بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
47- YAĞLANMIŞ EKMEK BÂBI
3466 - “... İbn-i Ömer (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün :
(Keşke, esmer buğdaydan yapılmış yağlı bir beyaz ekmek yanımızda bulunsaydı da yeseydik,) buyurdu. Ensâr'dan bir adam da bu buyruğu işitip anılan ekmeği yaptı ve O’na getirdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :
(Ekmeğe karıştırdığın) bu yağ hangi nevi kabta idi?) diye sordu. Adam :
Büyük bir kelerin derisinden mamul bir tulukta idi, dedi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : Onu yemekten imtina etti (yani yemedi). "
3467) ". . . Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:
(Anam) Ümmü Süleym (bint-i Milhân) — bir gün — Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) için bir ekmek yaptı ve ekmeğe biraz yağ koydu. Sonra (bana) : Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e git de davet et, dedi. Enes demiş ki:
Ben de O'nun yanına vardım ve: Anam seni çağırıyor, dedim. Enes demiştir ki:
Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), ayağa kalktı ve yanında olan sahâbilere:
((Siz de) kalkınız,) buyurdu. Enes demiş ki:
Ben onlardan önce ananım yanına vardım ve (Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile yanındakilerin gelmekte olduklarını) ona haber verdim. Biraz sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (anamın evine) geldi. (Sahâbîler de evin dışında beklediler). Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (anama) :
(Yaptığın (yemeğ)i getir,) buyurdu. Anam:
Ben yemeği yalnız senin için (yani az) yaptım, dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (anama) :
(Yaptığını getir,) buyurdu. (Anam yaptığı ekmeği getirdi). Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) :
(Yâ Enes! Sen (sahâbileri) onar kişilik grublar hâlinde (sırayla) yanıma dahil et (yani eve al)) buyurdu. Ben de (sahâbîleri) onar kişilik hâlinde O'nun yanına almaya başladım. Hepsi doyasıya yediler. Sahâbîler seksen kişi idi. "
٤٧ - باب الْخُبْزِ الْمُلَبَّقِ بِالسَّمْنِ
٣٤٦٦ - حَدَّثَنَا هَدِيَّةُ بْنُ عَبْدِ الْوَهَّابِ، حَدَّثَنَا الْفَضْلُ بْنُ مُوسَى السِّيْنَانِيُّ، حَدَّثَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ وَاقِدٍ، عَنْ أَيُّوبَ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ذَاتَ يَوْمٍ ( وَدِدْتُ لَوْ أَنَّ عِنْدَنَا خُبْزَةً بَيْضَاءَ مِنْ بُرَّةٍ سَمْرَاءَ مُلَبَّقَةٍ بِسَمْنٍ نَأْكُلُهَا ). قَالَ فَسَمِعَ بِذَلِكَ رَجُلٌ مِنَ الأَنْصَارِ فَاتَّخَذَهُ فَجَاءَ بِهِ إِلَيْهِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( فِي أَىِّ شَىْءٍ كَانَ هَذَا السَّمْنُ ). قَالَ فِي عُكَّةِ ضَبٍّ . قَالَ فَأَبَى أَنْ يَأْكُلَهُ .
٣٤٦٧ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدَةَ، حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، حَدَّثَنَا حُمَيْدُ الطَّوِيلُ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ صَنَعَتْ أُمُّ سُلَيْمٍ لِلنَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ خُبْزَةً وَضَعَتْ فِيهَا شَيْئًا مِنْ سَمْنٍ ثُمَّ قَالَتِ اذْهَبْ إِلَى النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَادْعُهُ قَالَ فَأَتَيْتُهُ فَقُلْتُ أُمِّي تَدْعُوكَ . قَالَ فَقَامَ وَقَالَ لِمَنْ كَانَ عِنْدَهُ مِنَ النَّاسِ ( قُومُوا ). قَالَ فَسَبَقْتُهُمْ إِلَيْهَا فَأَخْبَرْتُهَا فَجَاءَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالَ ( هَاتِي مَا صَنَعْتِ ). فَقَالَتْ إِنَّمَا صَنَعْتُهُ لَكَ وَحْدَكَ . فَقَالَ ( هَاتِيهِ ). فَقَالَ ( يَا أَنَسُ أَدْخِلْ عَلَىَّ عَشْرَةً عَشْرَةً ). قَالَ فَمَا زِلْتُ أُدْخِلُ عَلَيْهِ عَشْرَةً عَشْرَةً فَأَكَلُوا حَتَّى شَبِعُوا وَكَانُوا ثَمَانِينَ .