Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 52. Bâb—Müzdelife'de İki Namazı Birleştirmek

1934. Bize Ebu Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Züheyr, İbrahim b. Ukbe'den rivâyet etti (ki, O şöyle demiş): Bana Küreyb haber verdi ki, O, Usâme b. Zeyd'e sorup şöyle demiş: "Bana, Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) terkisine bindiğin öğle sonrasında nasıl hareket ettiğinizi -veya "nasıl yaptığınızı"- söyler misin?" O da şöyle cevap vermiş: "Şu insanların konaklamak için develerini çökerttikleri vadiye geldik ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) devesini (orada) çökertti, sonra (gidip) bevletti -(Ravi Züheyr, rivâyetinde, "bevletti" yerine) "su döktü" dememiştir-. Ardından abdest suyu istedi ve çok tam olmayan, (yani abdest uzuvlarını birer defa yıkayarak) bir abdest aldı. Sonra ben; "ya Resûlüllah", dedim, "namaz mı (kılacaksın?)" "Namaz, önünde(ki Müzdelife'de kılınacaktır)" buyurdu. (Usâme) sözüne şöyle devam etti: Peşinden (Hazret-i Peygamber) bineğine bindi. Nihayet Müzdelife'ye geldik ve akşam (namazı için ezan okutup) kamet getirtti. Sonra O ve halk, bineklerini konak yerlerine çökerttiler. Ancak (hayvanlarının yüklerini) çözmediler. Nihayet yatsı için kamet getirtip (akşam ve yatsı namazlarını birlikte) kıldırdı. Ardından halk, (hayvanlarının yüklerini) çözdüler. (Küreyb) sözüne şöyle devam etti: (Ayrıca); "bana sabahladığınızda nasıl hareket ettiğinizi söyleseniz?" dedim, O da şöyle karşılık verdi: (Hazret-i Peygamber'in) terkisine el-Fadl b. Abbas bindi. Ben ise (Mina'ya) ilk önce varan Kureyşlilerin içinde yaya olarak (yola) koyuldum.

1935. Bize Haccâc haber verip (dedi ki), bize Hammâd rivâyet edip (dedi ki), bize Mûsa b. Ukbe, Küreyb b. Ebi Müslim’den, (O da) Usâme'den (naklen) onun, (yani bir önceki Hadisin) benzerini rivâyet etti.

1936. Bize Ebul-Velid haber verip (dedi ki), bize Şu'be rivâyet edip dedi ki, Adiyy b. Sabit bana haber verip dedi ki, Abdullah b. Yezid'i, Ebu Eyyub'dan (naklen anlatırken) işittim ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) akşam ile yatsı (namazlarını yatsı vaktinde) birleştirmişti. -O, Müzdelife'de (birleştirmesini) kastediyor.

1937. Bize Ubeydullah b. Abdilmecid haber verip (dedi ki), bize İbn Ebi Zi'b, İbn Şihâb'dan, (O) Salim'den, (O da) babasından (naklen) rivâyet etti ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) akşam ve yatsı namazlarını Müzdelife'de, bu (namazların) birinde (ezan okutmayıp) sadece kamet getirterek ve ne aralarında, ne de birisinin peşinde nafile namaz kılmayarak, (birlikte) kıldırmıştı.

٥٢- باب الْجَمْعِ بَيْنَ الصَّلاَتَيْنِ بِجَمْعٍ

١٩٣٤ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا زُهَيْرٌ عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ عُقْبَةَ قَالَ أَخْبَرَنِى كُرَيْبٌ : أَنَّهُ سَأَلَ أُسَامَةَ بْنَ زَيْدٍ قَالَ : أَخْبِرْنِى عَشِيَّةَ رَدِفْتَ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- كَيْفَ فَعَلْتُمْ أَوْ صَنَعْتُمْ ؟ قَالَ : جِئْنَا الشِّعْبَ الَّذِى يُنِيخُ النَّاسُ فِيهِ لِلْمُعَرَّسِ فَأَنَاخَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- نَاقَتَهُ ثُمَّ بَالَ وَمَا قَالَ أَهْرَاقَ الْمَاءَ ، ثُمَّ دَعَا بِالْوَضُوءِ فَتَوَضَّأَ وُضُوءاً لَيْسَ بِالسَّابِغِ جِدًّا قُلْتُ : يَا رَسُولَ اللَّهِ الصَّلاَةَ. قَالَ :( الصَّلاَةُ أَمَامَكَ ). قَالَ : فَرَكِبَ حَتَّى قَدِمْنَا الْمُزْدَلِفَةَ فَأَقَامَ الْمَغْرِبَ ، ثُمَّ أَنَاخَ وَالنَّاسُ فِى مَنَازِلِهِمْ فَلَمْ يَحِلُّوا حَتَّى أَقَامَ الْعِشَاءَ الآخِرَةَ ، فَصَلَّى ثُمَّ حَلَّ النَّاسُ قَالَ : قُلْتُ أَخْبِرْنِى كَيْفَ فَعَلْتُمْ حِينَ أَصْبَحْتُمْ؟ قَالَ : رَدِفَهُ الْفَضْلُ بْنُ عَبَّاسٍ وَانْطَلَقْتُ أَنَا فِى سُبَّاقِ قُرَيْشٍ عَلَى رِجْلَىَّ.

١٩٣٥ - أَخْبَرَنَا حَجَّاجٌ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ عُقْبَةَ عَنْ كُرَيْبِ بْنِ أَبِى مُسْلِمٍ عَنْ أُسَامَةَ نَحْوَهُ.

١٩٣٦ - أَخْبَرَنَا أَبُو الْوَلِيدِ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ قَالَ عَدِىُّ بْنُ ثَابِتٍ أَنْبَأَنِى قَالَ سَمِعْتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ يَزِيدَ عَنْ أَبِى أَيُّوبَ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- جَمَعَ بَيْنَ الْمَغْرِبِ وَالْعِشَاءِ يَعْنِى بِجَمْعٍ.

١٩٣٧ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ الْمَجِيدِ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى ذِئْبٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَالِمٍ عَنْ أَبِيهِ : أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- صَلَّى الْمَغْرِبَ وَالْعِشَاءَ بِالْمُزْدَلِفَةِ لَمْ يُنَادِ فِى وَاحِدَةٍ مِنْهُمَا إِلاَّ بِالإِقَامَةِ ، وَلَمْ يُسَبِّحْ بَيْنَهُمَا وَلاَ عَلَى إِثْرِ وَاحِدَةٍ مِنْهُمَا.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 51. Bâb—Arafat'tan Akın Akın Dönme Esnasında Nasıl Gidilir?

1933. Bize Haccâc b. Minhâl rivâyet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme rivâyet edip (dedi ki), bize Hişam b. Urve, babasından, (O da) Usâme b. Zeyd'den (naklen) haber verdi ki, O (yani Usâme), Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) terkisinde imiş de, (Hazret-i Peygamber) Arafat'tan (Müzdelife'ye) dönmüştü. O (bu yolculuğunda bineğini) orta bir hızla sürüyordu. Geniş bir yere gelince ise (bineğini) iyice hızlandırıyordu.

٥١- باب كَيْفَ السَّيْرُ فِى الإِفَاضَةِ مِنْ عَرَفَةَ؟

١٩٣٣ - أَخْبَرَنَا حَجَّاجُ بْنُ مِنْهَالٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ أَخْبَرَنَا هِشَامُ بْنُ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أُسَامَةَ بْنِ زَيْدٍ : أَنَّهُ كَانَ رَدِيفَ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَأَفَاضَ مِنْ عَرَفَةَ ، وَكَانَ يَسِيرُ الْعَنَقَ ، فَإِذَا أَتَى عَلَى فَجْوَةٍ نَصَّ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 50. Bâb—Arafat'ın Hepsi Vakfe Yeridir

1932. Bize Ubeydullah b. Mûsa, Usame b. Zeyd'den, (O) Atâ'dan, (O da) Cabir'den (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (Mina'da şeytana taş) atmış, sonra (halkın meselelerini dinlemek üzere) oturmuştu. Derken O'na bir adam gelip; "ya Resûlüllah, doğrusu ben (kurban) kesmeden önce tıraş oldum, (ne buyurursunuz?)" demiş, (Hazret-i Peygamber de); "Hiçbir mahzuru yoktur!" buyurmuştu. Sonra O'na başkası gelip; "ya Resûlüllah, (şeytana taş) atmadan önce tavaf yaptım, (ne buyurursunuz?)" demiş, (Hazret-i Peygamber yine); "Hiçbir mahzuru yoktur" buyurmuştu. Böylece (o gün Hazret-i Peygamber'e) hiçbir şey sorulmamıştı ki, O, "Hiçbir mahzuru yoktur!" buyurmuş olmasın. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştu: "Arafat'ın hepsi vakfe yeridir. Müzdelife'nin hepsi vakfe yeridir. Mina'nın hepsi (kurban) kesme yeridir! Mekke'nin dağ aralarının hepsi yol ve kurban kesme yeridir."

٥٠- باب عَرْفَةُ كُلُّهَا مَوْقِفٌ

١٩٣٢ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى عَنْ أُسَامَةَ بْنِ زَيْدٍ عَنْ عَطَاءٍ عَنْ جَابِرٍ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- رَمَى ثُمَّ قَعَدَ لِلنَّاسِ ، فَجَاءَهُ رَجُلٌ فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّى حَلَقْتُ قَبْلَ أَنْ أَنْحَرَ. قَالَ :( لاَ حَرَجَ ). ثُمَّ جَاءَهُ آخَرُ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّى حَلَقْتُ قَبْلَ أَنْ أَرْمِىَ. قَالَ :( لاَ حَرَجَ ). قَالَ : فَمَا سُئِلَ عَنْ شَىْءٍ إِلاَّ قَالَ :( لاَ حَرَجَ ). ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( كُلُّ عَرَفَةَ مَوْقِفٌ ، وَكُلُّ مُزْدَلِفَةَ مَوْقِفٌ ، وَمِنًى كُلُّهَا مَنْحَرٌ ، وَكُلُّ فِجَاجِ مَكَّةَ طَرِيقٌ وَمَنْحَرٌ ).


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget