بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
34- GÜLUL (YÂNÎ GANİMET MALINI ÇALMAK)
2956 - “... Zeyd bin Hâlid el-Cühenî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre :
Hayfaer (savaşın) da Eşca' (kabilesin) den bir adam öldü. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (mücâhidlere) :
Arkadaşınızın cenaze namazını siz kılınız (yani ben kılmayacağım) buyurdu. (Adamın hâlini bilmedikleri için) sahâbîler bu duruma şaştılar ve (üzüntüden) yüzleri değişti. Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), sahâbîlerinin vaziyetlerini görünce:
(Sizin arkadaşınız, Allah yolunda ganimet malından çalmıştır) buyurdu.
(Hadîsin râvisi) Zeyd demiştir ki: Bunun üzerine sahâbîler adamın eşyasında arama yaptılar. Yahudilerin boncuklarından iki dirhem (bile) etmeyen boncuklar buldular. "
2957 - “... Abdullah bin Amr (bin el-Âs) (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demiştir :
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in (yol) ağırlığı (eşyası) üzerinde bekçilik eden, Kerkere isimli bir adam vardı. Bu adam (bir gün) öldü. Ölümünden sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) :
(Bu adam cehennemdedir,) buyurdu. Sahâbîler (bunun sebebini öğrenmek için) gidip baktılar ve adamın üstünde ganimet malından çaldığı bir elbise veya bir abâ buldular. "
2958 - “... Ubâde bin es-Sâmit (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Huneyn (savaşı) günü ganimet malından bir devenin yanında bize namaz kıldırdı. Namazdan sonra deveden bir tüy alıp mübarek iki parmağı arasına koydu. Sonra (cemaate hitaben) :
(Ey insanlar! Şüphesiz bu (tüy taneciği bile) sizin ganîmetlerinizdendir. (Artık) ipliği, iğneyi, bundan değerli olanı ve bundan değerce düşük olanı ödeyiniz (yani bana teslim ediniz). Çünkü ganimet malından bir şey çalmak kıyamet günü sahibine şüphesiz bîr utançtır, bîr ayıptır ve bir ateştir), buyurdu. "
٣٤ - باب الْغُلُولِ
٢٩٥٦ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رُمْحٍ، أَنْبَأَنَا اللَّيْثُ بْنُ سَعْدٍ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ يَحْيَى بْنِ حَبَّانَ، عَنْ أَبِي عَمْرَةَ، عَنْ زَيْدِ بْنِ خَالِدٍ الْجُهَنِيِّ، قَالَ تُوُفِّيَ رَجُلٌ مِنْ أَشْجَعَ بِخَيْبَرَ فَقَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ( صَلُّوا عَلَى صَاحِبِكُمْ ). فَأَنْكَرَ النَّاسُ ذَلِكَ وَتَغَيَّرَتْ لَهُ وُجُوهُهُمْ فَلَمَّا رَأَى ذَلِكَ قَالَ ( إِنَّ صَاحِبَكُمْ غَلَّ فِي سَبِيلِ اللَّهِ ). قَالَ زَيْدٌ فَالْتَمَسُوا فِي مَتَاعِهِ فَإِذَا خَرَزَاتٌ مِنْ خَرَزِ يَهُودَ مَا تُسَاوِي دِرْهَمَيْنِ .
٢٩٥٧ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنْ عَمْرِو بْنِ دِينَارٍ، عَنْ سَالِمِ بْنِ أَبِي الْجَعْدِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو، قَالَ كَانَ عَلَى ثَقَلِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم رَجُلٌ يُقَالُ لَهُ كِرْكِرَةُ . فَمَاتَ فَقَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ( هُوَ فِي النَّارِ ). فَذَهَبُوا يَنْظُرُونَ فَوَجَدُوا عَلَيْهِ كِسَاءً أَوْ عَبَاءَةً قَدْ غَلَّهَا .
٢٩٥٨ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ، عَنْ أَبِي سِنَانٍ، عِيسَى بْنِ سِنَانٍ عَنْ يَعْلَى بْنِ شَدَّادٍ، عَنْ عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ، قَالَ صَلَّى بِنَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَوْمَ حُنَيْنٍ إِلَى جَنْبِ بَعِيرٍ مِنَ الْمَقَاسِمِ ثُمَّ تَنَاوَلَ شَيْئًا مِنَ الْبَعِيرِ فَأَخَذَ مِنْهُ قَرَدَةً - يَعْنِي وَبَرَةً - فَجَعَلَ بَيْنَ إِصْبَعَيْهِ ثُمَّ قَالَ ( يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّ هَذَا مِنْ غَنَائِمِكُمْ أَدُّوا الْخَيْطَ وَالْمِخْيَطَ فَمَا فَوْقَ ذَلِكَ فَمَا دُونَ ذَلِكَ فَإِنَّ الْغُلُولَ عَارٌ عَلَى أَهْلِهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَشَنَارٌ وَنَارٌ ).