Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 69. Bab—Rükû'da Denilecek Şeyler

1355. Bize Abdullah b. Yezîd el-Mukrî haber verip (dedi ki), bize Mûsa b. Eyyûb rivâyet edip (dedi ki), bana amcam İyâs b. Âmir rivâyet edip dedi ki, Ukbe b. Amir'i, şöyle derken işittim. "O halde büyük Rabbinin adıyla teşbih et" âyeti indiği zaman, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize; "Bunu rükûlarınıza toyun, (yani rükûda Sübhane Rabbiye’l-Azîm deyin)" buyurmuştu.

1356. Bize Sa'id b. Amir, Şu'be'den, (O) Süleyman'dan, (O) el-Mustevrid'den, (O) Sıla b. Züfer'den, (O da) Huzeyfe'den (naklen) haber verdi ki, O, bir gece Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte namaz kılmıştı. (Hazret-i Peygamber) rükûunda "Sübhane Rabbiye’l-Azîm: Büyük Rabbimi teşbih ederim", secdelerinde "Sübhane Rabbiye’l-A'lâ: Yüce Rabbimi teşbih ederim." dermiş. O, hiçbir rahmet âyetine gelmezmiş ki, onda durup, (onu Yüce Allah'tan) istemiş olmasın. Hiçbir azâb âyetine de gelmezmiş ki, (ondan Allah'a) sığınmış olmasın.

٦٩- باب مَا يُقَالُ فِى الرُّكُوعِ

١٣٥٥ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يَزِيدَ الْمُقْرِئُ حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ أَيُّوبَ حَدَّثَنِى عَمِّى : إِيَاسُ بْنُ عَامِرٍ قَالَ سَمِعْتُ عُقْبَةَ بْنَ عَامِرٍ يَقُولُ : لَمَّا نَزَلَتْ { فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ } قَالَ لَنَا رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( اجْعَلُوهَا فِى رُكُوعِكُمْ ). فَلَمَّا نَزَلَتْ { سَبِّحِ اسْمَ رَبِّكَ الأَعْلَى } قَالَ :( اجْعَلُوهَا فِى سُجُودِكُمْ ).

١٣٥٦ - أَخْبَرَنَا سَعِيدُ بْنُ عَامِرٍ عَنْ شُعْبَةَ عَنْ سُلَيْمَانَ عَنِ الْمُسْتَوْرِدِ عَنْ صِلَةَ بْنِ زُفَرَ عَنْ حُذَيْفَةَ : أَنَّهُ صَلَّى مَعَ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- ذَاتَ لَيْلَةٍ فَكَانَ يَقُولُ فِى رُكُوعِهِ :( سُبْحَانَ رَبِّىَ الْعَظِيمِ ). وَفِى سُجُودِهِ :( سُبْحَانَ رَبِّىَ الأَعْلَى ). وَمَا أَتَى عَلَى آيَةِ رَحْمَةٍ إِلاَّ وَقَفَ عِنْدَهَا فَسَأَلَ ، وَمَا أَتَى عَلَى آيَةِ عَذَابٍ إِلاَّ تَعَوَّذَ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 68. Bab—Rukû'daki Hareket (Şekli)

1352. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize İsrâ'il rivâyet edip (dedi ki), bize Ebû Ya'fûr el-Abdî rivâyet edip (dedi ki), bana Mus'ab b. Sa'd rivâyet edip dedi ki, Abdullah b. Mes'ûd'un oğulları rukû'a gittiklerinde ellerini uyluklarının arasına korlardı. Ben de (babam) Sa'd’ın yanında namaz kılıp böyle yaptım da O, ellerime vurdu. Sonra (namazdan) çıkınca da şöyle dedi: "Yavrum, ellerinle dizlerini tut!" Bundan bir gün sonra onu bir defa daha yaptım. Onun yanında namaz kılmıştım. O, yine ellerime vurdu. (Namazdan) çıkınca da şöyle dedi: "Bunu (Önceleri) yapardık. (Sonra) bize, avuçlarımızla dizlerimizi tutmamız emredilmişti.'

1353. Bize Muhammed b. Yûsuf, İsrail'den, (O) Ebû İshâk'tan, (O da) Mus'ab'dan (naklen) senediyle onun, (yani bir önceki hadisin) benzerini rivâyet etti.

1354. Bize Ebû'l-Velîd haber verip (dedi ki), bize Hemmâm rivâyet edip (dedi ki), bize Atâ' İbnu's-Sâ'ib, Salim el-Berrâd'dan -(Atâ') dedi ki, O, nazarımda benim kendimden daha güvenilir biri idi-, şöyle dediğini rivâyet etti: Ebû Mes'ûdel-Ensârî (bir gün) bize şöyle dedi: "Size, Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) kıldırdığı namaz gibi namaz kıldırayım mı?" (Salim) dedi ki, bunun üzerine O, tekbir getirdi, rukû'a gitti ve ellerini dizlerinin üzerine koydu, parmaklarının arasını açtı, öyle ki (vücûdunun) her şeyi (yerine) yerleşti, (karar ve sükûnet buldu).

٦٨- باب الْعَمَلِ فِى الرُّكُوعِ

١٣٥٢ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ حَدَّثَنَا أَبُو يَعْفُورٍ الْعَبْدِىُّ قَالَ حَدَّثَنِى مُصْعَبُ بْنُ سَعْدٍ قَالَ : كَانَ بَنُو عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ إِذَا رَكَعُوا جَعَلُوا أَيْدِيَهُمْ بَيْنَ أَفْخَاذِهِمْ ، فَصَلَّيْتُ إِلَى جَنْبِ سَعْدٍ فَصَنَعْتُهُ فَضَرَبَ يَدِى ، فَلَمَّا انْصَرَفَ قَالَ : يَا بُنَىَّ اضْرِبْ بِيَدَيْكَ رُكْبَتَيْكَ. ثُمَّ فَعَلْتُهُ مَرَّةً أُخْرَى بَعْدَ ذَلِكَ بِيَوْمٍ فَصَلَّيْتُ إِلَى جَنْبِهِ فَضَرَبَ يَدِى ، فَلَمَّا انْصَرَفَ قَالَ : كُنَّا نَفْعَلُ هَذَا وَأُمِرْنَا أَنْ نَضْرِبَ بِالأَكُفِّ عَلَى الرُّكَبِ.

١٣٥٣ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ عَنْ إِسْرَائِيلَ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ مُصْعَبٍ بِإِسْنَادِهِ نَحْوَهُ.

١٣٥٤ - أَخْبَرَنَا أَبُو الْوَلِيدِ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ حَدَّثَنَا عَطَاءُ بْنُ السَّائِبِ عَنْ سَالِمٍ الْبَرَّادِ - قَالَ : وَكَانَ أَوْثَقَ عِنْدِى مِنْ نَفْسِى - قَالَ قَالَ لَنَا أَبُو مَسْعُودٍ الأَنْصَارِىُّ : أَلاَ أُصَلِّى بِكُمْ صَلاَةَ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم-؟ قَالَ : فَكَبَّرَ وَرَكَعَ وَوَضَعَ يَدَيْهِ عَلَى رُكْبَتَيْهِ ، وَفَرَّجَ بَيْنَ أَصَابِعِهِ حَتَّى اسْتَقَرَّ كُلُّ شَىْءٍ مِنْهُ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 67. Bâb—Namazda Gözü Göğe Dikmenin Mekrûhluğu

1350. Bize İsmail b. Halil haber verip (dedi ki), bize Ali b. Müshir rivâyet edip (dedi ki), bize el-A'meş, el-(naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir gün, Sahâbe-i Kiram) gözlerini namazda göğe dikmişler iken Mescid'e girmişti de (onları o şekilde görünce) şöyle buyurmuştu: "Ya (bundan) vazgeçersiniz, yahut gözleriniz size bir daha dönmez, (kör olursunuz)."

1351. Bize Osman b. Muhammed haber verip (dedi ki), bize Muhammed b. Bişr, Sa'id'den, (O) Katâde'den, (O) Enes'ten, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle buyurmuştu: "Bazı kimselere ne oluyor da namazlarında gözlerini göğe dikiyorlar!" (Enes dedi ki, Hazret-i Peygamber) bu husustaki sözünü o kadar şiddetlendirmişti ki, sonunda şöyle buyurmuştu: "Ya bundan vazgeçersiniz, yahut Allah gözlerinizi çekip alır (da kör olursunuz)."

٦٧- باب كَرَاهِيَةِ رَفْعِ الْبَصَرِ إِلَى السَّمَاءِ فِى الصَّلاَةِ

١٣٥٠ - أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ خَلِيلٍ حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ مُسْهِرٍ أَخْبَرَنَا الأَعْمَشُ عَنِ الْمُسَيَّبِ بْنِ رَافِعٍ عَنْ تَمِيمِ بْنِ طَرَفَةَ عَنْ جَابِرِ بْنِ سَمُرَةَ قَالَ : دَخَلَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- الْمَسْجِدَ وَقَدْ رَفَعُوا أَبْصَارَهُمْ فِى الصَّلاَةِ فَقَالَ :( لَتَنْتَهُنَّ أَوْ لاَ تَرْجَعُ إِلَيْكُمْ أَبْصَارُكُمْ ).

١٣٥١ - أَخْبَرَنَا عُثْمَانُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بِشْرٍ عَنْ سَعِيدٍ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ عَنِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ : ( مَا بَالُ أَقْوَامٍ يَرْفَعُونَ أَبْصَارَهُمْ إِلَى السَّمَاءِ فِى صَلاَتِهِمْ؟ ). فَاشْتَدَّ قَوْلُهُ فِى ذَلِكَ حَتَّى قَالَ :( لَتَنْتَهُنَّ عَنْ ذَلِكَ أَوْ لَيَخْطِفَنَّ اللَّهُ أَبْصَارَكُمْ ).


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget