Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 5- KELÂLE BÂBI

2830 - “... Ma'dân bin Ebî Talha el-Ya'mürî (radıyallahü anhüm)’den: Şöyle demiştir:

Ömer bin el-Hattâb (radıyallahü anh) Cuma günü hutbe okumak üzere ayağa kalktı veya Cuma günü onlara hutbe okudu. Allah'a hamd ve sena ettikten sonra şöyle dedi:

Allah'a yemin ederim ki ben şüphesiz kelâle işinden daha önemli hiç bir şeyi kendimden;, sonraya bırakmıyorum. (Yani arkama bırakacağım en önemli mesele kelâle meselesidir). Ben (Kelâle meselesini) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e şüphesiz sordum. Bana karşı bu meselede sert davrandığı kadar hiç bir meselede böyle sert davranmadı. Hattâ (bu meseleyi sorduğum zaman) benim yanıma veya göğsüme mübarek parmağıyla dürttü. Sonra:

(Yâ Ömer! Nisa sûresinin sonunda inen yaz mevsimi âyeti (176. âyet) sana kâfidir. ) buyurdu. "

2831 - “... Ömer bin el-Hattâb (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Üç mesele vardır ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onları (açıklamış olsaydı O'nun) açıklaması bana dünyadan ve dünyadaki bütün şeylerden daha sevimli (olacak)tı: Kelâle, faiz ve hilâfet. "

2832 - “... Câbir bin Abdillah (radıyallahü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir: Ben (bir ara) hastalandım. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ve Ebû Bekir (radıyallahü anh) birlikte yaya olarak beni hastalığım nedeniyle ziyarete gelmişler. Ben bu esnada baygın imişim. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) abdest almış sonra abdest suyundan bir mikdarmı benim üzerime serpmiş. (Ben hemen ayıldım) ve;

Yâ Resûlallah! Nasıl yapayım? Malım hakkında nasıl hükmedeyim? dedim. Nihayet Nisa sûresinin sonundaki miras âyeti indi. (Kelâle mirasına dâir Nisa sûresinin); ayeti

٥ - باب الْكَلاَلَةِ

٢٨٣٠ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ ابْنُ عُلَيَّةَ، عَنْ سَعِيدٍ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ سَالِمِ بْنِ أَبِي الْجَعْدِ، عَنْ مَعْدَانَ بْنِ أَبِي طَلْحَةَ الْيَعْمُرِيِّ، أَنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ، قَامَ خَطِيبًا يَوْمَ الْجُمُعَةِ أَوْ خَطَبَهُمْ يَوْمَ الْجُمُعَةِ فَحَمِدَ اللَّهَ وَأَثْنَى عَلَيْهِ وَقَالَ إِنِّي وَاللَّهِ مَا أَدَعُ بَعْدِي شَيْئًا هُوَ أَهَمُّ إِلَىَّ مِنْ أَمْرِ الْكَلاَلَةِ وَقَدْ سَأَلْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَمَا أَغْلَظَ لِي فِي شَىْءٍ مَا أَغْلَظَ لِي فِيهَا حَتَّى طَعَنَ بِإِصْبَعِهِ فِي جَنْبِي أَوْ فِي صَدْرِي ثُمَّ قَالَ ‏( يَا عُمَرُ تَكْفِيكَ آيَةُ الصَّيْفِ الَّتِي نَزَلَتْ فِي آخِرِ سُورَةِ النِّسَاءِ ‏)‏.‏

٢٨٣١ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، وَأَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ قَالاَ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ مُرَّةَ، عَنْ مُرَّةَ بْنِ شَرَاحِيلَ، قَالَ قَالَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ ثَلاَثٌ لأَنْ يَكُونَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بَيَّنَهُنَّ أَحَبُّ إِلَىَّ مِنَ الدُّنْيَا وَمَا فِيهَا الْكَلاَلَةُ وَالرِّبَا وَالْخِلاَفَةُ ‏.‏

٢٨٣٢ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ الْمُنْكَدِرِ، سَمِعَ جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ، يَقُولُ مَرِضْتُ فَأَتَانِي رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَعُودُنِي هُوَ وَأَبُو بَكْرٍ مَعَهُ وَهُمَا مَاشِيَانِ وَقَدْ أُغْمِيَ عَلَىَّ فَتَوَضَّأَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَصَبَّ عَلَىَّ مِنْ وَضُوئِهِ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ كَيْفَ أَصْنَعُ كَيْفَ أَقْضِي فِي مَالِي حَتَّى نَزَلَتْ آيَةُ الْمِيرَاثِ فِي آخِرِ النِّسَاءِ ‏{وَإِنْ كَانَ رَجُلٌ يُورَثُ كَلاَلَةً‏}‏ الآيَةَ وَ ‏{يَسْتَفْتُونَكَ قُلِ اللَّهُ يُفْتِيكُمْ فِي الْكَلاَلَةِ}‏ الآيَةَ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 4- CEDDE (YÂNİ BABAANNE VE ANNEANNE)NİN MİRASI BÂBI

2828 - “... Kabîsa bin Züeyb (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

(Sahîh) cedde (Yani ölünün anne annesi) Ebû Bekir es-Sıddîk (radıyallahü anh)'a müracaat ederek mîrasçılık hakkını sormuş, Ebû Bekir de kendisine:

Allah'ın kitabında senin (nıîrasçılık hakkın) için bir şey yoktur. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sünnetinde (hadîsinde) senin (mirasçılık hakkın) için bir şeyin bulunduğunu da bilmiyorum. Bu itibarla ben (durumu) sahâbilere soruncaya kadar sen git, diye cevap vermiş ve sonra (durumu) sahâbilere sormuştur. (Soruşturma neticesinde) el-Müğîre bin Şu'be (radıyallahü anh) : Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona (yani sahîh neneye) altıda bir hisse verirken ben O'nun huzurunda bulundum, demiş. Bunun üzerine Ebû Bekir (radıyallahü anh) el-Müğîre'ye: Senin beraberinde başka şâhid, var mı? diye sorunca Muhammed bin Mesleme el-Ensâri (radıyallahü anh) ayağa kalkarak, el-Müğîre bin Şu'be'nin dediğinin mislini söylemiş. Sonra Ebû Bekir o neneye altıda bir miras hissesinin verilmesine hükmetmiştir.

Daha sonra baba tarafından olan diğer nene (yani ölünün baba annesi) Ömer (radıyallahü anh)’a başvurarak mîrasçılık hakkını sormuştur. Ömer de kendisine :

Allah'ın kitabında senin (mirasçılık hakkın) için bir şey yoktur. (Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ve Ebû Bekir (radıyallahü anh) devirlerinde) neneye altıda bir miras hissesine dâir verilen hüküm ancak senden başkası (yani diğer nene) için idi. Ben miras paylarına bir şey ilâve edici de değilim. Ve lâkin (sahîh) nenenin miras hissesi o südüstür (altıda bir nisbetindeki paydır). Artık bu hissede ikiniz içtima ederseniz bu hisse ikiniz arasındadır (eşit bölüşürsünüz) . İkinizden hangisi tek başına bu hisseye mirasçı olursa (yani diğeriniz yok ise) bu hisse onadır, demiştir. "

2829) ". , , (Abdullah) bin Abbâs (radıyallahü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir :

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (sahih) neneyi altıda bir hisseye mirasçı kıldı. "

٤ - باب مِيرَاثِ الْجَدَّةِ

٢٨٢٨ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ الْمِصْرِيُّ، أَنْبَأَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ، أَنْبَأَنَا يُونُسُ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، حَدَّثَهُ عَنْ قَبِيصَةَ بْنِ ذُؤَيْبٍ، ح وَحَدَّثَنَا سُوَيْدُ بْنُ سَعِيدٍ، حَدَّثَنَا مَالِكُ بْنُ أَنَسٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ عُثْمَانَ بْنِ إِسْحَاقَ بْنِ خَرَشَةَ، عَنِ ابْنِ ذُؤَيْبٍ، قَالَ جَاءَتِ الْجَدَّةُ إِلَى أَبِي بَكْرٍ الصِّدِّيقِ تَسْأَلُهُ مِيرَاثَهَا فَقَالَ لَهَا أَبُو بَكْرٍ مَا لَكِ فِي كِتَابِ اللَّهِ شَىْءٌ وَمَا عَلِمْتُ لَكِ فِي سُنَّةِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم شَيْئًا فَارْجِعِي حَتَّى أَسْأَلَ النَّاسَ ‏.‏ فَسَأَلَ النَّاسَ فَقَالَ الْمُغِيرَةُ بْنُ شُعْبَةَ حَضَرْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أَعْطَاهَا السُّدُسَ فَقَالَ أَبُو بَكْرٍ هَلْ مَعَكَ غَيْرُكَ فَقَامَ مُحَمَّدُ بْنُ مَسْلَمَةَ الأَنْصَارِيُّ فَقَالَ مِثْلَ مَا قَالَ الْمُغِيرَةُ بْنُ شُعْبَةَ فَأَنْفَذَهُ لَهَا أَبُو بَكْرٍ ‏.‏ ثُمَّ جَاءَتِ الْجَدَّةُ الأُخْرَى مِنْ قِبَلِ الأَبِ إِلَى عُمَرَ تَسْأَلُهُ مِيرَاثَهَا فَقَالَ مَا لَكِ فِي كِتَابِ اللَّهِ شَىْءٌ وَمَا كَانَ الْقَضَاءُ الَّذِي قُضِيَ بِهِ إِلاَّ لِغَيْرِكِ وَمَا أَنَا بِزَائِدٍ فِي الْفَرَائِضِ شَيْئًا وَلَكِنْ هُوَ ذَاكِ السُّدُسُ فَإِنِ اجْتَمَعْتُمَا فِيهِ فَهُوَ بَيْنَكُمَا وَأَيَّتُكُمَا خَلَتْ بِهِ فَهُوَ لَهَا ‏.‏

٢٨٢٩ - حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ عَبْدِ الْوَهَّابِ، حَدَّثَنَا سَلْمُ بْنُ قُتَيْبَةَ، عَنْ شَرِيكٍ، عَنْ لَيْثٍ، عَنْ طَاوُسٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَرَّثَ جَدَّةً سُدُسًا ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 3- CED (BABANIN BABASIN) İN MİRAS HİSSELERİ BÂBI

2826 - “... Ma'kil bin Yesâr el-Müzenî (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim ki (mirascılar) içinde bir ced (baba babası)nın bulunduğu bir ferâiz meselesi O'na arz edilmiş ve O, cedd'e üçte bir veya altıda bir hisse vermiştir (buna hükmetmiştir). "

2827 - “... Ma'kil bin Yesâr (radıyallahü anh)’dan; Şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bizde olan bir cedd’in mirası hakkında altıda bir hisse ile hükmetti. "

٣ - باب فَرَائِضِ الْجَدِّ

٢٨٢٦ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا شَبَابَةُ، حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنْ عَمْرِو بْنِ مَيْمُونٍ، عَنْ مَعْقِلِ بْنِ يَسَارٍ الْمُزَنِيِّ، قَالَ سَمِعْتُ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم أُتِيَ بِفَرِيضَةٍ فِيهَا جَدٌّ فَأَعْطَاهُ ثُلُثًا أَوْ سُدُسًا ‏.‏

٢٨٢٧ - قَالَ أَبُو الْحَسَنِ الْقَطَّانُ حَدَّثَنَا أَبُو حَاتِمٍ، حَدَّثَنَا ابْنُ الطَّبَّاعِ، حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ، عَنْ يُونُسَ، عَنِ الْحَسَنِ، عَنْ مَعْقِلِ بْنِ يَسَارٍ، قَالَ قَضَى رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي جَدٍّ كَانَ فِينَا بِالسُّدُسِ ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget