بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
33. Bâb—Velâ Hakkı En Yakınındır
3081. Bize Yezid b. Hârûn haber verip (dedi ki), bize Eş'as, eş-Şa'bi'den, (O da) Hazret-i Ömer, Hazret-i Ali ve Zeyd'den (naklen), [(Eş'as) demiş ki, O'nun Abdullah'ı da zikrettiğini sanıyorum], rivâyet ettiler ki, onlar; "velâ hakkı en yakınındır" dediler. Onlar "en yakın" ile, baba veya ana yönünden "en yakın" olanı kastediyorlardı.
3082. Bize Yezid rivâyet edip (dedi ki), bize Eş'as, İbn Şîrîn'den, (O da) Abdullah b. Utbe'den (naklen) rivâyet ettiler ki, O şöyle dedi: Kendisi Fukeyhe bint Sem'an’ın durumu hakkında Hazret-i Ömer'e yazmıştı ki, o ölmüş ve geriye ana-baba bir erkek kardeşiyle baba-bir erkek kardeşini bırakmış. Hazret-i Ömer de kendisine; "şüphesiz velâ hakkı en yakınındır" şeklinde cevap yazmıştı.
3083. Bize Ahmed b. Abdillah rivâyet edip (dedi ki), bize Ebû Şihâb, eş-Şeybani'den, (O da) eş-Şa'bi'den (naklen) rivâyet etti ki, Hazret-i Ali ile Zeyd; "velâ hakkı en yakınındır" demişler, Abdullah ile Şureyh ise; "mirasçılarındır" demişler.
3084. Bize Muhammed b. Uyeyne, Ali b. Mushir'den, (O) Eş'as'tan, (O da) eş-Şa'bi'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Hazret-i Ömer, Abdullah, Hazret-i Ali ve Zeyd velâ'yı en yakın olana hükmettiler.
3085. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Şerîk, Eş'as'tan, (O da) İbn Sîrîn'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Fukeyhe bint Sem'an vefat etmiş ve geriye baba-bir erkek kardeşinin oğlu ile ana-baba bir erkek kardeşinin oğullarını bırakmış da, Hazret-i Ömer (ona) baba-bir erkek kardeşinin oğlunu mirasçı kılmış
3086. Bize Muhammed b. İsa rivâyet edip (dedi ki), bize Abdusselam b. Harb, el-A'meş'ten, (O) İbrahim'den, (O da) Hazret-i Ömer, Hazret-i Ali ve Zeyd'den (naklen) rivâyet etti ki, onlar; "velâ hakkı en yakınındır" dediler.
3087. Bize Muhammed b. İsa rivâyet edip (dedi ki), bize Ebû Avâne, Muğire'den, (O da) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti ki; O, babalarının âzâd etmiş olduğu bir azadlıya mirasçı olan, sonra biri ölüp geriye bir çocuk bırakan iki kardeş hakkında şöyle dedi: Hazret-i Ali, Zeyd ve Abdullah -Allah onlardan razı olsun!-, "velâ hakkı en yakınındır" derlerdi.
3088. Bize Muhammed b. İsa rivâyet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Zeyd rivâyet edip şöyle dedi: Ben Matar el-Verrâk'ı şöyle derken işittim: Hazret-i Ömer ile Hazret-i Ali; "velâ hakkı en yakınındır" dediler.
3089. Bize Muhammed b. İsa, Ravh'tan, (O) İbn Cureyc'den, (O) Atâ'dan, (ayrıca yine Ravh'tan), (O) ibn Cureyc'den, (O) İbn Tâvûs'tan, (O da) babasından (naklen) haber verdi ki, onlar (yani Atâ' ile Tâvûs); "velâ hakkı en yakınındır" dediler.
3090. Bize Ubeydullah b. Mûsa, İsrail'den, (O) Mansur'dan, (O da) İbrahim'den (naklen) haber verdi ki; O, "velâ hakkı en yakınındır" dedi.
٣٣- باب : الْوَلاَءُ لِلْكُبْرِ
٣٠٨١ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ حَدَّثَنَا أَشْعَثُ عَنِ الشَّعْبِىِّ عَنْ عُمَرَ وَعَلِىٍّ وَزَيْدٍ - قَالَ : وَأَحْسَبُهُ قَدْ ذَكَرَ عَبْدَ اللَّهِ أَيْضاً - أَنَّهُمْ قَالُوا : الْوَلاَءُ لِلْكُبْرِ. يَعْنُونَ بِالْكُبْرِ مَا كَانَ أَقْرَبَ بِأَبٍ أَوْ أُمٍّ.
٣٠٨٢ - حَدَّثَنَا يَزِيدُ حَدَّثَنَا أَشْعَثُ عَنِ ابْنِ سِيرِينَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ قَالَ : كُتِبَ إِلَى عُمَرَ فِى شَأَنِ فُكَيْهَةَ بِنْتِ سَمْعَانَ أَنَّهَا مَاتَتْ وَتَرَكَتِ ابْنَ أَخِيهَا لأَبِيهَا وَأُمِّهَا وَابْنَ أَخِيهَا لأَبِيهَا ، فَكَتَبَ عُمَرُ : إِنَّ الْوَلاَءَ لِلْكُبْرِ.
٣٠٨٣ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا أَبُو شِهَابٍ عَنِ الشَّيْبَانِىِّ عَنِ الشَّعْبِىِّ أَنَّ عَلِيًّا وَزَيْدًا قَالاَ : الْوَلاَءُ لِلْكُبْرِ ، وَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ وَشُرَيْحٌ : لِلْوَرَثَةِ.
٣٠٨٤ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ عَلِىِّ بْنِ مُسْهِرٍ عَنْ أَشْعَثَ عَنِ الشَّعْبِىِّ قَالَ : قَضَى عُمَرُ وَعَبْدُ اللَّهِ وَعَلِىٌّ وَزَيْدٌ لِلْكُبْرِ بِالْوَلاَءِ.
٣٠٨٥ - حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا شَرِيكٌ عَنْ أَشْعَثَ عَنِ ابْنِ سِيرِينَ قَالَ : تُوُفِّيَتْ فُكَيْهَةُ بِنْتُ سَمْعَانَ وَتَرَكَتِ ابْنَ أَخِيهَا لأَبِيهَا وَبَنِى بَنِى أَخِيهَا لأَبِيهَا وَأُمِّهَا ، فَوَرَّثَ عُمَرُ بَنِى أَخِيهَا لأَبِيهَا.
٣٠٨٦ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى حَدَّثَنَا عَبْدُ السَّلاَمِ بْنُ حَرْبٍ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عُمَرَ وَعَلِىٍّ وَزَيْدٍ أَنَّهُمْ قَالُوا : الْوَلاَءُ لِلْكُبْرِ.
٣٠٨٧ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ مُغِيرَةَ عَنْ إِبْرَاهِيمَ فِى أَخَوَيْنِ وَرِثَا مَوْلًى كَانَ أَعْتَقَهُ أَبُوهُمَا فَمَاتَ أَحَدُهُمَا وَتَرَكَ وَلَداً قَالَ : كَانَ عَلِىٌّ وَزَيْدٌ وَعَبْدُ اللَّهِ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُمْ يَقُولُونَ : الْوَلاَءُ لِلْكُبْرِ.
٣٠٨٨ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ قَالَ سَمِعْتُ مَطَراً الْوَرَّاقَ يَقُولُ قَالَ عُمَرُ وَعَلِىٌّ : الْوَلاَءُ لِلْكُبْرِ.
٣٠٨٩ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى عَنْ رَوْحٍ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ عَنْ عَطَاءٍ وَابْنِ جُرَيْجٍ عَنِ ابْنِ طَاوُسٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ : الْوَلاَءُ لِلْكُبْرِ.
٣٠٩٠ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى عَنْ إِسْرَائِيلَ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ إِبْرَاهِيمَ قَالَ : الْوَلاَءُ لِلْكُبْرِ.