Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 43. Bab—Abdestten Sonra Söylenilecek Söz

741. Bize Abdullah b. Yezîd haber verip (dedi ki), bize Hayve rivâyet edip (dedi ki), Ebû Akîl Zühre b. Ma'bed, amcasının oğlundan, (O da) Ukbe b. Âmir'den naklen haber verdi ki, O (yani Ukbe) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber Tebûk gazasına çıkmıştı. Derken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün Ashabına konuşmak üzere oturmuş ve şöyle buyurmuştu: "Kim güneş yükseldiği zaman kalkar, abdest alır, abdesti de güzelce alır, sonra iki rekât namaz kılarsa, günâhlarından, annesinin onu doğurduğu gündeki gibi, çıkmış (kurtulmuş) olur." Ukbe dedi ki, bunun üzerine ben; "bunu Resûlüllah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) duymakla beni rızıklandıran Allah'a hamdolsun!" demiştim de, Ömer İbnul-Hattab -ki O, karşımda oturmuş bir haldeydi-, şöyle karşılık vermişti: "Buna hayret mi ediyorsun? Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), sen gelmeden önce bundan daha hayret verici bir şey buyurmuştu." O zaman, "peki, o nedir? Babam-anam sana feda olsun!" demiştim de Ömer (radıyallahu anh) şöyle cevap vermişti: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştu: "Kim abdest alır, abdestini de güzelce alır; sonra gözünü göğe -veya "bakışını göğe" buyurmuştu- kaldırır ve "Eşhedu en lâ ilahe illellahu vahdehu lâ şerike lehu ve eşhedu enne Muhammeden abduhu ve Rasûluhu = şehâdet ederim ki; tek olan, hiçbir ortağı olmayan Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. Ve şehâdet ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve elçisidir" derse, ona Cennetin sekiz kapısı açılır. O, onların hangisinden isterse (Cennete) girer. "

٤٣- باب الْقَوْلِ بَعْدَ الْوُضُوءِ

٧٤١ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يَزِيدَ حَدَّثَنَا حَيْوَةُ أَنْبَأَنَا أَبُو عَقِيلٍ : زُهْرَةُ بْنُ مَعْبَدٍ عَنِ ابْنِ عَمِّهِ عَنْ عُقْبَةَ بْنِ عَامِرٍ : أَنَّهُ خَرَجَ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فِى غَزْوَةِ تَبُوكَ ، فَجَلَسَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَوْماً يُحَدِّثُ أَصْحَابَهُ فَقَالَ :( مَنْ قَامَ إِذَا اسْتَقَلَّتِ الشَّمْسُ فَتَوَضَّأَ فَأَحْسَنَ الْوُضُوءَ ثُمَّ صَلَّى رَكْعَتَيْنِ خَرَجَ مِنْ ذُنُوبِهِ كَيَوْمِ وَلَدَتْهُ أُمُّهُ ). قَالَ عُقْبَةُ فَقُلْتُ : الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِى رَزَقَنِى أَنْ أَسْمَعَ هَذَا مِنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم-. فَقَالَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ وَكَانَ تُجَاهِى جَالِساً : أَتَعْجَبُ مِنْ هَذَا؟ فَقَدْ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- أَعْجَبَ مِنْ هَذَا قَبْلَ أَنْ تَأْتِىَ. فَقُلْتُ : وَمَا ذَاكَ بِأَبِى أَنْتَ وَأُمِّى؟ فَقَالَ عُمَرُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( مَنْ تَوَضَّأَ فَأَحْسَنَ الْوُضُوءَ ثُمَّ رَفَعَ بَصَرَهُ - أَوْ قَالَ نَظَرَهُ - إِلَى السَّمَاءِ فَقَالَ أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ ، وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّداً عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ فُتِحَتْ لَهُ ثَمَانِيَةُ أَبْوَابِ الْجَنَّةِ يَدْخُلُ مِنْ أَيِّهِنَّ شَاءَ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 42. Bab—Papuçlar Üzerine Meshetmek

740. Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki), bize Yûnus, Ebû İshak'tan, (O da) Abdu Hayr'dan (naklen) rivâyet etti (ki, Abd Hayr) şöyle dedi: Hazret-i Ali'yi abdest alırken görmüştüm. O, pabuçların üzerine meshetmiş, ardından (sözü) açmış, sonra şöyle demişti: "Şayet ben, sizin benim yaptığımı gördüğünüz gibi, Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yaptığını görmemiş olsaydım, ayakların içinin (altının), meshedilmeye, dışlarından (üstlerinden) daha lâyık olacağı görüşünde bulunurdum". Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki, bu hadis, "...başınızı meshedin ve ayaklarınızı da topuklara kadar (yıkayın) " âyetiyle neshedilmiştir.

٤٢- باب الْمَسْحِ عَلَى النَّعْلَيْنِ

٧٤٠ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا يُونُسُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ عَبْدِ خَيْرٍ قَالَ : رَأَيْتُ عَلِيًّا تَوَضَّأَ وَمَسَحَ عَلَى النَّعْلَيْنِ فَوَسَّعَ ثُمَّ قَالَ : لَوْلاَ أَنِّى رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَعَلَ كَمَا رَأَيْتُمُونِى فَعَلْتُ لَرَأَيْتُ أَنَّ بَاطِنَ الْقَدَمَيْنِ أَحَقُّ بِالْمَسْحِ مِنْ ظَاهِرِهِمَا. قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : هَذَا الْحَدِيثُ مَنْسُوخٌ. فَقِيلَ لَهُ : مَا نَسَخَهُ؟ قَالَ : قَوْلُ اللَّهِ فَ { امْسَحُوا بِرُءُوسِكُمْ وَأَرْجُلَكُمْ إِلَى الْكَعْبَيْنِ }


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 41. Bab—Meshde Müddet Koyma

739. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Süfyân rivâyet edip (dedi ki), bize Amr b. Kays, el-Hakem b. Uteybe'den, (O) el-Kâsim b. Muhaymire'den, (O) Şureyh b. Hâni'den, (O da) Hazret-i Ali b. Ebi Tâlib'den (naklen) rivâyet etti (ki, Hazret-i Ali) şöyle dedi: "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), yolcu ("müsâfir") için üç gün ve gecelerini, (kentinde) oturan (mukîm) için ise bir gün bir gece (müddet) koydu. (Hazret-i Ali) mestler üzerine meshi kastediyor .

٤١- باب التَّوْقِيتِ فِى الْمَسْحِ

٧٣٩ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَمْرِو بْنِ قَيْسٍ عَنِ الْحَكَمِ بْنِ عُتَيْبَةَ عَنِ الْقَاسِمِ بْنِ مُخَيْمِرَةَ عَنْ شُرَيْحِ بْنِ هَانِئٍ عَنْ عَلِىِّ بْنِ أَبِى طَالِبٍ قَالَ : جَعَلَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ وَلَيَالِيَهُنَّ لِلْمُسَافِرِ ، وَيَوْماً وَلَيْلَةً لِلْمُقِيمِ. يَعْنِى الْمَسْحَ عَلَى الْخُفَّيْنِ.


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget