بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
18- SİLÂH BÂBI
2912 - “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre:
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) fetih günü, başında miğfer olduğu halde Mekke'ye girdi. "
2913 - “... Sâib bin Yezîd (radıyallahü anh)
İnşâallah Tealâ, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Uhud (savaşı) günü iki zırh (elbise) almış, bana öyle geliyor ki bunları üst üste giymiştir. "
2914 - “... Süleyman bin Habîb (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:
Biz (bir gün Humus'ta) Ebû Ümâme (radıyallahü anh)'ın yanına girdik. Kendisi, kılıçlarımızda gümüşten bir parça süs görünce kızdı ve:
(And olsun ki) kılıçlarının süsü altından ve gümüşten olmayıp kalay, demir ve sırım olan bir cemâat (ki Peygamber (Aleyhi's-salâtü ve's-selâm) 'in sahâbîleridir) bir çok fetihleri başardılar, dedi.
Ebü'l-Hasan el-Kattân dedi ki: El-Alâbî, (bir nevî) sinirdir. "
2915) (Abdullah) bin Abbâs (radıyallahü anh)’dan rivâyet edildiğine göre:
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Zü’l-Fakar (isimli) kılıcını Bedir (savaşı) günü ganimet hissesinden fazla olarak almıştır. "
2916 - “... Ali bin Ebî Tâlib (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:
El-Müğîre bin Şu'be (radıyallahü anh), Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber savaşa gittiği zaman beraberinde bir mızrak taşıyordu ve savaştan döndüğü zaman başkası onun için taşısın diye mızrakını yere atıyordu. Sonra Ali (bin Ebi Tâlib bir gün) kendisine dedi ki:
Ben bu durumu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e muhakkak anlatacağım. (Sonra Ali anlatınca) Resûl-i Ekrem:
(Ey Müğîre öyle) yapma. Çünkü sen (öyle) yaparsan yere attığın mızrak, yitik mal olarak kaldırılmaz) buyurdu. "
2917 - “... Ali (bin Ebî Tâlib). (radıyallahü anh)'den; Şöyle demiştir:
(Bir gün) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in elinde bir arabî yay vardı. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (bu arada) bir adamın elinde fârisî bir yay gördü ve adama:
(Şu (elindeki yay) nedir? Onu atıver), buyurdu ve (mübarek elindeki yaya işaretle) (Sizler bunu, bunun benzerlerini ve mızraklar edininiz. Çünkü Allah şüphesiz bunlarla sizler için dini geliştirir ve sizleri beldelerde yerleştirir. )
١٨ - باب السِّلاَحِ
٢٩١٢ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، وَسُوَيْدُ بْنُ سَعِيدٍ، قَالاَ حَدَّثَنَا مَالِكُ بْنُ أَنَسٍ، حَدَّثَنِي الزُّهْرِيُّ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم دَخَلَ مَكَّةَ يَوْمَ الْفَتْحِ وَعَلَى رَأْسِهِ الْمِغْفَرُ .
٢٩١٣ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ خُصَيْفَةَ، عَنِ السَّائِبِ بْنِ يَزِيدَ، إِنْ شَاءَ اللَّهُ تَعَالَى . أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم يَوْمَ أُحُدٍ أَخَذَ دِرْعَيْنِ كَأَنَّهُ ظَاهَرَ بَيْنَهُمَا .
٢٩١٤ - حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الدِّمَشْقِيُّ، حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ، حَدَّثَنَا الأَوْزَاعِيُّ، حَدَّثَنِي سُلَيْمَانُ بْنُ حَبِيبٍ، قَالَ دَخَلْنَا عَلَى أَبِي أُمَامَةَ فَرَأَى فِي سُيُوفِنَا شَيْئًا مِنْ حِلْيَةِ فِضَّةٍ فَغَضِبَ وَقَالَ لَقَدْ فَتَحَ الْفُتُوحَ قَوْمٌ مَا كَانَ حِلْيَةُ سُيُوفِهِمْ مِنَ الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ وَلَكِنِ الآنُكُ وَالْحَدِيدُ وَالْعَلاَبِيُّ . قَالَ أَبُو الْحَسَنِ الْقَطَّانُ الْعَلاَبِيُّ الْعَصَبُ .
٢٩١٥ - حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ، حَدَّثَنَا ابْنُ الصَّلْتِ، عَنِ ابْنِ أَبِي الزِّنَادِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم تَنَفَّلَ سَيْفَهُ ذَا الْفِقَارِ يَوْمَ بَدْرٍ .
٢٩١٦ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ بْنِ سَمُرَةَ، أَنْبَأَنَا وَكِيعٌ، عَنْ سُفْيَانَ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنْ أَبِي الْخَلِيلِ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ أَبِي طَالِبٍ، قَالَ كَانَ الْمُغِيرَةُ بْنُ شُعْبَةَ إِذَا غَزَا مَعَ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم حَمَلَ مَعَهُ رُمْحًا فَإِذَا رَجَعَ طَرَحَ رُمْحَهُ حَتَّى يُحْمَلَ لَهُ . فَقَالَ لَهُ عَلِيٌّ لأَذْكُرَنَّ ذَلِكَ لِرَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم . فَقَالَ ( لاَ تَفْعَلْ فَإِنَّكَ إِنْ فَعَلْتَ لَمْ تُرْفَعْ ضَالَّةٌ ).
٢٩١٧ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ بْنِ سَمُرَةَ، أَنْبَأَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى، عَنْ أَشْعَثَ بْنِ سَعِيدٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ بُسْرٍ، عَنْ أَبِي رَاشِدٍ، عَنْ عَلِيٍّ، قَالَ كَانَتْ بِيَدِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَوْسٌ عَرَبِيَّةٌ فَرَأَى رَجُلاً بِيَدِهِ قَوْسٌ فَارِسِيَّةٌ فَقَالَ ( مَا هَذِهِ أَلْقِهَا وَعَلَيْكُمْ بِهَذِهِ وَأَشْبَاهِهَا وَرِمَاحِ الْقَنَا فَإِنَّهُمَا يَزِيدُ اللَّهُ بِهِمَا فِي الدِّينِ وَيُمَكِّنُ لَكُمْ فِي الْبِلاَدِ ).