Talâkta Sünnete Uygun Olan Uygulama
1. Bâb—Talâkta Sünnete Uygun Olan Uygulama
2317. Bize Hâlid b. Mahled haber verip (dedi ki), bize Mâlik, Nâfi'den, (O da) İbn Ömer'den (naklen) rivâyet etti ki; O karısını hayızlı iken boşamıştı da (babası) Hazret-i Ömer bunu Hazret-i Peygamber'e bildirmişti. (Hazret-i Peygamber) de şöyle buyurmuştu: "O'na (karısına) dönmesini ve onu temizleninceye, sonra (tekrar) hayız oluncaya, sonra (tekrar) temizleninceye kadar (karısı olarak yanında) tutmasını emret. Ondan sonra dilerse (onu) tutar, dilerse (kendisine) dokunmadan önce (onu) boşar. İşte, kadınlar boşanılırken Allah'ın gözetilmesini emrettiği iddet budur!"
2318. Bize Ubeydullah b. Mûsa haber verip (dedi ki), bize Süfyan, Muhammed b. Abdirrahman'dan haber verdi ki, O şöyle demiş: Ben Salim'i, İbn Ömer'den (naklen) anlatırken işittim ki, Hazret-i Ömer, İbn Ömer karısını boşadığında (bunu) Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) söylemiş, O da şöyle buyurmuş: "Ona emret de (karısına) dönsün, sonra (karısı) temiz iken onu boşasın." Ebû Muhammed (ed-Darimî) dedi ki: "Bu (Hadisi) İbnu'l-Mubarek ve Vekî', "...veya hâmile iken (boşasın!)" şeklinde rivâyet etmişlerdir."
١- باب السُّنَّةِ فِى الطَّلاَقِ
٢٣١٧ - أَخْبَرَنَا خَالِدُ بْنُ مَخْلَدٍ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ : أَنَّهُ طَلَّقَ امْرَأَتَهُ وَهِىَ حَائِضٌ فَذَكَرَ ذَلِكَ عُمَرُ لِلنَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَقَالَ :( مُرْهُ أَنْ يُرَاجِعَهَا وَيُمْسِكَهَا حَتَّى تَطْهُرَ ثُمَّ تَحِيضَ ، ثُمَّ تَطْهُرَ ثُمَّ إِنْ شَاءَ أَمْسَكَ وَإِنْ شَاءَ طَلَّقَ قَبْلَ أَنْ يَمَسَّ ، فَتِلْكَ الْعِدَّةُ الَّتِى أَمَرَ اللَّهُ أَنْ يُطَلَّقَ لَهَا النِّسَاءُ ).
٢٣١٨ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ قَالَ سَمِعْتُ سَالِماً يَذْكُرُ عَنِ ابْنِ عُمَرَ أَنَّ عُمَرَ قَالَ لِلنَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- حِينَ طَلَّقَ ابْنُ عُمَرَ امْرَأَتَهُ فَقَالَ : ( مُرْهُ فَلْيُرَاجِعْهَا ثُمَّ لِيُطَلِّقْهَا وَهِىَ طَاهِرَةٌ ). قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : رَوَاهُ ابْنُ الْمُبَارَكِ وَوَكِيعٌ :( أَوْ حَامِلٌ ).