Nenelerin Miras Payı Hakkında Hazret-i Ebu Bekir'in Görüşü
19. Bâb—Neneler Hakkında Hazret-i Ebu Bekir'in Görüşü
2995. Bize Yezid b. Hârûn haber verip (dedi ki), bize el-Eş'as, ez-Zühri'den, O'nun şöyle dediğini haber verdi: Babanın annesi veya annenin annesi olan bir nene Ebu Bekir'e gelip; "doğrusu benim oğlumun oğlu -veya kızımın oğlu- öldü. Bana da (onun mirasında) benim payımın olduğu haberi ulaştı. Öyle ise, (onun mirasından) bana ne var?" demiş. Ebu Bekir de; "ben Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) onun hakkında birşey buyururken işitmedim. (Bunu) halka soracağım!" cevabını vermiş. Sonra öğle namazını kıldırınca; "hanginiz Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) nene hakkında birşey buyururken işitmiş?" diye sormuş. Muğîre b. Şu'be; "ben" demiş. O; "ne (işittin?)" demiş. (El-Muğîre); "Resûlüllah, ona altıda bir pay verdi" demiş. (Ebu Bekir); "bunu senden başka bilen biri var mı?" demiş. O zaman Muhammed b. Mesleme; "O doğru söyledi" demiş. Bunun üzerine Ebu Bekir ona (yani neneye) altıda bir pay vermiş.
Daha sonra bu (meselenin) aynısı Ömer'e gelmiş. O da; "bilmiyorum, onun hakkında Resûlüllah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) hiçbir şey işitmedim. (Bunu) halka soracağım" demiş. Onlar da O'na, el-Muğîre b. Şu'be ile Muhammed b. Mesleme'nin rivâyet ettiği haberi nakletmişler. O zaman Ömer, (babanın annesi ile annenin annesine hitaben) şöyle demiş: "Hanginiz bu (mirasta) tek başına kalırsa, altıda bir pay onundur. Birlikte bulunursanız, o (yani altıda bir pay) aranızda (bölüştürülür)."
١٩- باب قَوْلِ أَبِى بَكْرٍ الصِّدِّيقِ فِى الْجَدَّاتِ
٢٩٩٥ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا الأَشْعَثُ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ : جَاءَتْ إِلَى أَبِى بَكْرٍ جَدَّةٌ أُمُّ أَبٍ أَوْ أُمُّ أُمٍّ فَقَالَتْ : إِنَّ ابْنَ ابْنِى أَوِ ابْنَ ابْنَتِى تُوُفِّىَ ، وَبَلَغَنِى أَنَّ لِى نَصِيباً فَمَا لِى؟ فَقَالَ أَبُو بَكْرٍ : مَا سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ فِيهَا شَيْئاً ، وَسَأَسْأَلُ النَّاسَ. فَلَمَّا صَلَّى الظُّهْرَ قَالَ : أَيُّكُمْ سَمِعَ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ فِى الْجَدَّةِ شَيْئاً؟ فَقَالَ الْمُغِيرَةُ بْنُ شُعْبَةَ : أَنَا. قَالَ : مَاذَا؟ قَالَ : أَعْطَاهَا رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- سُدُساً. قَالَ : أَيَعْلَمُ ذَلِكَ أَحَدٌ غَيْرُكَ؟ فَقَالَ مُحَمَّدُ بْنُ مَسْلَمَةَ : صَدَقَ. فَأَعْطَاهَا أَبُو بَكْرٍ السُّدُسَ ، فَجَاءَتْ إِلَى عُمَرَ مِثْلُهَا فَقَالَ : مَا أَدْرِى ، مَا سَمِعْتُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فِيهَا شَيْئاً ، وَسَأَسْأَلُ النَّاسَ. فَحَدَّثُوهُ بِحَدِيثِ الْمُغِيرَةِ بْنِ شُعْبَةَ وَمُحَمَّدِ بْنِ مَسْلَمَةَ فَقَالَ عُمَرُ : أَيُّكُمَا خَلَتْ بِهِ فَلَهَا السُّدُسُ ، فَإِنِ اجْتَمَعْتُمَا فَهُوَ بَيْنَكُمَا .