بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
7- ÖĞLE VE İKİNDİ NAMAZLARINDAKİ KIRAAT BÂBI
874 - “... Kaz'a (radıyallahü anh)’den:
Şöyle söylemiştir: Ben, Ebü Saîd-i Hudrî (radıyallahü anh)'ye Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in namazını sordum. Ebû Saîd (radıyallahü anh) : Onda senin için bir hayır yoktur, dedi. Ben : Allah sana rahmet eylesin (Onu) açıkla, dedim. Kendisi:
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) için öğle farzının ikâmeti getirildi de birimiz el Bakî'a çıkardı. Kaza-i hacet ederdi. Sonra (evine) gelerek abdest alır (mescide döner) di. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i Öğle farzının ilk rek'atinde bulurdu, demiştir. "
875 - “... Ebû Ma'mer ( (radıyallahü anh)’den: Şöyle demiştir : Ben, Habbâb (radıyallahü anh)'a:
Siz, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in öğle ve ikindi namazlarında kıraat ettiğini hangi şeyle biliyordunuz? diye sordum. O dedi ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in mübarek sakalının hareketiyle (kıraat ettiğini) biliyorduk. "
876 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den: Şöyle demiştir :
Namaz kılma şekli bakımından Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e falan adamdan daha ziyade benzeyen hiç bir kimseyi görmedim. (Süleyman bin Yesâr) demiştir ki : O zât, öğle namazının ilk iki rekatını uzatırdı. Son iki rekatı de hafifletirdi ve ikindi namazını hafif kılardı. "
877 - “... Ebû Saîd-i Hudrî (radıyallahü anh)’den :
Şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Ashâbından Bedir savaşına katılmış olan otuz zât toplanarak birbirlerine :
Geliniz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in açıktan okumadığı namazdaki kıraatinin tahminen (kaç âyet kadar olduğunu) hesaplayalım, dediler. Onlardan iki kişi bile ihtilâfa düşmeyerek Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in öğle namazının birinci rek’atindeki kıraatim otuz âyet kadar ve son rek'atindeki kıraatini onun yarısı kadar olarak tahmin ettiler İkindi namazındaki kıraatini da öğle namazına âit son iki rek'atin (kıraatinin) yansı kadar tahmin ettiler. "
٧ - باب الْقِرَاءَةِ فِي الظُّهْرِ وَالْعَصْرِ
٨٧٤ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا زَيْدُ بْنُ الْحُبَابِ، حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ بْنُ صَالِحٍ، حَدَّثَنَا رَبِيعَةُ بْنُ يَزِيدَ، عَنْ قَزَعَةَ، قَالَ سَأَلْتُ أَبَا سَعِيدٍ الْخُدْرِيَّ عَنْ صَلاَةِ، رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالَ لَيْسَ لَكَ فِي ذَلِكَ خَيْرٌ . قُلْتُ بَيِّنْ رَحِمَكَ اللَّهُ . قَالَ كَانَتِ الصَّلاَةُ تُقَامُ لِرَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ الظُّهْرَ فَيَخْرُجُ أَحَدُنَا إِلَى الْبَقِيعِ فَيَقْضِي حَاجَتَهُ وَيَجِيءُ فَيَتَوَضَّأُ فَيَجِدُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فِي الرَّكْعَةِ الأُولَى مِنَ الظُّهْرِ .
٨٧٥ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ، عَنْ عُمَارَةَ بْنِ عُمَيْرٍ، عَنْ أَبِي مَعْمَرٍ، قَالَ قُلْتُ لِخَبَّابٍ بِأَىِّ شَىْءٍ كُنْتُمْ تَعْرِفُونَ قِرَاءَةَ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فِي الظُّهْرِ وَالْعَصْرِ قَالَ بِاضْطِرَابِ لِحْيَتِهِ .
٨٧٦ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ الْحَنَفِيُّ، حَدَّثَنَا الضَّحَّاكُ بْنُ عُثْمَانَ، حَدَّثَنِي بُكَيْرُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الأَشَجِّ، عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ يَسَارٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ مَا رَأَيْتُ أَحَدًا أَشْبَهَ صَلاَةً بِرَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ مِنْ فُلاَنٍ . قَالَ وَكَانَ يُطِيلُ الأُولَيَيْنِ مِنَ الظُّهْرِ وَيُخَفِّفُ الأُخْرَيَيْنِ وَيُخَفِّفُ الْعَصْرَ .
٨٧٧ - حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ حَكِيمٍ، حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ الطَّيَالِسِيُّ، حَدَّثَنَا الْمَسْعُودِيُّ، حَدَّثَنَا زَيْدٌ الْعَمِّيُّ، عَنْ أَبِي نَضْرَةَ، عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ، قَالَ اجْتَمَعَ ثَلاَثُونَ بَدْرِيًّا مِنْ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالُوا تَعَالَوْا حَتَّى نَقِيسَ قِرَاءَةَ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فِيمَا لَمْ يَجْهَرْ فِيهِ مِنَ الصَّلاَةِ . فَمَا اخْتَلَفَ مِنْهُمْ رَجُلاَنِ فَقَاسُوا قِرَاءَتَهُ فِي الرَّكْعَةِ الأُولَى مِنَ الظُّهْرِ بِقَدْرِ ثَلاَثِينَ آيَةً وَفِي الرَّكْعَةِ الأُخْرَى قَدْرَ النِّصْفِ مِنْ ذَلِكَ وَقَاسُوا ذَلِكَ فِي صَلاَةِ الْعَصْرِ عَلَى قَدْرِ النِّصْفِ مِنَ الرَّكْعَتَيْنِ الأُخْرَيَيْنِ مِنَ الظُّهْرِ .