BİR KÖLEDE BULUNAN HİSSESİNİ ÂZADLAYAN KİMSE (YE ÂİT GELEN HADÎSLER)
7- BİR KÖLEDE BULUNAN HİSSESİNİ ÂZADLAYAN KİMSE (YE ÂİT GELEN HADÎSLER)
2623 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
(Kim bir memlûk (yani köle) deki hissesini âzadlarsa, (memlûkün kalan hissesine yetecek kadar) o kimsenin malı olduğu takdir de kendi malından onu (kölelikten) kurtarması vâcibtir. Şayet malı yoksa köleye (kalan hissesinin) değerini kazanması için gücü dahilindeki işlerde çalışma teklifi yapılır.) "
2624 - “... (Abdullah) bin Ömer (radıyallahü anhüma)’dan rivâyet edildiğine gorc; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir;
(Kim bir köledeki hissesini âzadlar ve kölenin (kalan) hissesine yetecek kadar malı var ise onun adına, kölenin kalan sehmi için adaletli bir kıymet takdir edilir ve o kimse, ortaklarının hisseleri (nin kıymet)ini verir. Köle de onun adına âzadlanır. Şayet o kimsenin, ortaklarının hisselerini karşılıyacak kadar malı yok ise köleden azadladığı hisseyi âzadlamış olur. )
٧ - باب مَنْ أَعْتَقَ شِرْكًا لَهُ فِي عَبْدٍ
٢٦٢٣ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُسْهِرٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ بِشْرٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِي عَرُوبَةَ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ النَّضْرِ بْنِ أَنَسٍ عَنْ بَشِيرِ بْنِ نَهِيكٍ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَنْ أَعْتَقَ نَصِيبًا لَهُ فِي مَمْلُوكٍ أَوْ شِقْصًا فَعَلَيْهِ خَلَاصُهُ مِنْ مَالِهِ إِنْ كَانَ لَهُ مَالٌ فَإِنْ لَمْ يَكُنْ لَهُ مَالٌ اسْتُسْعِيَ الْعَبْدُ فِي قِيمَتِهِ غَيْرَ مَشْقُوقٍ عَلَيْهِ
٢٦٢٤ - حَدَّثَنَا حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ حَكِيمٍ حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ عُمَرَ حَدَّثَنَا مَالِكُ بْنُ أَنَسٍ عَنْ نَافِعٍ عَنْ ابْنِ عُمَرَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَنْ أَعْتَقَ شِرْكًا لَهُ فِي عَبْدٍ أُقِيمَ عَلَيْهِ بِقِيمَةِ عَدْلٍ - ص - فَأَعْطَى شُرَكَاءَهُ حِصَصَهُمْ إِنْ كَانَ لَهُ مِنْ الْمَالِ مَا يَبْلُغُ ثَمَنَهُ وَعَتَقَ عَلَيْهِ الْعَبْدُ وَإِلَّا فَقَدْ عَتَقَ مِنْهُ مَا عَتَقَ