بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
28- (BİR MALI) MUHAFAZA EDİLDİĞİ YERDEN ÇALAN KİMSE (NİN HÜKMÜNÜN BEYÂNI) BÂBI
2693 - “... Safvân (bin Ümeyye) (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre bir kere :
Kendisi Mescid-i Nebevî'de ridâsını (abasını) başına yastık edip uyumuş ve ridâsı başının altından alınmış. Sonra Safvân hırsızını yakalayıp Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e götürmüş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de (suçu sübut bulan) hırsızın elinin kesilmesini emretmiştir. Bunun üzerine Safvân:
Yâ Resûlallah! Ben bunu (yani elinin kesilmesini) istemedim. Ridâm ona sadaka olsun, deyince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Safvân'a:
(Adamı bana getirmeden önce (bu işi) yapmalıydın) buyurdu (ve hırsızın elini kestirdi). "
2694- ... Amr bin Şuayb'ın dedesi (Abdullah bin Amr bin el-As (radıyallahü anhüm)'den rivâyet edildiğine göre:
Müzeyne'den bir adam meyveler (i çalmanın) hükmünü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sordu. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :
(Ağacı üzerinde ve) kapçıkları içinde iken alınıp götürülen (çalınan) meyvelerin değeri ve bununla beraber bir katı (hırsıza ödettirilir. ) Harmandan olan meyve kalkan bahâsına ulaşınca bu değerdeki meyveyi çalmak (olayın) da hırsızın elini kesmek (cezası) vardır. Kişi (fakir ve muhtaç olduğu halde) meyveden yiyer ve (bundan bir şey) alıp götürmezse ona bir şey lâzım gelmez. ) buyurdu. Adam :
Harise (yani meradan çalınan) koyun (hakkında ne buyurursun) Yâ Resûlallah? diye sordu. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :
(Koyunun bahası, bununla beraber bahasının bir katı ve ceza (yani tazir cezası) var. Ağılda olan (koyunu çalmak) ta da hırsızın aldığı koyunun değeri kalkanın bahası kadar olunca el kesme cezası vardır. ) buyurdu. "
٢٨ - باب مَنْ سَرَقَ مِنَ الْحِرْزِ
٢٦٩٣ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا شَبَابَةُ، عَنْ مَالِكِ بْنِ أَنَسٍ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ صَفْوَانَ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّهُ نَامَ فِي الْمَسْجِدِ وَتَوَسَّدَ رِدَاءَهُ فَأُخِذَ مِنْ تَحْتِ رَأْسِهِ فَجَاءَ بِسَارِقِهِ إِلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَأَمَرَ بِهِ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنْ يُقْطَعَ فَقَالَ صَفْوَانُ يَا رَسُولَ اللَّهِ لَمْ أُرِدْ هَذَا رِدَائِي عَلَيْهِ صَدَقَةٌ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( فَهَلاَّ قَبْلَ أَنْ تَأْتِيَنِي بِهِ ).
٢٦٩٤ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ، عَنِ الْوَلِيدِ بْنِ كَثِيرٍ، عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَدِّهِ، أَنَّ رَجُلاً، مِنْ مُزَيْنَةَ سَأَلَ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم عَنِ الثِّمَارِ فَقَالَ ( مَا أُخِذَ فِي أَكْمَامِهِ فَاحْتُمِلَ فَثَمَنُهُ وَمِثْلُهُ مَعَهُ وَمَا كَانَ فِي الْجِرَانِ فَفِيهِ الْقَطْعُ إِذَا بَلَغَ ذَلِكَ ثَمَنَ الْمِجَنِّ وَإِنْ أَكَلَ وَلَمْ يَأْخُذْ فَلَيْسَ عَلَيْهِ ). قَالَ الشَّاةُ الْحَرِيسَةُ مِنْهُنَّ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ ( ثَمَنُهَا وَمِثْلُهُ مَعَهُ وَالنَّكَالُ وَمَا كَانَ فِي الْمُرَاحِ فَفِيهِ الْقَطْعُ إِذَا كَانَ مَا يَأْخُذُ مِنْ ذَلِكَ ثَمَنَ الْمِجَنِّ ).