Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 152- KÜSÛF (GÜNEŞ VE AY TUTULMASI) NAMAZI HAKKINDA

1319 - “... Ebû Mes'ud (el-Ensârî) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

(Şüphesiz, güneş ve ay hiç bir insanın ölümünden dolayı tutulmaz. Tutulduğunu gördüğünüz zaman hemen kalkıp namaz kılınız.)

1320) . . Numan bin Beşir (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayatta iken güneş tutuldu. Efendimiz (evinden) endişeli ve ridasını sürükliye sürükliye mescide geldi. Güneş açılıncaya kadar devamlı namaz kıldı. Sonra şöyle buyurdu :

(Bâzı insanlar, güneş ve ayın ancak büyük bir adamın öiümü dolayısıyla tutulduğunu sanırlar. Halbuki öyle değildir. Şüphesiz güneş ve ay ne kimsenin ölümü ne de kimsenin hayatı için tutulur. Allah, yaratıklarından bir şeye baktığı zaman o şey Ona karşı huşu eder. )

1321 - “... Âişe (radıyallahü anhâ)’dan; Şöyle demiştir

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayattayken güneş tutuldu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mescide çıkarak namaza durdu ve tekbir aldı. Cemâat da Onun arkasında saf oldular. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kıraatini uzun tuttu. Sonra tekbir alıp uzun bir rüku' yaptı. Sonra başını kaldırıp; dedi. Sonra ayakta durdu ve uzun kıraat yaptı. Bu kıraati ilk kıtaatından biraz az idi. Sonra tekbir alıp uzun bir rüku' yaptı. Bu rüku' ilk rüku'dan biraz kısa idi. Sonra (başını kaldırıp; dedi. Sonra son rek'atta bunun mislini yaptı. Böylece dört rüku' ve dört secdeyi tamamladı. Ve henüz namazdan çıkıp gitmeden Önce güneş açıldı. Namazdan sonra kalkıp halka hutbe okudu. (Hutbede) Allah'a lâyık olduğu sözlerle hamd-ü sena ettikten sonra şöyle buyurdu :

(Şüphesiz güneş ve ay, (azameti ilâhiye'ye delâlet eden) Allah'ın âyetlerinden iki âyettir. Hiç bir kimsenin ölümü veya hayâtı dolayısıyla tutulmazlar. Siz, bunları tutulmuş iken gördüğünüz zaman namaza sığınınız. ) "

1322 - “... Semûre bin Cündüb (radıyallahü anh)'den; Şöyle demiştir :

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)(güneş tutulması nedeni ile) bize küsûf namazını kıldırdı. Namazda O'nun sesini işitmedik. "

1323) ..... Ebû Bekir (radıyallahü anh)'ın kızı Esma (radıyallahü anhüma)'dan; Şöyle demiştir :

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bize Küsûf namazını kıldırdı, namaza durdu. Ayakta duruşu uzattı. Sonra rüku' etti rükû'u da uzattı. (Rüku'dan başını) kaldırıp doğruldu, ayaktaki duruşu uzattı. Sonra rüku’ etti. Rükuu (yine) uzattı. (Rüku'dan başım) kaldırdı. Secde etti. Secdeyi (de) uzattı. (Secdeden başını) kaldırıp (tekrar) secde etti. Secdeyi (yine) uzattı. Sonra başını kaldırıp ayağa kalktı. Kıyamı uzun tuttu. Rükua vardı. Bunu da uzun tuttu. (Rüku'dan başını) kaldırdı. Kıyamı (yine) uzattı. (Tekrar) rüku'a vardı,

Rükuu (yine) uzattı. Sonra (bağını) kaldırdı ve secdeye gitti. Secdeyi uzattı (Secdeden başın. ) kaldırdı. Sonra (tekrar) uzun secde yaptı. Sonra (namazı tamamlayıp) döndükten sonra şöyle buyurdu.

(Cennet bana o kadar yaklaştı ki ona cür'et etseydim size onun salkımlarından bir tanesini getirirdim. Cehennem ateşi de bana o kadar yaklaştı ki: 'Ey Rabbim! Ben de bunlar arasındayım' demeye başladım. )

Nâfi demiştir ki: Zannımca İbn-i Ebî Müleyke : Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), şöyle buyurdu, demiştir:

(Ve (cehennemde) bir kedinin tırmalayıp durduğu bir kadın gördüm. 'Buna ne oluyor?' diye sordum. Dediler ki: Bu kadın bu kediyi ölünceye kadar hapsetti. Ne ona yiyecek verdi, ne de yerin haşaratından bir şey yesin diye salıverdi. )

١٥٢ - باب مَا جَاءَ فِي صَلاَةِ الْكُسُوفِ

١٣١٩ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ، حَدَّثَنَا أَبِي، حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبِي خَالِدٍ، عَنْ قَيْسِ بْنِ أَبِي حَازِمٍ، عَنْ أَبِي مَسْعُودٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( إِنَّ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ لاَ يَنْكَسِفَانِ لِمَوْتِ أَحَدٍ مِنَ النَّاسِ فَإِذَا رَأَيْتُمُوهُ فَقُومُوا فَصَلُّوا ‏)‏.‏

١٣٢٠ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، وَأَحْمَدُ بْنُ ثَابِتٍ، وَجَمِيلُ بْنُ الْحَسَنِ، قَالُوا حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ، حَدَّثَنَا خَالِدٌ الْحَذَّاءُ، عَنْ أَبِي قِلاَبَةَ، عَنِ النُّعْمَانِ بْنِ بَشِيرٍ، قَالَ انْكَسَفَتِ الشَّمْسُ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَخَرَجَ فَزِعًا يَجُرُّ ثَوْبَهُ حَتَّى أَتَى الْمَسْجِدَ فَلَمْ يَزَلْ يُصَلِّي حَتَّى انْجَلَتْ ثُمَّ قَالَ ‏( إِنَّ أُنَاسًا يَزْعُمُونَ أَنَّ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ لاَ يَنْكَسِفَانِ إِلاَّ لِمَوْتِ عَظِيمٍ مِنَ الْعُظَمَاءِ وَلَيْسَ كَذَلِكَ إِنَّ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ لاَ يَنْكَسِفَانِ لِمَوْتِ أَحَدٍ وَلاَ لِحَيَاتِهِ فَإِذَا تَجَلَّى اللَّهُ لِشَىْءٍ مِنْ خَلْقِهِ خَشَعَ لَهُ ‏)‏.‏

١٣٢١ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ الْمِصْرِيُّ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ، أَخْبَرَنِي يُونُسُ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، أَخْبَرَنِي عُرْوَةُ بْنُ الزُّبَيْرِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ كَسَفَتِ الشَّمْسُ فِي حَيَاةِ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَخَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ إِلَى الْمَسْجِدِ فَقَامَ فَكَبَّرَ فَصَفَّ النَّاسُ وَرَاءَهُ فَقَرَأَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قِرَاءَةً طَوِيلَةً ثُمَّ كَبَّرَ فَرَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً ثُمَّ رَفَعَ رَأْسَهُ فَقَالَ ‏( سَمِعَ اللَّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ رَبَّنَا وَلَكَ الْحَمْدُ ‏)‏.‏ ثُمَّ قَامَ فَقَرَأَ قِرَاءَةً طَوِيلَةً هِيَ أَدْنَى مِنَ الْقِرَاءَةِ الأُولَى ثُمَّ كَبَّرَ فَرَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً هُوَ أَدْنَى مِنَ الرُّكُوعِ الأَوَّلِ ثُمَّ قَالَ ‏( سَمِعَ اللَّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ رَبَّنَا وَلَكَ الْحَمْدُ ‏)‏.‏ ثُمَّ فَعَلَ فِي الرَّكْعَةِ الأُخْرَى مِثْلَ ذَلِكَ فَاسْتَكْمَلَ أَرْبَعَ رَكَعَاتٍ وَأَرْبَعَ سَجَدَاتٍ وَانْجَلَتِ الشَّمْسُ قَبْلَ أَنْ يَنْصَرِفَ ثُمَّ قَامَ فَخَطَبَ النَّاسَ فَأَثْنَى عَلَى اللَّهِ بِمَا هُوَ أَهْلُهُ ثُمَّ قَالَ ‏( إِنَّ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ آيَتَانِ مِنْ آيَاتِ اللَّهِ لاَ يَنْكَسِفَانِ لِمَوْتِ أَحَدٍ وَلاَ لِحَيَاتِهِ فَإِذَا رَأَيْتُمُوهُمَا فَافْزَعُوا إِلَى الصَّلاَةِ ‏)‏.‏

١٣٢٢ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، وَمُحَمَّدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ، قَالاَ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ سُفْيَانَ، عَنِ الأَسْوَدِ بْنِ قَيْسٍ، عَنْ ثَعْلَبَةَ بْنِ عِبَادٍ، عَنْ سَمُرَةَ بْنِ جُنْدُبٍ، قَالَ صَلَّى بِنَا رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فِي الْكُسُوفِ فَلاَ نَسْمَعُ لَهُ صَوْتًا ‏.‏

١٣٢٣ - حَدَّثَنَا مُحْرِزُ بْنُ سَلَمَةَ الْعَدَنِيُّ، حَدَّثَنَا نَافِعُ بْنُ عُمَرَ الْجُمَحِيُّ، عَنِ ابْنِ أَبِي مُلَيْكَةَ، عَنْ أَسْمَاءَ بِنْتِ أَبِي بَكْرٍ، قَالَتْ صَلَّى رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ صَلاَةَ الْكُسُوفِ فَقَامَ فَأَطَالَ الْقِيَامَ ثُمَّ رَكَعَ فَأَطَالَ الرُّكُوعَ ثُمَّ رَفَعَ فَقَامَ فَأَطَالَ الْقِيَامَ ثُمَّ رَكَعَ فَأَطَالَ الرُّكُوعَ ثُمَّ رَفَعَ ثُمَّ سَجَدَ فَأَطَالَ السُّجُودَ ثُمَّ رَفَعَ ثُمَّ سَجَدَ فَأَطَالَ السُّجُودَ ثُمَّ رَفَعَ فَقَامَ فَأَطَالَ الْقِيَامَ ثُمَّ رَكَعَ فَأَطَالَ الرُّكُوعَ ثُمَّ رَفَعَ فَقَامَ فَأَطَالَ الْقِيَامَ ثُمَّ رَكَعَ فَأَطَالَ الرُّكُوعَ ثُمَّ رَفَعَ ثُمَّ سَجَدَ فَأَطَالَ السُّجُودَ ثُمَّ رَفَعَ ثُمَّ سَجَدَ فَأَطَالَ السُّجُودَ ثُمَّ انْصَرَفَ فَقَالَ ‏( لَقَدْ دَنَتْ مِنِّي الْجَنَّةُ حَتَّى لَوِ اجْتَرَأْتُ عَلَيْهَا لَجِئْتُكُمْ بِقِطَافٍ مِنْ قِطَافِهَا وَدَنَتْ مِنِّي النَّارُ حَتَّى قُلْتُ أَىْ رَبِّ وَأَنَا فِيهِمْ ‏)‏.‏ قَالَ نَافِعٌ حَسِبْتُ أَنَّهُ قَالَ ‏( وَرَأَيْتُ امْرَأَةً تَخْدِشُهَا هِرَّةٌ لَهَا فَقُلْتُ مَا شَأْنُ هَذِهِ قَالُوا حَبَسَتْهَا حَتَّى مَاتَتْ جُوعًا لاَ هِيَ أَطْعَمَتْهَا وَلاَ هِيَ أَرْسَلَتْهَا تَأْكُلُ مِنْ خِشَاشِ الأَرْضِ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 151- (SAVAŞTA) TEHLİKE ZAMANINDA NAMAZ KILMAK HAKKINDA

1316 - “... (Abdullah) bin Ömer (radıyallahü anhüma)'dan rivâyet edildiğine göre :

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) salât-ı havf hakkında şöyle buyurdu, demiştir:

(İmam bir grubla namaza başlar, birlikte bir secde (rekat) kılarlar. Bir grup da namaza duranlar ile düşman arasında bulunur. Sonra emirle beraber bir rek'at kılmış olanlar gidip düşmana karşı (bekliyen ve) henüz namaz kılmamış olanların yerinde bulunacak. Bu defa namaz kılmamış olan grup gelip emirleri ile beraber bir secde (rek'at) kılacaklar. Sonra emir, kendi namazını bitirmiş olarak çıkıp gidecek ve her grup kendi kendine kalan bir rek'ati kılacaktır. Eğer daha şiddetli bir korku varsa herkes kendi kendine yaya veya binici olarak namaz kılacaktır. )

Râvi demiştir ki: Secde ile rek'at kastediyor. "

1317) '..... Sehl bin Ebî Hasme (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; salât-ı havf hakkında şöyle demiştir :

İmam kıble'ye doğru namaza durur.Cemaattan bir grup da onunla beraber durur. Diğer grup düşmana karşı ve yüzleri namaz kılanlara dönük olarak bekler. İmam, namaza duranlara bir rekat kıldırdıktan sonra bunlar kendi kendilerine rüku' eder, secdelerini aynı yerde yapıp (namazlarını bitirdikten) sonra düşmana karşı bekliyenlerin yerine giderler ve oradakiler gelir. İmam gelenlere bir rekat kıldırır ve birlikte iki secde ederler. Artık namaz imam için iki rek'at olmuş olur, gelenler için de bir rekat olmuş olur. Sonra bunlar bir rek'at daha kılar ve secdelerini yaparlar.

Muhammed bin Beşşâr demiştir ki : Ben bu hadisi Yahya bin Saîd el-Kattân'a sordum. Yahya bana Şu'be'den (rivâyet etti. ) O da Abdurrahman bin el-Kâsım'dan (rivâyet etti), O da babasından (rivâyet etti), O da Salih bin Havvât'tan (rivâyet etti), O da Sehl bin Ebi Hasme'den (rivâyet etti. ), O da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den Yahya bin Saîd (el-Ensâri)'in hadîsinin mislini rivâyet etti.

Muhammed bin Beşşâr demiştir ki: Yahya bin Saîd el Kattan bana dedi ki: Şube'nin hadîsini Yahya bin Said el-Ensâri'nin hadîsinin yanına yazıver. Ben Şu'be'nin hadîsini hıfzetmiş değilim. Lâkin Yahya'nın hadîsinin mislidir. "

1318 - “... Câbir bin Abdillah (radıyallahü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Ashâbına salât-ı Havf'ı kıldırdı. Bütün cemaatla birlikte rüku' ettikten sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ve Onun arkasındaki saf secde ettiler. Diğerleri ayaktaydılar. Efendimiz ikinci rekata kalkınca bekliyenler kendi kendilerine iki secde yaptılar. Sonra ön saf geriliyerek ikinci safın yerinde durdu ve ikinci saftakiler ilerliyerek ön saffın yerinde durdular. Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hepsiyle rüku, etti. Daha sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ve Onun arkasındaki saf secde ettiler. Başlarını secdeden kaldırınca diğerleri de secde ettiler. Cemâatin tümü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber rüku' etmiş oldu. Ve her grup bir rek'atin secdelerini kendi kendilerine yapmış oldular. Düşman Kıble yönündeydi. "

١٥١ - باب مَا جَاءَ فِي صَلاَةِ الْخَوْفِ

١٣١٦ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ، أَنْبَأَنَا جَرِيرٌ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فِي صَلاَةِ الْخَوْفِ ‏( أَنْ يَكُونَ الإِمَامُ يُصَلِّي بِطَائِفَةٍ مَعَهُ فَيَسْجُدُونَ سَجْدَةً وَاحِدَةً وَتَكُونُ طَائِفَةٌ مِنْهُمْ بَيْنَهُمْ وَبَيْنَ الْعَدُوِّ ثُمَّ يَنْصَرِفُ الَّذِينَ سَجَدُوا السَّجْدَةَ مَعَ أَمِيرِهِمْ ثُمَّ يَكُونُونَ مَكَانَ الَّذِينَ لَمْ يُصَلُّوا وَيَتَقَدَّمُ الَّذِينَ لَمْ يُصَلُّوا فَيُصَلُّوا مَعَ أَمِيرِهِمْ سَجْدَةً وَاحِدَةً ثُمَّ يَنْصَرِفُ أَمِيرُهُمْ وَقَدْ صَلَّى صَلاَتَهُ وَيُصَلِّي كُلُّ وَاحِدَةٍ مِنَ الطَّائِفَتَيْنِ بِصَلاَتِهِ سَجْدَةً لِنَفْسِهِ فَإِنْ كَانَ خَوْفٌ أَشَدَّ مِنْ ذَلِكَ فَرِجَالاً أَوْ رُكْبَانًا ‏)‏.‏ قَالَ يَعْنِي بِالسَّجْدَةِ الرَّكْعَةَ ‏.‏

١٣١٧ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ الْقَطَّانُ، حَدَّثَنِي يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ الأَنْصَارِيُّ، عَنِ الْقَاسِمِ بْنِ مُحَمَّدٍ، عَنْ صَالِحِ بْنِ خَوَّاتٍ، عَنْ سَهْلِ بْنِ أَبِي حَثْمَةَ، أَنَّهُ قَالَ فِي صَلاَةِ الْخَوْفِ قَالَ يَقُومُ الإِمَامُ مُسْتَقْبِلَ الْقِبْلَةِ وَتَقُومُ طَائِفَةٌ مِنْهُمْ مَعَهُ وَطَائِفَةٌ مِنْ قِبَلِ الْعَدُوِّ وَوُجُوهُهُمْ إِلَى الصَّفِّ فَيَرْكَعُ بِهِمْ رَكْعَةً وَيَرْكَعُونَ لأَنْفُسِهِمْ وَيَسْجُدُونَ لأَنْفُسِهِمْ سَجْدَتَيْنِ فِي مَكَانِهِمْ ثُمَّ يَذْهَبُونَ إِلَى مُقَامِ أُولَئِكَ وَيَجِيءُ أُولَئِكَ فَيَرْكَعُ بِهِمْ رَكْعَةً وَيَسْجُدُ بِهِمْ سَجْدَتَيْنِ فَهِيَ لَهُ ثِنْتَانِ وَلَهُمْ وَاحِدَةٌ ثُمَّ يَرْكَعُونَ رَكْعَةً وَاحِدَةً وَيَسْجُدُونَ سَجْدَتَيْنِ ‏.‏ قَالَ مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ فَسَأَلْتُ يَحْيَى بْنَ سَعِيدٍ الْقَطَّانَ عَنْ هَذَا الْحَدِيثِ فَحَدَّثَنِي عَنْ شُعْبَةَ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْقَاسِمِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ صَالِحِ بْنِ خَوَّاتٍ عَنْ سَهْلِ بْنِ أَبِي حَثْمَةَ عَنِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ بِمِثْلِ حَدِيثِ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ ‏.‏ قَالَ قَالَ لِي يَحْيَى اكْتُبْهُ إِلَى جَنْبِهِ وَلَسْتُ أَحْفَظُ الْحَدِيثَ وَلَكِنْ مِثْلُ حَدِيثِ يَحْيَى ‏.‏

١٣١٨ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدَةَ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَارِثِ بْنُ سَعِيدٍ، حَدَّثَنَا أَيُّوبُ، عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ، عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، أَنَّ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ صَلَّى بِأَصْحَابِهِ صَلاَةَ الْخَوْفِ فَرَكَعَ بِهِمْ جَمِيعًا ثُمَّ سَجَدَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ وَالصَّفُّ الَّذِينَ يَلُونَهُ وَالآخَرُونَ قِيَامٌ حَتَّى إِذَا نَهَضَ سَجَدَ أُولَئِكَ بِأَنْفُسِهِمْ سَجْدَتَيْنِ ثُمَّ تَأَخَّرَ الصَّفُّ الْمُقَدَّمُ حَتَّى قَامُوا مُقَامَ أُولَئِكَ وَتَخَلَّلَ أُولَئِكَ حَتَّى قَامُوا مُقَامَ الصَّفِّ الْمُقَدَّمِ فَرَكَعَ بِهِمُ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ جَمِيعًا ثُمَّ سَجَدَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ وَالصَّفُّ الَّذِي يَلُونَهُ فَلَمَّا رَفَعُوا رُءُوسَهُمْ سَجَدَ أُولَئِكَ سَجْدَتَيْنِ فَكُلُّهُمْ قَدْ رَكَعَ مَعَ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ وَسَجَدَتْ طَائِفَةٌ بِأَنْفُسِهِمْ سَجْدَتَيْنِ وَكَانَ الْعَدُوُّ مِمَّا يَلِي الْقِبْلَةَ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 150- (FARZ) NAMAZI (İHTİYAR) VAKTİNDEN TEHİR ETTİKLERİ ZAMAN HAKKINDA

1313 - “... Abdullah bin Mes'ûd (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), şöyle buyurdu, demiştir:

(Namazı vaktinden sonra kılan cemaatlara yetişmeniz umulur. Eğer onlara yetişirseniz, bildiğiniz vakitte evlerinizde namazınızı kılınız. Sonra onlarla (tekrar) kılınız ve onlarla kıldığınızı nafile yapınız. )

1314) ..... Ebû Zer (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur ;

(Sen namazını vaktinde kıl. Eğer imam, cemaata vaktinde namaz kıldırırken sen ona yetişirsen namazını onlarla beraber kıl. Bu durumda sen (vaktinde ve cemaatla) namazını kılmış olursun. Eğer böyle olmazsa, (yani imam vaktinden sonra cemaata kıldıracaksa, sen vaktinde namazını kıl. Sonra onlarla da kıl. ) artık onlarla (tekrar) kıldığın namaz senin için nafiledir. )

1315) ..... Ubade bin es-Samit (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), şöyle buyurmuştur:

(Bâzı işlerle meşgul olup namazı vaktinden geciktiren bir takım emirler olacaktır. (Siz namazınızı vaktinde kılınız ve) onlarla beraber kıldığınız namazınızı nafile yapınız. )

١٥٠ - باب مَا جَاءَ فِيمَا إِذَا أَخَّرُوا الصَّلاَةَ عَنْ وَقْتِهَا

١٣١٣ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ، أَنْبَأَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ عَيَّاشٍ، عَنْ عَاصِمٍ، عَنْ زِرٍّ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( لَعَلَّكُمْ سَتُدْرِكُونَ أَقْوَامًا يُصَلُّونَ الصَّلاَةَ لِغَيْرِ وَقْتِهَا فَإِنْ أَدْرَكْتُمُوهُمْ فَصَلُّوا فِي بُيُوتِكُمْ لِلْوَقْتِ الَّذِي تَعْرِفُونَ ثُمَّ صَلُّوا مَعَهُمْ وَاجْعَلُوهَا سُبْحَةً ‏)‏.‏

١٣١٤ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ أَبِي عِمْرَانَ الْجَوْنِيِّ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الصَّامِتِ، عَنْ أَبِي ذَرٍّ، عَنِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( صَلِّ الصَّلاَةَ لِوَقْتِهَا فَإِنْ أَدْرَكْتَ الإِمَامَ يُصَلِّي بِهِمْ فَصَلِّ مَعَهُمْ وَقَدْ أَحْرَزْتَ صَلاَتَكَ وَإِلاَّ فَهِيَ نَافِلَةٌ لَكَ ‏)‏.‏

١٣١٥ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، حَدَّثَنَا أَبُو أَحْمَدَ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ مَنْصُورٍ، عَنْ هِلاَلِ بْنِ يِسَافٍ، عَنْ أَبِي الْمُثَنَّى، عَنْ أَبِي أُبَىٍّ ابْنِ امْرَأَةِ، عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ يَعْنِي عَنْ عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ، عَنِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( سَيَكُونُ أُمَرَاءُ تَشْغَلُهُمْ أَشْيَاءُ يُؤَخِّرُونَ الصَّلاَةَ عَنْ وَقْتِهَا فَاجْعَلُوا صَلاَتَكُمْ مَعَهُمْ تَطَوُّعًا ‏)‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget