HAK SAHİBİ (HAKKINI İSTEMEKTE) BİR NÜFUZA SÂHİBTİR, BÂBI
17- HAK SAHİBİ (HAKKINI İSTEMEKTE) BİR NÜFUZA SÂHİBTİR, BÂBI
2519) ..... (Abdullah) bin Abbâs (radıyallahü anhüma)'dan; Şöyle demiştir :
Bir adam gelip Allah'ın Nebisi (sallallahü aleyhi ve sellem) 'den bir alacak veya bir hak taleb etti de (yüce huzura münâsib olmayan kaba) bâzı sözler söyledi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sahâbîleri o adamın haddini (fiil veya sözle) bildirmek istediler. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (Sahâbîlerine hitaben) :
(Susunuz, bırakınız. Çünkü kişi borcunu ödeyinceye kadar alacak sahibinin onun üzerinde bir nüfuzu (yani edep çerçevesinde alacağını taleb etme hakkı) vardır. ) buyurdu. "
2520 - “... Ebû Saîd-i Hudri (radıyallahü anh)'den :
Bir bedevi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)'in uhdesinde bulunan alacağını istedi de O'na karşı sert davrandı. Hattâ O'na :
Borcumu ödemezsen (veya: Borcumu ödediğin zaman dışında) seni sıkıştıracağım, dedi. Bunun üzerine sahâbiler (o kaba) bedeviyi azarladılar ve (kendisine) :
Yazıklar olsun sana kimle konuştuğunu biliyor (mu)sun? dediler. Bedevi:
Ben şüphesiz hakkımı istiyorum, dedi. Bundan sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (sahâbîlerine) :
(Niçin hak sahibi ile beraber (ondan yana) olmadım? Olmalıydın.
١٧ - باب لِصَاحِبِ الْحَقِّ سُلْطَانٌ
٢٥١٩ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى الصَّنْعَانِيُّ، حَدَّثَنَا مُعْتَمِرُ بْنُ سُلَيْمَانَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ حَنَشٍ، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ جَاءَ رَجُلٌ يَطْلُبُ نَبِيَّ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِدَيْنٍ أَوْ بِحَقٍّ فَتَكَلَّمَ بِبَعْضِ الْكَلاَمِ فَهَمَّ صَحَابَةُ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِهِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( مَهْ إِنَّ صَاحِبَ الدَّيْنِ لَهُ سُلْطَانٌ عَلَى صَاحِبِهِ حَتَّى يَقْضِيَهُ ).
٢٥٢٠ - حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ عُثْمَانَ أَبُو شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي عُبَيْدَةَ، - أَظُنُّهُ قَالَ - حَدَّثَنَا أَبِي، عَنِ الأَعْمَشِ، عَنْ أَبِي صَالِحٍ، عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ، قَالَ جَاءَ أَعْرَابِيٌّ إِلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم يَتَقَاضَاهُ دَيْنًا كَانَ عَلَيْهِ فَاشْتَدَّ عَلَيْهِ حَتَّى قَالَ لَهُ أُحَرِّجُ عَلَيْكَ إِلاَّ قَضَيْتَنِي . فَانْتَهَرَهُ أَصْحَابُهُ وَقَالُوا وَيْحَكَ تَدْرِي مَنْ تُكَلِّمُ قَالَ إِنِّي أَطْلُبُ حَقِّي . فَقَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ( هَلاَّ مَعَ صَاحِبِ الْحَقِّ كُنْتُمْ ). ثُمَّ أَرْسَلَ إِلَى خَوْلَةَ بِنْتِ قَيْسٍ فَقَالَ لَهَا ( إِنْ كَانَ عِنْدَكِ تَمْرٌ فَأَقْرِضِينَا حَتَّى يَأْتِيَنَا تَمْرٌ فَنَقْضِيَكِ ). فَقَالَتْ نَعَمْ بِأَبِي أَنْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ فَأَقْرَضَتْهُ فَقَضَى الأَعْرَابِيَّ وَأَطْعَمَهُ فَقَالَ أَوْفَيْتَ أَوْفَى اللَّهُ لَكَ . فَقَالَ ( أُولَئِكَ خِيَارُ النَّاسِ إِنَّهُ لاَ قُدِّسَتْ أُمَّةٌ لاَ يَأْخُذُ الضَّعِيفُ فِيهَا حَقَّهُ غَيْرَ مُتَعْتَعٍ ).