Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 32- KA'BE-İ MUAZZAMA'YI TAVAF ETME FAZİLETİ (NÎN BEYÂNI)

3069 - “... Abdullah bin Ömer (radıyallahü anhüma)’dan; Şöyle demiştir:

Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şöyle buyururken işittim:

(Kim Ka'be'yi (yedi defa dolaşmak suretiyle) tavaf eder ve (tavaftan sonra) iki rekât namaz kılarsa bir rakabe (köle veya câriye) yi azadlamış gibi sevabı olur.) "

3070 - “... Humeyd bin Ebî Sevîyye'den; Şöyle demiştir:

Atâ bin Ebî Rabâh Ka'be'yi tavaf ederken İbn-i Hişâm (radıyallahü anhüm)'ün kendisine şöyle soru sorduğuna ve kendisinin şöyle cevab verdiğine şâhid oldum: İbn-i Hişâm (radıyallahü anhüm) ;

Rükn-i Yemânî(nin fazileti) hakkında (bilgi verir misin? diye) sordu. Atâ bin Ebî Rabâh (radıyallahü anh) :

Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in (Rükn-i Irâki'nin fazileti hakkında) şöyle buyurduğunu bana rivâyet etti, dedi:

Rükn-i Yemânî yanında 70 melek görevlendirilmiştir. Kim orada;

"Allahım şüphesiz ben senden afıv, dünyada ve âhirette afiyet (selâmet) dilerim. Ey Rabbımız bize dünyâda iyiyi, âhirette de iyiyi ver ve bizi ateşin azabından koru" diye dua ederse o melekler âmin, derler. ))

Atâ bin Ebı Rabâh Hacer-i Esved'in bulunduğu köşe'ye ulaşınca İbn-i Hişâm (ona) :

Yâ Ebâ Muhammed! Şu Hacer-i Esved(in fazileti) hakkında sana ne (bilgi) ulaşmış? diye sordu. Bunun üzerine Atâ:

Ebü Hüreyre (radıyallahü anh)Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den (Hacer-i Esved'in fazileti hakkında) şöyle buyurduğunu işittiğini bana rivâyet etti, dedi:

(Kim Hacer-i Esved'e yönelirse şüphesiz o kimse Rahman (olan Allah)a yönelmiş (yani O'na bey'at ve ahıd) etmiş olur. )

٣٢ - باب فَضْلِ الطَّوَافِ

٣٠٦٩ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْفُضَيْلِ، عَنِ الْعَلاَءِ بْنِ الْمُسَيَّبِ، عَنْ عَطَاءٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَقُولُ ‏( مَنْ طَافَ بِالْبَيْتِ وَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ كَانَ كَعِتْقِ رَقَبَةٍ ‏)‏.‏

٣٠٧٠ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ عَيَّاشٍ، حَدَّثَنَا حُمَيْدُ بْنُ أَبِي سَوِيَّةَ، قَالَ سَمِعْتُ ابْنَ هِشَامٍ، يَسْأَلُ عَطَاءَ بْنَ أَبِي رَبَاحٍ عَنِ الرُّكْنِ الْيَمَانِيِّ، وَهُوَ يَطُوفُ بِالْبَيْتِ فَقَالَ عَطَاءٌ حَدَّثَنِي أَبُو هُرَيْرَةَ أَنَّ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( وُكِلَ بِهِ سَبْعُونَ مَلَكًا فَمَنْ قَالَ اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ الْعَفْوَ وَالْعَافِيَةَ فِي الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ - قَالُوا آمِينَ ‏)‏.‏ فَلَمَّا بَلَغَ الرُّكْنَ الأَسْوَدَ قَالَ يَا أَبَا مُحَمَّدٍ مَا بَلَغَكَ فِي هَذَا الرُّكْنِ الأَسْوَدِ فَقَالَ عَطَاءٌ حَدَّثَنِي أَبُو هُرَيْرَةَ أَنَّهُ سَمِعَ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَقُولُ ‏( مَنْ فَاوَضَهُ فَإِنَّمَا يُفَاوِضُ يَدَ الرَّحْمَنِ ‏)‏.‏ قَالَ لَهُ ابْنُ هِشَامٍ يَا أَبَا مُحَمَّدٍ فَالطَّوَافُ قَالَ عَطَاءٌ حَدَّثَنِي أَبُو هُرَيْرَةَ أَنَّهُ سَمِعَ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَقُولُ ‏( مَنْ طَافَ بِالْبَيْتِ سَبْعًا وَلاَ يَتَكَلَّمُ إِلاَّ بِسُبْحَانَ اللَّهِ وَالْحَمْدُ لِلَّهِ وَلاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَاللَّهُ أَكْبَرُ وَلاَ حَوْلَ وَلاَقُوَّةَ إِلاَّ بِاللَّهِ مُحِيَتْ عَنْهُ عَشْرُ سِيِّئَاتٍ وَكُتِبَتْ لَهُ عَشْرُ حَسَنَاتٍ وَرُفِعَ لَهُ بِهَا عَشْرُ دَرَجَاتٍ وَمَنْ طَافَ فَتَكَلَّمَ وَهُوَ فِي تِلْكَ الْحَالِ خَاضَ فِي الرَّحْمَةِ بِرِجْلَيْهِ كَخَائِضِ الْمَاءِ بِرِجْلَيْهِ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 31- HİCR-İ (İSMAİL'İ) ZİYARET ETMEK

3068 - “... Âîşe (radıyallahü anhâ)’dan; Şöyle demiştir:

Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e Hicr-i (İsmail'in Ka'be'den olup olmadığım) sordum. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(O, Ka'be'den (bir parça)dır,) buyurdu. Ben:

Kureyş'in Hicr(-i İsmail)'i Ka'be'ye idhâl etmelerine engel olan şey ne idi? diye sordum. Resûl-î Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Kureyş'in (helâl) bütçesi Hicr(-i İsmail)'i Ka'be'ye dâhil etmeye yetmedi, (bu yüzden Ka'be'yi daralttılar)) diye cevab verdi. Ben:

Peki, Ka'be'nin kapısı niçin bu kadar yüksektir, ancak bir merdivenle kapıya çıkılabilir? diye sordum. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(O, senin kavminin işidir. Dilediklerini Ka'be'ye dâhil etmek, dilediklerini de oraya sokmamak içindir. Eğer senin kavminin küfür (dönemin)e yakınlıkları (müslümanlığa girişlerinin yeniliği), gönüllerinin kırılması endişesi olmasaydı Ka'be'nin bir parçası olup (dışarda bırakılan) noksan kısmını Ka'be'ye idhâl etmek üzere onda bir değişiklik yapmaya (maddi) gücümün yetip yetmeyeceğine bakacaktım ve kapısını zemin seviyesine indirecektim,) buyurdu. "

٣١ - باب الطَّوَافِ بِالْحِجْرِ

٣٠٦٨ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى، حَدَّثَنَا شَيْبَانُ، عَنْ أَشْعَثَ بْنِ أَبِي الشَّعْثَاءِ، عَنِ الأَسْوَدِ بْنِ يَزِيدَ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ سَأَلْتُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ عَنِ الْحِجْرِ ‏.‏ فَقَالَ ‏( هُوَ مِنَ الْبَيْتِ ‏)‏.‏ قُلْتُ مَا مَنَعَهُمْ أَنْ يُدْخِلُوهُ فِيهِ قَالَ ‏( عَجَزَتْ بِهِمُ النَّفَقَةُ ‏)‏.‏ قُلْتُ فَمَا شَأْنُ بَابِهِ مُرْتَفِعًا لاَ يُصْعَدُ إِلَيْهِ إِلاَّ بِسُلَّمٍ قَالَ ‏( ذَلِكَ فِعْلُ قَوْمِكِ لِيُدْخِلُوهُ مَنْ شَاءُوا وَيَمْنَعُوهُ مَنْ شَاءُوا وَلَوْلاَ أَنَّ قَوْمَكِ حَدِيثُ عَهْدٍ بِكُفْرٍ مَخَافَةَ أَنْ تَنْفِرَ قُلُوبُهُمْ لَنَظَرْتُ هَلْ أُغَيِّرُهُ فَأُدْخِلَ فِيهِ مَا انْتَقَصَ مِنْهُ وَجَعَلْتُ بَابَهُ بِالأَرْضِ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 30- (TAVAFTA) IZTIBÂ BÂBI

3067 - “... Ya’lâ (bin Ümeyye et-Temîmî) (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ıztıbâ'lı olarak tavaf etti.

٣٠ - باب الاِضْطِبَاعِ

٣٠٦٧ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ، وَقَبِيصَةُ، قَالاَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ، عَنْ عَبْدِ الْحَمِيدِ، عَنِ ابْنِ يَعْلَى بْنِ أُمَيَّةَ، عَنْ أَبِيهِ، يَعْلَى أَنَّ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ طَافَ مُضْطَبِعًا ‏.‏ قَالَ قَبِيصَةُ وَعَلَيْهِ بُرْدٌ ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget