بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
17- NEHİRLERİN VE PINARLARIN IKTÂI (DEVLET BÜYÜĞÜNCE BİR KİMSEYE VERİLMESİ) BÂBI
2569 - “... Ebyad bin Hammâl (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre :
Kendisi Me'rib Şeddi Tuzlası denilen tuzlayı (bağış veya satış yoluyla Resûl-i Ekrem (Aleyhi's-salâtü ve's-selâm) 'den) istedi. (Resûl-i Ekrem (Aleyhi's-salâtü ve's-selâm) de) bu tuzlayı kendisine verdi. Sonra el-Akra' bin Habis et-Temîmî (radıyallahü anh) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına vararak:
Yâ Resûlallah! Ben câhiliyet devrinde (yani müslüman olmadan önce) o tuzlaya vardım (gördüm). O tuzla susuz bîr arazidedir. Kim oraya varırsa tuz alır. Ve o tuz kesintisiz su gibidir (devamlı bulunur), dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ebyad bin Hammâl'den bu tuzla tahsis akdini kaldırmasını istedi. Ebyad bin Hammâl da (Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)'e) :
Anılan tuzlayı ben(im tarafım)dan bir sadaka kılman üzere tahsis akdini kaldırmak hususunda senin isteğini kabul ettim, dedi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) de:
(O (tuzla) senden bir sadakadır ve kesintisiz devam eden su mislidir. Kim ona varırsa onu(n tuzunu) alabilir (Yani müslümanların müşterek malıdır) buyurdu.
(Müellifimizin şeyhinin şeyhi) Ferec (bin Saîd) : O tuzla bugün de o durum üzerinedir. Kim ona vardıysa onu(n tuzunu) alır, demiştir.
(Râvî) demiştir ki:
Ebyad bin Hammâl tuzlanın tahsis akdini kaldırmakla Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)’in isteğini kabul edince Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bu (tuzla)nın yerine kendisine Cürf-i Mürâd'da bir arazi ve hurma ağaçlarını verdi. "
١٧ - باب إِقْطَاعِ الأَنْهَارِ وَالْعُيُونِ
٢٥٦٩ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَبِي عُمَرَ الْعَدَنِيُّ، حَدَّثَنَا فَرَجُ بْنُ سَعِيدِ بْنِ عَلْقَمَةَ بْنِ سَعِيدِ بْنِ أَبْيَضَ بْنِ حَمَّالٍ، حَدَّثَنِي عَمِّي، ثَابِتُ بْنُ سَعِيدِ بْنِ أَبْيَضَ بْنِ حَمَّالٍ عَنْ أَبِيهِ، سَعِيدٍ عَنْ أَبِيهِ، أَبْيَضَ بْنِ حَمَّالٍ . أَنَّهُ اسْتَقْطَعَ الْمِلْحَ الَّذِي يُقَالُ لَهُ مِلْحُ سَدِّ مَأْرِبٍ . فَأَقْطَعَهُ لَهُ ثُمَّ إِنَّ الأَقْرَعَ بْنَ حَابِسٍ التَّمِيمِيَّ أَتَى رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي قَدْ وَرَدْتُ الْمِلْحَ فِي الْجَاهِلِيَّةِ وَهُوَ بِأَرْضٍ لَيْسَ بِهَا مَاءٌ وَمَنْ وَرَدَهُ أَخَذَهُ وَهُوَ مِثْلُ الْمَاءِ الْعِدِّ . فَاسْتَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أَبْيَضَ بْنَ حَمَّالٍ فِي قَطِيعَتِهِ فِي الْمِلْحِ . فَقَالَ قَدْ أَقَلْتُكَ مِنْهُ عَلَى أَنْ تَجْعَلَهُ مِنِّي صَدَقَةً . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( هُوَ مِنْكَ صَدَقَةٌ وَهُوَ مِثْلُ الْمَاءِ الْعِدِّ مَنْ وَرَدَهُ أَخَذَهُ ). قَالَ فَرَجٌ وَهُوَ الْيَوْمَ عَلَى ذَلِكَ مَنْ وَرَدَهُ أَخَذَهُ . قَالَ فَقَطَعَ لَهُ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم أَرْضًا وَنَخْلاً بِالْجُرْفِ جُرْفِ مُرَادٍ مَكَانَهُ حِينَ أَقَالَهُ مِنْهُ .