ARTIRMA SURETİ İLE ALIM SATIM BÂBI
25- ARTIRMA SURETİ İLE ALIM SATIM BÂBI
2282) Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)'den; Şöyle demiştir:
Ensâr'dan bir erkek (bir gün) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek dilencilik etti. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona:
(Evinde bir şeyin var (mı)?) diye sordu. Adam: Hayır (bir şeyim yok. Yalnız) bir çul var. Bir parçasını giyiyoruz ve bir kısmını da altımıza seriyoruz. Bir de su içtiğimiz bir adet bardak vardır, dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) :
(O çul ile bardağı bana getir.) buyurdu. Adam da gidip getirdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunları mübarek eline aldı. Sonra:
(Kim bunları satın almak ister?) buyurdu. Bunun üzerine bir adam:
Ben ikisini bir dirheme alırım, dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) iki veya üç defa:
(Kim bir dirhem üzerinde artırma yapar?) buyurdu. Bir (başka) adam:
Bunları iki dirheme alırım, dedi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bunları (çul ve bardağı) bu adama verdi ve iki dirhemi aldı. Sonra bu parayı Ensâri kişiye teslim ederek :
(Bundan bir dirhem ile yemek salın al da aile ferdlerine yetiştir. Diğer dirhem ile de bir keser satın alıp bana getir) buyurdu. Ensâri (buyurulan işi) yaptı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), (Ensârinin getirdiği) keseri alıp mübarek eliyle buna bir sap taktı ve Ensâri ye:
(Git odun topla, onbeş güne kadar seni görmiyeceğim (görmiyeyim)) buyurdu. Adam artık odun toplayıp satmaya başladı. (On beş gün sonra) on dirhem biriktirmiş olarak geldi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) ona:
((Biriktirdiğin) paranın bir kısmı ile yiyecek, bir kısmı ile de giyecek al.) buyurduktan sonra şunu da buyurdu :
(Bu (çalışarak geçimini sağlaman), senin için kıyamet gününde, yüzünde dilencilik noktası (çirkin izi) bulunduğu halde gelmenden (haşrolmandan) hayırlıdır. Dilencilik şüphesiz ancak şu üç kişi için olabilir: Şiddetli fakirlik çeken, çok ve ağır borç altında bulunan ve can yakıcı kan diyetini ödemeyi yüklenen.) "
٢٥ - باب بَيْعِ الْمُزَايَدَةِ
٢٢٨٢ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا عِيسَى بْنُ يُونُسَ، حَدَّثَنَا الأَخْضَرُ بْنُ عَجْلاَنَ، حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ الْحَنَفِيُّ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، أَنَّ رَجُلاً، مِنَ الأَنْصَارِ جَاءَ إِلَى النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَسْأَلُهُ فَقَالَ ( لَكَ فِي بَيْتِكَ شَىْءٌ ). قَالَ بَلَى حِلْسٌ نَلْبَسُ بَعْضَهُ وَنَبْسُطُ بَعْضَهُ وَقَدَحٌ نَشْرَبُ فِيهِ الْمَاءَ . قَالَ ( ائْتِنِي بِهِمَا ). قَالَ فَأَتَاهُ بِهِمَا فَأَخَذَهُمَا رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ بِيَدِهِ ثُمَّ قَالَ ( مَنْ يَشْتَرِي هَذَيْنِ ). فَقَالَ رَجُلٌ أَنَا آخُذُهُمَا بِدِرْهَمٍ . قَالَ ( مَنْ يَزِيدُ عَلَى دِرْهَمٍ ). مَرَّتَيْنِ أَوْ ثَلاَثًا قَالَ رَجُلٌ أَنَا آخُذُهُمَا بِدِرْهَمَيْنِ . فَأَعْطَاهُمَا إِيَّاهُ وَأَخَذَ الدِّرْهَمَيْنِ فَأَعْطَاهُمَا الأَنْصَارِيَّ وَقَالَ ( اشْتَرِ بِأَحَدِهِمَا طَعَامًا فَانْبِذْهُ إِلَى أَهْلِكَ وَاشْتَرِ بِالآخَرِ قَدُومًا فَأْتِنِي بِهِ ). فَفَعَلَ فَأَخَذَهُ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَشَدَّ فِيهِ عُودًا بِيَدِهِ وَقَالَ ( اذْهَبْ فَاحْتَطِبْ وَلاَ أَرَاكَ خَمْسَةَ عَشَرَ يَوْمًا ). فَجَعَلَ يَحْتَطِبُ وَيَبِيعُ فَجَاءَ وَقَدْ أَصَابَ عَشْرَةَ دَرَاهِمَ فَقَالَ ( اشْتَرِ بِبَعْضِهَا طَعَامًا وَبِبَعْضِهَا ثَوْبًا ). ثُمَّ قَالَ ( هَذَا خَيْرٌ لَكَ مِنْ أَنْ تَجِيءَ وَالْمَسْأَلَةُ نُكْتَةٌ فِي وَجْهِكَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّ الْمَسْأَلَةَ لاَ تَصْلُحُ إِلاَّ لِذِي فَقْرٍ مُدْقِعٍ أَوْ لِذِي غُرْمٍ مُفْظِعٍ أَوْ دَمٍ مُوجِعٍ ).