ÖLÜ YERİNE BORÇ ÖDEME
20- ÖLÜ YERİNE BORÇ ÖDEME
2527 - “... Sa'd bin el-Atval (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre '
Kardeşi vefat etmiş, üçyüz dirhem (mal) bırakmış ve bakıma muhtaç çoluk çocuğu bırakmıştır. (Sa'd demiş ki:) Bunun üzerine ben bu parayı kardeşimin çoluk çocuğunun nafakasına harcamak istedim. Fakat Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (bana) :
(Senin (ölen) kardeşin borcundan dolayı hapsedilmiştir. Artık sen onun yerine borcunu öde), buyurdu. Sa'd da :
Yâ Resûlallah! Ben onun yerine borcunu ödedim. Yalnız bir kadının iddia edip şâhidlendiremediği iki dinarı ödemedim. dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (Sa'd'a) :
(Sen kadına (iddia ettiğini) ver. Çünkü kadın şüphesiz gerçeği söyleyendir (veya bunu hak edendir) buyurdu. "
2528 - “... Câbir bin Abdillah (bin Amr bin el-Harâm) (radıyallahü anhüma)'dan rivâyet edildiğine göre :
Babası (Abdullah) bir yahûdi adamın (alacaklı) olduğu otuz vesk (kuru hurma) borcunu kendisinin boynunda bırakıp vefat etti (şehid edildi). Câbir bin Abdillah, borcun ertelenmesini yahûdîden taleb etti ise de yahûdî ona mehil vermekten imtina etti. Bunun üzerine Câbîr Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e müracaat ederek kendisi için yahüdî ile görüşüp aracılık etmesini diledi. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Câbir'in yanına giderek boynundaki borca karşılık hurmalığının meyvasını almayı yahudiye teklif etti. Fakat (hurmalıktaki hurma az olduğundan) yahûdi bundan imtina etti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yahûdî ile (tekrar) konuştu. (Câbir'e mehil vermesini istedi) Yahudi borcu ertelemeyi de kabul etmedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Câbir'in hurmalığına girdi ve içinde dolaştıktan sonra Câbir'e:
Ağaçlardaki hurmaları yahûdi için topla ve onun borcunun tamamını ver, buyurdu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (hurmalıktan çıkıp) döndükten sonra Câbir de yahûdi için otuz vesk hurma topladı ve on iki vesk de kendisi için arttı. Sonra Câbir olup biten bu durumu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e haber vermek üzere O'nun yanına gitti. Fakat Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i (yerinde) bulamadı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (gittiği yerden) dönünce Câbir O'nun yanına vardı, yahudînin borcunun tamamını ödediğini haber verdi ve on iki veskin arttığını arz etti. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (Câbir'e) :
(Bu durumu Ömer bin el-Hattâb'a haber ver,) buyurdu; Câbir de Ömer (radıyallahü anh)'a gidip haber verdi. Ömer, Câbir'e : And olsun Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hurmalıkta dolaştığı zaman kesin olarak bildim ki Allah muhakkak hurmalığı bereketlendirecektir. )
٢٠ - باب أَدَاءِ الدَّيْنِ عَنِ الْمَيِّتِ
٢٥٢٧ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَفَّانُ، حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ، أَخْبَرَنِي عَبْدُ الْمَلِكِ أَبُو جَعْفَرٍ، عَنْ أَبِي نَضْرَةَ، عَنْ سَعْدِ بْنِ الأَطْوَلِ، أَنَّ أَخَاهُ، مَاتَ وَتَرَكَ ثَلاَثَمِائَةِ دِرْهَمٍ وَتَرَكَ عِيَالاً فَأَرَدْتُ أَنْ أُنْفِقَهَا عَلَى عِيَالِهِ فَقَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ( إِنَّ أَخَاكَ مُحْتَبَسٌ بِدَيْنِهِ فَاقْضِ عَنْهُ ). فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَدْ أَدَّيْتُ عَنْهُ إِلاَّ دِينَارَيْنِ ادَّعَتْهُمَا امْرَأَةٌ وَلَيْسَ لَهَا بَيِّنَةٌ . قَالَ ( فَأَعْطِهَا فَإِنَّهَا مُحِقَّةٌ ).
٢٥٢٨ - حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الدِّمَشْقِيُّ، حَدَّثَنَا شُعَيْبُ بْنُ إِسْحَاقَ، حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عُرْوَةَ، عَنْ وَهْبِ بْنِ كَيْسَانَ، عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، أَنَّ أَبَاهُ، تُوُفِّيَ وَتَرَكَ عَلَيْهِ ثَلاَثِينَ وَسْقًا لِرَجُلٍ مِنَ الْيَهُودِ فَاسْتَنْظَرَهُ جَابِرُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ فَأَبَى أَنْ يُنْظِرَهُ فَكَلَّمَ جَابِرٌ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم لِيَشْفَعَ لَهُ إِلَيْهِ فَجَاءَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَكَلَّمَ الْيَهُودِيَّ لِيَأْخُذَ ثَمَرَ نَخْلِهِ بِالَّذِي لَهُ عَلَيْهِ فَأَبَى عَلَيْهِ فَكَلَّمَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَأَبَى أَنْ يُنْظِرَهُ فَدَخَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم النَّخْلَ فَمَشَى فِيهَا ثُمَّ قَالَ لِجَابِرٍ ( جُدَّ لَهُ فَأَوْفِهِ الَّذِي لَهُ ). فَجَدَّ لَهُ بَعْدَ مَا رَجَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ثَلاَثِينَ وَسْقًا وَفَضَلَ لَهُ اثْنَا عَشَرَ وَسْقًا فَجَاءَ جَابِرٌ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم لِيُخْبِرَهُ بِالَّذِي كَانَ فَوَجَدَ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم غَائِبًا فَلَمَّا انْصَرَفَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم جَاءَهُ فَأَخْبَرَهُ أَنَّهُ قَدْ أَوْفَاهُ وَأَخْبَرَهُ بِالْفَضْلِ الَّذِي فَضَلَ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( أَخْبِرْ بِذَلِكَ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ ). فَذَهَبَ جَابِرٌ إِلَى عُمَرَ فَأَخْبَرَهُ فَقَالَ لَهُ عُمَرُ لَقَدْ عَلِمْتُ حِينَ مَشَى فِيهِ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم لَيُبَارِكَنَّ اللَّهُ فِيهَا .