anh)’dan şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir ara beni kucakladı ve :

( Allahım! Buna hikmet ve kitab (Kuran) tevilini öğret ) diye buyurdu.

٣٣ - باب فَضْلِ ابْنِ عَبَّاسٍ

١٧١ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، وَأَبُو بَكْرِ بْنُ خَلاَّدٍ الْبَاهِلِيُّ قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ، حَدَّثَنَا خَالِدٌ الْحَذَّاءُ، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ ضَمَّنِي رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ إِلَيْهِ وَقَالَ ‏( اللَّهُمَّ عَلِّمْهُ الْحِكْمَةَ وَتَأْوِيلَ الْكِتَابِ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 32- ENSÂR-I KİRAM (RADIYALLAHÜ ANHÜM)'ÜN FAZİLETİ

168) ... Bera bin Azib (radıyallahü anh)’den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir :

( Kim Ensar’ı severse Allah da onu sever ve kim onlara buğzederse Allah da ona buğzeder. )

Hadisin senedindeki ravilerden Şube şöyle demiştir: (Bana bu hadisi nakleden) Adî (İbni Sabit)’e :

- Sen bu hadisi bizzat Bera bin Azib’den işittin mi? diye sordum. Adî :

(Bu hadisi) Bera bana nakletti, dedi.

169) ... Sehl bin Sad (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur :

( Ensar, şiar (= Bedene en yakın iç elbise) gibidir. Diğer insanlar da disar (= nisbeten tenden uzak olan en üst elbise) gibidir. Eğer insanlar bir dere veya dağ yoluna yönelip ve Ensar da başka bir dere yoluna yönelmiş olsalardı şüphesiz ben Ensar’ın yöneldiği dere yolunda giderdim ve eğer hicret(in yüce şeref ve üstün fazileti) olmasaydı muhakkak ben (kendimi) Ensar’dan bir kişi (saymış) olurdum. )

170) ... Amr İbni Avf (radıyallahü anh)’den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), şöyle buyurdu dediği rivâyet edilmiştir :

( Allah Ensar’a, Ensar’ın oğullarına ve Ensar’ın oğullarının oğullarına (yani Ensar’ın torunlarına) rahmet eylesin. )

٣٢ - باب فَضْلِ الأَنْصَارِ

١٦٨ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، وَعَمْرُو بْنُ عَبْدِ اللَّهِ، قَالاَ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ شُعْبَةَ، عَنْ عَدِيِّ بْنِ ثَابِتٍ، عَنِ الْبَرَاءِ بْنِ عَازِبٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( مَنْ أَحَبَّ الأَنْصَارَ أَحَبَّهُ اللَّهُ وَمَنْ أَبْغَضَ الأَنْصَارَ أَبْغَضَهُ اللَّهُ ‏)‏.‏ قَالَ شُعْبَةُ قُلْتُ لِعَدِيٍّ أَسَمِعْتَهُ مِنَ الْبَرَاءِ بْنِ عَازِبٍ قَالَ إِيَّاىَ حَدَّثَ ‏.‏

١٦٩ - حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي فُدَيْكٍ، عَنْ عَبْدِ الْمُهَيْمِنِ بْنِ عَبَّاسِ بْنِ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَدِّهِ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( الأَنْصَارُ شِعَارٌ وَالنَّاسُ دِثَارٌ وَلَوْ أَنَّ النَّاسَ اسْتَقْبَلُوا وَادِيًا - أَوْ شِعْبًا - وَاسْتَقْبَلَتِ الأَنْصَارُ وَادِيًا لَسَلَكْتُ وَادِيَ الأَنْصَارِ وَلَوْلاَ الْهِجْرَةُ لَكُنْتُ امْرَأً مِنَ الأَنْصَارِ ‏)‏.‏

١٧٠ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ مَخْلَدٍ، حَدَّثَنِي كَثِيرُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرِو بْنِ عَوْفٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَدِّهِ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( رَحِمَ اللَّهُ الأَنْصَارَ وَأَبْنَاءَ الأَنْصَارِ وَأَبْنَاءَ أَبْنَاءِ الأَنْصَارِ ‏)‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget