Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 41- BİAT BÂBI

2976 - “... Ubade bin es-Sâmit (radıyallahü anh)'den; Şöyle demiştir:

Biz (Ensârîler Akabe gecesi) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e şöyle biat ettik:

Zor ve kolay hallerimizde, neş'eli ve kederli zamanlarımızda ve başkalarının biz (Ensâriler)e tercih edilmesi durumunda (bile Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) tarafından verilecek) emirleri dinlemek ve itâat etmek, ehil emir'e karşı emirlik konusunda nizâlaşmamak ve nerde olursak hakkı söyleyip Allah uğrunda hiçbir kınayanın kınamasından korkmamak (yani bu korkuyla hakkı bırakmamak) üzere. (Fakat emirin açık küfrünü görüp, küfrü hakkında Allah'ın kitab'ından elinizde kuvvetli deliliniz olursa o takdirde emirliği konusunda niza edersiniz. )

2977 - “... Avf bin Mâlik el-Eşcaî (radıyallahü anh)'den; Şöyle demiştir:

Biz yedi veya sekiz ya da dokuz kişi olarak Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında idik. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (bize) :

(Allah'ın Resulüne bîat ediniz,) buyurdu. Bunun üzerine biz ellerimizi (Ona) uzattık. Bu arada bir konuşmacı:

Yâ Resûlallah! Biz şüphesiz size bîat etmiştik. Şimdi sana ne üzerine biat ediyoruz, diye sordu? Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Allah'a kulluk etmeniz, O'na hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı (usûl ve âdabına uygun olarak) dosdoğru edâ etmeniz, (başınızdaki müslüman âmirlerinizin meşru) emirlerini dinlemeniz, (onlara) itâat etmeniz —Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) bu arada bir kelimeyi gizli söyledi — ve insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine,) diye cevab verdi. Avf (radıyallahü anh) demiş kî:

And olsun sonra ben o cemaatın bâzısını kamçısı (elinden yere) düşüyor da yerden kaldırıp kendisine verilmesini hiç kimseden istemiyor gördüm. "

2978 - “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Biz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e emirlerini dinlemek ve itâat etmek üzere biat ettik. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (bize acıyarak) :

(Gücünüz yettiği kadar, ) buyurdu. "

2979 - “... Câbir (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Bir köle gelip hicret etmek üzere Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e biat etti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onun köle olduğunu bilmiyordu. Sonra kölenin efendisi gelip onu istedi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), efendisine :

(Bu köleyi bana sat,) buyurdu ve onu iki siyah köle karşılığında satın aldı. Bu olaydan sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (biat için gelen) herhangi bir kimseye köle olup olmadığını sormadıkça onun biatini kabul etmedi. "

٤١ - باب الْبَيْعَةِ

٢٩٧٦ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ إِدْرِيسَ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ، وَيَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ، وَعُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، وَابْنِ، عَجْلاَنَ عَنْ عُبَادَةَ بْنِ الْوَلِيدِ بْنِ عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ، قَالَ بَايَعْنَا رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم عَلَى السَّمْعِ وَالطَّاعَةِ فِي الْعُسْرِ وَالْيُسْرِ وَالْمَنْشَطِ وَالْمَكْرَهِ وَالأَثَرَةِ عَلَيْنَا وَأَنْ لاَ نُنَازِعَ الأَمْرَ أَهْلَهُ وَأَنْ نَقُولَ الْحَقَّ حَيْثُمَا كُنَّا لاَ نَخَافُ فِي اللَّهِ لَوْمَةَ لاَئِمٍ ‏.‏

٢٩٧٧ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ، حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ عَبْدِ الْعَزِيزِ التَّنُوخِيُّ، عَنْ رَبِيعَةَ بْنِ يَزِيدَ، عَنْ أَبِي إِدْرِيسَ الْخَوْلاَنِيِّ، عَنْ أَبِي مُسْلِمٍ، قَالَ حَدَّثَنِي الْحَبِيبُ الأَمِينُ، - أَمَّا هُوَ إِلَىَّ فَحَبِيبٌ وَأَمَّا هُوَ عِنْدِي فَأَمِينٌ - عَوْفُ بْنُ مَالِكٍ الأَشْجَعِيُّ قَالَ كُنَّا عِنْدَ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم سَبْعَةً أَوْ ثَمَانِيَةً أَوْ تِسْعَةً فَقَالَ ‏( أَلاَ تُبَايِعُونَ رَسُولَ اللَّهِ ‏)‏.‏ فَبَسَطْنَا أَيْدِيَنَا فَقَالَ قَائِلٌ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّا قَدْ بَايَعْنَاكَ فَعَلاَمَ نُبَايِعُكَ فَقَالَ ‏( أَنْ تَعْبُدُوا اللَّهَ وَلاَ تُشْرِكُوا بِهِ شَيْئًا وَتُقِيمُوا الصَّلَوَاتِ الْخَمْسَ وَتَسْمَعُوا وَتُطِيعُوا - وَأَسَرَّ كَلِمَةً خُفْيَةً - وَلاَ تَسْأَلُوا النَّاسَ شَيْئًا ‏)‏.‏ قَالَ فَلَقَدْ رَأَيْتُ بَعْضَ أُولَئِكَ النَّفَرِ يَسْقُطُ سَوْطُهُ فَلاَ يَسْأَلُ أَحَدًا يُنَاوِلُهُ إِيَّاهُ ‏.‏

٢٩٧٨ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ عَتَّابٍ، - مَوْلَى هُرْمُزَ - قَالَ سَمِعْتُ أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ، يَقُولُ بَايَعْنَا رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم عَلَى السَّمْعِ وَالطَّاعَةِ فَقَالَ ‏( فِيمَا اسْتَطَعْتُمْ ‏)‏.‏

٢٩٧٩ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رُمْحٍ، أَنْبَأَنَا اللَّيْثُ بْنُ سَعْدٍ، عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ، عَنْ جَابِرٍ، قَالَ جَاءَ عَبْدٌ فَبَايَعَ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم عَلَى الْهِجْرَةِ وَلَمْ يَشْعُرِ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنَّهُ عَبْدٌ فَجَاءَ سَيِّدُهُ يُرِيدُهُ فَقَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏( بِعْنِيهِ ‏)‏.‏ فَاشْتَرَاهُ بِعَبْدَيْنِ أَسْوَدَيْنِ ثُمَّ لَمْ يُبَايِعْ أَحَدًا بَعْدَ ذَلِكَ حَتَّى يَسْأَلَهُ أَعَبْدٌ هُوَ


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 40- ALLAH'A İSYAN HUSUSUNDA (HİÇBİR YARATIĞA) İTAAT ETMEK YOKTUR, BÂBI

2973 - “... Ebû Saîd-i Hudrî (radıyallahü anh)’den şöyle demiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Alkama bin Mücezziz (radıyallahü anh)'ı bir müfrezenin başında (savaşa) gönderdi. Ben de o müfrezede idim. Kumandan savaşın başına vardığı veya yolculuk ettiği sıralarda askerlerden bir grub (ayrı gitmek için) kumandandan izin istedi. Kumandan da onlara izin vererek başlarına Abdullah bin Huzâfe bin Kays es-Sehmî (radıyallahü anh)'ı kumandan tâyin etti. Ben de bu kumandanla beraber savaşa gidenler arasında idim. Abdullah bin Huzafe (beraberindeki grub ile) yolun bir yerinde (konaklamış) olduğu sırada mücâhidler ısınmak veya üzerinde bir yemek yapmak için muazzam bir ateş yaktılar. (Kumandanımız) Abdullah — Kendisinde şaka etme huyu vardı —:

(Ey asker)! Sizin üzerinizde benim emirlerimi dinlemek ve bana itâat etmek hakkı yok mu? diye sordu. Mücâhidler:

— Evet (var), dediler. Kumandan:

— Şu halde ben size neyi emredersem behemehal yapacaksınız (değil mi?) dedi. Mücâhidler:

— Evet, dediler. Kumandan :

— Şu halde ben size şu (alev alev yanan) ateşe atılmanızı emrediyorum, dedi. Bunun üzerine mücâhidlerin bâzısı ayağa kalkarak ateşe atılmaya hazırlandılar. Kumandan bunların kendilerini cidden ateşe atacakları kanâatına varınca (onlara) :

Kendinizi tutunuz (yani ateşe atılmayınız). Çünkü ben sizlerle şaka ettim, dedi.

Ebû Saîd-i Hudrî demiştir ki: Sonra biz (savaştan dönüp Medine'ye) gelince mücâhidler bu durumu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e anlattılar. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

— (Onlar (yani başınızdakiler) den kim size Allah'a isyan etmeyi emrederse sakın (o hususta) o kimseye itâat etmeyiniz.) "

2974 - “... (Abdullah) bin Ömer (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur :

(Müslüman kişinin bir günah işlemekle emrolunması durumu dışında hoşlandığı veya hoşlanmadığı hususlarda (müslüman âmirlerinin emirlerine) itâat etmesi vâcibtir. Bir günah işlemekle emrolunduğu zaman (hiçbir âmiri) dinlemek ve itâat etmek yoktur.) "

2975 - “... Abdullah bin Mes'ûd (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (bize) :

(Benden sonra sünneti (yani yolumu) söndüren, bid'at ile amel eden ve namazları vakitlerinden geciktiren bir takım adamlar sizlerin işlerinizi tedvir edecekler (yani başınıza geçecekler) dir,) buyurdu. Bunun üzerine ben:

Ya Resûlüllah eğer ben onların zamanına ulaşırsam nasıl yapayım? diye sordum. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (bana) :

(Yâ İbn-i Abdi Üm! Sen bana nasıl yapacağını soruyorsun? Allah'a isyan eden kimseye itâat etmek yoktur,) buyurdu. "

٤٠ - باب لاَ طَاعَةَ فِي مَعْصِيَةِ اللَّهِ

٢٩٧٣ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَمْرٍو، عَنْ عُمَرَ بْنِ الْحَكَمِ بْنِ ثَوْبَانَ، عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بَعَثَ عَلْقَمَةَ بْنَ مُجَزِّزٍ عَلَى بَعْثٍ وَأَنَا فِيهِمْ فَلَمَّا انْتَهَى إِلَى رَأْسِ غَزَاتِهِ أَوْ كَانَ بِبَعْضِ الطَّرِيقِ اسْتَأْذَنَتْهُ طَائِفَةٌ مِنَ الْجَيْشِ فَأَذِنَ لَهُمْ وَأَمَّرَ عَلَيْهِمْ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ حُذَافَةَ بْنِ قَيْسٍ السَّهْمِيَّ فَكُنْتُ فِيمَنْ غَزَا مَعَهُ فَلَمَّا كَانَ بِبَعْضِ الطَّرِيقِ أَوْقَدَ الْقَوْمُ نَارًا لِيَصْطَلُوا أَوْ لِيَصْنَعُوا عَلَيْهَا صَنِيعًا فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ - وَكَانَتْ فِيهِ دُعَابَةٌ - أَلَيْسَ لِي عَلَيْكُمُ السَّمْعُ وَالطَّاعَةُ قَالُوا بَلَى ‏.‏ قَالَ فَمَا أَنَا بِآمِرِكُمْ بِشَىْءٍ إِلاَّ صَنَعْتُمُوهُ قَالُوا نَعَمْ ‏.‏ قَالَ فَإِنِّي أَعْزِمُ عَلَيْكُمْ إِلاَّ تَوَاثَبْتُمْ فِي هَذِهِ النَّارِ ‏.‏ فَقَامَ نَاسٌ فَتَحَجَّزُوا فَلَمَّا ظَنَّ أَنَّهُمْ وَاثِبُونَ قَالَ أَمْسِكُوا عَلَى أَنْفُسِكُمْ فَإِنَّمَا كُنْتُ أَمْزَحُ مَعَكُمْ ‏.‏ فَلَمَّا قَدِمْنَا ذَكَرُوا ذَلِكَ لِلنَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏( مَنْ أَمَرَكُمْ مِنْهُمْ بِمَعْصِيَةِ اللَّهِ فَلاَ تُطِيعُوهُ ‏)‏.‏

٢٩٧٤ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رُمْحٍ، أَنْبَأَنَا اللَّيْثُ بْنُ سَعْدٍ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، ح وَحَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ، وَسُوَيْدُ بْنُ سَعِيدٍ، قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ رَجَاءٍ الْمَكِّيُّ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏( عَلَى الْمَرْءِ الْمُسْلِمِ الطَّاعَةُ فِيمَا أَحَبَّ أَوْ كَرِهَ إِلاَّ أَنْ يُؤْمَرَ بِمَعْصِيَةٍ فَمَنْ أُمِرَ بِمَعْصِيَةٍ فَلاَ سَمْعَ وَلاَ طَاعَةَ ‏)‏.‏

٢٩٧٥ - حَدَّثَنَا سُوَيْدُ بْنُ سَعِيدٍ، حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سُلَيْمٍ، ح وَحَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ عَيَّاشٍ، قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُثْمَانَ بْنِ خُثَيْمٍ، عَنِ الْقَاسِمِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَدِّهِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏( سَيَلِي أُمُورَكُمْ بَعْدِي رِجَالٌ يُطْفِئُونَ السُّنَّةَ وَيَعْمَلُونَ بِالْبِدْعَةِ وَيُؤَخِّرُونَ الصَّلاَةَ عَنْ مَوَاقِيتِهَا ‏( فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنْ أَدْرَكْتُهُمْ كَيْفَ أَفْعَلُ قَالَ ‏( تَسْأَلُنِي يَا ابْنَ أُمِّ عَبْدٍ كَيْفَ تَفْعَلُ لاَ طَاعَةَ لِمَنْ عَصَى اللَّهَ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 39- İMÂM (DEVLET BAŞKANIN)A İTAAT

2969 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

(Kim bana itâat ederse şüphesiz Allah'a itâat etmiş olur ve kim bana isyan ederse şüphesiz Allah'a isyan etmiş olur. Her kim imâma (devlet reisine) itâat ederse şüphesiz bana itâat etmiş olur. Her kim isyan ederse şüphesiz bana isyan etmiştir.) "

2970 - “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir :

(Ey mü'minler! Valilerinizin ve kumandanlarınızın emirlerini) dinleyiniz ve (onlara) itâat ediniz; üzerinize tâyin edilen vali (veya âmir) başı kuru üzüm gibi saçlı, siyah bir köle olsa bile.) "

2971 - “... Ümmü'l-Husayn (el-Ahmesiyye) (radıyallahü anh)’dan; Şöyle demiştir:

Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) 'den şöyle buyururken işittim;

(Eğer üzerinize habeşî ve burunu, kulağı kesik bir köle emir tâyin edilse, o sizi Allah'ın Kitabı ile sevk ve idare ettiği sürece siz onun emirlerini dinleyiniz ve (ona) itâat ediniz.) "

2972 - “... Ebû Zerr(-i Gifârî) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre:

Kendisi er-Rebeze'ye vardı. O sırada namaz için ikâmet ediliyor ve bir köle (cemaata) namaz kıldırmaya hazırlanıyordu. Bu (gelen zât) Ebû Zer'dir denilince köle (Ebû Zer namaz kıldırsın diye) geri çekilmeye başladı. Bunun üzerine Ebû Zer (radıyallahü anh) şöyle dedi:

(İmâm (burnu ve kulağı gibi) etrafı kesik habeşi bir köle bile olsa onun emirlerini dinlememi ve ona itâat etmemi, dostum (Peygamber) (sallallahü aleyhi ve sellem) bana tavsiye buyurmuştur.) "

٣٩ - باب طَاعَةِ الإِمَامِ

٢٩٦٩ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، وَعَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، قَالاَ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ، عَنْ أَبِي صَالِحٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏( مَنْ أَطَاعَنِي فَقَدْ أَطَاعَ اللَّهَ وَمَنْ عَصَانِي فَقَدْ عَصَى اللَّهَ وَمَنْ أَطَاعَ الإِمَامَ فَقَدْ أَطَاعَنِي وَمَنْ عَصَى الإِمَامَ فَقَدْ عَصَانِي ‏)‏.‏

٢٩٧٠ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، وَأَبُو بِشْرٍ بَكْرُ بْنُ خَلَفٍ قَالاَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، حَدَّثَنِي أَبُو التَّيَّاحِ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏( اسْمَعُوا وَأَطِيعُوا وَإِنِ اسْتُعْمِلَ عَلَيْكُمْ عَبْدٌ حَبَشِيٌّ كَأَنَّ رَأْسَهُ زَبِيبَةٌ ‏)‏.‏

٢٩٧١ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا وَكِيعُ بْنُ الْجَرَّاحِ، عَنْ شُعْبَةَ، عَنْ يَحْيَى بْنِ الْحُصَيْنِ، عَنْ جَدَّتِهِ أُمِّ الْحُصَيْنِ، قَالَتْ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَقُولُ ‏( إِنْ أُمِّرَ عَلَيْكُمْ عَبْدٌ حَبَشِيٌّ مُجَدَّعٌ فَاسْمَعُوا لَهُ وَأَطِيعُوا مَا قَادَكُمْ بِكِتَابِ اللَّهِ ‏)‏.‏

٢٩٧٢ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ أَبِي عِمْرَانَ الْجَوْنِيِّ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الصَّامِتِ، عَنْ أَبِي ذَرٍّ، أَنَّهُ انْتَهَى إِلَى الرَّبَذَةِ وَقَدْ أُقِيمَتِ الصَّلاَةُ فَإِذَا عَبْدٌ يَؤُمُّهُمْ فَقِيلَ هَذَا أَبُو ذَرٍّ ‏.‏ فَذَهَبَ يَتَأَخَّرُ فَقَالَ أَبُو ذَرٍّ أَوْصَانِي خَلِيلِي صلّى اللّه عليه وسلّم أَنْ أَسْمَعَ وَأُطِيعَ وَإِنْ كَانَ عَبْدًا حَبَشِيًّا مُجَدَّعَ الأَطْرَافِ ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget