BİAT BÂBI
41- BİAT BÂBI
2976 - “... Ubade bin es-Sâmit (radıyallahü anh)'den; Şöyle demiştir:
Biz (Ensârîler Akabe gecesi) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e şöyle biat ettik:
Zor ve kolay hallerimizde, neş'eli ve kederli zamanlarımızda ve başkalarının biz (Ensâriler)e tercih edilmesi durumunda (bile Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) tarafından verilecek) emirleri dinlemek ve itâat etmek, ehil emir'e karşı emirlik konusunda nizâlaşmamak ve nerde olursak hakkı söyleyip Allah uğrunda hiçbir kınayanın kınamasından korkmamak (yani bu korkuyla hakkı bırakmamak) üzere. (Fakat emirin açık küfrünü görüp, küfrü hakkında Allah'ın kitab'ından elinizde kuvvetli deliliniz olursa o takdirde emirliği konusunda niza edersiniz. )
2977 - “... Avf bin Mâlik el-Eşcaî (radıyallahü anh)'den; Şöyle demiştir:
Biz yedi veya sekiz ya da dokuz kişi olarak Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında idik. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (bize) :
(Allah'ın Resulüne bîat ediniz,) buyurdu. Bunun üzerine biz ellerimizi (Ona) uzattık. Bu arada bir konuşmacı:
Yâ Resûlallah! Biz şüphesiz size bîat etmiştik. Şimdi sana ne üzerine biat ediyoruz, diye sordu? Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :
(Allah'a kulluk etmeniz, O'na hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı (usûl ve âdabına uygun olarak) dosdoğru edâ etmeniz, (başınızdaki müslüman âmirlerinizin meşru) emirlerini dinlemeniz, (onlara) itâat etmeniz —Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) bu arada bir kelimeyi gizli söyledi — ve insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine,) diye cevab verdi. Avf (radıyallahü anh) demiş kî:
And olsun sonra ben o cemaatın bâzısını kamçısı (elinden yere) düşüyor da yerden kaldırıp kendisine verilmesini hiç kimseden istemiyor gördüm. "
2978 - “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:
Biz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e emirlerini dinlemek ve itâat etmek üzere biat ettik. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (bize acıyarak) :
(Gücünüz yettiği kadar, ) buyurdu. "
2979 - “... Câbir (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:
Bir köle gelip hicret etmek üzere Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e biat etti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onun köle olduğunu bilmiyordu. Sonra kölenin efendisi gelip onu istedi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), efendisine :
(Bu köleyi bana sat,) buyurdu ve onu iki siyah köle karşılığında satın aldı. Bu olaydan sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (biat için gelen) herhangi bir kimseye köle olup olmadığını sormadıkça onun biatini kabul etmedi. "
٤١ - باب الْبَيْعَةِ
٢٩٧٦ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ إِدْرِيسَ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ، وَيَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ، وَعُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، وَابْنِ، عَجْلاَنَ عَنْ عُبَادَةَ بْنِ الْوَلِيدِ بْنِ عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ، قَالَ بَايَعْنَا رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم عَلَى السَّمْعِ وَالطَّاعَةِ فِي الْعُسْرِ وَالْيُسْرِ وَالْمَنْشَطِ وَالْمَكْرَهِ وَالأَثَرَةِ عَلَيْنَا وَأَنْ لاَ نُنَازِعَ الأَمْرَ أَهْلَهُ وَأَنْ نَقُولَ الْحَقَّ حَيْثُمَا كُنَّا لاَ نَخَافُ فِي اللَّهِ لَوْمَةَ لاَئِمٍ .
٢٩٧٧ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ، حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ عَبْدِ الْعَزِيزِ التَّنُوخِيُّ، عَنْ رَبِيعَةَ بْنِ يَزِيدَ، عَنْ أَبِي إِدْرِيسَ الْخَوْلاَنِيِّ، عَنْ أَبِي مُسْلِمٍ، قَالَ حَدَّثَنِي الْحَبِيبُ الأَمِينُ، - أَمَّا هُوَ إِلَىَّ فَحَبِيبٌ وَأَمَّا هُوَ عِنْدِي فَأَمِينٌ - عَوْفُ بْنُ مَالِكٍ الأَشْجَعِيُّ قَالَ كُنَّا عِنْدَ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم سَبْعَةً أَوْ ثَمَانِيَةً أَوْ تِسْعَةً فَقَالَ ( أَلاَ تُبَايِعُونَ رَسُولَ اللَّهِ ). فَبَسَطْنَا أَيْدِيَنَا فَقَالَ قَائِلٌ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّا قَدْ بَايَعْنَاكَ فَعَلاَمَ نُبَايِعُكَ فَقَالَ ( أَنْ تَعْبُدُوا اللَّهَ وَلاَ تُشْرِكُوا بِهِ شَيْئًا وَتُقِيمُوا الصَّلَوَاتِ الْخَمْسَ وَتَسْمَعُوا وَتُطِيعُوا - وَأَسَرَّ كَلِمَةً خُفْيَةً - وَلاَ تَسْأَلُوا النَّاسَ شَيْئًا ). قَالَ فَلَقَدْ رَأَيْتُ بَعْضَ أُولَئِكَ النَّفَرِ يَسْقُطُ سَوْطُهُ فَلاَ يَسْأَلُ أَحَدًا يُنَاوِلُهُ إِيَّاهُ .
٢٩٧٨ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ عَتَّابٍ، - مَوْلَى هُرْمُزَ - قَالَ سَمِعْتُ أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ، يَقُولُ بَايَعْنَا رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم عَلَى السَّمْعِ وَالطَّاعَةِ فَقَالَ ( فِيمَا اسْتَطَعْتُمْ ).
٢٩٧٩ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رُمْحٍ، أَنْبَأَنَا اللَّيْثُ بْنُ سَعْدٍ، عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ، عَنْ جَابِرٍ، قَالَ جَاءَ عَبْدٌ فَبَايَعَ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم عَلَى الْهِجْرَةِ وَلَمْ يَشْعُرِ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنَّهُ عَبْدٌ فَجَاءَ سَيِّدُهُ يُرِيدُهُ فَقَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ( بِعْنِيهِ ). فَاشْتَرَاهُ بِعَبْدَيْنِ أَسْوَدَيْنِ ثُمَّ لَمْ يُبَايِعْ أَحَدًا بَعْدَ ذَلِكَ حَتَّى يَسْأَلَهُ أَعَبْدٌ هُوَ