Kadını, Kendisini Boşayıp Da Boşamasını (Üç Talâkla Yaparak Nikâh Bağlarını Tamamen) Kesen Kocasına Ne Helâl Kılar?
4. Bâb—Kadını, Kendisini Boşayıp Da Boşamasını (Üç Talâkla Yaparak Nikâh Bağlarını Tamamen) Kesen Kocasına Ne Helâl Kılar?
2322. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize İbn Uyeyne, ez-Zühri'den rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Ben Urve ibnu'z-Zübeyr'i, Hazret-i Âişe'den (naklen anlatırken) işittim ki, O şöyle demiş: Rifâ'a el-Kurazî'nin karısı, (Hazret-i Peygamber'in) yanında Ebû Bekir varken, Hâlid b. Saîd ibni’l-As da kapıda, kendisine Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) huzuruna girmesi için izin verilmesini bekliyorken Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip şöyle dedi: "Yâ Resûlüllah, ben Rifâ'a'nın karısıydım. Sonra O beni boşamış, boşamasını da (üç talâkla yaparak nikâh bağlarını tamamen) kesmişti." (Hazret-i Peygamber de) şöyle buyurdu: "Rifâ'a'ya dönmek mi istiyorsun? Hayır! (Yeni kocan) senin balcığından tatmadıkça, sen de onun balcığından tatmadıkça, (Rifâ'a'yla yeniden evlenemezsin!)" O zaman Hâlid b. Saîd şöyle bağırdı: "Ebû Bekir! Görmüyor musun, bu (kadın) Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanında açıktan açığa ne söylüyor?"
2323. Bize Ferve rivâyet edip (dedi ki), bize Ali b. Mushir, Hişâm b. Urve'den, (O) babasından, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Kurayzaoğulları'ndan bir adam olan Rifâ'a, karısını boşamış, sonra da (karısıyla) Abdurrahman ibnu'z-Zebir evlenmişti. Derken (bu kadın) Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip; "yâ Resûlüllah, vallahi ondaki ancak (elbisenin) şu püskülü gibidir!" demişti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de ona şöyle buyurmuştu: "Muhtemelen sen Rifâ'a'ya dönmek istiyorsun! Hayır, (Abdurrahman) senin balcığından (yani seninle cima etme lezzetinden) tatmadıkça -veya O; "sen onun balcığından tatmadıkça" buyurmuştu-, (Rifâ'a'ya dönemezsin.)"
٤- باب مَا يُحِلُّ الْمَرْأَةَ لِزَوْجِهَا الَّذِى طَلَّقَهَا فَبَتَّ طَلاَقَهَا
٢٣٢٢ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا ابْنُ عُيَيْنَةَ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ سَمِعْتُ عُرْوَةَ بْنَ الزُّبَيْرِ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ : جَاءَتِ امْرَأَةُ رِفَاعَةَ الْقُرَظِىِّ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- وَعِنْدَهُ أَبُو بَكْرٍ وَخَالِدُ بْنُ سَعِيدِ بْنِ الْعَاصِ عَلَى الْبَابِ يَنْتَظِرُ أَنْ يُؤْذَنَ لَهُ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَقَالَتْ : يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّى كُنْتُ عِنْدَ رِفَاعَةَ فَطَلَّقَنِى فَبَتَّ طَلاَقِى. قَالَ :( أَتُرِيدِينَ أَنْ تَرْجِعِى إِلَى رِفَاعَةَ؟ لاَ حَتَّى يَذُوقَ عُسَيْلَتَكِ وَتَذُوقِى عُسَيْلَتَهُ ). فَنَادَى خَالِدُ بْنُ سَعِيدٍ أَبَا بَكْرٍ : أَلاَ تَرَى مَا تَجْهَرُ بِهِ هَذِهِ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم-؟
٢٣٢٣ - أَخْبَرَنَا فَرْوَةُ بْنُ أَبِى الْمَغْرَاءِ حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ مُسْهِرٍ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ : طَلَّقَ رِفَاعَةُ - رَجُلٌ مِنْ بَنِى قُرَيْظَةَ - امْرَأَتَهُ فَتَزَوَّجَهَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ الزَّبِيرِ فَدَخَلَتْ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَقَالَتْ : يَا رَسُولَ اللَّهِ وَاللَّهِ إِنْ مَعَهُ إِلاَّ مِثْلُ هُدْبَتِى هَذِهِ . فَقَالَ لَهَا رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- : ( لَعَلَّكِ تُرِيدِينَ أَنْ تَرْجِعِى إِلَى رِفَاعَةَ؟ لاَ ، حَتَّى يَذُوقَ عُسَيْلَتَكِ أَوْ قَالَ تَذُوقِى عُسَيْلَتَهُ ).