Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 7- (TARLA MAHSÛLÜNÜN) ÜÇTE BİR VE DÖRTTE BİR (GİBİ BELİRLİ HİSSESİ) İLE MÜZÂRAA (MUAMELESİNİN HÜKMÜNÜN BEYÂNI) BÂBI

2543 - “... Râfi bin Hadîc (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) münakale ve müzâbene'den nehiy etti ve :

(Ancak üç kişi araziyi ekebilir: Arazisi olan adam, kendi arazisini eker. Kendisine minha (yani karşılıksız yararlanma) yolu ile bir arazi verilen adam da, kendisine verilen bu araziyi eker. Bir araziyi altın veya gümüş ile kiralayan adam da (bunu ekebilir. ))

2544 - “... (Abdullah) bin Ömer (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Biz muhabere işlemini (yani mahsûlünün üçte biri, dörtte biri gibi belirli bir mikdara karşılık arazimizi kiraya verme işini) yapardık ve bunda bir beis görmezdik. Nihayet Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bunu yasakladığını Râfi' bin Hadic'ten işittik. Artık biz bu muameleyi Râfi'in bu sözünden dolayı terkettik. "

2545 - “... Câbir bin Abdillah (radıyallahü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir: Bizden bâzı adamların (ihtiyaçlarından) fazla arazileri var idi. Onlar bu arazilerini (mahsullerinin) üçte biri ve dörtte biri karşılığında kiraya verirlerdi. Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:

(Kimin (ihtiyacından) fazla arazisi varsa bunu eksin veya (din) kardeşine (karşılıksız) ektirsin. Şayet (kardeşine karşılıksız vermekten) imtina ederse arazisini (elinde) tutsun (kiraya vermesin.)) "

2546 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

(Kimin arazisi varsa bunu eksin veya (din) kardeşine (karşılıksız) ektirsin. Eğer (kardeşine karşılıksız ektirmekten) imtina ederse arazisini (elinde) tutsun (kiraya vermesin. )

٧ - باب الْمُزَارَعَةِ بِالثُّلُثِ وَالرُّبُعِ

٢٥٤٣ - حَدَّثَنَا هَنَّادُ بْنُ السَّرِيِّ، حَدَّثَنَا أَبُو الأَحْوَصِ، عَنْ طَارِقِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ، عَنْ رَافِعِ بْنِ خَدِيجٍ، قَالَ نَهَى رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم عَنِ الْمُحَاقَلَةِ وَالْمُزَابَنَةِ ‏.‏ وَقَالَ ‏( إِنَّمَا يَزْرَعُ ثَلاَثَةٌ رَجُلٌ لَهُ أَرْضٌ فَهُوَ يَزْرَعُهَا وَرَجُلٌ مُنِحَ أَرْضًا فَهُوَ يَزْرَعُ مَا مُنِحَ وَرَجُلٌ اسْتَكْرَى أَرْضًا بِذَهَبٍ أَوْ فِضَّةٍ ‏)‏.‏

٢٥٤٤ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، وَمُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ، قَالاَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنْ عَمْرِو بْنِ دِينَارٍ، قَالَ سَمِعْتُ ابْنَ عُمَرَ، يَقُولُ كُنَّا نُخَابِرُ وَلاَ نَرَى بِذَلِكَ بَأْسًا حَتَّى سَمِعْنَا رَافِعَ بْنَ خَدِيجٍ يَقُولُ نَهَى رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم عَنْهُ ‏.‏ فَتَرَكْنَاهُ لِقَوْلِهِ ‏.‏

٢٥٤٥ - حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الدِّمَشْقِيُّ، حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ، حَدَّثَنَا الأَوْزَاعِيُّ، حَدَّثَنِي عَطَاءٌ، قَالَ سَمِعْتُ جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ، يَقُولُ كَانَتْ لِرِجَالٍ مِنَّا فُضُولُ أَرَضِينَ يُؤَاجِرُونَهَا عَلَى الثُّلُثِ وَالرُّبُعِ فَقَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏( مَنْ كَانَتْ لَهُ فُضُولُ أَرَضِينَ فَلْيَزْرَعْهَا أَوْ لِيُزْرِعْهَا أَخَاهُ فَإِنْ أَبَى فَلْيُمْسِكْ أَرْضَهُ ‏)‏.‏

٢٥٤٦ - حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ سَعِيدٍ الْجَوْهَرِيُّ، حَدَّثَنَا أَبُو تَوْبَةَ الرَّبِيعُ بْنُ نَافِعٍ، حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ بْنُ سَلاَّمٍ، عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِي كَثِيرٍ، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏( مَنْ كَانَتْ لَهُ أَرْضٌ فَلْيَزْرَعْهَا أَوْ لِيَمْنَحْهَا أَخَاهُ فَإِنْ أَبَى فَلْيُمْسِكْ أَرْضَهُ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 6- ADAM BEHER KOVAYI BİR ADET KURU İYİ HURMA (ÜCRET) İLE SU ÇIKARIR VE KURU HURMAYI (ALMAYI) ŞART KOŞAR

2540 - “... (Abdullah) bin Abbâs (radıyallahü anhüma)’dan; Şöyle demiştir :

Allah'ın Nebisi (sallallahü aleyhi ve sellem)’e (bir ara) yiyecek ihtiyacı ve maddî yokluk geldi. Sonra bu durumdan Ali (radıyallahü anh)’ın haberi oldu. Bunun üzerine Ali çıktı ve çalışıp Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bir yiyecek vermek üzere bir iş aradı. Yahudilerden bir adamın bahçesine vardı ve beher kova bir adet kuru hurma karşılığı olmak üzere ona on yedi kova su çekti. Yahudi de kuru hurmalarından on yedi adet acve (denilen iyi nevi) kuru hurmayı ona seçti. O da bunu Allah'ın Nebisi (sallallahü aleyhi ve sellem)’e getirdi. "

2541 - “... Alî (radıyallahü anh)'den; Şöyle demiştir: Ben bir adet kuru hurma karşılığında bir kova su çıkarırdım ve hurmanın kuru, iyi olmasını şart koşardım. "

2542 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den: Şöyle demiştir: Ensâr'dan bir adam gelerek :

Yâ Resûlallah! Ben senin rengini değişmiş görüyorum, ne oldu? dedi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Açlık.) buyurdu. Bunun üzerine Ensâri zat hemen eşyasının olduğu yere gitti. Eşyası arasında (yiyecek) bir şey bulamadı. Sonra (yiyecek) aramaya çıktı. Bir hurmalığı sulayan bir yahüdî ile karşılaştı. Ensâri zât, yahûdîye :

Senin hurmalığını sulayayım (mı)? dedi. Yahudi:

Evet (sula) dedi. Ensâri:

Her kova (su) bir adet kuru hurma (ücret) ile, dedi. Ve Ensâri: ne içi kararmış, ne sertleşmiş kuru ve ne de kötü olan hurmayı almamayı ve kuru iyi hurmadan başka hurmayı almamayı şart koştu. Sonra iki sâ kadar (kuru hurma) karşılığı su çıkardı ve aldığı hurmayı Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e getirdi. "

٦ - باب الرَّجُلِ يَسْتَقِي كُلَّ دَلْوٍ بِتَمْرَةٍ وَيَشْتَرِطُ جَلْدَةً

٢٥٤٠ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى الصَّنْعَانِيُّ، حَدَّثَنَا الْمُعْتَمِرُ بْنُ سُلَيْمَانَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ حَنَشٍ، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ أَصَابَ نَبِيَّ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم خَصَاصَةٌ فَبَلَغَ ذَلِكَ عَلِيًّا فَخَرَجَ يَلْتَمِسُ عَمَلاً يُصِيبُ فِيهِ شَيْئًا لِيُغِيثَ بِهِ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَأَتَى بُسْتَانًا لِرَجُلٍ مِنَ الْيَهُودِ فَاسْتَقَى لَهُ سَبْعَةَ عَشَرَ دَلْوًا كُلُّ دَلْوٍ بِتَمْرَةٍ فَخَيَّرَهُ الْيَهُودِيُّ مِنْ تَمْرِهِ سَبْعَ عَشَرَةَ عَجْوَةً فَجَاءَ بِهَا إِلَى نَبِيِّ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏.‏

٢٥٤١ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنْ أَبِي حَيَّةَ، عَنْ عَلِيٍّ، قَالَ كُنْتُ أَدْلُو الدَّلْوَ بِتَمْرَةٍ وَأَشْتَرِطُ أَنَّهَا جَلْدَةٌ ‏.‏

٢٥٤٢ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ الْمُنْذِرِ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ فُضَيْلٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ، عَنْ جَدِّهِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ جَاءَ رَجُلٌ مِنَ الأَنْصَارِ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا لِي أَرَى لَوْنَكَ مُنْكَفِئًا ‏.‏ قَالَ ‏( الْخَمْصُ ‏)‏.‏ فَانْطَلَقَ الأَنْصَارِيُّ إِلَى رَحْلِهِ فَلَمْ يَجِدْ فِي رَحْلِهِ شَيْئًا فَخَرَجَ يَطْلُبُ فَإِذَا هُوَ بِيَهُودِيٍّ يَسْقِي نَخْلاً فَقَالَ الأَنْصَارِيُّ لِلْيَهُودِيِّ أَسْقِي نَخْلَكَ قَالَ نَعَمْ ‏.‏ قَالَ كُلُّ دَلْوٍ بِتَمْرَةٍ ‏.‏ وَاشْتَرَطَ الأَنْصَارِيُّ أَنْ لاَ يَأْخُذَ خَدِرَةً وَلاَ تَارِزَةً وَلاَ حَشَفَةً وَلاَ يَأْخُذَ إِلاَّ جَلْدَةً ‏.‏ فَاسْتَقَى بِنَحْوٍ مِنْ صَاعَيْنِ فَجَاءَ بِهِ إِلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 5- İŞÇİYİ KARNINI DOYURMAK ÜCRETİYLE TUTMAK

2538 - “... Utbe bin en-Nüdder (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Biz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında idik. Tâsinmim (Kasas) sûresini okudu. Nihayet Mûsâ'nın kıssa'sına (âid ayetlere) gelince buyurdu ki:

(Müsâ (Aleyhisselâm) (Şuayb'ın kızıyla) nikâhlanmaya ve karnının doyurulmasına karşılık (Şuayb'ın yanında) işçi olarak sekiz veya on yıl çalışmayı kabullendi. )

2539 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Ben yetim büyüdüm, fakir olarak hicret ettim. Karnımı doyurmak ve (yolculukta) ayağımın (dinlenmesi için binit hayvanına bazen binmeme imkân verme) nöbeti karşılığında Ğazvan kızı (Büsre)'nin işçisiydim. (Yolculukta bir yerde) konakladıkları zaman onlara odun toplardım. Binit hayvanlarına binip yolculuk ettikleri zaman da onlar için develerini şarkı söylemek suretiyle hızlı yürütmeye teşvik ederdim. İslâm dînini bir nizam kılan, Ebû Hüreyre'yi de imâm (emîr-Vâli) kılan Allah'a hamd olsun. "

٥ - باب إِجَارَةِ الأَجِيرِ عَلَى طَعَامِ بَطْنِهِ

٢٥٣٨ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُصَفَّى الْحِمْصِيُّ، حَدَّثَنَا بَقِيَّةُ بْنُ الْوَلِيدِ، عَنْ مَسْلَمَةَ بْنِ عُلَىٍّ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِي أَيُّوبَ، عَنِ الْحَارِثِ بْنِ يَزِيدَ، عَنْ عُلَىِّ بْنِ رَبَاحٍ، قَالَ سَمِعْتُ عُتْبَةَ بْنَ النُّدَّرِ، يَقُولُ كُنَّا عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَرَأَ طسم حَتَّى إِذَا بَلَغَ قِصَّةَ مُوسَى قَالَ ‏( إِنَّ مُوسَى صلّى اللّه عليه وسلّم أَجَّرَ نَفْسَهُ ثَمَانِيَ سِنِينَ أَوْ عَشْرًا عَلَى عِفَّةِ فَرْجِهِ وَطَعَامِ بَطْنِهِ ‏)‏.‏

٢٥٣٩ - حَدَّثَنَا أَبُو عُمَرَ، حَفْصُ بْنُ عَمْرٍو حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مَهْدِيٍّ، حَدَّثَنَا سَلِيمُ بْنُ حَيَّانَ، سَمِعْتُ أَبِي يَقُولُ، سَمِعْتُ أَبَا هُرَيْرَةَ، يَقُولُ نَشَأْتُ يَتِيمًا وَهَاجَرْتُ مِسْكِينًا وَكُنْتُ أَجِيرًا لاِبْنَةِ غَزْوَانَ بِطَعَامِ بَطْنِي وَعُقْبَةِ رِجْلِي أَحْطِبْ لَهُمْ إِذَا نَزَلُوا وَأَحْدُو لَهُمْ إِذَا رَكِبُوا فَالْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي جَعَلَ الدِّينَ قِوَامًا وَجَعَلَ أَبَا هُرَيْرَةَ إِمَامًا ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget