MEZİ'DEN DOLAYI ABDEST ALMAK BÂBI
70- MEZİ'DEN DOLAYI ABDEST ALMAK BÂBI
543 - “... Ali (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre şöyle söylemiştir :
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e mezi'nin hükmü soruldu. Kendileri şöyle cevap buyurdular:
(Mezide abdest almak gerekir. Menide ise gusül gerekir. )
544) Mikdâd bin El-Esved (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre kendisi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e şunu sormuştur:
Adam, hanımına yaklaşır (yani, cinsi münasebet yapmadan oynaşır) ve bunun neticesinde meni çıkmaz (sadece mezî çıkarsa) kişinin ne yapması gerekir? Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle cevap buyurdu:
(Biriniz mezîyi bulduğu zaman tenasül uzvuna su serpsin. (Râvi dedi ki, yani tenasül uzvunu yıkasın) ve abdest alsın. )
545 - “... Sehl bin Hüneyf (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre şöyle söylemiştir:
Ben, mezîden dolayı meşakkat ve güçlüğe uğrayıp, çok boy abdesti alırdım. Nihayet (durumu) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e sordum. Buyurdular ki:
(Meziden dolayı yalnız abdest almak sana kâfidir. )
Ben: Yâ Resûlallah! Elbiseme dokunan mezî nasıl olacak? diye sordum. Buyurdular ki .
(Senin elbisenden mezinin dokunduğunu gördüğün yere serpmen (yıkaman) için sana bir avuç su kâfidir.) "
546 - “... (Abdullah) bin Abbâs (radıyallahü anhüma)’dan rivâyet edildiğine göre:
Kendisi beraberinde Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) olduğu halde Übey bin Ka’b (radıyallahü anh)'e varmıştır. Übey (radıyallahü anh), onlarla (görüşmeye) çıkınca:
Ben mezi buldum. Bunun üzerine tenasül uzvumu yıkayıp, abdest aldım, dedi. O'nun bu konuşması üzerine Ömer (radıyallahü anh) O’na:
Abdest almak kâfi midir? diye sordu. Übey ( Evet deyince Ömer (radıyallahü anh) O’na : Sen abdestin kâfi olduğunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittin mi? diye sordu. Übey (radıyallahü anh) :
Evet, dedi. )
٧٠ - باب الْوُضُوءِ مِنَ الْمَذْىِ
٥٤٣ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِي زِيَادٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِي لَيْلَى، عَنْ عَلِيٍّ، قَالَ سُئِلَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ عَنِ الْمَذْىِ فَقَالَ ( فِيهِ الْوُضُوءُ وَفِي الْمَنِيِّ الْغُسْلُ ).
٥٤٤ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ عُمَرَ، حَدَّثَنَا مَالِكُ بْنُ أَنَسٍ، عَنْ سَالِمٍ أَبِي النَّضْرِ، عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ يَسَارٍ، عَنِ الْمِقْدَادِ بْنِ الأَسْوَدِ، أَنَّهُ سَأَلَ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ عَنِ الرَّجُلِ يَدْنُو مِنِ امْرَأَتِهِ فَلاَ يُنْزِلُ قَالَ ( إِذَا وَجَدَ أَحَدُكُمْ ذَلِكَ فَلْيَنْضِحْ فَرْجَهُ - يَعْنِي لِيَغْسِلْهُ - وَيَتَوَضَّأْ ).
٥٤٥ - حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ، وَعَبْدَةُ بْنُ سُلَيْمَانَ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ، حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ عُبَيْدِ بْنِ السَّبَّاقِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ سَهْلِ بْنِ حُنَيْفٍ، قَالَ كُنْتُ أَلْقَى مِنَ الْمَذْىِ شِدَّةً فَأُكْثِرُ مِنْهُ الاِغْتِسَالَ فَسَأَلْتُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالَ ( إِنَّمَا يُجْزِيكَ مِنْ ذَلِكَ الْوُضُوءُ ). قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ كَيْفَ بِمَا يُصِيبُ ثَوْبِي قَالَ ( إِنَّمَا يَكْفِيكَ كَفٌّ مِنْ مَاءٍ تَنْضِحُ بِهِ مِنْ ثَوْبِكَ حَيْثُ تَرَى أَنَّهُ أَصَابَ ).
٥٤٦ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بِشْرٍ، حَدَّثَنَا مِسْعَرٌ، عَنْ مُصْعَبِ بْنِ شَيْبَةَ، عَنْ أَبِي حَبِيبِ بْنِ يَعْلَى بْنِ مُنْيَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، أَنَّهُ أَتَى أُبَىَّ بْنَ كَعْبٍ وَمَعَهُ عُمَرُ فَخَرَجَ عَلَيْهِمَا فَقَالَ إِنِّي وَجَدْتُ مَذْيًا فَغَسَلْتُ ذَكَرِي وَتَوَضَّأْتُ . فَقَالَ عُمَرُ أَوَ يُجْزِئُ ذَلِكَ قَالَ نَعَمْ . قَالَ أَسَمِعْتَهُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ نَعَمْ .