Yiyeceği, Misli Misline Olması Dışında Satma Yasağı Hakkında
40. Bâb—Yiyeceği, Misli Misline Olması Dışında Satma Yasağı Hakkında
2631. Bize Osman b. Ömer haber verip (dedi ki), bize İsrail, Ebu İshak'tan, (O) Mesrûk'tan, (O da) Bilal'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Yanımda Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) bir müdd hurması vardı. Derken iki sa’ karşılığında bir sa' olmak üzere ondan daha iyisini bulmuştum da ondan satın alıp Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) getirmiştim. O zaman O; "Bu sana nereden (geldi), ya Bilal?" buyurmuştu. Ben de; "iki sa’ karşılığında bir sa’ olmak üzere satın aldım!" demiştim. Bunun üzerine O şöyle buyurmuştu: "Onu geri ver. Bize de hurmamızı iade et!"
2632. Bize Abdullah b. Mesleme haber verip (dedi ki), bize Süleyman -ki O, İbn Bilal'dir-, Abdulmecid b. Süheyl b. Abdirrahman'dan rivâyet etti ki; O, Saîd ibnu'l-Müseyyeb'i rivâyet ederken işitmiş ki, Ebu Saîd el-Hudri ile Ebu Hüreyre kendisine rivâyet etmişler ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Adiyyoğulları'ndan falan Ensari'yi memur olarak gönderip onu Hayber'de vergi toplamakla görevlendirmişti. Derken O, "cenib" cinsi -İbn Mesleme; "iyi (cins), demek istiyor" demiştir-, hurmalar getirmişti de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) O'na; "Hayber'in bütün hurmaları böyle midir?" buyurmuştu. O; "hayır vallahi, ya Resûlüllah! Doğrusu biz gerçekten iki sa' adi hurmaya karşılık (iyi cinsten) bir sa' satın alıyoruz!" cevabını vermişti. O zaman Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştu: "(Böyle) yapmayın! Fakat misli misline (satın alın). Yahut bu (adi hurmaları) satın ve değeriyle bu (iyi hurmalardan) satın alın. Tartı (ile alınıp satılan diğer mallar veya yiyecekler de böyledir!"
٤٠- باب فِى بَيْعِ الطَّعَامِ إِلاَّ مِثْلاً بِمِثْلٍ
٢٦٣١ - أَخْبَرَنَا عُثْمَانُ بْنُ عُمَرَ أَخْبَرَنَا إِسْرَائِيلُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ مَسْرُوقٍ عَنْ بِلاَلٍ قَالَ : كَانَ عِنْدِى مُدُّ تَمْرٍ لِلنَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَوَجَدْتُ أَطْيَبَ مِنْهُ صَاعاً بِصَاعَيْنِ فَاشْتَرَيْتُ ، فَأَتَيْتُ بِهِ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَقَالَ :( مِنْ أَيْنَ لَكَ هَذَا يَا بِلاَلُ ؟ ). قُلْتُ : اشْتَرَيْتُ صَاعاً بِصَاعَيْنِ. قَالَ :( رُدَّهُ وَرُدَّ عَلَيْنَا تَمْرَنَا ).
٢٦٣٢ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ - هُوَ ابْنُ بِلاَلٍ - عَنْ عَبْدِ الْمَجِيدِ بْنِ سُهَيْلِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ أَنَّهُ سَمِعَ سَعِيدَ بْنَ الْمُسَيَّبِ يُحَدِّثُ أَنَّ أَبَا سَعِيدٍ الْخُدْرِىَّ وَأَبَا هُرَيْرَةَ حَدَّثَاهُ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- بَعَثَ أَخَا بَنِى عَدِىٍّ الأَنْصَارِىَّ فَاسْتَعْمَلَهُ عَلَى خَيْبَرَ فَقَدِمَ بِتَمْرٍ جَنِيبٍ - قَالَ ابْنُ مَسْلَمَةَ : يَعْنِى جَيِّداً - فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( أَكُلُّ تَمْرِ خَيْبَرَ هَكَذَا؟ ). قَالَ : لاَ وَاللَّهِ يَا رَسُولَ اللَّهِ ، إِنَّا لَنَشْتَرِى الصَّاعَ بِالصَّاعَيْنِ مِنَ الْجَمْعِ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( لاَ تَفْعَلُوا وَلَكِنْ مِثْلاً بِمِثْلٍ أَوْ بِيعُوا هَذَا وَاشْتَرُوا بِثَمَنِهِ مِنْ هَذَا ، وَكَذَلِكَ الْمِيزَانُ ).