Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 7. Bâb—Hac Ve Umrenin Fazileti Hakkında

1849. Bize Ubeydullah b. Mûsa, Süfyân'dan, (O) Sümeyy'den, (O) Ebu Salih'ten, (O da) Ebu Hüreyre'den (naklen) haber verdi ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Günah karıştırılmamış "makbul" bir haccın karşılığı ancak Cennet'tir. İki umre ise, aralarındaki günahları örter, affettirir."

1850. Bize Ebul-Velid et-Tayâlisî haber verip (dedi ki), bize Şu'be rivâyet edip (dedi ki), bana Mansur rivâyet edip dedi ki; ben Ebu Hazim'i, Ebu Hüreyre'den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet ederken işittim ki, O (yani Hazret-i Peygamber) şöyle buyurmuş: "Kim Kabe'yi hacceder (ziyaret eder) de çirkin söz söylemez, günah iş işlemez ve (başkalarını) korkutmazsa, annesinin doğurduğu (gündeki) gibi (günahsız olarak) geri döner."

٧- باب فِى فَضْلِ الْحَجِّ وَالْعُمْرَةِ

١٨٤٩ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى عَنْ سُفْيَانَ عَنْ سُمَىٍّ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ : ( حَجَّةٌ مَبْرُورَةٌ لَيْسَ لَهَا ثَوَابٌ إِلاَّ الْجَنَّةُ ، وَعُمْرَتَانِ تُكَفِّرَانِ مَا بَيْنَهُمَا مِنَ الذُّنُوبِ ).

١٨٥٠ - أَخْبَرَنَا أَبُو الْوَلِيدِ الطَّيَالِسِىُّ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ قَالَ حَدَّثَنِى مَنْصُورٌ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا حَازِمٍ يُحَدِّثُ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( مَنْ حَجَّ الْبَيْتَ فَلَمْ يَرْفُثْ وَلَمْ يَفْسُقْ رَجَعَ كَمَا وَلَدَتْهُ أُمُّهُ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 6. Bâb—İhramda Yıkanmak

1847. Bize Muhammed b. Yusuf rivâyet edip (dedi ki), bize İbn Uyeyne, Zeyd b. Eslem'den, (O) İbrahim b. Abdillah b. Huneyn'den, (O da) babasından (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: El-Misver b. Mahrame ile İbn Abbas, ihramlının başını yıkaması konusunda şüpheye düştüler. Bunun için beni; "Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem), ihramlı olduğu halde başını yıkarken nasıl gördün?" (diye sormak üzere) Ebu Eyyûb el-Ensari'ye gönderdiler. Ben de Ebû Eyyûb'a, bir kuyunun iki çıkrık direği arasında, üzerine bir bez örtmüş olduğu halde (yıkanıyorken) vardım ve selâm verdim. O hemen bezi kendisine doğru çekti. O zaman ben dedim ki, "beni sana yeğenin İbn Abbâs, "Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem), başını yıkarken nasıl gördün?" (diye sormak üzere) gönderdi!" Bunun üzerine O, ellerini başının üzerinde, ileri-geri çekerek yürüttü.

1848. Bize Abdullah b. Ebi Ziyâd haber verip (dedi ki), bize Abdullah b. Ya'kub el-Medeni, İbn Ebiz-Zinâd'dan, (O) babasından, (O) Harice b. Zeyd b. Sabit'ten, (O da) babasından (naklen) rivâyet etti ki; Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yüksek sesle telbiye getirmek (yani ihrama girmek) için soyundu ve gusül yaptı.

٦- باب فِى الاِغْتِسَالِ فِى الإِحْرَامِ

١٨٤٧ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا ابْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ حُنَيْنٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ : امْتَرَى الْمِسْوَرُ بْنُ مَخْرَمَةَ وَابْنُ عَبَّاسٍ فِى غُسْلِ الْمُحْرِمِ رَأْسَهُ ، فَأَرْسَلُونِى إِلَى أَبِى أَيُّوبَ الأَنْصَارِىِّ : كَيْفَ رَأَيْتَ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَغْسِلُ رَأْسَهُ وَهُوَ مُحْرِمٌ؟ فَأَتَيْتُ أَبَا أَيُّوبَ وَهُوَ بَيْنَ قَرْنَىِ الْبِئْرِ وَقَدْ سُتِرَ عَلَيْهِ بِثَوْبٍ ، فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِ فَضَمَّ الثَّوْبَ إِلَيْهِ فَقُلْتُ : أَرْسَلَنِى إِلَيْكَ ابْنُ أَخِيكَ ابْنُ عَبَّاسٍ : كَيْفَ رَأَيْتَ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَغْسِلُ رَأْسَهُ؟ فَأَمَرَّ يَدَيْهِ عَلَى رَأْسِهِ مُقْبِلاً وَمُدْبِراً.

١٨٤٨ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِى زِيَادٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يَعْقُوبَ الْمَدَنِىُّ عَنِ ابْنِ أَبِى الزِّنَادِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ خَارِجَةَ بْنِ زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ عَنْ أَبِيهِ : أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- تَجَرَّدَ لِلإِهْلاَلِ وَاغْتَسَلَ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 5. Bâb—Hacda Mikâtlar

1844. Bize Ahmed b. Abdillah b. Yunus haber verip (dediki), bize Malik, Nafi'den, (O da) İbn Ömer'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Medineliler için Zul-Huleyfe'yi, Şam'hlar için el-Cuhfe'yi ve Necd'liler için Karn’ı mikât tayin etti." (Nafi’) dedi ki; İbn Ömer (sözüne devamla) şöyle dedi: "Bu üçüne gelince, ben onları Resûlüllah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) (bizzat) duymuştum. Diğer taraftan bana ulaştı ki; O, Yemenliler için Yelemlem'i mikât tayin etmiş.

1845. Bize Ahmed b. Abdillah haber verip (dedi ki), bize Malik, Abdullah b. Dinar'dan, (O da) İbn Ömer'den (naklen), onun (yani bir önceki Hadisin) aynısını rivâyet etti.

1846. Bize Müslim b. İbrahim rivâyet edip (dedi ki), bize Vuheyb rivâyet edip (dedi ki), bize İbn Tavus, babasından, (O da) İbn Abbas'tan (naklen) rivâyet etti ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Medineliler için Zu’l-Huleyfe'yi, Şam'hlar için el-Cuhfe'yi, Necd'liler için Karnu'l-Menâzil'i, Yemen'liler için Yelemlem'i mikât tayin etmişti. Bu (yerler), hac ve umre yapmak isteyen ora ahalisi ile başka (yerler)den oralara gelen herkes içindir. Bu (yerlerin) berisinde olanların (mikâtı) ise, (hacca gitmeye) başladığı yerdendir; hatta Mekke'lilerin (mikâtı) Mekke'dendir.

٥- باب الْمَوَاقِيتِ فِى الْحَجِّ

١٨٤٤ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ يُونُسَ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ : وَقَّتَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- لأَهْلِ الْمَدِينَةِ ذَا الْحُلَيْفَةِ ، وَلأَهْلِ الشَّامِ الْجُحْفَةَ ، وَلأَهْلِ نَجْدٍ قَرْناً. قَالَ قَالَ ابْنُ عُمَرَ : أَمَّا هَذِهِ الثَّلاَثُ فَإِنِّى سَمِعْتُهُنَّ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- وَبَلَغَنِى أَنَّهُ وَقَّتَ لأَهْلِ الْيَمَنِ يَلَمْلَمَ.

١٨٤٥ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ مِثْلَهُ.

١٨٤٦ - أَخْبَرَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا وُهَيْبٌ حَدَّثَنَا ابْنُ طَاوُسٍ عَنْ أَبِيهِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ : أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- وَقَّتَ لأَهْلِ الْمَدِينَةِ ذَا الْحُلَيْفَةِ ، وَلأَهْلِ الشَّامِ الْجُحْفَةَ ، وَلأَهْلِ نَجْدٍ قَرْنَ الْمَنَازِلِ ، وَلأَهْلِ الْيَمَنِ يَلَمْلَمَ :( هُنَّ لَهُنَّ وَلِكُلِّ آتٍ أَتَى عَلَيْهِنَّ مِنْ غَيْرِهِنَّ مَنْ أَرَادَ الْحَجَّ وَالْعُمْرَةَ ، وَمَنْ كَانَ دُونَ ذَلِكَ فَمِنْ حَيْثُ أَنْشَأَ حَتَّى أَهْلُ مَكَّةَ مِنْ مَكَّةَ ).


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget