بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
66. Bâb—Devlet Başkanının (Özel Kullanımlara) Ayırdığı (Arazi, Maden Ve Benzeri) Şeyler Hakkında
2663. Bize Abdullah ibnu'z-Zübeyr el-Humeydi haber verip (dedi ki), bize el-Ferec b. Saîd b. Alkâme b. Saîd b. Ebyaz b. Hammal es-Sebai el-Me'ribi rivâyet edip (dedi ki), bana büyük amcam Sabit b. Saîd b. Ebyaz rivâyet etti ki, babası Saîd b. Ebyaz kendisine rivâyet etmişti ki, Ebyaz b. Hammal O'na rivâyet etmiş ki; O, Resûlüllah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) Me'rib'deki, "Seza tuzlası" isimli tuzlayı kendisine tahsis etmesini istemiş, O da (bunu) O'na tahsis etmiş. Sonra el-Akra' b. Habi et-Temimi şöyle demiş: "Ya Nebiyyallah! Ben gerçekten cahiliye döneminde bu tuzlaya gitmiştim. O, suyu olmayan bir yerdir. Kim giderse ondan alır. O, hiç kesilmeyen pınar suyu gibidir!" Bunun üzerine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) el-Ebyaz'dan, kendisine tuzla tahsisi hakkındaki sözleşmeyi bozmasını istemiş. (Ebyaz sözüne şöyle devam etmiş): O zaman ben; "onu benden sadaka kabul buyurman şartıyla bu sözleşmeyi bozdum" dedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de; "O, senden bir sadakadır ve hiç kesilmeyen pınar suyu gibidir. Kim giderse ondan alır!" buyurdu. (Ebyaz, sözünün devamında) şöyle demiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de bu (tuzla) sözleşmesini bozduğunda onun yerine ona bir arazi ile el-Curf daki, yani Curfu Murad'daki hurma ağaçlarını tahsis etmiş. El-Ferec dedi ki: "Bu (tuzla hâlâ) böyledir. Kim giderse ondan alır!"
2664. Bize Muhammed b. Beşşar haber verip (dedi ki), bize Gunder rivâyet edip (dedi ki), bize Simâk b. Harb, Alkâme b. Vail'den, (O da) babasından (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) O'na bir yer tahsis etmişti. (Alkâme'nin babası Vail, sözünün devamında) şöyle dedi: O zaman Muaviye'yi benimle göndermiş ve "O (yeri) buna ver!" buyurmuştu.
2665. Yahya ise şöyle dedi: Bize Muhammed b. Beşşar rivâyet edip (dedi ki), bize Ğunder bu hadisi rivâyet etti.
٦٦- باب فِى الْقَطَائِعِ
٢٦٦٣ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الزُّبَيْرِ الْحُمَيْدِىُّ حَدَّثَنَا الْفَرَجُ بْنُ سَعِيدِ بْنِ عَلْقَمَةَ بْنِ سَعِيدِ بْنِ أَبْيَضَ بْنِ حَمَّالٍ السَّبَائِىُّ الْمَأْرِبِىُّ قَالَ حَدَّثَنِى عَمِّى ثَابِتُ بْنُ سَعِيدِ بْنِ أَبْيَضَ أَنَّ أَبَاهُ سَعِيدَ بْنَ أَبْيَضَ حَدَّثَهُ عَنْ أَبْيَضَ بْنِ حَمَّالٍ : أَنَّهُ اسْتَقْطَعَ الْمِلْحَ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- الَّذِى يُقَالُ لَهُ مِلْحُ شَذَّا بِمَأْرِبَ فَأَقْطَعَهُ ، ثُمَّ إِنَّ الأَقْرَعَ بْنَ حَابِسٍ التَّمِيمِىَّ قَالَ : يَا نَبِىَّ اللَّهِ إِنِّى قَدْ وَرَدْتُ الْمِلْحَ فِى الْجَاهِلِيَّةِ وَهُوَ بِأَرْضٍ لَيْسَ بِهَا مَاءٌ ، وَمَنْ وَرَدَهُ أَخَذَهُ وَهُوَ مِثْلُ مَاءِ الْعِدِّ. فَاسْتَقَالَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- الأَبْيَضَ فِى قَطِيعَتِهِ فِى الْمِلْحِ فَقُلْتُ : قَدْ أَقَلْتُهُ عَلَى أَنْ تَجْعَلَهُ مِنِّى صَدَقَةً. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( هُوَ مِنْكَ صَدَقَةٌ وَهُوَ مِثْلُ مَاءِ الْعِدِّ مَنَ وَرَدَهُ أَخَذَهُ ). قَالَ : وَقَطَعَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- أَرْضاً وَكَذَا بِالْجَوْفِ جَوْفِ مُرَادٍ مَكَانَهُ حِينَ أَقَالَهُ مِنْهُ. قَالَ الْفَرَجُ : فَهُوَ عَلَى ذَلِكَ مَنْ وَرَدَهُ أَخَذَهُ.
٢٦٦٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا غُنْدَرٌ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ سِمَاكِ بْنِ حَرْبٍ عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ وَائِلٍ عَنْ أَبِيهِ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- أَقْطَعَهُ أَرْضاً - قَالَ - فَأَرْسَلَ مَعِى مُعَاوِيَةَ قَالَ :( أَعْطِهَا إِيَّاهُ ).
٢٦٦٥ - قَالَ عِيسَى حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا غُنْدَرٌ بِهَذَا الْحَدِيثِ.