Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 54. Bâb—Miras Paylarının Ortak Paydadan Fazla Olması (Avl) Hakkında

3225. Bize Muhammed b. Yunus rivâyet edip (dedi ki), bize Süfyân, İbn Cüreyc'den, (O) Atâ'dan, (O da) İbn Abbas'tan (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: "(Kur'an'da belirlenmiş) miras payları altıdan ibarettir. Biz onları "avl" ettirmeyiz (arttırmayız)!"

3226. Bize Muhammed b. İmran, Muâviye b. Meysere'den, (O) Şureyh'ten, (O da) Eyyub İbnu'l-Hâris'ten (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: (Kadı) Şureyh'e iki kız ile ana-baba ve kocanın miras meselesi hakkında dava götürülmüş, O da bu hususta hüküm vermişti. Sonra bu koca, camide (Şureyh'ten) şikayetlenmeye başlamıştı. Bunun üzerine Abdullah b. Rabah adam gönderip onu yakalatmış, Şureyh'e de (gelmesi için) haber salmıştı. (Şureyh gelince); "bu (adam hakkında) ne dersin?" demiş, O da şöyle cevap vermişti: "Bu beni zalim bir kişi zannediyor. Ben de onu, şikayetini açığa vuran ve yaygın bir hükmü gizleyen günahkâr biri sanıyorum!" O zaman adam (yani şikâyetçi koca) O'na; "iki kız, ana-baba ve kocanın (miras payları) hakkında ne dersin?" diye sormuş, O da; "malın hepsinin dörtte biri kocanındır. Ana-babaya altıda iki pay vardır. Kalan ise kızındır" karşılığını vermişti. (Bunun üzerine adam); "Öyleyse bana neden noksan verdin?" demiş, (Kadı Şureyh de) şöyle cevap vermişti: "Sana ben noksan vermedin. Sana Allah noksan verdi: Üçte iki pay iki kızın, altıda iki pay ana-babanın, dörtte bir pay kocanındır. Böylece (bu mesele) yedi buçuk paydan ibaret olur. Yani senin miras meselen, artıktır (yani payları ortak paydadan çoktur),"

٥٤- باب فِى عَوْلِ الْفَرَائِضِ

٣٢٢٥ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ عَنْ عَطَاءٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ : الْفَرَائِضُ مِنْ سِتَّةٍ لاَ نُعِيلُهَا.

٣٢٢٦ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِمْرَانَ حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ بْنُ مَيْسَرَةَ بْنِ شُرَيْحٍ عَنْ أَيُّوبَ بْنِ الْحَارِثِ قَالَ : اخْتُصِمَ إِلَى شُرَيْحٍ فِى بِنْتَيْنِ وَأَبَوَيْنِ وَزَوْجٍ فَقَضَى فِيهَا ، فَأَقْبَلَ الزَّوْجُ يَشْكُوهُ فِى الْمَسْجِدِ فَأَرْسَلَ إِلَيْهِ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ رَبَاحٍ فَأَخَذَهُ وَبَعَثَ إِلَى شُرَيْحٍ فَقَالَ : مَا يَقُولُ هَذَا؟ قَالَ : هَذَا يَخَالُنِى امْرَأً جَائِراً ، وَأَنَا إِخَالُهُ امْرَأً فَاجِراً يُظْهِرُ الشَّكْوَى ، وَيَكْتُمُ قَضَاءً سَائِراً. فَقَالَ لَهُ الرَّجُلُ : مَا تَقُولُ فِى بِنْتَيْنِ وَأَبَوَيْنِ وَزَوْجٍ؟ فَقَالَ : لِلزَّوْجِ الرُّبُعُ مِنْ جَمِيعِ الْمَالِ ، وَلِلأَبَوَيْنِ السُّدُسَانِ ، وَمَا بَقِىَ فَلِلاِبْنَتَيْنِ. قَالَ : فَلأَىِّ شَىْءٍ نَقَصْتَنِى؟ قَالَ : لَيْسَ أَنَا نَقَصْتُكَ ، اللَّهُ نَقَصَكَ لِلاِبْنَتَيْنِ الثُّلُثَانِ وَلِلأَبَوَيْنِ السُّدُسَانِ وَلِلزَّوْجِ الرُّبُعُ ، فَهِىَ مِنْ سَبْعَةٍ وَنِصْفٍ ، وَيُضْرَبُ فِى نَصِيبِهَا عَائِلَةٌ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 53. Bab—Velâ'nın Satılması

3219. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Süfyân, Abdullah b. Dinar'dan, (O da) İbn Ömer'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), velâ'nın satılmasını ve bağışlanmasını yasakladı."

3220. Bize Müslim rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be rivâyet edip (dedi ki), bize Abdullah b. Dinar, İbn Ömer'den (naklen) rivâyet etti ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), velâ'nın satılmasını ve bağışlanmasını yasaklamıştı.

3221. Bize Ya'lâ rivâyet edip (dedi ki), bize Abdulmelik, Atadan rivâyet etti ki; O şöyle demiş: Ben İbn Abbas'ı şöyle derken işittim: "Velâ ne satılır, ne bağışlanır. Velâ, âzâd eden kimseye aittir!"

3222. Bize Ca'fer b. Avn, Saîd'den, (O) Ebû Ma'şer'den, (Oda) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: Abdullah dedi ki; "Velâ, neseb akrabalığı gibi bir akrabalıktır. O ne satılır, ne bağışlanır!"

3223. Bize Müslim rivâyet edip (dedi ki), bize Hemmâm rivâyet edip (dedi ki), bize Katâde, el-Hasan ile Saîd İbnu'l-Müseyyeb'den rivâyet etti ki; onlar, velâ'nın satılmasını mekruh görmüşlerdi.

3224. Bize Abdullah b. Saîd rivâyet edip (dedi ki), bize İbn İdris, İbn Cüreyc'den, (O da) Atâ'dan (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: İbn Abbas dedi ki: "Velâ satılmaz. Bir adamın boynundan iki defa kazanç sağlanır mı?"

٥٣- باب بَيْعِ الْوَلاَءِ

٣٢١٩ - إتحاف أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ : نَهَى رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- عَنْ بَيْعِ الْوَلاَءِ وَعَنْ هِبَتِهِ.

٣٢٢٠ - حَدَّثَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ دِينَارٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ : أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- نَهَى عَنْ بَيْعِ الْوَلاَءِ وَعَنْ هِبَتِهِ.

٣٢٢١ - حَدَّثَنَا يَعْلَى حَدَّثَنَا عَبْدُ الْمَلِكِ عَنْ عَطَاءٍ قَالَ سَمِعْتُ ابْنَ عَبَّاسٍ يَقُولُ : لاَ يُبَاعُ الْوَلاَءُ وَلاَ يُوهَبُ ، وَالْوَلاَءُ لِمَنْ أَعْتَقَ.

٣٢٢٢ - حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ عَوْنٍ عَنْ سَعِيدٍ عَنْ أَبِى مَعْشَرٍ عَنْ إِبْرَاهِيمَ قَالَ قَالَ عَبْدُ اللَّهِ : الْوَلاَءُ لُحْمَةٌ كَلُحْمَةِ النَّسَبِ لاَ يُبَاعُ وَلاَ يُوهَبُ.

٣٢٢٣ - حَدَّثَنَا مُسْلِمٌ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ عَنِ الْحَسَنِ وَسَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ : أَنَّهُمَا كَرِهَا بَيْعَ الْوَلاَءِ.

٣٢٢٤ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا ابْنُ إِدْرِيسَ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ عَنْ عَطَاءٍ قَالَ قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ : لاَ يُبَاعُ الْوَلاَءُ أَيُؤْكَلُ بِرَقَبَةِ رَجُلٍ مَرَّتَيْنِ؟


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 52. Bâb—Velâ'dan Kadınlara Ait Olanlar

3203. Bize Ya'lâ b. Ubeyd rivâyet edip (dedi ki), bize Abdulmelik, Atâ'dan rivâyet etti ki, O'na, ölen ve geriye, oğulları ve kızları bulunan mükâteb bir köle bırakan adam hakkında; (bu mükâtebin) velasından (ölenin) hanımlarına birşey var mıdır? diye sorulmuş da, O şöyle cevap vermiş: "Hanımları, (bu mükâtebin) üzerine mükâteblikten dolayı düşen borca mirasçı olurlar. Vela, kadınların mükâteblik anlaşması yaptılan veya âzâd ettikleri şeyler dışında, kadınlara değil, erkeklere ait olur!"

3204. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Şerîk, Leys'ten, (O da) Tâvûs'tan (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: "Kadınlar veladan sadece âzâd ettikleri şeye veya âzâd ettikleri kimselerin âzâd ettiği şeye mirasçı olurlar!"

3205. Bize Muhammed b. İsa rivâyet edip (dedi ki), bize Ebû Süfyân, Ma'mer'den, (O da) Yahya b. Ebi Kesir'den (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: Bir adam ölmüş ve geriye mükâteb bir köle bırakmış. Sonra bu mükâteb de ölmüş ve geriye bir miktar mal bırakmış. O zaman İbnu'l-Müseyyeb ile Ebû Seleme b. Abdirrahman, bu (kölenin) mükâtebliğinden geriye kalan miktarı efendisinin erkek ve kız çocuklarına mirastaki paylarına göre taksim etmiş. Mükâteblik (bedelinin ödenmesinden sonra) artan malı ise, efendisinin kız çocuklarına değil, sadece erkek çocuklarına ait kılmış!

3206. Bize Muhammed b. İsa haber verip (dedi ki), bize Abdüsselam b. Harb, el-A'meş'ten, (O) İbrahim'den, (O da) Hazret-i Ömer, Hazret-i Ali ve Hazret-i Zeyd'den (naklen) rivâyet etti ki, onlar; "velâ hakkı en yakınındır" dediler. Onlar kadınları velâ'dan da sadece âzâd ettikleri veya mükâteblik andlaşması yaptıkları şeye mirasçı kılarlardı.

3207. Bize Muhammed b. İsa rivâyet edip (dedi ki), bize İsmail b. İbrahim, Halid'den, (O da) Ebû Kılâbe'den (naklen) rivâyet etti ki.... [HA]

3208. (Dârimî dedi ki); bize İbn Vehb Yunûs'tan, (O) ez-Zühri'den, (O da) Saîd İbnu'l-Müseyyeb'den (naklen) rivâyet etti ki... [HA]

3209. (Dârimî dedi ki); bize İbn Ebi'z-Zinâd babasından, (O da) Süleyman b. Yesâr'dan (naklen) rivâyet etti ki; onlar (yani Ebû Kılâbe, Saîd ve Süleyman) şöyle dediler: "Kadınlar velâ'dan sadece âzâd ettileri veya mükâteblik andlaşması yaptıkları şeye mirasçı olurlar!"

3210. Bize Muhammed b. İsa, Muaz'dan, (O) el-Eş'as'tan, (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: "Kadınlar velâ'dan sadece âzâd ettikleri veya âzâd ettikleri kimselerin âzâd ettiği şeye mirasçı olurlar; fakat lânetleşen kadın hariç! Çünkü o, babasının kendisine ait olmadığını söylediği çocuğunun âzâd ettiği kimseye mirasçı olur."

3211. Bize Muhammed b. İsa rivâyet edip (dedi ki), bize İbn Vehb, Yunûs'tan, (O) ez-Zühri'den, (O) Salim'den, (O da) babasından (naklen) rivâyet etti ki; Hazret-i Ömer'in azadlılanna, Hazret-i Ömer'in kızları değil, sadece o (yani Salim'in babası İbn Ömer) mirasçı olurdu.

3212. Bize Amr b. Avn, Halid b. Abdillah'tan, (O) Halid el-Hazza'dan, (O da) Ebû Kılâbe'den (naklen) haber verdi ki; O, ölen ve geriye oğullarını bırakan, onların da malını ve azadlılarını miras aldıkları, sonra da oğullarının öldüğü kadın hakkında şöyle dedi: "Velâ hakkı, kadının asabesine döner!"

3213. Bize Ubeydullah, İsrail'den, (O da) Mansur'dan (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle demiş: Ben İbrahim'e; bir kölesiyle mükâtebe sözleşmesi yapan, sonra ölen ve geriye erkek, kız çocuklar bırakan bir adamın durumunu sordum da, O şöyle cevap verdi: "(Velâ hakkı) kızlara değil, sadece erkeklere aittir!"

3214. Bize Ebu'n-Nu'man rivâyet edip (dedi ki), bize Vuheyb rivâyet edip (dedi ki), bize Yunus, el-Hasan'dan rivâyet etti ki; O, ölen ve geriye azadlı bırakan kadın hakkında şöyle derdi: "Velâ hakkı oğullarına aittir. Onlar ölünce (velâ), kadının asabesine döner."

3215. Bize Saîd b. Âmir rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be, Muğîre'den, (O da) İbrahim'den (naklen) haber verdi ki; O şöyle dedi: "Kendilerinin bizzat âzâd ettiklerinin dışında, veladan kadınlara hiçbir şey yoktur."

3216. Bize Saîd b. Âmir, İbn Avn'dan, (O da) Muhammed'den (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: Ömer'in bir azadlısı ölmüştü de Ömer'in oğlu (Abdullah), Zeyd b. Sabit'e sorup; "bu (azadlının) mirasından Ömer'in kızlarına birşey var mı?" demişti. O da şöyle cevap vermişti: "Onlar için birşey olacağı görüşünde değilim. (Ama) onlara (birşey) vermeyi dilersen, verebilirsin!"

3217. Bize Abdullah b. Saîd rivâyet edip (dedi ki), bize Ebû Usâme, Hişam'dan, (O da) basından (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: "Velâ'yı, mirası elde eden kimse elde eder!"

3218. Bize Abdullah b. Saîd rivâyet edip (dedi ki), bize Ebû Halid rivâyet edip (dedi ki), bize Yahya, Ebû Bekir b. Amr b. Hazm'dan (naklen) rivâyet etti ki, Muharib kabilesinden bir kadın, kölesinin velâ'ını Abdurrahman b. Amr b. Hazm'a bağışlamış. Derken (kadın) ölmüş. Bunun üzerine (kadının akrabası olan) mevlâlar Hazret-i Osman'a dava etmişler. Hazret-i Osman da, (azadlı köleden) söylemiş olduğu şeye dair delil istemiş. (Ravi sözüne devamla) dedi ki: O da delil getirmiş. O zaman Hazret-i Osman ona; "git de dilediğin kimse ile mevlâlık (hükmi akrabalık) bağı kur" demiş. (Bu olayı nakleden) Ebû Bekir dedi ki: "O da Abdurrahman b. Amr b. Hazm ile mevlâlık bağı kurmuş."

٥٢- باب مَا لِلنِّسَاءِ مِنَ الْوَلاَءِ

٣٢٠٣ - أَخْبَرَنَا يَعْلَى بْنُ عُبَيْدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْمَلِكِ عَنْ عَطَاءٍ فِى الرَّجُلِ يَمُوتُ وَيَتْرُكُ مُكَاتَباً وَلَهُ بَنُونَ وَبَنَاتٌ أَيَكُونُ لِلنِّسَاءِ مِنَ الْوَلاَءِ شَىْءٌ؟ قَالَ : تَرِثُ النِّسَاءُ مِمَّا عَلَى ظَهْرِهِ مِنْ مُكَاتَبَتِهِ ، وَيَكُونُ الْوَلاَءُ لِلرِّجَالِ دُونَ النِّسَاءِ إِلاَّ مَا كَاتَبْنَ أَوْ أَعْتَقْنَ.

٣٢٠٤ - حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا شَرِيكٌ عَنْ لَيْثٍ عَنْ طَاوُسٍ قَالَ : لاَ يَرِثُ النِّسَاءُ مِنَ الْوَلاَءِ إِلاَّ مَا أَعْتَقْنَ أَوْ أَعْتَقَ مَنْ أَعْتَقْنَ.

٣٢٠٥ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى حَدَّثَنَا أَبُو سُفْيَانَ عَنْ مَعْمَرٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِى كَثِيرٍ قَالَ : تُوُفِّىَ رَجُلٌ وَتَرَكَ مُكَاتَباً ثُمَّ مَاتَ الْمُكَاتَبُ وَتَرَكَ مَالاً فَجَعَلَ ابْنُ الْمُسَيَّبِ وَأَبُو سَلَمَةَ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ مَا بَقِىَ مِنْ مُكَاتَبَتِهِ بَيْنَ بَنِى مَوْلاَهُ ، الرِّجَالُ وَالنِّسَاءُ عَلَى مِيرَاثِهِمْ ، وَمَا فَضَلَ مِنَ الْمَالِ بَعْدَ كِتَابَتِهِ فَلِلرِّجَالِ مِنْهُمْ مِنْ بَنِى مَوْلاَهُ دُونَ النِّسَاءِ.

٣٢٠٦ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى حَدَّثَنَا عَبْدُ السَّلاَمِ بْنُ حَرْبٍ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عُمَرَ وَعَلِىٍّ وَزَيْدٍ أَنَّهُمْ قَالُوا : الْوَلاَءُ لِلْكُبْرِ ، وَلاَ يَرِثُونَ النِّسَاءَ مِنَ الْوَلاَءِ إِلاَّ مَا أَعْتَقْنَ أَوْ كَاتَبْنَ.

٣٢٠٧ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ عَنْ خَالِدٍ عَنْ أَبِى قِلاَبَةَ ح

٣٢٠٨ - وَحَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ عَنْ يُونُسَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ ح

٣٢٠٩ - وَحَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى الزِّنَادِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ يَسَارٍ أَنَّهُمْ قَالُوا : لاَ تَرِثُ النِّسَاءُ مِنَ الْوَلاَءِ إِلاَّ مَا أَعْتَقْنَ أَوْ كَاتَبْنَ.

٣٢١٠ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى حَدَّثَنَا مُعَاذٌ عَنْ أَشْعَثَ عَنِ الْحَسَنِ قَالَ : لاَ تَرِثُ النِّسَاءُ مِنَ الْوَلاَءِ إِلاَّ مَا أَعْتَقْنَ أَوْ أَعْتَقَ مَنْ أَعْتَقْنَ إِلاَّ الْمُلاَعَنَةُ ، فَإِنَّهَا تَرِثُ مَنْ أَعْتَقَ ابْنَهَا وَالَّذِى انْتَفَى مِنْهُ أَبُوهُ.

٣٢١١ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ عَنْ يُونُسَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَالِمٍ عَنْ أَبِيهِ : أَنَّهُ كَانَ يَرِثُ مَوَالِىَ عُمَرَ دُونَ بَنَاتِ عُمَرَ.

٣٢١٢ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَوْنٍ عَنْ خَالِدِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ خَالِدٍ الْحَذَّاءِ عَنْ أَبِى قِلاَبَةَ فِى امْرَأَةٍ مَاتَتْ وَتَرَكَتْ بَنِيهَا فَوَرِثُوهَا مَالاً وَمَوَالِىَ ، ثُمَّ مَاتَ بَنُوهَا ، قَالَ : يَرْجِعُ الْوَلاَءُ إِلَى عَصَبَةِ الْمَرْأَةِ.

٣٢١٣ - حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى عَنْ إِسْرَائِيلَ عَنْ مَنْصُورٍ قَالَ : سَأَلْتُ إِبْرَاهِيمَ عَنْ رَجُلٍ كَاتَبَ عَبْداً لَهُ ثُمَّ مَاتَ وَتَرَكَ وَلَداً رِجَالاً وَنِسَاءً ، قَالَ : لِلذُّكُورِ دُونَ الإِنَاثِ.

٣٢١٤ - حَدَّثَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا وُهَيْبٌ أَخْبَرَنَا يُونُسُ عَنِ الْحَسَنِ أَنَّهُ كَانَ يَقُولُ فِى امْرَأَةٍ مَاتَتْ وَتَرَكَتْ مَوْلًى قَالَ : الْوَلاَءُ لِبَنِيهَا ، فَإِذَا مَاتُوا رَجَعَ إِلَى عَصَبَتِهَا.

٣٢١٥ - حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ عَامِرٍ أَخْبَرَنَا شُعْبَةُ عَنْ مُغِيرَةَ عَنْ إِبْرَاهِيمَ قَالَ : لَيْسَ لِلنِّسَاءِ مِنَ الْوَلاَءِ شَىْءٌ إِلاَّ مَا أَعْتَقَتْ هِىَ بِنَفْسِهَا.

٣٢١٦ - حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ عَامِرٍ عَنِ ابْنِ عَوْنٍ عَنْ مُحَمَّدٍ قَالَ : مَاتَ مَوْلًى لِعُمَرَ فَسَأَلَ ابْنُ عُمَرَ زَيْدَ بْنَ ثَابِتٍ فَقَالَ : هَلْ لِبَنَاتِ عُمَرَ مِنْ مِيرَاثِهِ شَىْءٌ؟ قَالَ : مَا أَرَى لَهُنَّ شَيْئاً ، وَإِنْ شِئْتَ أَنْ تُعْطِيَهُنَّ أَعْطَيْتَهُنَّ.

٣٢١٧ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ عَنْ هِشَامٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ : يُحْرِزُ الْوَلاَءَ مَنْ يُحْرِزُ الْمِيرَاثَ.

٣٢١٨ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا أَبُو خَالِدٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ أَبِى بَكْرِ بْنِ عَمْرِو بْنِ حَزْمٍ : أَنَّ امْرَأَةً مِنْ مُحَارِبٍ وَهَبَتْ وَلاَءَ عَبْدِهَا لِنَفْسِهِ فَأَعْتَقَتْهُ ، فَوَهَبَ وَلاَءَ نَفْسِهِ لِعَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَمْرِو بْنِ حَزْمٍ ، وَمَاتَتْ فَخَاصَمَتِ الْمَوَالِى إِلَى عُثْمَانَ فَدَعَا عُثْمَانُ الْبَيِّنَةَ عَلَى مَا قَالَ ، قَالَ : فَأَتَى الْبَيِّنَةُ. فَقَالَ لَهُ عُثْمَانُ : اذْهَبْ فَوَالِ مَنْ شِئْتَ. قَالَ أَبُو بَكْرٍ : فَوَالَى عَبْدَ الرَّحْمَنِ بْنَ عَمْرِو بْنِ حَزْمٍ.


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget