BOÇLUYA KEFİL OLMAK BÂBI
9- BOÇLUYA KEFİL OLMAK BÂBI
2497 - “... Ebû Ümâme el-Bâhilî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre kendisi:
Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şöyle buyururken işittim, demiştir:
(Kefil, taahhüd ettiği borcu yüklenmiştir ve borcun ödenmesi vâcibtir. )
2498 - “... (Abdullah) bin Abbâs (radıyallahü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir :
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayatta iken bir adam 10 dinar alacaklı olduğu borçlusunun yakasına sarıldı. Borçlu şahıs (alacaklısına) :
Benim yanımda (mülkiyetimde) sana vereceğim hiç bîr şey yoktur, dedi. Alacaklı adam da (borçlusuna) :
Hayır! Vallahi sen alacağımı ödeyinceye veya bir kefil bana getirinceye kadar senden ayrılmıyacağım, dedi. Sonra onu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzuruna çekip götürdü. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) borçluya :
(Sen alacaklından ne kadar mehil istersin?) buyurdu. Borçlu : Bir ay, dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :(O halde ona ben kefil olurum. ) buyurdu. Sonra borçlu. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in dediği vakitte huzura geldi (veya borcunu getirdi). Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona:
(Bu (altını) nereden elde ettin?) buyurdu. Adam : Bir madenden, diye cevab verdi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :
(Bunda hayır yoktur, ) buyurdu ve onun yerine borcunu ödedi. "
2499 - “... Ebû Katâde (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre:
Bir cenaze. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e getirilerek üzerine namaz kılması arzulandı. Fakat Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (sahabîlere) :
(Arkadaşınız üzerine (siz) namaz kılınız. Çünkü onun üzerinde bir borç vardır. ) buyurdu. Bunun üzerine Ebû Katâde
O borcu ben tekeffül ederim, dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) : (Ödemeyi (mi?) buyurdu. Ebû Katâde )
(Evet) ödemeyi (tekeffül ederim), dedi. Cenazenin zimmetindeki borç on sekiz veya on dokuz dirhem idi. (Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onun üzerine namaz kıldı. )
٩ - باب الْكَفَالَةِ
٢٤٩٧ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، وَالْحَسَنُ بْنُ عَرَفَةَ، قَالاَ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ عَيَّاشٍ، حَدَّثَنِي شُرَحْبِيلُ بْنُ مُسْلِمٍ الْخَوْلاَنِيُّ، قَالَ سَمِعْتُ أَبَا أُمَامَةَ الْبَاهِلِيَّ، يَقُولُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَقُولُ ( الزَّعِيمُ غَارِمٌ وَالدَّيْنُ مَقْضِيٌّ ).
٢٤٩٨ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ مُحَمَّدٍ الدَّرَاوَرْدِيُّ، عَنْ عَمْرِو بْنِ أَبِي عَمْرٍو، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، أَنَّ رَجُلاً، لَزِمَ غَرِيمًا لَهُ بِعَشَرَةِ دَنَانِيرَ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ مَا عِنْدِي شَىْءٌ أُعْطِيكَهُ فَقَالَ لاَ وَاللَّهِ لاَ أُفَارِقُكَ حَتَّى تَقْضِيَنِي أَوْ تَأْتِيَنِي بِحَمِيلٍ فَجَرَّهُ إِلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ لَهُ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ( كَمْ تَسْتَنْظِرُهُ ). فَقَالَ شَهْرًا فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( فَأَنَا أَحْمِلُ لَهُ ). فَجَاءَهُ فِي الْوَقْتِ الَّذِي قَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ لَهُ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ( مِنْ أَيْنَ أَصَبْتَ هَذَا ). قَالَ مِنْ مَعْدِنٍ قَالَ ( لاَ خَيْرَ فِيهَا ). وَقَضَاهَا عَنْهُ .
٢٤٩٩ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، حَدَّثَنَا أَبُو عَامِرٍ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ عُثْمَانَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَوْهَبٍ، قَالَ سَمِعْتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ أَبِي قَتَادَةَ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم أُتِيَ بِجِنَازَةٍ لِيُصَلِّيَ عَلَيْهَا فَقَالَ ( صَلُّوا عَلَى صَاحِبِكُمْ فَإِنَّ عَلَيْهِ دَيْنًا ). فَقَالَ أَبُو قَتَادَةَ أَنَا أَتَكَفَّلُ بِهِ . قَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ( بِالْوَفَاءِ ). قَالَ بِالْوَفَاءِ . وَكَانَ الَّذِي عَلَيْهِ ثَمَانِيَةَ عَشَرَ أَوْ تِسْعَةَ عَشَرَ دِرْهَمًا .