Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 3. Bâb—Şarap İçene Sert Davranılması Hakkında

2143. Bize Halid b. Mahled haber verip (dedi ki), bize Malik, Nafi'den, (O da) İbn Ömer'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Kim bu dünyada şarap içer, sonra ondan tevbe etmez (ve o halde ölürse), Ahirette ondan yoksun bırakılıp kendisine (ahiret şarabı) içirilmez."

2144. Bize Muhammed b. Yusuf, el-Evzai'den rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Bana Rebia b. Yezid, Abdullah ibnu'd-Deylemi'den rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Taif te kendisine ait, el-Veht isimli bir bahçede Abdullah b. Amr ibni'l-As'ın huzuruna girmiş ve bir de görmüştüm ki; O, Kureyş'li bir gençle el ele! Bu genç şarap içmekle itham edilirdi. Bunun üzerine ben (Abdullah'a) şöyle demiştim: Bana senden ulaştı ki, sen bazı kötü alışkanlıklar hakkında Resûlüllah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) rivâyet ediyormuşsun ki, O şöyle buyurmuş: "Kim bir içim şarap içerse, onun kırk sabah hiçbir namazı kabul olunmaz!" O genç, şarabın anıldığını işitince elini Abdullah'ın elinden çekmiş, sonra da dönüp gitmişti. O zaman Abdullah şöyle demişti: Allah'ım, ben hiç kimseye, söylemediğim şeyi iftirayla bana nisbet etmesini helal etmiyorum. Çünkü ben Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyururken işitmiştim: "Kim bir içim şarap içerse, onun kırk sabah hiçbir namazı kabul olunmaz. Sonra tevbe edip (içmeyi bırakırsa), Allah tevbesini kabul eder." (Ravi demiş ki), artık (içki içenin tevbesinden) üçüncü (dönüşü) hakkında mı (buyurmuştu), dördüncü (dönüşü) hakkında mı, bilmiyorum; (Hazret-i Peygamber, ondan sonra artık onun tevbesinin kabul edilmeyeceğini açıklamış ve şöyle buyurmuştu): "Ona Kıyamet günü, Cehennemliklerin vücutlarından çıkan irin ve benzen sıvılardan içirmesi Allah'a hak olur!"

٣- باب فِى التَّشْدِيدِ عَلَى شَارِبِ الْخَمْرِ

٢١٤٣ - أَخْبَرَنَا خَالِدُ بْنُ مَخْلَدٍ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( مَنْ شَرِبَ الْخَمْرَ فِى الدُّنْيَا ثُمَّ لَمْ يَتُبْ مِنْهَا حُرِمَهَا فِى الآخِرَةِ فَلَمْ يُسْقَهَا ).

٢١٤٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ عَنِ الأَوْزَاعِىِّ قَالَ حَدَّثَنِى رَبِيعَةُ بْنُ يَزِيدَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الدَّيْلَمِىِّ قَالَ : دَخَلْتُ عَلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِ فِى حَائِطٍ لَهُ بِالطَّائِفِ يُقَالُ لَهُ الْوَهْطُ ، فَإِذَا هُوَ مُخَاصِرٌ فَتًى مِنْ قُرَيْشٍ يُزَنُّ ذَلِكَ الْفَتَى بِشُرْبِ الْخَمْرِ ، فَقُلْتُ : خِصَالٌ بَلَغَتْنِى عَنْكَ أَنَّكَ تُحَدِّثُ بِهَا عَنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- أَنَّهُ :( مَنْ شَرِبَ الْخَمْرَ شَرْبَةً لَمْ تُقْبَلْ لَهُ صَلاَةٌ أَرْبَعِينَ صَبَاحاً ). فَلَمَّا أَنْ سَمِعَهُ الْفَتَى يَذْكُرُ الْخَمْرَ اخْتَلَجَ يَدَهُ مِنْ يَدِ عَبْدِ اللَّهِ ، ثُمَّ وَلَّى فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ : اللَّهُمَّ إِنِّى لاَ أُحِلُّ لأَحَدٍ أَنْ يَقُولَ عَلَىَّ مَا لَمْ أَقُلْ ، وَإِنِّى سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَقُولُ :( مَنْ شَرِبَ الْخَمْرَ شَرْبَةً لَمْ تُقْبَلْ لَهُ صَلاَةٌ أَرْبَعِينَ صَبَاحاً ، فَإِنْ تَابَ تَابَ اللَّهُ عَلَيْهِ ). فَلاَ أَدْرِى فِى الثَّالِثَةِ أَوْ فِى الرَّابِعَةِ :( كَانَ حَقًّا عَلَى اللَّهِ أَنْ يَسْقِيَهُ مِنْ رَدْغَةِ الْخَبَالِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 2. Bâb—Şarabın Haram Kılınmasının Nasıl Olduğu Hakkında

2142. Bize Ebu'n-Nu'man haber verip (dedi ki), bize Hammad b. Zeyd rivâyet edip (dedi ki), bize Sabit, Enes'ten rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Ben (üvey babam) Ebu Talha'nın evinde (misafir) topluluğuna içki dağıtmaktaydım. (Enes) sözüne şöyle devam etti: O sırada şarabın haram kılındığı (hükmü) inmiş. (Enes) sözüne devamla dedi ki, bunun üzerine (Hazret-i Peygamber) bir tellala emretmiş, o da (bu hükmü) yüksek sesle duyuruyordu. O zaman Ebu Talha; "dışarı çık da bak, nedir bu?" demişti. Ben de çıkıp (bakmış ve gelip); "Bu bir tellal. Şöyle bağırıyor: Haberiniz olsun ki, şarab haram kılınmıştır!" demiştim. Ebu Talha da hemen bana; "git, o (şarapları) dök!" demişti.

(Enes) sözünün devamında dedi ki, bunun üzerine Medine sokaklarında (şarap) akmıştı. O (ayrıca) dedi ki, o gün onların şarabı, "fadih" (denilen şaraptandı). Sonra topluluktan birisi; "bazı insanlar, bu (şarap) karınlarında olduğu halde öldürülmüşlerdi, (onların durumu nasıl olacak?)" demişti de, Aziz ve Celil olan Allah şu ayeti indirmisti: "iman edip iyi işler yapanların üzerine, (bundan böyle) sakınır ve imanlarında sebat ederlerse.., (önceden) tattıklarından dolayı bir günah yoktur."

٢- باب فِى تَحْرِيمِ الْخَمْرِ كَيْفَ كَانَ

٢١٤٢ - أَخْبَرَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ حَدَّثَنَا ثَابِتٌ عَنْ أَنَسٍ قَالَ : كُنْتُ سَاقِىَ الْقَوْمِ فِى مَنْزِلِ أَبِى طَلْحَةَ - قَالَ - فَنَزَلَ تَحْرِيمُ الْخَمْرِ - قَالَ - فَأَمَرَ مُنَادِياً فَنَادَى فَقَالَ أَبُو طَلْحَةَ : اخْرُجْ فَانْظُرْ مَا هَذَا؟ فَخَرَجْتُ فَقُلْتُ : هَذَا مُنَادٍ يُنَادِى : أَلاَ إِنَّ الْخَمْرَ قَدْ حُرِّمَتْ. فَقَالَ لِىَ : اذْهَبْ فَأَهْرِقْهَا. قَالَ : فَجَرَتْ فِى سِكَكِ الْمَدِينَةِ. قَالَ : وَكَانَتْ خَمْرُهُمْ يَوْمَئِذٍ الْفَضِيخَ ، فَقَالَ بَعْضُ الْقَوْمِ : قُتِلَ قَوْمٌ وَهِىَ فِى بُطُونِهِمْ ، فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ { لَيْسَ عَلَى الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جُنَاحٌ فِيمَا طَعِمُوا إِذَا مَا اتَّقَوْا وَآمَنُوا }.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 1. Bâb—Şarap Hakkında Gelen (Haber)

2141. Bize el-Hakem b. Nafi’ haber verip (dedi ki), bize Şuayb, ez-Zühri'den rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Bana Saîd ibnul-Müseyyeb haber verdi ki; O, Ebu Hüreyre'yi şöyle derken işitmiş: Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem), İliyâ'a yürütüldüğü gece bir bardak şarapla bir bardak süt getirilmiş. O da onlara bakmış, sonra sütü almış. Bunun üzerine Cebrail şöyle demiş: "Seni "fitrat'a (yani yaradılışa, hak dine uygun olana) götüren Allah'a hamdolsun! Şayet şarabı alsaydın, ümmetin azardı."

١- باب مَا جَاءَ فِى الْخَمْرِ

٢١٤١ - أَخْبَرَنَا الْحَكَمُ بْنُ نَافِعٍ حَدَّثَنَا شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ أَخْبَرَنِى سَعِيدُ بْنُ الْمُسَيَّبِ أَنَّهُ سَمِعَ أَبَا هُرَيْرَةَ يَقُولُ : أُتِىَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- لَيْلَةَ أُسْرِىَ بِهِ بِإِيلِيَاءَ بِقَدَحَيْنِ مِنْ خَمْرٍ وَلَبَنٍ ، فَنَظَرَ إِلَيْهِمَا ثُمَّ أَخَذَ اللَّبَنَ ، فَقَالَ جِبْرِيلُ : الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِى هَدَاكَ لِلْفِطْرَةِ ، لَوْ أَخَذْتَ الْخَمْرَ غَوَتْ أُمَّتُكَ.


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget