FİYAT TAHDİDİNİ MEKRUH GÖRENLERİN (RİVAYET ETTİKLERİ HADÎSLER) BÂBI
27- FİYAT TAHDİDİNİ MEKRUH GÖRENLERİN (RİVAYET ETTİKLERİ HADÎSLER) BÂBI
2284) Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)'den; Şöyle demiştir:
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayatta iken (bir ara) fiyatlar yükseldi. Bunun üzerine sahâbîler:
Yâ Resûlallah! Fiyatlar yükseldi, bizler için fiyatları tahdid ve tâyin et! diye müracaatta bulundular. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (onlara cevaben) :
(Şüphesiz ucuzlatıp pahalandıran, daraltan, genişleten ve rızık veren Allah'tır. Şüphesiz, ne bir kan ne de bir mal ile ilgili her hangi bir hakkı benden isteyecek bir kimse bulunmadığı halde Rabbıma kavuşmamı umarım,) buyurdu."
2285) Ebû Saîd-i Hudrî (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayatta iken fiyatlar (bir ara) yükseldi. Bunun üzerine sahâbîler:
Fiyatları tâyin buyurmanızı diliyoruz Yâ Resûlallah! dediler. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (onlara) :
(Sizden hiç bir kimse, kendisine yaptığım bir zulmün karşılığını benden istemediği (yani kimseye haksızlık etmediğim) halde sizden ayrılmamı (yani ölmemi) şüphesiz umarım,) buyurdu."
٢٧ - باب مَنْ كَرِهَ أَنْ يُسَعِّرَ
٢٢٨٤ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، حَدَّثَنَا حَجَّاجٌ، حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ، عَنْ قَتَادَةَ، وَحُمَيْدٍ، وَثَابِتٍ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ غَلاَ السِّعْرُ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ قَدْ غَلاَ السِّعْرُ فَسَعِّرْ لَنَا . فَقَالَ ( إِنَّ اللَّهَ هُوَ الْمُسَعِّرُ الْقَابِضُ الْبَاسِطُ الرَّازِقُ إِنِّي لأَرْجُو أَنْ أَلْقَى رَبِّي وَلَيْسَ أَحَدٌ يَطْلُبُنِي بِمَظْلَمَةٍ فِي دَمٍ وَلاَ مَالٍ ).
٢٢٨٥ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ زِيَادٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى، حَدَّثَنَا سَعِيدٌ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ أَبِي نَضْرَةَ، عَنْ أَبِي سَعِيدٍ، قَالَ غَلاَ السِّعْرُ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالُوا لَوْ قَوَّمْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ ( إِنِّي لأَرْجُو أَنْ أُفَارِقَكُمْ وَلاَ يَطْلُبَنِي أَحَدٌ مِنْكُمْ بِمَظْلَمَةٍ ظَلَمْتُهُ ).