Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 48- BUĞDAY EKMEĞİ BÂBI

3468 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Nefsim (kudret) elinde olan (Allah) a yemin ederim ki, Allah'ın Peygamber'i (sallallahü aleyhi ve sellem)'i Allah (Azze ve Celle) vefat ettirinceye kadar buğday ekmeğini üç gün üst üste doyunca yememiştir. "

3469 - “... Âişe (radıyallahü anhâ)’dan; Şöyle demiştir:

Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ev halkı Medîne-i Münevvere'ye geldikleri zamandan Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat edinceye kadar üç gece üst üste buğday ekmeğinden karınlarını doyurmamışlardır. "

٤٨ - باب خُبْزِ الْبُرِّ

٣٤٦٨ - حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ حُمَيْدِ بْنِ كَاسِبٍ، حَدَّثَنَا مَرْوَانُ بْنُ مُعَاوِيَةَ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ كَيْسَانَ، عَنْ أَبِي حَازِمٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّهُ قَالَ وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ مَا شَبِعَ نَبِيُّ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ تِبَاعًا مِنْ خُبْزِ الْحِنْطَةِ حَتَّى تَوَفَّاهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ ‏.‏

٣٤٦٩ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى، حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ بْنُ عَمْرٍو، حَدَّثَنَا زَائِدَةُ، عَنْ مَنْصُورٍ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ، عَنِ الأَسْوَدِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ مَا شَبِعَ آلُ مُحَمَّدٍ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ مُنْذُ قَدِمُوا الْمَدِينَةَ ثَلاَثَ لَيَالٍ تِبَاعًا مِنْ خُبْزِ بُرٍّ حَتَّى تُوُفِّيَ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 47- YAĞLANMIŞ EKMEK BÂBI

3466 - “... İbn-i Ömer (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün :

(Keşke, esmer buğdaydan yapılmış yağlı bir beyaz ekmek yanımızda bulunsaydı da yeseydik,) buyurdu. Ensâr'dan bir adam da bu buyruğu işitip anılan ekmeği yaptı ve O’na getirdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Ekmeğe karıştırdığın) bu yağ hangi nevi kabta idi?) diye sordu. Adam :

Büyük bir kelerin derisinden mamul bir tulukta idi, dedi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : Onu yemekten imtina etti (yani yemedi). "

3467) ". . . Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

(Anam) Ümmü Süleym (bint-i Milhân) — bir gün — Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) için bir ekmek yaptı ve ekmeğe biraz yağ koydu. Sonra (bana) : Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e git de davet et, dedi. Enes demiş ki:

Ben de O'nun yanına vardım ve: Anam seni çağırıyor, dedim. Enes demiştir ki:

Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), ayağa kalktı ve yanında olan sahâbilere:

((Siz de) kalkınız,) buyurdu. Enes demiş ki:

Ben onlardan önce ananım yanına vardım ve (Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile yanındakilerin gelmekte olduklarını) ona haber verdim. Biraz sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (anamın evine) geldi. (Sahâbîler de evin dışında beklediler)Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (anama) :

(Yaptığın (yemeğ)i getir,) buyurdu. Anam:

Ben yemeği yalnız senin için (yani az) yaptım, dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (anama) :

(Yaptığını getir,) buyurdu. (Anam yaptığı ekmeği getirdi). Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Yâ Enes! Sen (sahâbileri) onar kişilik grublar hâlinde (sırayla) yanıma dahil et (yani eve al)) buyurdu. Ben de (sahâbîleri) onar kişilik hâlinde O'nun yanına almaya başladım. Hepsi doyasıya yediler. Sahâbîler seksen kişi idi. "

٤٧ - باب الْخُبْزِ الْمُلَبَّقِ بِالسَّمْنِ

٣٤٦٦ - حَدَّثَنَا هَدِيَّةُ بْنُ عَبْدِ الْوَهَّابِ، حَدَّثَنَا الْفَضْلُ بْنُ مُوسَى السِّيْنَانِيُّ، حَدَّثَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ وَاقِدٍ، عَنْ أَيُّوبَ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ذَاتَ يَوْمٍ ‏( وَدِدْتُ لَوْ أَنَّ عِنْدَنَا خُبْزَةً بَيْضَاءَ مِنْ بُرَّةٍ سَمْرَاءَ مُلَبَّقَةٍ بِسَمْنٍ نَأْكُلُهَا ‏)‏.‏ قَالَ فَسَمِعَ بِذَلِكَ رَجُلٌ مِنَ الأَنْصَارِ فَاتَّخَذَهُ فَجَاءَ بِهِ إِلَيْهِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( فِي أَىِّ شَىْءٍ كَانَ هَذَا السَّمْنُ ‏)‏.‏ قَالَ فِي عُكَّةِ ضَبٍّ ‏.‏ قَالَ فَأَبَى أَنْ يَأْكُلَهُ ‏.‏

٣٤٦٧ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدَةَ، حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، حَدَّثَنَا حُمَيْدُ الطَّوِيلُ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ صَنَعَتْ أُمُّ سُلَيْمٍ لِلنَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ خُبْزَةً وَضَعَتْ فِيهَا شَيْئًا مِنْ سَمْنٍ ثُمَّ قَالَتِ اذْهَبْ إِلَى النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَادْعُهُ قَالَ فَأَتَيْتُهُ فَقُلْتُ أُمِّي تَدْعُوكَ ‏.‏ قَالَ فَقَامَ وَقَالَ لِمَنْ كَانَ عِنْدَهُ مِنَ النَّاسِ ‏( قُومُوا ‏)‏.‏ قَالَ فَسَبَقْتُهُمْ إِلَيْهَا فَأَخْبَرْتُهَا فَجَاءَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالَ ‏( هَاتِي مَا صَنَعْتِ ‏)‏.‏ فَقَالَتْ إِنَّمَا صَنَعْتُهُ لَكَ وَحْدَكَ ‏.‏ فَقَالَ ‏( هَاتِيهِ ‏)‏.‏ فَقَالَ ‏( يَا أَنَسُ أَدْخِلْ عَلَىَّ عَشْرَةً عَشْرَةً ‏)‏.‏ قَالَ فَمَا زِلْتُ أُدْخِلُ عَلَيْهِ عَشْرَةً عَشْرَةً فَأَكَلُوا حَتَّى شَبِعُوا وَكَانُوا ثَمَانِينَ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 46- FÂLÛZEC (YÂNİ BAL HELVASI) BÂBI

3465 - “... İbn-i Abbâs (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demiştir:

Fâlûzec (yani bal helvasın)ı ilk işitmemiz şöyle oldu: Cibril (Aleyhisselâm)Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek:

Senin ümmetine memleketler fethedilecek ve onların üzerine dünyalıktan (yani bolluk) öyle akıtılacak ki onlar muhakkak fâlûzec yiyeceklerdir, demiş. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Fâlûzec nedir?) diye sormuş. Cibril (Aleyhisselâm) : Yağ ve balı beraber karıştırırlar (helva yaparlar), demiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de bu sebeble hıçkırarak ağlamıştır. "

٤٦ - باب الْفَالُوذَجِ

٣٤٦٥ - حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ بْنُ الضَّحَّاكِ السُّلَمِيُّ أَبُو الْحَارِثِ، حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ عَيَّاشٍ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ طَلْحَةَ، عَنْ عُثْمَانَ بْنِ يَحْيَى، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ أَوَّلُ مَا سَمِعْنَا بِالْفَالُوذَجِ، أَنَّ جِبْرِيلَ، عَلَيْهِ السَّلاَمُ أَتَى النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالَ إِنَّ أُمَّتَكَ تُفْتَحُ عَلَيْهِمُ الأَرْضُ فَيُفَاضُ عَلَيْهِمْ مِنَ الدُّنْيَا حَتَّى إِنَّهُمْ لَيَأْكُلُونَ الْفَالُوذَجَ ‏.‏ فَقَالَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( وَمَا الْفَالُوذَجُ ‏)‏.‏ قَالَ يَخْلِطُونَ السَّمْنَ وَالْعَسَلَ جَمِيعًا ‏.‏ فَشَهَقَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ لِذَلِكَ شَهْقَةً ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget