Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 10- NAMAZ ŞİFÂDIR

3585 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

(Bir defa) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) erken namaza kalktı. Ben de (O'na uyarak) erken kalktım ve (biraz) namaz kıldıktan sonra oturdum. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bana dönüp baktı ve (Farsça) :

— (Karnın mı ağırıyor?) buyurdu. Ben:

— Evet. Yâ Resûlallah, dedim. Resûl-i Ekrem (bana hitaben) :

— (Kalk namaz kıl, çünkü şüphesiz, namazda şifâ var) buyurdu.

3586) ... Ebü'l-Hasan bin el-Kattân ..... senediyle bunun mislini bize rivâyet etti ve onun rivâyetinde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Farsça olarak buyurduğu; . . . . . . . cümlesinin mânâsının (Yani sen karnından (mı) rahatsızsın) olduğu ilâvesi vardır. "

١٠ - باب الصَّلاَةُ شِفَاءٌ

٣٥٨٥ - حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ مُسَافِرٍ، حَدَّثَنَا السَّرِيُّ بْنُ مِسْكِينٍ، حَدَّثَنَا ذُؤَادُ بْنُ عُلْبَةَ، عَنْ لَيْثٍ، عَنْ مُجَاهِدٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ هَجَّرَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَهَجَّرْتُ فَصَلَّيْتُ ثُمَّ جَلَسْتُ فَالْتَفَتَ إِلَىَّ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالَ ‏( اشِكَمَتْ دَرْدْ ‏)‏.‏ قُلْتُ نَعَمْ يَا رَسُولَ اللَّهِ ‏.‏ قَالَ ‏( قُمْ فَصَلِّ فَإِنَّ فِي الصَّلاَةِ شِفَاءً ‏)‏.‏

٣٥٨٦ - قَالَ أَبُو الْحَسَنِ الْقَطَّانُ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ نَصْرٍ، حَدَّثَنَا أَبُو سَلَمَةَ، حَدَّثَنَا ذُؤَادُ بْنُ عُلْبَةَ، فَذَكَرَ نَحْوَهُ وَقَالَ فِيهِ اشِكَمَتْ دَرْدْ ‏.‏ يَعْنِي تَشْتَكِي بَطْنَكَ بِالْفَارِسِيَّةِ ‏.‏ قَالَ أَبُو عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَ بِهِ رَجُلٌ لأَهْلِهِ فَاسْتَعْدَوْا عَلَيْهِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 9- SİNAMEKİ VE TEREYAĞI TULUMUNA KONULAN BAL (VEYA DEREOTU) BÂBI

3584 - “... Ebû Übey bin Ümm-i Haram (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demiştir:

Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şu buyruğu işittim:

(Sinameki ve sennût (yani tereyağı tulumuna konulan bal veya dereotu) yemeye devam ediniz. Çünkü bu iki şeyde sâm'dan başka her hastalıktan şüphesiz şifâ vardır.)

— Yâ Resûlallah! Sâm nedir? denildi. O:

(Ölümdür) buyurdu.

Râvî Amr demiştir ki: Râvî İbn-i Ebi Able sennût'un dereotu olduğunu söylemiş ve diğer bâzı âlimler: Bilâkis, sennût tereyağı tulumunda olan baldır. Şâir'in şu beytindeki sennût anılan bal manasınadır : Onlar tereyağı tutumundaki bal ile tereyağı olup aralarında hıyanet hiç yoktur. (Yani o topluluk tatlı bir birlik ve beraberlik içinde sadakatla birbirine karışmış bir bütün halindedir) ve onlar komşularına hiyle edilmeye de mâni olurlar. "

٩ - باب السَّنَا وَالسَّنُّوتِ

٣٥٨٤ - حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ يُوسُفَ بْنِ سَرْجٍ الْفِرْيَابِيُّ، حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ بَكْرٍ السَّكْسَكِيُّ، حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ أَبِي عَبْلَةَ، قَالَ سَمِعْتُ أَبَا أُبَىٍّ ابْنَ أُمِّ حَرَامٍ، وَكَانَ، قَدْ صَلَّى مَعَ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ الْقِبْلَتَيْنِ يَقُولُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَقُولُ ‏( عَلَيْكُمْ بِالسَّنَى وَالسَّنُّوتِ فَإِنَّ فِيهِمَا شِفَاءً مِنْ كُلِّ دَاءٍ إِلاَّ السَّامَ ‏.‏ قِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَمَا السَّامُ قَالَ ‏( الْمَوْتُ ‏)‏.‏ قَالَ عَمْرٌو قَالَ ابْنُ أَبِي عَبْلَةَ السَّنُّوتُ الشِّبِتُّ ‏.‏ وَقَالَ آخَرُونَ بَلْ هُوَ الْعَسَلُ الَّذِي يَكُونُ فِي زِقَاقِ السَّمْنِ وَهُوَ قَوْلُ الشَّاعِرِ هُمُ السَّمْنُ بِالسَّنُّوتِ لاَ أَلْسَ فِيهِمُ وَهُمْ يَمْنَعُونَ جَارَهُمْ أَنْ يُقَرَّدَا


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 8- MANTAR VE (MEDİNE-İ MÜNEVVERE'NÎN) ACVE HURMASI BÂBI

3579 - “... Ebû Sâid(-i Hudrî) ve Câbir (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre bu iki sahâbî Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğunu söylemişlerdir:

(Mantar, kudret helvası (gibi külfetsiz nimetler nevinden bir rızık)dır. Suyu da göz (hastalığınla şifadır. Acve (denilen (Medine-i Münevvere) hurması cennet (meyvelerin) dendir ve delilik (hastalığın)a şifâdır.)

3580) ...

3581 - “... Said bin Zeyd bin Amr bin Nüfeyi (radıyallahü anh)'den rîvâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur :

(Mantar, Allah'ın İsrâîl oğullarına indirdiği nimetten bir nevidir. Suyu da göz (hastalığın)a şifâdır. ) "

3582 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Biz (bir gün) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında konuşuyorduk. Bu arada mantardan söz ettik. Oradakiler : Mantar (çiçek hastalığına tutulan çocukların vücûdunda görülen tanecikler gibi) toprak (hastalığı) çiçeğidir, dediler. Bu söz, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e intikâl ettirildi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Mantar, kudret helvası (gibi külfetsiz nimetler) nevinden bir rızıktır. Acve (denilen Medîne-i Münevvere) hurması da cennet (meyvelerin) dendir ve zehirlenme hastalığına şifâdır) buyurdu. "

3583 - “... Râfi bin Amr el-Müzenî (radıyallahü anh)'den; Şöyle demiştir;

Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şu buyruğu işittim:

(Acve (denilen Medine-i Münevvere) hurması ve sahra (ismi verilen Mescid-i Aksâ'daki büyük taş) cennet'tendir. )

Râvi Abdurrahmân demiştir ki: Ben sahra kelimesini şeyhimin ağzından belledim. "

٨ - باب الْكَمْأَةِ وَالْعَجْوَةِ

٣٥٧٩ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ، حَدَّثَنَا أَسْبَاطُ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ، عَنْ جَعْفَرِ بْنِ إِيَاسٍ، عَنْ شَهْرِ بْنِ حَوْشَبٍ، عَنْ أَبِي سَعِيدٍ، وَجَابِرٍ، قَالاَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( الْكَمْأَةُ مِنَ الْمَنِّ وَمَاؤُهَا شِفَاءٌ لِلْعَيْنِ وَالْعَجْوَةُ مِنَ الْجَنَّةِ وَهِي شِفَاءٌ مِنَ السَّمِّ ‏)‏.‏

٣٥٨٠ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مَيْمُونٍ، وَمُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الرَّقِّيَّانِ، قَالاَ حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ مَسْلَمَةَ بْنِ هِشَامٍ، عَنِ الأَعْمَشِ، عَنْ جَعْفَرِ بْنِ إِيَاسٍ، عَنْ أَبِي نَضْرَةَ، عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ، عَنِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ مِثْلَهُ ‏.‏

٣٥٨١ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ، أَنْبَأَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ عُمَيْرٍ، سَمِعَ عَمْرَو بْنَ حُرَيْثٍ، يَقُولُ سَمِعْتُ سَعِيدَ بْنَ زَيْدِ بْنِ عَمْرِو بْنِ نُفَيْلٍ، يُحَدِّثُ عَنِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَنَّ ‏( الْكَمْأَةُ مِنَ الْمَنِّ الَّذِي أَنْزَلَ اللَّهُ عَلَى بَنِي إِسْرَائِيلَ وَمَاؤُهَا شِفَاءٌ لِلْعَيْنِ ‏)‏.‏

٣٥٨٢ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، حَدَّثَنَا أَبُو عَبْدِ الصَّمَدِ، حَدَّثَنَا مَطَرٌ الْوَرَّاقُ، عَنْ شَهْرِ بْنِ حَوْشَبٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ كُنَّا نَتَحَدَّثُ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَذَكَرْنَا الْكَمْأَةَ فَقَالُوا هِيَ جُدَرِيُّ الأَرْضِ ‏.‏ فَنُمِيَ الْحَدِيثُ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالَ ‏( الْكَمْأَةُ مِنَ الْمَنِّ وَالْعَجْوَةُ مِنَ الْجَنَّةِ وَهِيَ شِفَاءٌ مِنَ السَّمِّ ‏)‏.‏

٣٥٨٣ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مَهْدِيٍّ، حَدَّثَنَا الْمُشْمَعِلُّ بْنُ إِيَاسٍ الْمُزَنِيُّ، حَدَّثَنِي عَمْرُو بْنُ سُلَيْمٍ، قَالَ سَمِعْتُ رَافِعَ بْنَ عَمْرٍو الْمُزَنِيَّ، قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَقُولُ ‏( الْعَجْوَةُ وَالصَّخْرَةُ مِنَ الْجَنَّةِ ‏)‏.‏ قَالَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ حَفِظْتُ الصَّخْرَةَ مِنْ فِيهِ ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget