Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 15. Bâb—Dedenin Miras Payı Hakkında İbn Mes'ud'un Görüşü

2983. Bize Ebu Nuaym haber verip (dedi ki), bize Züheyr, Ebu İshak'tan, O'nun şöyle dediğini rivâyet etti: Ben, yanında Amir, İbrahim ve Abdurrahman b. Abdillah var iken Şureyh'in huzuruna, bizden (yani el-Aliye bölgesinden) olan ve geriye kocasını, anasını, baba-bir erkek kardeşini ve dedesini bırakan bir kadının miras meselesi için girmiştim de, O; "hiç kızkardeş var mı?" diye sormuştu. Ben; "yok" demiştim. O zaman O, "yan kocanın, üçte bir ananındır" cevabını vermiş, (ancak kardeş ile dede hakkında birşey söylememişti). Ebu İshak sözüne şöyle devam etti: O zaman ben, bana (bunlar hakkında) cevap vermesi için ısrar etmiştim, ama O, sadece bu cevabı vermişti. İbrahim, Amir ve Abdurrahman b. Abdillah da; "hiçkimse senin getirdiğin miras meselesinden daha zor bir miras meselesi getirmemiştir" demişlerdi. Bunun üzerine ben Abide es-Selmani'ye gelmiştim. O zamanlar, "Kûfe'de miras meselelerini Abide ile el-Hârisu’l-A'ver'den daha iyi bilen kimse yoktur" denilirdi. Abide camide otururdu. Şureyh'e, içinde dede bulunan bir miras meselesi geldiğinde o (mirasçıları) Abide'ye gönderir, O da mirası paylaştırırdı. Ben de (gelip) meselemi O'na sormuştum da, O şöyle cevap vermişti: "Dilerseniz size bu konuda Abdullah b. Mes'ud'un paylaştırmasını haber vereyim: O, kocaya üç pay, yani (mirasın) yarısını, anaya geri kalanın üçte birini -ki bu da malın tamamının altıda biridir- verdi. Bir pay erkek kardeşin, bir pay da dedenindir!" Ebu İshak sözüne devamla dedi ki; "(bu meseledeki) dede, babanın babasıdır."

١٥- باب قَوْلِ ابْنِ مَسْعُودٍ فِى الْجَدِّ

٢٩٨٣ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا زُهَيْرٌ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ قَالَ : دَخَلْتُ عَلَى شُرَيْحٍ وَعِنْدَهُ عَامِرٌ وَإِبْرَاهِيمُ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ فِى فَرِيضَةِ امْرَأَةٍ مِنَّا الْعَالِيَةِ تَرَكَتْ زَوْجَهَا وَأُمَّهَا وَأَخَاهَا لأَبِيهَا وَجَدَّهَا ، فَقَالَ لِى : هَلْ مِنْ أُخْتٍ؟ قُلْتُ : لاَ. قَالَ : لِلْبَعْلِ الشَّطْرُ ، وَلِلأُمِّ الثُّلُثُ. قَالَ : فَجَهِدْتُ عَلَى أَنْ يُجِيبَنِى فَلَمْ يُجِبْنِى إِلاَّ بِذَلِكَ ، فَقَالَ إِبْرَاهِيمُ وَعَامِرٌ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ : مَا جَاءَ أَحَدٌ بِفَرِيضَةٍ أَعْضَلَ مِنْ فَرِيضَةٍ جِئْتَ بِهَا. قَالَ : فَأَتَيْتُ عَبِيدَةَ السَّلْمَانِىَّ - وَكَانَ يُقَالُ : لَيْسَ بِالْكُوفَةِ أَحَدٌ أَعْلَمَ بِفَرِيضَةٍ مِنْ عَبِيدَةَ وَالْحَارِثِ الأَعْوَرِ ، وَكَانَ عَبِيدَةُ يَجْلِسُ فِى الْمَسْجِدِ ، فَإِذَا وَرَدَتْ عَلَى شُرَيْحٍ فَرِيضَةٌ فِيهَا جَدٌّ رَفَعَهُمْ إِلَى عَبِيدَةَ فَفَرَضَ - فَسَأَلْتُهُ فَقَالَ : إِنْ شِئْتُمْ نَبَّأْتُكُمْ بِفَرِيضَةِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ فِى هَذَا ، جَعَلَ لِلزَّوْجِ ثَلاَثَةَ أَسْهُمٍ النِّصْفَ ، وَلِلأُمِّ ثُلُثُ مَا بَقِىَ السُّدُسُ مِنْ رَأْسِ الْمَالِ ، وَلِلأَخِ سَهْمٌ وَلِلْجَدِّ سَهْمٌ. قَالَ أَبُو إِسْحَاقَ : الْجَدُّ أَبُو الأَبِ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 14. Bâb—Dedenin Miras Payı Hakkında İbn Abbas’ın Görüşü

2980. Bize Muhammed b. Yusuf, Süfyan'dan, (O) el-Aysî'den -ki O, Abdullah b. Halid'dir-, (O da) Abdurrahman b. Ma'kıl'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: İbn Abbas'a dedenin (mirastaki) durumu soruldu da O; "hangi baban daha büyüktür?" dedi. Ben de; "Adem..." karşılığını verdim. O zaman O, (soran adama, beni doğrularcasına); "sen yüce Allah'ın, 'Ey Adem oğulları!' sözünü duymadın mı?" dedi.

2981. Bize Muhammed b. Yusuf haber verip (dedi ki), bize Süfyan, İsmail b. Semi'den, (O) bir erkekten, (O da) İbn Abbas'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Ben gerçekten arzu ederdim ki, ben ve bana muhalefet edenler birbirimizle; "hangimizin görüşü daha kötüdür?" diye lânetleşelim!

2982. Bize Müslim b. İbrahim rivâyet edip (dedi ki), bize Vuheyb rivâyet edip (dedi ki), bize İbn Tâvûs, babasından rivâyet etti ki; ibn Abbas, dedeyi baba yerine koymuştu.

١٤- باب قَوْلِ ابْنِ عَبَّاسٍ فِى الْجَدِّ

٢٩٨٠ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ عَنْ سُفْيَانَ عَنِ الْعَبْسِىِّ - هُوَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ خَالِدٍ - عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ مَعْقِلٍ قَالَ : سُئِلَ ابْنُ عَبَّاسٍ عَنِ الْجَدِّ فَقَالَ : أَىُّ أَبٍ لَكَ أَكْبَرُ؟ فَقُلْتُ أَنَا : آدَمُ. فَقَالَ : أَلَمْ تَسْمَعْ إِلَى قَوْلِ اللَّهِ تَعَالَى { يَا بَنِى آدَمَ }

٢٩٨١ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ سُمَيْعٍ عَنْ رَجُلٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ : لَوَدِدْتُ أَنِّى وَالَّذِينَ يُخَالِفُونِى فِى الْجَدِّ تَلاَعَنَّا : أَيُّنَا أَسْوَأُ قَوْلاً ؟.

٢٩٨٢ - حَدَّثَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا وُهَيْبٌ حَدَّثَنَا ابْنُ طَاوُسٍ عَنْ أَبِيهِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ : أَنَّهُ جَعَلَ الْجَدَّ أَباً.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 13. Bâb—Dedenin Miras Payı Hakkında Hazret-i Ali'nin Görüşü

2974. Bize Muhammed b. Uyeyne, Ali b. Mushir'den, (O) eş-Şeybani'den, (O da) eş-Şa'bi'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: İbn Abbas Basra'da vali iken Hazret-i Ali'ye; "doğrusu bana dede ve altı erkek kardeşin (mirası meselesi) getirildi, (bunu nasıl çözeyim?)" diye bir mektup yazdı. Hazret-i Ali de O'na; "dedeye altıda bir pay ver. Bunu ondan sonra hiç kimseye de verme!" diye cevap yazdı.

2975. Bize Ebu Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Hasan, İsmail'den, (O da) eş-Şa'bi'den (naklen), altı erkek kardeş ve dede hakkında rivâyet etti ki, O; "dedeye altıda bir pay verin" dedi. Ebu Muhammed (ed-Dârimî) şöyle dedi: Sanki O, yani eş-Şa'bi, bunu Hazret-i Ali'den rivâyet ediyor.

2976. Bize Süleyman b. Harb rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be, Amr b. Mürre'den, (O da) Abdullah b. Selime'den (naklen) rivâyet etti ki, Hazret-i Ali dedeyi, (kardeşlerin) altıncısı olacağında erkek kardeş yerine koyardı.

2977. Bize Ebun-Numan rivâyet edip (dedi ki), bize Vuheyb rivâyet edip (dedi ki), bize Yunus, el-Hasan'dan (naklen) rivâyet etti ki, Hazret-i Ali dedeyi (mirasta, ona) altıda bir pay düşünceye kadar erkek kardeşlerle ortak ederdi.

2978. Bize Haşim İbnu'l-Kasım rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be, Amr b. Mürre'den, (O da) Abdullah b. Selime'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Hazret-i Ali dede ile erkek kardeşleri, (dede onların) altıncısı oluncaya kadar ortak ederdi.

2979. Bize Muhammed b. Yusuf rivâyet edip (dedi ki), bize Süfyan, el-A'meş'ten, (O da) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Hazret-i Ali, dedeyi altı kardeşe kadar erkek kardeşlerle ortak eder, her pay sahibine bir pay verirdi. O, dede ile birlikte olduklarında ne ana-bir erkek kardeşi, ne ana-bir kızkardeşi mirasçı yapardı. Çocukla birlikte olduğunda da dedeye altıda bir paydan fazla vermezdi. Ancak (dedeyle birlikte çocuktan) başkasının bulunması durumu hariç. (O zaman dedeye altıda birden fazla pay verirdi.) O, baba-bir erkek kardeşi, ana-baba bir erkek kardeşle paylaştırmaz, (mirasçı yapmazdı). Ana-baba bir kızkardeşle baba-bir erkek kardeş (ve dede) bulunduğunda ise, (mirasın) yarısını kızkardeşe, diğer yarısını da yarı yarıya dede ile erkek kardeşe verirdi. (Mirasçılar) erkek ve kız kardeşler olduklarında ise, onları dedeyle birlikte, (ona) altıda bir pay düşünceye kadar (mirasa) ortak ederdi.

١٣- باب قَوْلِ عَلِىٍّ فِى الْجَدِّ

٢٩٧٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ عَلِىِّ بْنِ مُسْهِرٍ عَنِ الشَّيْبَانِىِّ عَنِ الشَّعْبِىِّ قَالَ : كَتَبَ ابْنُ عَبَّاسٍ إِلَى عَلِىٍّ وَابْنِ عَبَّاسٍ بِالْبَصْرَةِ : إِنِّى أُتِيتُ بِجَدٍّ وَسِتَّةِ إِخْوَةٍ. فَكَتَبَ إِلَيْهِ عَلِىٌّ : أَنْ أَعْطِ الْجَدَّ سُبْعاً وَلاَ تُعْطِهِ أَحَداً بَعْدَهُ.

٢٩٧٥ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا حَسَنٌ عَنْ إِسْمَاعِيلَ عَنِ الشَّعْبِىِّ فِى سِتَّةِ إِخْوَةٍ وَجَدٍّ قَالَ : أَعْطِ الْجَدَّ السُّدُسَ. قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : كَأَنَّهُ يَعْنِى عَلِىًّا ، الشَّعْبِىُّ يَرْوِيهِ عَنْ عَلِىٍّ.

٢٩٧٦ - أَخْبَرَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَلَمَةَ : أَنَّ عَلِيًّا كَانَ يَجْعَلُ الْجَدَّ أَخاً حَتَّى يَكُونَ سَادِساً.

٢٩٧٧ - أَخْبَرَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا وُهَيْبٌ حَدَّثَنَا يُونُسُ عَنِ الْحَسَنِ : أَنَّ عَلِيًّا كَانَ يُشَرِّكُ الْجَدَّ مَعَ الإِخْوَةِ إِلَى السُّدُسِ.

٢٩٧٨ - حَدَّثَنَا هَاشِمُ بْنُ الْقَاسِمِ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَلَمَةَ قَالَ : كَانَ عَلِىٌّ يُشَرِّكُ بَيْنَ الْجَدِّ وَالإِخْوَةِ حَتَّى يُكُونَ سَادِساً.

٢٩٧٩ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ قَالَ : كَانَ عَلِىٌّ يُشَرِّكُ الْجَدَّ إِلَى سِتَّةٍ مَعَ الإِخْوَةِ ، يُعْطِى كُلَّ صَاحِبِ فَرِيضَةٍ فَرِيضَتَهُ ، وَلاَ يُوَرِّثُ أَخاً لأُمٍّ مَعَ جَدٍّ وَلاَ أُخْتاً لأُمٍّ ، وَلاَ يَزِيدُ الْجَدَّ مَعَ الْوَلَدِ عَلَى السُّدُسِ إِلاَّ أَنْ يَكُونَ غَيْرُهُ ، وَلاَ يُقَاسِمُ بِأَخٍ لأَبٍ مَعَ أَخٍ لأَبٍ وَأُمٍّ ، وَإِذَا كَانَتْ أُخْتٌ لأَبٍ وَأُمٍّ وَأَخٌ لأَبٍ أَعْطَى الأُخْتَ النِّصْفَ وَالنِّصْفَ الآخَرَ بَيْنَ الْجَدِّ وَالأَخِ نِصْفَيْنِ ، وَإِذَا كَانُوا إِخْوَةً وَأَخَوَاتٍ شَرَّكَهُمْ مَعَ الْجَدِّ إِلَى السُّدُسِ.


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget