بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
46. Bâb—Şaibenin Mirası
3176. Bize Ebû Nuaym ile Abdullah b. Yezid haber verip şöyle dediler: Bize Şu'be, Seleme b. Küheyl'den, (O da) Ebû Amr eş-Şeybani'den (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: Abdullah demişti ki, "sâibe, malını istediği yere kor (verir)." Abdullah b. Yezid de rivâyetinde dedi ki; Şu'be; "bunu Seleme'den, benden başka hiç kimse işitmedi" demişti.
3177. Bize el-Hakem İbnu'l-Mübarek haber verip (dedi ki), bize Hatim b. Verdân, Yunûs'tan, (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivâyet etti ki, O'na şaibenin miras durumu sorulmuş da, O şöyle cevap vermiş: "Kölelikten her kurtulan, şaibedir!"
3178. Bize Yezid b. Hârûn haber verip (dedi ki), bize Süleyman, Ebû Osman'dan haber verdi ki; O şöyle demiş: Hazret-i Ömer; "sadaka ile sâibe, (Kıyamet'te işe yarayacakları) günleri içindir. (Binaenaleyh, sadaka verildikten, köle de sâibe olarak âzâd edildikten sonra, bu dünyada artık onlardan yararlanılamaz. Onlardan ele geçecek birşey yine hayır yoluna harcanır)" dedi.
3179. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Zekeriyya, Âmir'den rivâyet edip dedi ki, Âmire, sâibe olarak âzâd edilen kölenin velâ’sının kime ait olduğu soruldu da O; "onu âzâd edene aittir" cevabını verdi.
3180. Bize Ebû Hatim el-Basri -ki O, Ravh b. Eslem'dir-, rivâyet edip (dedi ki), bize Bişr İbnu'l-Mufaddal rivâyet edip (dedi ki), bize Abdurrahman b. İshak, babasından, (O da) Abdurrahman b. Amr'dan (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: Azad edilmiş biri, Hazret-i Osman zamanında âzâd edeni ("mevlası") olmadığı bir halde ölmüştü de, (Hazret-i Osman) emredip malı beytü'l-mal'e konulmuştu.
3181. Bize Ya'lâ rivâyet edip (dedi ki), bize İsmail, Âmir'den, (O da) Mesrûk'tan (naklen) rivâyet etti ki; O, azadlık mevlâsı olmadığı halde ölen (azadlı) bir adam hakkında şöyle dedi: "Onun malı vasiyet ettiği yere verilir. Eğer vasiyet etmemişse, beytü'l-mal'e konulur!"
3182. Bize Ebû Saîd b. Amr, Ebû Bekir b. Ebi Meryem'den, (O da) Damra, Raşid b. Sa'd ve diğerlerinden (naklen) rivâyet etti ki; onlar, sâibe olarak âzâd edilen kimse hakkında şöyle dediler: "Şüphesiz onun velâ'si, onu âzâd eden kimseye aittir. (Zira âzâd eden), onu sadece kölelikten salıvermiştir, azadlıktan salıvermemiştir! "
3183. Bize Ebû Bekir b. Ebi Şeybe rivâyet edip (dedi ki), bize Ebû Davud, Şu'be'den rivâyet etti ki; O şöyle demiş: Bana Mansur, İbrahim ile eş-Şa'bi'den haber verdi ki, onlar; "şaibenin velâ'sının satılması ve hibe edilmesinde hiçbir mahzur yoktur" demişler.
3184. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize el-Mes'ûdi, el-Kasım'dan rivâyet etti ki; O şöyle demiş: Bir adam bir köleyi sâibe olarak âzâd etmiş ve Abdullah'a gelip; "doğrusu ben bir kölemi sâibe olarak âzâd etmiştim. İşte bunlar da onun geriye bıraktıkları" dedi. (Abdullah da); "onlar senindir" karşılığını verdi. (Adam); "benim onlara ihtiyacım yok" dedi. (O zaman Abdullah) şöyle dedi: "Öyleyse onları şuraya koy. Çünkü burada (onları verebileceğimiz) çok mirasçı (ihtiyaç sahibi pek çok kimse) vardır!"
٤٦- باب مِيرَاثِ السَّائِبَةِ
٣١٧٦ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ يَزِيدَ قَالاَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ سَلَمَةَ بْنِ كُهَيْلٍ عَنْ أَبِى عَمْرٍو الشَّيْبَانِىِّ قَالَ قَالَ عَبْدُ اللَّهِ : السَّائِبَةُ يَضَعُ مَالَهُ حَيْثُ شَاءَ. قَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يَزِيدَ قَالَ شُعْبَةُ لَمْ يَسْمَعْ هَذَا مِنْ سَلَمَةَ أَحَدٌ غَيْرِى .
٣١٧٧ - أَخْبَرَنَا الْحَكَمُ بْنُ الْمُبَارَكِ حَدَّثَنَا حَاتِمُ بْنُ وَرْدَانَ عَنْ يُونُسَ عَنِ الْحَسَنِ : سُئِلَ عَنْ مِيرَاثِ السَّائِبَةِ فَقَالَ : كُلُّ عَتِيقٍ سَائِبَةٌ.
٣١٧٨ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا سُلَيْمَانُ عَنْ أَبِى عُثْمَانَ قَالَ قَالَ عُمَرُ : الصَّدَقَةُ وَالسَّائِبَةُ لِيَوْمِهِمَا.
٣١٧٩ - حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا زَكَرِيَّا عَنْ عَامِرٍ قَالَ : سُئِلَ عَامِرٌ عَنِ الْمَمْلُوكِ يُعْتَقُ سَائِبَةً لِمَنْ وَلاَؤُهُ؟ قَالَ : لِلَّذِى أَعْتَقَهُ.
٣١٨٠ - حَدَّثَنَا أَبُو حَاتِمٍ الْبَصْرِىُّ - هُوَ رَوْحُ بْنُ أَسْلَمَ - حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ الْمُفَضَّلِ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِسْحَاقَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَمْرٍو قَالَ : مَاتَ مَوْلًى عَلَى عَهْدِ عُثْمَانَ لَيْسَ لَهُ وَالٍ ، فَأَمَرَ بِمَالِهِ فَأُدْخِلَ بَيْتَ الْمَالِ.
٣١٨١ - حَدَّثَنَا يَعْلَى حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ عَنْ عَامِرٍ عَنْ مَسْرُوقٍ فِى رَجُلٍ مَاتَ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ مَوْلَى عَتَاقَةٍ قَالَ : مَالُهُ حَيْثُ أَوْصَى بِهِ ، فَإِنْ لَمْ يَكُنْ أَوْصَى فَهُوَ فِى بَيْتِ الْمَالِ.
٣١٨٢ - حَدَّثَنَا أَبُو سَعِيدِ بْنُ عَمْرٍو عَنْ أَبِى بَكْرِ بْنِ أَبِى مَرْيَمَ عَنْ ضَمْرَةَ وَرَاشِدِ بْنِ سَعْدٍ وَغَيْرِهِمَا قَالُوا فِيمَنْ أُعْتِقَ سَائِبَةً : إِنَّ وَلاَءَهُ لِمَنْ أَعْتَقَهُ ، إِنَّمَا سَيَّبَهُ مِنَ الرِّقِّ وَلَمْ يُسَيِّبْهُ مِنَ الْوَلاَءِ.
٣١٨٣ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ عَنْ شُعْبَةَ قَالَ أَخْبَرَنِى مَنْصُورٌ عَنْ إِبْرَاهِيمَ وَالشَّعْبِىِّ قَالاَ : لاَ بَأْسَ بِبَيْعِ وَلاَءِ السَّائِبَةِ وَهِبَتِهِ.
٣١٨٤ - حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا الْمَسْعُودِىُّ عَنِ الْقَاسِمِ قَالَ : أَعْتَقَ رَجُلٌ غُلاَماً سَائِبَةً فَأَتَى عَبْدَ اللَّهِ وَقَالَ : إِنِّى أَعْتَقْتُ غُلاَماً لِى سَائِبَةً وَهَذِهِ تَرِكَتُهُ. قَالَ : هِىَ لَكَ. قَالَ : لاَ حَاجَةَ لِى فِيهَا. قَالَ : فَضَعْهَا فَإِنَّ هَا هُنَا وَارِثاً كَثِيراً.