Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 46- KENDİSİNE SORULAN BİR BİLGİYİ GİZLEYENİN BEYÂNI BÂBI

272) ... Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den, Nebi (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir :

( Hıfzettiği bir ilim kendisine sorulup da onu gizleyen her adam kıyamet günü ateşten bir gem ağzına vurulmuş olduğu halde (mahşere) getirilir. )

273) ... Ebul Hasan El-Kattan dedi ki: Ebû Hatim, Ebul Velid yolu ile İmare bin Zazan’dan bize gelen rivâyete göre aynı metin buyurulmuştur. )

274) ... Abdurrahman bin Hürmüz El-Arac (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre kendisi Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den şöyle söylediğini işitmiştir:

Vallahi Allahü teâlâ’nın kitabındaki iki ayet olmamış olsaydı ben O’ndan (yani Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den hayatımda hiçbir şeyi rivâyet etmezdim. Allah’ın şu kavli olmasaydı;

Şüphesiz o kimseler ki, Allah’ın kitaptan indirmiş olduğu ayetleri gizlerler ve bunun karşılığında az bir bedel alırlar. İşte onlar karınlarında ateşten başka bir şey yemezler. Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz, onları temize çıkarmaz ve onlar için elim bir azap vardır.

Onlar öyle kimselerdir ki, hidayet mukabilinde dalaleti, mağfiret mukabilinde azabı satın almışlardır. Onları ateşe karşı bu kadar sabırlı kılan nedir? ) (Bakara, 174-175)

275) ... Cabir (bin Abdillah) (radıyallahü anh)’den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir:

( Bu ümmetin son (kısmı) öncekilerini lanetlediği zaman kim bildiği bir hadisi gizlerse şüphesiz Allah’ın inzal buyurduğu hükümleri gizlemiş olur. )

276) ... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre kendisi: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şöyle buyurduğunu işittim, demiştir:

( Kendisine (dine ait) bir bilgi sorulup da bildiğini gizleyen kimse kıyamet günü ateşten bir gemle gemlendirilmiş olacaktır. )

277) ... Ebû Saidi Hudri (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

( Halkın din işleri hususunda Allah’ın faydalı kıldığı bir ilmi gizleyen kimseyi Allah kıyamet günü ateşten bir gem ile gemlendirir. (Ağzına ateşten imal edilmiş bir gem vurur. ) )

278) ... Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir:

( Kendisine sorulan bir ilmi bilip de gizleyen kimse kıyamet günü ateşten bir gem ile gemlendirilir, (ateşten bir gem ağzına vurulur. ) )

٤٦ - باب مَنْ سُئِلَ عَنْ عِلْمٍ، فَكَتَمَهُ

٢٧٢ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا أَسْوَدُ بْنُ عَامِرٍ، حَدَّثَنَا عِمَارَةُ بْنُ زَاذَانَ، حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ الْحَكَمِ، حَدَّثَنَا عَطَاءٌ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، عَنِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( مَا مِنْ رَجُلٍ يَحْفَظُ عِلْمًا فَيَكْتُمُهُ إِلاَّ أُتِيَ بِهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مُلْجَمًا بِلِجَامٍ مِنَ النَّارِ ‏)‏.‏

٢٧٣ - قَالَ أَبُو الْحَسَنِ - أَىِ الْقَطَّانُ - وَحَدَّثَنَا أَبُو حَاتِمٍ، حَدَّثَنَا أَبُو الْوَلِيدِ، حَدَّثَنَا عِمَارَةُ بْنُ زَاذَانَ، فَذَكَرَ نَحْوَهُ ‏.‏ قَالَ أَبُو الْحَسَنِ أَيْضًا وَحَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ نَصْرٍ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ، قَالَ حَدَّثَنَا عِمَارَةُ بْنُ زَاذَانَ، فَذَكَرَ نَحْوَهُ ‏.‏

٢٧٤ - حَدَّثَنَا أَبُو مَرْوَانَ الْعُثْمَانِيُّ، مُحَمَّدُ بْنُ عُثْمَانَ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ سَعْدٍ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ هُرْمُزَ الأَعْرَجِ، أَنَّهُ سَمِعَ أَبَا هُرَيْرَةَ، يَقُولُ وَاللَّهِ لَوْلاَ آيَتَانِ فِي كِتَابِ اللَّهِ تَعَالَى مَا حَدَّثْتُ عَنْهُ - يَعْنِي عَنِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ - شَيْئًا أَبَدًا لَوْلاَ قَوْلُ اللَّهِ ‏{إِنَّ الَّذِينَ يَكْتُمُونَ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ مِنَ الْكِتَابِ}‏ إِلَى آخِرِ الآيَتَيْنِ ‏.‏

٢٧٥ - حَدَّثَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ أَبِي السَّرِيِّ الْعَسْقَلاَنِيُّ، حَدَّثَنَا خَلَفُ بْنُ تَمِيمٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ السَّرِيِّ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ الْمُنْكَدِرِ، عَنْ جَابِرٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( إِذَا لَعَنَ آخِرُ هَذِهِ الأُمَّةِ أَوَّلَهَا فَمَنْ كَتَمَ حَدِيثًا فَقَدْ كَتَمَ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ ‏)‏.‏

٢٧٦ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ الأَزْهَرِ، حَدَّثَنَا الْهَيْثَمُ بْنُ جَمِيلٍ، حَدَّثَنِي عُمَرُ بْنُ سُلَيْمٍ، حَدَّثَنَا يُوسُفُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ سَمِعْتُ أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ، يَقُولُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَقُولُ ‏( مَنْ سُئِلَ عَنْ عِلْمٍ فَكَتَمَهُ أُلْجِمَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ بِلِجَامٍ مِنْ نَارٍ ‏)‏.‏

٢٧٧ - حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ حِبَّانَ بْنِ وَاقِدٍ الثَّقَفِيُّ أَبُو إِسْحَاقَ الْوَاسِطِيُّ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَاصِمٍ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ دَابٍ، عَنْ صَفْوَانَ بْنِ سُلَيْمٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ، عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( مَنْ كَتَمَ عِلْمًا مِمَّا يَنْفَعُ اللَّهُ بِهِ فِي أَمْرِ النَّاسِ فِي الدِّينِ أَلْجَمَهُ اللَّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ بِلِجَامٍ مِنَ النَّارِ ‏)‏.‏

٢٧٨ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ حَفْصِ بْنِ هِشَامِ بْنِ زَيْدِ بْنِ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، حَدَّثَنَا أَبُو إِبْرَاهِيمَ، إِسْمَاعِيلُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الْكَرَابِيسِيُّ عَنِ ابْنِ عَوْنٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سِيرِينَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( مَنْ سُئِلَ عَنْ عِلْمٍ يَعْلَمُهُ فَكَتَمَهُ أُلْجِمَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ بِلِجَامٍ مِنْ نَارٍ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 45- İLİMDEN FAYDALANMAK VE ONUNLA AMEL ETMEK BÂBI

258) ... Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre şöyle söylemiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ettiği dualardan birisi de şu idi:

( Allahım! Fayda vermeyen ilimden, kabul edilmeyen duadan, korkmayan kalpden ve (dünyadan) doymayan nefisten şüphesiz sana sığınırım. )

259) ... Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle dua ederdi:

( Allahım! Bana öğrettiğin ilimden beni yararlandır, faydalanacağım ilmi bana öğret, ilmimi artır. Her hal (ilmimi arttırmadan önceki ve artırdıktan sonraki haller) üzerinde Allah’a hamd olsun. )

260) ... Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

( Allah rızasının kazanılması için talep edilmesi gereken bir ilmi öğrenen bir kimse, sırf dünya menfaatı için bu ilmi öğrenecek olursa kıyamet günü Cennet kokusunu bulmayacaktır. )

261) ... İbni Maceh, Ebul Hasan, Ebû Hatim, Said bin Mansur, Fuleyh bin Süleyman... yolu ile de aynı hadisi rivâyet etmiştir.

262) ... (Abdullah) İbni Ömer (radıyallahü anh)’den Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, dediği rivâyet olunmuştur:

( Cahillerle ve aklı noksan olanlarla münakaşa etmek veya alimlere karşı böbürlenip övünmek, yahut da halkın teveccühünü kazanmak niyeti ile (dini) ilim talep eden kimse ateştedir. )

263) ... Cabir bin Abdillah (radıyallahü anh)’den Nebi (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, dediği rivâyet olunmuştur:

Ne alimlere karşı iftihar ve övünmek için, ne de cahillerle münakaşa etmek için ve ne de meclislerin seçkin köşelerinde yer almak için ilim talep etmeyiniz.

Bu yasağa rağmen kim böyle yaparsa ateşe (müstehaktır), ateşe (müstehaktır). )

264) ... (Abdullah) İbni Abbâs (radıyallahü anh)’dan Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, dediği rivâyet olunmuştur:

( Şüphesiz benim ümmetimden bazı insanlar dinde fıkıh bilgisine sahip olduğunu idda edecekler. Kuran okuyacaklar ve diyecekler ki: Biz emirler sınıfına varıyor, dünyalıklarından yararlanıyoruz. Fakat dindarlığımız hususunda onlardan uzak durup (bu yönden bize bir zarar ilişmiyor) derler. Halbuki onların dediğinin gerçekleşmesi mümkün değildir. Katad (adındaki dikenli ve meyvesiz ağaç)dan geven dikeninden başka (bir meyve) toplamak mümkün olmadığı gibi emirlere yaklaşmaktan, bir şey toplanamaz. Ancak... )

(İbni Maceh diyor ki) Ravi Muhammed bin es-Sabbah dedi ki: Zannımca Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (hataları kasdetti. )

265) ... Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

( Cübbül-Hüzn (veya) Cübbül Hazan’den Allah’a sığınınız), buyurdu.

Sahabiler, Ya Resûlüllah!

Cübbül-Hüzn (veya Cübbül-Hazan) nedir? diye sordular. Resûlüllah onlara cevaben:

( Cehennem’de öyle bir deredir ki Cehennem her gün dörtyüz defa ondan (Allah’a) sığınır ), buyurdu. Sahabiler:

- Ya Resûlüllah! Kimler bu dereye girer? diye sordular. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

( O dere, amelleri ile riyakarlık eden Kuran okuyucuları için hazırlanmıştır. Allah’ın en çok öfkelendiği kuralardan bir kısmı da şüphesiz emirleri ziyaret eden okuyuculardır), buyurdu. (Ravi) el-Muharibi dedi ki emirlerden maksat zalim olan emirlerdir.

266) ...

267) ... Abdullah İbni Mesud (radıyallahü anh)’den şöyle söylediği rivâyet edilmiştir:

Eğer ilim ehli, ilmi(n değerini) koruyup onu liyakatlı olanların yanına koymuş olsalardı, ilim sayesinde, zamanlarındaki insanların büyükleri olacaklardı. Lakin alimler, ilim vasıtası ile dünya ehlinden bir takım menfaatler sağlamak için ilmi değerlendirmeden dünya ehline mebzulen vermeye giriştiler. Bu sebeple dünya ehli yanında alimlerin değeri de düştü. Ben sizin Peygamberiniz (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şöyle buyururken işittim:

( Kim çok arzuları tek arzu –ahirete ait arzu- haline döndürürse Allah, onun dünyaya ait arzusu için yeterdir. Ve kim ki, dünya ahvali hakkındaki arzuları dağılırsa veya arzular kendisini dağıtırsa onun dünyanın hangi deresinde helak olduğuna Allah iltifat etmiyecektir. )

268) ... İbni Maceh, Ebul –Hasan’dan naklen ikinci bir sened ile de hadisi rivâyet etmiştir.

269) ... İbni Ömer (radıyallahü anh)’dan rivâyet edildiğine göre Nebi (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

( Kim Allah’tan başka bir şey için (dini) ilim talep ederse veya o ilimle Allah rızasından başka bir maksad edinirse Cehennem’den olan üzerine hazırlansın. )

270) ... Huzeyfe (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre kendisi: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şöyle buyururken işittim, demiştir:

( Alimlere karşı böbürlenerek övünmek veya cahillerle münakaşa etmek veyahut halkın teveccühünü kendinize çevirmek için (dini) ilim öğrenmeyiniz. Kim böyle yaparsa o kimse ateştedir. )

271) ... Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu dediği rivâyet olunmuştur:

( Kim alimlere karşı böbürlenip övünmek, cahillerle münakaşa etmek ve halkın teveccühünü kendisine yöneltmek için (dini) ilim öğrenirse Allah o kimseyi Cehenneme sokar. )

٤٥ - باب الاِنْتِفَاعِ بِالْعِلْمِ وَالْعَمَلِ بِهِ

٢٥٨ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا أَبُو خَالِدٍ الأَحْمَرُ، عَنِ ابْنِ عَجْلاَنَ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِي سَعِيدٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ كَانَ مِنْ دُعَاءِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ عِلْمٍ لاَ يَنْفَعُ وَمِنْ دُعَاءٍ لاَ يُسْمَعُ وَمَنْ قَلْبٍ لاَ يَخْشَعُ وَمِنْ نَفْسٍ لاَ تَشْبَعُ ‏)‏.‏

٢٥٩ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ نُمَيْرٍ، عَنْ مُوسَى بْنِ عُبَيْدَةَ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ ثَابِتٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَقُولُ ‏( اللَّهُمَّ انْفَعْنِي بِمَا عَلَّمْتَنِي وَعَلِّمْنِي مَا يَنْفَعُنِي وَزِدْنِي عِلْمًا وَالْحَمْدُ لِلَّهِ عَلَى كُلِّ حَالٍ ‏)‏.‏

٢٦٠ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ مُحَمَّدٍ، وَسُرَيْجُ بْنُ النُّعْمَانِ، قَالاَ حَدَّثَنَا فُلَيْحُ بْنُ سُلَيْمَانَ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ مَعْمَرٍ أَبِي طُوَالَةَ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ يَسَارٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( مَنْ تَعَلَّمَ عِلْمًا مِمَّا يُبْتَغَى بِهِ وَجْهُ اللَّهِ لاَ يَتَعَلَّمُهُ إِلاَّ لِيُصِيبَ بِهِ عَرَضًا مِنَ الدُّنْيَا لَمْ يَجِدْ عَرْفَ الْجَنَّةِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ‏)‏.‏ يَعْنِي رِيحَهَا ‏.‏

٢٦١ - قَالَ أَبُو الْحَسَنِ أَنْبَأَنَا أَبُو حَاتِمٍ، حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ مَنْصُورٍ، حَدَّثَنَا فُلَيْحُ بْنُ سُلَيْمَانَ، فَذَكَرَ نَحْوَهُ ‏.‏

٢٦٢ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، حَدَّثَنَا أَبُو كَرِبٍ الأَزْدِيُّ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، عَنِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( مَنْ طَلَبَ الْعِلْمَ لِيُمَارِيَ بِهِ السُّفَهَاءَ أَوْ لِيُبَاهِيَ بِهِ الْعُلَمَاءَ أَوْ لِيَصْرِفَ وُجُوهَ النَّاسِ إِلَيْهِ فَهُوَ فِي النَّارِ ‏)‏.‏

٢٦٣ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى، حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي مَرْيَمَ، أَنْبَأَنَا يَحْيَى بْنُ أَيُّوبَ، عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ، عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ، عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، أَنَّ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( لاَ تَعَلَّمُوا الْعِلْمَ لِتُبَاهُوا بِهِ الْعُلَمَاءَ وَلاَ لِتُمَارُوا بِهِ السُّفَهَاءَ وَلاَ تَخَيَّرُوا بِهِ الْمَجَالِسَ فَمَنْ فَعَلَ ذَلِكَ فَالنَّارُ النَّارُ ‏)‏.‏

٢٦٤ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ، أَنْبَأَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ، عَنْ يَحْيَى بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الْكِنْدِيِّ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي بُرْدَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، عَنِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( إِنَّ أُنَاسًا مِنْ أُمَّتِي سَيَتَفَقَّهُونَ فِي الدِّينِ وَيَقْرَءُونَ الْقُرْآنَ وَيَقُولُونَ نَأْتِي الأُمَرَاءَ فَنُصِيبُ مِنْ دُنْيَاهُمْ وَنَعْتَزِلُهُمْ بِدِينِنَا ‏.‏ وَلاَ يَكُونُ ذَلِكَ كَمَا لاَ يُجْتَنَى مِنَ الْقَتَادِ إِلاَّ الشَّوْكُ كَذَلِكَ لاَ يُجْتَنَى مِنْ قُرْبِهِمْ إِلاَّ ‏)‏.‏ قَالَ مُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ كَأَنَّهُ يَعْنِي الْخَطَايَا ‏.‏

٢٦٥ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، وَمُحَمَّدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ، قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مُحَمَّدٍ الْمُحَارِبِيُّ، حَدَّثَنَا عَمَّارُ بْنُ سَيْفٍ، عَنْ أَبِي مُعَاذٍ الْبَصْرِيِّ، ح وَحَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ، عَنْ عَمَّارِ بْنِ سَيْفٍ، عَنْ أَبِي مُعَاذٍ، عَنِ ابْنِ سِيرِينَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( تَعَوَّذُوا بِاللَّهِ مِنْ جُبِّ الْحُزْنِ ‏)‏.‏ قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ وَمَا جُبُّ الْحُزْنِ قَالَ ‏( وَادٍ فِي جَهَنَّمَ يَتَعَوَّذُ مِنْهُ جَهَنَّمُ كُلَّ يَوْمٍ أَرْبَعَمِائَةِ مَرَّةٍ ‏)‏.‏ قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ وَمَنْ يَدْخُلُهُ قَالَ ‏( أُعِدَّ لِلْقُرَّاءِ الْمُرَائِينَ بِأَعْمَالِهِمْ وَإِنَّ مِنْ أَبْغَضِ الْقُرَّاءِ إِلَى اللَّهِ الَّذِينَ يَزُورُونَ الأُمَرَاءَ ‏)‏.‏ قَالَ الْمُحَارِبِيُّ الْجَوَرَةَ ‏.‏

٢٦٦ - حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ نَصْرٍ، حَدَّثَنَا أَبُو غَسَّانَ، مَالِكُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا عَمَّارُ بْنُ سَيْفٍ، عَنْ أَبِي مُعَاذٍ، ‏.‏ قَالَ مَالِكُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ قَالَ عَمَّارٌ لاَ أَدْرِي مُحَمَّدٌ أَوْ أَنَسُ بْنُ سِيرِينَ ‏.‏

٢٦٧ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، وَالْحُسَيْنُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ نُمَيْرٍ، عَنْ مُعَاوِيَةَ النَّصْرِيِّ، عَنْ نَهْشَلٍ، عَنِ الضَّحَّاكِ، عَنِ الأَسْوَدِ بْنِ يَزِيدَ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ، قَالَ لَوْ أَنَّ أَهْلَ الْعِلْمِ، صَانُوا الْعِلْمَ وَوَضَعُوهُ عِنْدَ أَهْلِهِ لَسَادُوا بِهِ أَهْلَ زَمَانِهِمْ وَلَكِنَّهُمْ بَذَلُوهُ لأَهْلِ الدُّنْيَا لِيَنَالُوا بِهِ مِنْ دُنْيَاهُمْ فَهَانُوا عَلَيْهِمْ سَمِعْتُ نَبِيَّكُمْ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَقُولُ ‏( مَنْ جَعَلَ الْهُمُومَ هَمًّا وَاحِدًا هَمَّ آخِرَتِهِ كَفَاهُ اللَّهُ هَمَّ دُنْيَاهُ وَمَنْ تَشَعَّبَتْ بِهِ الْهُمُومُ فِي أَحْوَالِ الدُّنْيَا لَمْ يُبَالِ اللَّهُ فِي أَىِّ أَوْدِيَتِهَا هَلَكَ ‏)‏.‏

٢٦٨ - قَالَ أَبُو الْحَسَنِ حَدَّثَنَا خَازِمُ بْنُ يَحْيَى، حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، وَمُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ، قَالاَ حَدَّثَنَا ابْنُ نُمَيْرٍ، عَنْ مُعَاوِيَةَ النَّصْرِيِّ، - وَكَانَ ثِقَةً - ثُمَّ ذَكَرَ الْحَدِيثَ نَحْوَهُ بِإِسْنَادِهِ ‏.‏

٢٦٩ - حَدَّثَنَا زَيْدُ بْنُ أَخْزَمَ، وَأَبُو بَدْرٍ عَبَّادُ بْنُ الْوَلِيدِ قَالاَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبَّادٍ الْهُنَائِيُّ، حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ الْمُبَارَكِ الْهُنَائِيُّ، عَنْ أَيُّوبَ السَّخْتِيَانِيِّ، عَنْ خَالِدِ بْنِ دُرَيْكٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، أَنَّ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( مَنْ طَلَبَ الْعِلْمَ لِغَيْرِ اللَّهِ أَوْ أَرَادَ بِهِ غَيْرَ اللَّهِ فَلْيَتَبَوَّأْ مَقْعَدَهُ مِنَ النَّارِ ‏)‏.‏

٢٧٠ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَاصِمٍ الْعَبَّادَانِيُّ، حَدَّثَنَا بَشِيرُ بْنُ مَيْمُونٍ، قَالَ سَمِعْتُ أَشْعَثَ بْنَ سَوَّارٍ، عَنِ ابْنِ سِيرِينَ، عَنْ حُذَيْفَةَ، قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَقُولُ ‏( لاَ تَعَلَّمُوا الْعِلْمَ لِتُبَاهُوا بِهِ الْعُلَمَاءَ أَوْ لِتُمَارُوا بِهِ السُّفَهَاءَ أَوْ لِتَصْرِفُوا وُجُوهَ النَّاسِ إِلَيْكُمْ فَمَنْ فَعَلَ ذَلِكَ فَهُوَ فِي النَّارِ ‏)‏.‏

٢٧١ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ، أَنْبَأَنَا وَهْبُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ الأَسَدِيُّ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ الْمَقْبُرِيُّ، عَنْ جَدِّهِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( مَنْ تَعَلَّمَ الْعِلْمَ لِيُبَاهِيَ بِهِ الْعُلَمَاءَ وَيُمَارِيَ بِهِ السُّفَهَاءَ وَيَصْرِفَ بِهِ وُجُوهَ النَّاسِ إِلَيْهِ أَدْخَلَهُ اللَّهُ جَهَنَّمَ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 44- İLİM TALİPLERİ İÇİN TAVSİYE BEYAN BÂBI

255) ... Ebû Saidi Hudri (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

( İlim talep eden topluluklar size gelecekler. Sizler onları gördüğünüz zaman onlara: Ey Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in tavsiye ettiği cemaat merhaba sizlere! deyiniz ve onları razı ediniz. )

Ben ravi el-Hakem’e: (Onları razı ediniz. ) ne demektir? diye sordum. Kendisi : (Onlara ilim öğretiniz. ) diye cevap verdi. )

256) ... İsmail (İbni Müslim) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre şöyle söylemiştir:

Hasanı Basri (radıyallahü anh) (Bir ara hasta olduğundan) ziyaretine gittik. Evi ziyaretçilerle dolunca (önceden uzatmış olduğu) ayaklarını kendisine doğru çekti ve: Biz (hastalanan) Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’ın ziyaretine gidip evini doldurduk. Ebû Hureyre ayaklarını kendisine doğru çekti sonra, şöyle buyurdu, dedi:

Biz bir defa Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına girerek evini ziyaretçilerle doldurduk. Resûlüllah, yan üstü yatıyordu. Bizi görünce ayaklarını kendisine doğru çekti sonra buyurdu ki:

( Muhakkak benden sonra bir takım topluluklar sizlere gelerek ilim talep edeceklerdir. Sizler onlara merhaba edip selamlayınız ve onlara ilim öğretiniz. )

Hasan(-ı Basri) dedi ki: Bu tavsiyeye rağmen Allah’a yemin ederim biz böyle topluluklara yetiştik ki bize ne merhaba ettiler, ne de selam verdiler ve ne de ilim öğrettiler. Ancak biz onların (ayağına) kadar gittikten sonra bir şeyler alırdık. O zaman da bize cefa ediyorlar idi. )

257) ... Ebû Harun El-Abdi (radıyallahü anh)’den şöyle dediği rivâyet edilmiştir.

Biz Ebû Saidi Hudri (radıyallahü anh)’ın yanına uğradığımız zaman bize şöyle hitab ederdi:

Merhaba ey Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kendileri için tavsiye ettiği insanlar! Şüphesiz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize buyurdu ki:

( Muhakkak insanlar size tabidirler ve behemhal onlar dinde fıkıh bilgisini edinmek için dünyanın her tarafından sizin yanınıza geleceklerdir. Onlar size geldikleri zaman siz onlara hayrı tavsiye etmek isteyin. (İyiliklerini isteyiniz. ) )

٤٤ - باب الْوَصَاةِ بِطَلَبَةِ الْعِلْمِ

٢٥٥ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْحَارِثِ بْنِ رَاشِدٍ الْمِصْرِيُّ، حَدَّثَنَا الْحَكَمُ بْنُ عَبْدَةَ، عَنْ أَبِي هَارُونَ الْعَبْدِيِّ، عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ، عَنْ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( سَيَأْتِيكُمْ أَقْوَامٌ يَطْلُبُونَ الْعِلْمَ فَإِذَا رَأَيْتُمُوهُمْ فَقُولُوا لَهُمْ مَرْحَبًا مَرْحَبًا بِوَصِيَّةِ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ وَاقْنُوهُمْ ‏)‏.‏ قُلْتُ لِلْحَكَمِ مَا اقْنُوهُمْ قَالَ عَلِّمُوهُمْ ‏.‏

٢٥٦ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَامِرِ بْنِ زُرَارَةَ، حَدَّثَنَا الْمُعَلَّى بْنُ هِلاَلٍ، عَنْ إِسْمَاعِيلَ، قَالَ دَخَلْنَا عَلَى الْحَسَنِ نَعُودُهُ حَتَّى مَلأْنَا الْبَيْتَ فَقَبَضَ رِجْلَيْهِ ثُمَّ قَالَ دَخَلْنَا عَلَى أَبِي هُرَيْرَةَ نَعُودُهُ حَتَّى مَلأْنَا الْبَيْتَ فَقَبَضَ رِجْلَيْهِ ثُمَّ قَالَ دَخَلْنَا عَلَى رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ حَتَّى مَلأْنَا الْبَيْتَ وَهُوَ مُضْطَجِعٌ لِجَنْبِهِ فَلَمَّا رَآنَا قَبَضَ رِجْلَيْهِ ثُمَّ قَالَ ‏( إِنَّهُ سَيَأْتِيكُمْ أَقْوَامٌ مِنْ بَعْدِي يَطْلُبُونَ الْعِلْمَ فَرَحِّبُوا بِهِمْ وَحَيُّوهُمْ وَعَلِّمُوهُمْ ‏)‏.‏ قَالَ فَأَدْرَكْنَا وَاللَّهِ أَقْوَامًا مَا رَحَّبُوا بِنَا وَلاَ حَيَّوْنَا وَلاَ عَلَّمُونَا إِلاَّ بَعْدَ أَنْ كُنَّا نَذْهَبُ إِلَيْهِمْ فَيَجْفُونَا ‏.‏

٢٥٧ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ مُحَمَّدٍ الْعَنْقَزِيُّ، أَنْبَأَنَا سُفْيَانُ، عَنْ أَبِي هَارُونَ الْعَبْدِيِّ، قَالَ كُنَّا إِذَا أَتَيْنَا أَبَا سَعِيدٍ الْخُدْرِيَّ قَالَ مَرْحَبًا بِوَصِيَّةِ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏.‏ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ لَنَا ‏( إِنَّ النَّاسَ لَكُمْ تَبَعٌ وَإِنَّهُمْ سَيَأْتُونَكُمْ مِنْ أَقْطَارِ الأَرْضِ يَتَفَقَّهُونَ فِي الدِّينِ فَإِذَا جَاءُوكُمْ فَاسْتَوْصُوا بِهِمْ خَيْرًا ‏)‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget