CUMA GÜNÜNDE (DUANIN MAKBUL OLDUĞU) UMULAN BELİRLİ SAAT HAKKINDA
99- CUMA GÜNÜNDE (DUANIN MAKBUL OLDUĞU) UMULAN BELİRLİ SAAT HAKKINDA
1191 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :
(Cuma gününde öyle bir saat vardır ki O saata rastlıyarak onda namaz kılıp Allah'tan hayır dileyen her müslüman adamın dileğini Allah bahşeder. ) buyurdu. Ve (O saatin) kısa olduğunu anlatmak için (mübarek) eliyle işaret etti. "
1192) ..... Amr bin Avf el-Müzeni (radıyallahü anh)’den. Şöyle demiştir :
Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim. Buyurdu ki:
— (Cuma günü gündüzünde bir saat vardır. Mü'min kul onda Allah'dan ne isterse behemehal onun dileği verilir. )
— Hangi saattir? diye soruldu. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) :
— (Cuma namazına ikamet edildiği zamandan, namazdan çıkılıncaya kadardır. ) buyurdu. "
1193 - “... Abdullah bin Selâm (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in oturduğu bir mecliste ben dedim ki, Şüphesiz biz Allah'ın Kitabında (Tevrat'ta) şunu buluyoruz : Cuma gününde öyle bir saat vardır ki onu denk getirerek onda namaz kılıp Allah'tan bir şey dileyen her mü'min kulun dileğini Allah bahşeder. '
Selâm demiştir ki: Bu sözüm üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :
— (Yahut bir saatin bir parçasıdır. ) diye bana işaret buyurdu. Ben :
— Doğru söyledin, (veya bir saatin bir parçasıdır) diye sözümü tashih ettim. (Bu arada) Ben:
— Bu saat hangi saattir? diye sordum. O:
— (Gündüz saatlarının sonuncusudur. ) buyurdu. Ben:
— Gündüzün son saati namaz saati değildir, dedim. O:
— (Hayır (namaz saatidir. ) Çünkü mü'min kul namaz kıldığı ve namazdan sonra gelecek namaz vaktini beklemek niyetiyle yerinde oturduğu sürece şüphesiz o fazilet bakımından namaz içinde sayılır. ) buyurdu. "
٩٩ - باب مَا جَاءَ فِي السَّاعَةِ الَّتِي تُرْجَى فِي الْجُمُعَةِ
١١٩١ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ، أَنْبَأَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنْ أَيُّوبَ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سِيرِينَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( إِنَّ فِي الْجُمُعَةِ سَاعَةً لاَ يُوَافِقُهَا رَجُلٌ مُسْلِمٌ قَائِمٌ يُصَلِّي يَسْأَلُ اللَّهَ فِيهَا خَيْرًا إِلاَّ أَعْطَاهُ ). وَقَلَّلَهَا بِيَدِهِ .
١١٩٢ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ مَخْلَدٍ، حَدَّثَنَا كَثِيرُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرِو بْنِ عَوْفٍ الْمُزَنِيُّ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَدِّهِ، قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَقُولُ ( فِي يَوْمِ الْجُمُعَةِ سَاعَةٌ مِنَ النَّهَارِ لاَ يَسْأَلُ اللَّهَ فِيهَا الْعَبْدُ شَيْئًا إِلاَّ أُعْطِيَ سُؤْلَهُ ( قِيلَ أَىُّ سَاعَةٍ قَالَ ( حِينَ تُقَامُ الصَّلاَةُ إِلَى الاِنْصِرَافِ مِنْهَا ).
١١٩٣ - حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الدِّمَشْقِيُّ، حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي فُدَيْكٍ، عَنِ الضَّحَّاكِ بْنِ عُثْمَانَ، عَنْ أَبِي النَّضْرِ، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَلاَمٍ، قَالَ قُلْتُ وَرَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ جَالِسٌ إِنَّا لَنَجِدُ فِي كِتَابِ اللَّهِ فِي يَوْمِ الْجُمُعَةِ سَاعَةٌ لاَ يُوَافِقُهَا عَبْدٌ مُؤْمِنٌ يُصَلِّي يَسْأَلُ اللَّهَ فِيهَا شَيْئًا إِلاَّ قَضَى لَهُ حَاجَتَهُ . قَالَ عَبْدُ اللَّهِ فَأَشَارَ إِلَىَّ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَوْ بَعْضُ سَاعَةٍ . فَقُلْتُ صَدَقْتَ أَوْ بَعْضُ سَاعَةٍ . قُلْتُ أَىُّ سَاعَةٍ هِيَ قَالَ ( هِيَ آخِرُ سَاعَةٍ مِنْ سَاعَاتِ النَّهَارِ ( قُلْتُ إِنَّهَا لَيْسَتْ سَاعَةَ صَلاَةٍ . قَالَ ( بَلَى إِنَّ الْعَبْدَ الْمُؤْمِنَ إِذَا صَلَّى ثُمَّ جَلَسَ لاَ يَحْبِسُهُ إِلاَّ الصَّلاَةُ فَهُوَ فِي صَلاَةٍ ).