بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
142- SON HASTALIĞINDA RESÛLULLAH (SALLALLAHÜ ALEYHİ VE SELLEM)’İN NAMAZ KILIŞI HAKKINDA GELEN (HADİSLER) BÂBI
1290 - “... Âişe (radıyallahü anhâ)'dan; Şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), vefat ettiği hastalığa tutulduğu zaman (Ebû Muâviye demiştir ki: Hastalığı ağırlaştığı zaman) Bilâl (radıyallahü anh), O'na namaz vaktinin geldiğini haber vermek üzere geldi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :
— (Ebû Bekir'e emrimi iletiniz. Cemaata namaz kıldırsın) buyurdu. Biz:
— Yâ Resûlallah! Ebû Bekir cidden yufka yüreklidir. Senin yerine geçtiği vakit ağlar ve bu yüzden (sesini cemaata) işittiremez. Bu nedenle Ömer'e emretsen de o namaz kıldırsa, diye ricada bulunduk. (Efendimiz bu sözümüzden) sonra :
— (Ebû Bekir'e emrimi iletiniz. Cemaata namaz kıldırsın. Hakîkatan siz, Yûsuf (Peygamber)'in günündeki kadınlarsınız) buyurdu. " Âişe (radıyallahü anhâ) demiştir ki: Bunun üzerine biz Ebû Bekir (radıyallahü anh)’a emr-i nebevî'yi ilettik. Kendisi de (bu emir üzerine) cemaata namaz kıldırdı. (Ebû Bekir namaza başlayınca) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendinde bir hafiflik hissetti de iki adam arasında ve onlara dayanarak namaza gitti. Ayakları yerde sürünüyordu. Ebû Bekir (radıyallahü anh), O'nun geldiğini hissedince geri çekilmeye davrandı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ona:
— (Yerinden ayrılma) diye işaret etti. Râvi demiştir ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ileriye geldi. Nihayet O'na yardım eden adamlar, onu Ebû Bekir (radıyallahü anh)’in yanına oturttular. Artık Ebû Bekir (radıyallahü anh), Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e uyuyordu, cemâat da Ebû Bekir (radıyallahü anh)'in namazına uyuyorlardı. "
1291 - “... Aîşe (radıyallahü anhâ)'dan; Şöyle demiştir:
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (son) hastalığında cemaata namaz kıldırmak için Ebû Bekir (radıyallahü anh)'a emretti. Artık Ebû Bekir (radıyallahü anh) cemaata namaz kıldırıyordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hafiflik hissederek (evden mescide) çıktı. O anda Ebû Bekir (radıyallahü anh) cemaata namaz kıldırıyordu. Ebû Bekir (radıyallahü anh) O'nu görünce geri çekilmek istedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ona:
(Olduğun gibi dur. ) diye işaret etti. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ebû Bekir (radıyallahü anh)’in yanında, onun hizasında oturdu. Artık Ebû Bekir (radıyallahü anh), Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in namazına, cemâat da Ebû Bekir (radıyallahü anh)'in namazına uyarak kılıyorlardı. "
1292 - “... Salim bin Ubeyd (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir : Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (son) hastalığında bayıldı. Sonra ayılınca:
(Namaz vakti geldi mi?) diye sordu.
— Evet, dediler. O:
— (Bilâl'a emrimi iletin, ezan okusun, Ebü Bekir'e de emrimi iletin, cemaata namaz kıldırsın) buyurdu. Sonra (yine) bayıldı. Daha sonra ayıldı ve :
— (Namaz vakti geldi mi?) diye sordu.
— Evet, dediler. O:
— (Bilâl'a emredin ezan okusun. Ebü Bekir'e de emredin cemaata namaz kıldırsın. ) buyurduktan sonra tekrar bayıldı. Sonra ayılınca :
— (Namaz vakti geldi mi?) diye sordu"
— Evet, dediler. O :
— (Bilâl'a emredin ezan okusun. Ebû Bekir'e de emredin cemaata namaz kıldırsın. ) buyurdu. Bunun üzerine Âişe (radıyallahü anhâ) . Gerçekten babam yufka yürekli bir adamdır. O makam (senin mihrabın) da namaza duracağı zaman ağlıyacak, (cemaata kıraat sesini) işittiremiyecektir. Keşke başkasına emretsen, diye ricada bulundu. Sonra, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (yine) bayıldı. Piraz sonra ayıldı ve:
— (Bilâl'a emredin ezan okusun. Ebü Bekir'e emredin cemaata namaz kıldırsın. Gerçekten siz Yûsuf (Peygamber) un günündeki kadınlarsınız. ) buyurdu. Râvi demiştir ki: Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in emri Bilâl (radıyallahü anh)'a iletildi, o ezan okudu. Ebû Bekir (radıyallahü anh)'a da iletildi. O da cemaata namaz kıldırdı. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hafiflik duydu ve :
— (Benim için koltuğuma girip mescide götürecek adama bakıverin) buyurdu. Bunun üzerine Berîre (radıyallahü anhâ) ve bir adam geldiler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara dayanarak gitti. Ebû Bekir (radıyallahü anh) Onu görünce gerilemek istedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ona işaret ederek:
— (Yerinde dur!) demek istedi. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ileri geldi. Nihayet Ebû Bekir (radıyallahü anh)'in yanı başında oturdu ve Ebû Bekir (radıyallahü anh) namazını bitirinceye kadar, (oturduğu yerde durdu. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat etti.
1293 - “... Abdullah bin Abbâs (radıyallahü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir :
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat ettiği hastalığında Âişe (radıyallahü anhâ)'nın odasında idi. Bu esnada:
— (Bana Alî'yi çağırın) buyurdu. Âişe (radıyallahü anhâ) :
— Yâ Resûlallah! Sana Ebû Bekir (radıyallahü anh)'ı çağıralım (mı) dedi. O:
— (Onu çağırın) buyurdu. Hafsa (radıyallahü anhâ) :
— Yâ Resûlallah! Sana Ömer (radıyallahü anh)'ı çağıralım (mı) dedi.
O:
— (Onu çağırın) buyurdu. Ümmü’l-Fadl (radıyallahü anhâ) :
— Yâ Resûlallah! Sana Abbâs (radıyallahü anh)’ı çağıralım (mı) dedi. O:
— (Evet) buyurdu.
Bu zâtlar (Onun yanında) toplanınca Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mübarek başını kaldırıp baktı da bir şey söylemedi. Biraz sonra Ömer (radıyallahü anh) :
— Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanından kalkıp gidiniz, dedi. Bilâhere namaz vaktinin geldiğini Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bildirmek üzere Bilâl (radıyallahü anh) geldi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) :
— (Cemaata namaz kıldırması için Ebû Bekir'e emrediniz. ) buyurdu. Bunun üzerine Âişe (radıyallahü anhâ) :
— Yâ Resûlallah! Gerçekten Ebû Bekir (radıyallahü anh), yufka yürekli, kırâattan tutuklu bir adamdır. Seni (namazda) göremiyeceği zaman ağlıyacak, cemâat da ağlıyacak. Cemaata namaz kıldırması için keşke Ömer (radıyallahü anh)’a emretsen, dedi. Sonra Ebû Bekir (radıyallahü anh) çıkıp cemaata namaz kıldırdı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisinde bir hafiflik hissederek iki adam arasında ve onlara dayanarak çıkıp (mescide) gitti. Onun ayakları yerde sürünüyordu. Cemâat Onu görünce Ebû Bekir (radıyallahü anh)'ı teşbihle ikaz ettiler. Ebü Bekir (radıyallahü anh)’da geri çekilmek için davrandı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ona işaret ederek :
— (Yerinde dur!) demek istedi. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ileriye gelip Ebû Bekir (radıyallahü anh)'ın sağ tarafında oturdu. Ebü Bekir (radıyallahü anh) ayakta durdu. Ebû Bekir (radıyallahü anh) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e uyuyordu. Cemaat da. Ebû Bekir (radıyallahü anh) in namazına uyuyordu. İbn-i Abbâs (radıyallahü anh); Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Bekir (radıyallahü anh)'in ulaştığı yerden kırâata başladı, demiştir. Râvî Vekî: Sünnet böyledir, demiştir.
Râvi demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu hastalığında vefat etmiştir. "
١٤٢ - باب مَا جَاءَ فِي صَلاَةِ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فِي مَرَضِهِ
١٢٩٠ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ، وَوَكِيعٌ، عَنِ الأَعْمَشِ، ح وَحَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنِ الأَعْمَشِ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ، عَنِ الأَسْوَدِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ لَمَّا مَرِضَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ مَرَضَهُ الَّذِي مَاتَ فِيهِ - وَقَالَ أَبُو مُعَاوِيَةَ لَمَّا ثَقُلَ - جَاءَ بِلاَلٌ يُؤْذِنُهُ بِالصَّلاَةِ فَقَالَ ( مُرُوا أَبَا بَكْرٍ فَلْيُصَلِّ بِالنَّاسِ ). قُلْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ أَبَا بَكْرٍ رَجُلٌ أَسِيفٌ - تَعْنِي رَقِيقٌ - وَمَتَى مَا يَقُومُ مُقَامَكَ يَبْكِي فَلاَ يَسْتَطِيعُ فَلَوْ أَمَرْتَ عُمَرَ فَصَلَّى بِالنَّاسِ . فَقَالَ ( مُرُوا أَبَا بَكْرِ فَلْيُصَلِّ بِالنَّاسِ فَإِنَّكُنَّ صَوَاحِبَاتُ يُوسُفَ ). قَالَتْ فَأَرْسَلْنَا إِلَى أَبِي بَكْرٍ فَصَلَّى بِالنَّاسِ فَوَجَدَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ مِنْ نَفْسِهِ خِفَّةً فَخَرَجَ إِلَى الصَّلاَةِ يُهَادَى بَيْنَ رَجُلَيْنِ وَرِجْلاَهُ تَخُطَّانِ فِي الأَرْضِ فَلَمَّا أَحَسَّ بِهِ أَبُو بَكْرٍ ذَهَبَ لِيَتَأَخَّرَ فَأَوْمَى إِلَيْهِ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَنْ مَكَانَكَ . قَالَ فَجَاءَ حَتَّى أَجْلَسَاهُ إِلَى جَنْبِ أَبِي بَكْرٍ فَكَانَ أَبُو بَكْرٍ يَأْتَمُّ بِالنَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ وَالنَّاسُ يَأْتَمُّونَ بِأَبِي بَكْرٍ .
١٢٩١ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ نُمَيْرٍ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ أَمَرَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَبَا بَكْرٍ أَنْ يُصَلِّيَ بِالنَّاسِ فِي مَرَضِهِ فَكَانَ يُصَلِّي بِهِمْ فَوَجَدَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ خِفَّةً فَخَرَجَ وَإِذَا أَبُو بَكْرٍ يَؤُمُّ النَّاسَ فَلَمَّا رَآهُ أَبُو بَكْرٍ اسْتَأْخَرَ فَأَشَارَ إِلَيْهِ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَىْ كَمَا أَنْتَ فَجَلَسَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ حِذَاءَ أَبِي بَكْرٍ إِلَى جَنْبِهِ فَكَانَ أَبُو بَكْرٍ يُصَلِّي بِصَلاَةِ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ وَالنَّاسُ يُصَلُّونَ بِصَلاَةِ أَبِي بَكْرٍ .
١٢٩٢ - حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِيٍّ الْجَهْضَمِيُّ، أَنْبَأَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ دَاوُدَ، مِنْ كِتَابِهِ فِي بَيْتِهِ قَالَ سَلَمَةُ بْنُ نُبَيْطٍ أَنْبَأَنَا عَنْ نُعَيْمِ بْنِ أَبِي هِنْدٍ عَنْ نُبَيْطِ بْنِ شَرِيطٍ عَنْ سَالِمِ بْنِ عُبَيْدٍ قَالَ أُغْمِيَ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فِي مَرَضِهِ ثُمَّ أَفَاقَ فَقَالَ ( أَحَضَرَتِ الصَّلاَةُ ). قَالُوا نَعَمْ . قَالَ ( مُرُوا بِلاَلاً فَلْيُؤَذِّنْ وَمُرُوا أَبَا بَكْرٍ فَلْيُصَلِّ بِالنَّاسِ - أَوْ لِلنَّاسِ - ). ثُمَّ أُغْمِيَ عَلَيْهِ فَأَفَاقَ فَقَالَ ( أَحَضَرَتِ الصَّلاَةُ ). قَالُوا نَعَمْ . قَالَ ( مُرُوا بِلاَلاً فَلْيُؤَذِّنْ وَمُرُوا أَبَا بَكْرٍ فَلْيُصَلِّ بِالنَّاسِ ). ثُمَّ أُغْمِيَ عَلَيْهِ فَأَفَاقَ فَقَالَ ( أَحَضَرَتِ الصَّلاَةُ ). قَالُوا نَعَمْ . قَالَ ( مُرُوا بِلاَلاً فَلْيُؤَذِّنْ وَمُرُوا أَبَا بَكْرٍ فَلْيُصَلِّ بِالنَّاسِ ). فَقَالَتْ عَائِشَةُ إِنَّ أَبِي رَجُلٌ أَسِيفٌ فَإِذَا قَامَ ذَلِكَ الْمُقَامَ يَبْكِي لاَ يَسْتَطِيعُ فَلَوْ أَمَرْتَ غَيْرَهُ . ثُمَّ أُغْمِيَ عَلَيْهِ فَأَفَاقَ فَقَالَ ( مُرُوا بِلاَلاً فَلْيُؤَذِّنْ وَمُرُوا أَبَا بَكْرٍ فَلْيُصَلِّ بِالنَّاسِ فَإِنَّكُنَّ صَوَاحِبُ يُوسُفَ أَوْ صَوَاحِبَاتُ يُوسُفَ ). قَالَ فَأُمِرَ بِلاَلٌ فَأَذَّنَ وَأُمِرَ أَبُو بَكْرٍ فَصَلَّى بِالنَّاسِ ثُمَّ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ وَجَدَ خِفَّةً فَقَالَ ( انْظُرُوا لِي مَنْ أَتَّكِئُ عَلَيْهِ ). فَجَاءَتْ بَرِيرَةُ وَرَجُلٌ آخَرُ فَاتَّكَأَ عَلَيْهِمَا فَلَمَّا رَآهُ أَبُو بَكْرٍ ذَهَبَ لِيَنْكُصَ فَأَوْمَأَ إِلَيْهِ أَنِ اثْبُتْ مَكَانَكَ ثُمَّ جَاءَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ حَتَّى جَلَسَ إِلَى جَنْبِ أَبِي بَكْرٍ حَتَّى قَضَى أَبُو بَكْرٍ صَلاَتَهُ ثُمَّ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قُبِضَ . قَالَ أَبُو عَبْدِ اللَّهِ هَذَا حَدِيثٌ غَرِيبٌ لَمْ يُحَدِّثْ بِهِ غَيْرُ نَصْرِ بْنِ عَلِيٍّ .
١٢٩٣ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ إِسْرَائِيلَ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنِ الأَرْقَمِ بْنِ شُرَحْبِيلَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ لَمَّا مَرِضَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ مَرَضَهُ الَّذِي مَاتَ فِيهِ كَانَ فِي بَيْتِ عَائِشَةَ . فَقَالَ ( ادْعُوا لِي عَلِيًّا ). قَالَتْ عَائِشَةُ يَا رَسُولَ اللَّهِ نَدْعُو لَكَ أَبَا بَكْرٍ قَالَ ( ادْعُوهُ ). قَالَتْ حَفْصَةُ يَا رَسُولَ اللَّهِ نَدْعُو لَكَ عُمَرَ قَالَ ( ادْعُوهُ ). قَالَتْ أُمُّ الْفَضْلِ يَا رَسُولَ اللَّهِ نَدْعُو لَكَ الْعَبَّاسَ قَالَ ( نَعَمْ ). فَلَمَّا اجْتَمَعُوا رَفَعَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ رَأْسَهُ فَنَظَرَ فَسَكَتَ فَقَالَ عُمَرُ قُومُوا عَنْ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ . ثُمَّ جَاءَ بِلاَلٌ يُؤْذِنُهُ بِالصَّلاَةِ فَقَالَ ( مُرُوا أَبَا بَكْرٍ فَلْيُصَلِّ بِالنَّاسِ ). فَقَالَتْ عَائِشَةُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ أَبَا بَكْرٍ رَجُلٌ رَقِيقٌ حَصِرٌ وَمَتَى لاَ يَرَاكَ يَبْكِي وَالنَّاسُ يَبْكُونَ فَلَوْ أَمَرْتَ عُمَرَ يُصَلِّي بِالنَّاسِ . فَخَرَجَ أَبُو بَكْرٍ فَصَلَّى بِالنَّاسِ فَوَجَدَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ مِنْ نَفْسِهِ خِفَّةً فَخَرَجَ يُهَادَى بَيْنَ رَجُلَيْنِ وَرِجْلاَهُ تَخُطَّانِ فِي الأَرْضِ فَلَمَّا رَآهُ النَّاسُ سَبَّحُوا بِأَبِي بَكْرٍ فَذَهَبَ لِيَسْتَأْخِرَ فَأَوْمَأَ إِلَيْهِ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَىْ مَكَانَكَ فَجَاءَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَجَلَسَ عَنْ يَمِينِهِ وَقَامَ أَبُو بَكْرٍ فَكَانَ أَبُو بَكْرٍ يَأْتَمُّ بِالنَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ وَالنَّاسُ يَأْتَمُّونَ بِأَبِي بَكْرٍ . قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ فَأَخَذَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ مِنَ الْقِرَاءَةِ مِنْ حَيْثُ كَانَ بَلَغَ أَبُو بَكْرٍ . قَالَ وَكِيعٌ وَكَذَا السُّنَّةُ . قَالَ فَمَاتَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فِي مَرَضِهِ ذَلِكَ .