Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 55. Bâb—Vela'yı (Kendi Tarafına) Çekme ('Cerru'l-Vela') Hakkı

3227. Bize Muhammed b. Uyeyne, Ali b. Mushir'den, (O) Eş'as'tan, (O) eş-Şa'bi'den, (O da) Hazret-i Ali, Hazret-i Ömer ve Hazret-i Zeyd'den (naklen) rivâyet etti ki, onlar şöyle dediler: "Baba, çocuğunun velâ'sını (kendi tarafına) çeker."

3228. Bize Muhammed b. Uyeyne, Ali b. Mushir'den, (O) Eş'as'tan, (O da) eş-Şa'bi'den (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: "Dede (torununun) velâ'sını (kendi tarafına) çeker."

3229. Bize Muhammed b. Uyeyne, Ali b. Mushir'den, (O) Eş'as'tan, (O) İbn Sîrîn'den, (O da) Şureyh'ten (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: "Baba çocuğunun velâ'sım (kendi tarafina) çeker."

3230. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Zekeriyya, Amir'den (naklen) rivâyet etti ki, Ona; hür babası ve hür bir kadından oğulları var iken ölen bir kölenin çocuklarının velâ’sının kime ait olduğu (sorulmuş), O da; "dedenin mevlâlanna aittir" cevabını vermiştir.

3231. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize İsrail, Muğîre'den, (O da) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti ki; O, mükâteblik bedelinin yarısını ödemiş ve hür bir kadından bir çocuğa sahip iken ölen mükâteb köle hakkında şöyle dedi: "Ben onun mutlaka çocuğunun velâ'sım (kendi tarafına) çektiği görüşündeyim!"

3232. Bize Süleyman b. Harb rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be, el-Hakem'den, (O da) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: Şureyh, vermiş olduğu bir hükümden geri dönmezdi. Derken el-Esved O'na nakletmişti ki, Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) şöyle demiş: "Köle erkek, hür kadınla evlenip de (bu kadın ondan) hür çocuklar doğurduğunda, daha sonra da (baba olan bu köle) âzâd olduğunda, (çocukların) velâ'sı babalarının mevlâlanna döner!" Bunun üzerine Şureyh (bu meselede daha önce vermiş olduğu hükümden dönüp) bu hükmü kabul etmişti.

3233. Bize Ya'lâ, el-A'meş'ten, (O da) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: Hazret-i Ömer demiş ki; "nikâhı altında hür bir kadın bulunan kölenin (bu kadından olacak) çocuğu, annesinin azadlığı sebebiyle âzâd olur. Sonra baba âzâd olunca, (bu çocuğun) velâ'sını (kendi tarafına) çeker."

3234. Bize Müslim rivâyet edip (dedi ki), bize Abdulvaris, Kesir b. Şmzır'den, (O da) Atâ'dan (naklen) rivâyet etti ki; O, kölenin nikahında bulunan hür kadın hakkında şöyle dedi: "(Bu kadının) ondan, köle iken doğurduğu çocuklara gelince, onların velâ'sı kadının nimet sahiplerine aittir", ondan, hür iken doğurduklarına gelince, onların velâ'sı ise kocanın nimet sahiplerine (yani mevlalarına) aittir.

3235. Bize Ca'fer b. Avn, el-A'meş'ten, (O da) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: Hazret-i Ömer demiş ki: Hür kadın, kölenin nikâhı altında olup da ondan bir oğlan doğurduğunda, bu (oğlan), annesinin azadlığı sebebiyle âzâd olur; velâ'sı da annesinin mevlalarına ait olur. Daha sonra (baba olan) köle âzâd edildiğinde, (çocuğun) velâ'sı babasının mevlalarına çekilir!"

3236. Bize el-Hakem İbnu'l-Mübarek rivâyet edip (dedi ki), bize Muhammed b. Seleme, İbn İshak'tan, (O) el-Alâ b. Abdırrahman'dan, (O da) babasından (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: Annem, Hurka kabilesinin bir azadlısı idi. Babam Yakûb ise Malik b. Evs İbni'l-Hadesan'ın mükâteb bir kölesi idi. Sonra babam mükâteblik bedelini ödeyip (âzâd olmuştu). Derken birgün (annemin mevlâsı olan) Hurka'lı, Hazret-i Osman'ın huzuruna girip benim için hak -yani maaş- istemişti. Hazret-i Osman'ın yanında da Malik b. Evs vardı. O zaman (Malik); "bu benim azadlımdır" demiş ve ikisi Hazret-i Osman'a davalaşmışlardı. O da onu (yani azadlı için verilecek maaşı) Hurka'lıya hükmetmişti.

٥٥- باب جَرِّ الْوَلاَءِ

٣٢٢٧ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ عَلِىِّ بْنِ مُسْهِرٍ عَنْ أَشْعَثَ عَنِ الشَّعْبِىِّ عَنْ عَلِىٍّ وَعُمَرَ وَزَيْدٍ قَالُوا : الْوَالِدُ يَجُرُّ وَلاَءَ وَلَدِهِ.

٣٢٢٨ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ عَلِىِّ بْنِ مُسْهِرٍ عَنْ أَشْعَثَ عَنِ الشَّعْبِىِّ قَالَ : الْجَدُّ يَجُرُّ الْوَلاَءَ.

٣٢٢٩ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ عَلِىِّ بْنِ مُسْهِرٍ عَنْ أَشْعَثَ عَنِ ابْنِ سِيرِينَ عَنْ شُرَيْحٍ قَالَ : الْوَالِدُ يَجُرُّ وَلاَءَ وَلَدِهِ.

٣٢٣٠ - حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا زَكَرِيَّا عَنْ عَامِرٍ فِى مَمْلُوكٍ تُوُفِّىَ وَلَهُ أَبٌ حُرٌّ وَلَهُ بَنُونَ مِنِ امْرَأَةٍ حُرَّةٍ لِمَنْ وَلاَءُ وَلَدِهِ؟ قَالَ : لِمَوَالِى الْجَدِّ.

٣٢٣١ - حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ عَنْ مُغِيرَةَ عَنْ إِبْرَاهِيمَ فِى مُكَاتَبٍ مَاتَ وَقَدْ أَدَّى نِصْفَ مُكَاتَبَتِهِ وَلَهُ وَلَدٌ مِنِ امْرَأَةٍ أَحْرَارٌ ، قَالَ : مَا أُرَاهُ إِلاَّ قَدْ جَرَّ وَلاَءَ وَلَدِهِ.

٣٢٣٢ - حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنِ الْحَكَمِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ قَالَ : كَانَ شُرَيْحٌ لاَ يَرْجِعُ عَنْ قَضَاءٍ يَقْضِى بِهِ ، فَحَدَّثَهُ الأَسْوَدُ أَنَّ عُمَرَ قَالَ : إِذَا تَزَوَّجَ الْمَمْلُوكُ الْحُرَّةَ فَوَلَدَتْ أَوْلاَداً أَحْرَاراً ثُمَّ عُتِقَ بَعْدَ ذَلِكَ رَجَعَ الْوَلاَءُ لِمَوَالِى أَبِيهِمْ. فَأَخَذَ بِهِ شُرَيْحٌ.

٣٢٣٣ - حَدَّثَنَا يَعْلَى عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ قَالَ قَالَ عُمَرُ فِى الْمَمْلُوكِ يَكُونُ تَحْتَهُ الْحُرَّةُ : يُعْتَقُ الْوَلَدُ بِعِتْقِ أُمِّهِ ، فَإِذَا عُتِقَ الأَبُ جَرَّ الْوَلاَءَ.

٣٢٣٤ - حَدَّثَنَا مُسْلِمٌ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَارِثِ عَنْ كَثِيرِ بْنِ شِنْظِيرٍ عَنْ عَطَاءٍ فِى الْحُرَّةِ تَحْتَ الْعَبْدِ قَالَ : أَمَّا مَا وَلَدَتْ مِنْهُ وَهُوَ عَبْدٌ فَوَلاَؤُهُمْ لأَهْلِ نِعْمَتِهَا ، وَمَا وَلَدَتْ مِنْهُ وُهُوَ حُرٌّ فَوَلاَؤُهُمْ لأَهْلِ نِعْمَتِهِ.

٣٢٣٥ - حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ عَوْنٍ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ قَالَ قَالَ عُمَرُ : إِذَا كَانَتِ الْحُرَّةُ تَحْتَ الْمَمْلُوكِ فَوَلَدَتْ لَهُ غُلاَماً فَإِنَّهُ يُعْتَقُ بِعِتْقِ أُمِّهِ وَوَلاَؤُهُ لِمَوَالِى أُمِّهِ ، فَإِذَا أُعْتِقَ الأَبُ جَرَّ الْوَلاَءَ إِلَى مَوَالِى أَبِيهِ.

٣٢٣٦ - حَدَّثَنَا الْحَكَمُ بْنُ الْمُبَارَكِ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ عَنِ ابْنِ إِسْحَاقَ عَنِ الْعَلاَءِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِيهِ قَالَ : كَانَتْ أُمِّى مَوْلاَةً لِلْحُرَقَةِ وَكَانَ أَبِى يَعْقُوبُ مُكَاتَباً لِمَالِكِ بْنِ أَوْسِ بْنِ الْحَدَثَانِ النَّصْرِىِّ ، ثُمَّ إِنَّ أَبِى أَدَّى كِتَابَتَهُ فَدَخَلَ الْحُرَقِىُّ عَلَى عُثْمَانَ فَسَأَلَ لِىَ الْحَقَّ يَعْنِى الْعَطَاءَ وَعِنْدَهُ مَالِكُ بْنُ أَوْسٍ ، فَقَالَ : ذَلِكَ مَوْلاَىَ فَاخْتَصَمَا إِلَى عُثْمَانَ فَقَضَى بِهِ لِلْحُرَقِىِّ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 54. Bâb—Miras Paylarının Ortak Paydadan Fazla Olması (Avl) Hakkında

3225. Bize Muhammed b. Yunus rivâyet edip (dedi ki), bize Süfyân, İbn Cüreyc'den, (O) Atâ'dan, (O da) İbn Abbas'tan (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: "(Kur'an'da belirlenmiş) miras payları altıdan ibarettir. Biz onları "avl" ettirmeyiz (arttırmayız)!"

3226. Bize Muhammed b. İmran, Muâviye b. Meysere'den, (O) Şureyh'ten, (O da) Eyyub İbnu'l-Hâris'ten (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: (Kadı) Şureyh'e iki kız ile ana-baba ve kocanın miras meselesi hakkında dava götürülmüş, O da bu hususta hüküm vermişti. Sonra bu koca, camide (Şureyh'ten) şikayetlenmeye başlamıştı. Bunun üzerine Abdullah b. Rabah adam gönderip onu yakalatmış, Şureyh'e de (gelmesi için) haber salmıştı. (Şureyh gelince); "bu (adam hakkında) ne dersin?" demiş, O da şöyle cevap vermişti: "Bu beni zalim bir kişi zannediyor. Ben de onu, şikayetini açığa vuran ve yaygın bir hükmü gizleyen günahkâr biri sanıyorum!" O zaman adam (yani şikâyetçi koca) O'na; "iki kız, ana-baba ve kocanın (miras payları) hakkında ne dersin?" diye sormuş, O da; "malın hepsinin dörtte biri kocanındır. Ana-babaya altıda iki pay vardır. Kalan ise kızındır" karşılığını vermişti. (Bunun üzerine adam); "Öyleyse bana neden noksan verdin?" demiş, (Kadı Şureyh de) şöyle cevap vermişti: "Sana ben noksan vermedin. Sana Allah noksan verdi: Üçte iki pay iki kızın, altıda iki pay ana-babanın, dörtte bir pay kocanındır. Böylece (bu mesele) yedi buçuk paydan ibaret olur. Yani senin miras meselen, artıktır (yani payları ortak paydadan çoktur),"

٥٤- باب فِى عَوْلِ الْفَرَائِضِ

٣٢٢٥ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ عَنْ عَطَاءٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ : الْفَرَائِضُ مِنْ سِتَّةٍ لاَ نُعِيلُهَا.

٣٢٢٦ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِمْرَانَ حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ بْنُ مَيْسَرَةَ بْنِ شُرَيْحٍ عَنْ أَيُّوبَ بْنِ الْحَارِثِ قَالَ : اخْتُصِمَ إِلَى شُرَيْحٍ فِى بِنْتَيْنِ وَأَبَوَيْنِ وَزَوْجٍ فَقَضَى فِيهَا ، فَأَقْبَلَ الزَّوْجُ يَشْكُوهُ فِى الْمَسْجِدِ فَأَرْسَلَ إِلَيْهِ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ رَبَاحٍ فَأَخَذَهُ وَبَعَثَ إِلَى شُرَيْحٍ فَقَالَ : مَا يَقُولُ هَذَا؟ قَالَ : هَذَا يَخَالُنِى امْرَأً جَائِراً ، وَأَنَا إِخَالُهُ امْرَأً فَاجِراً يُظْهِرُ الشَّكْوَى ، وَيَكْتُمُ قَضَاءً سَائِراً. فَقَالَ لَهُ الرَّجُلُ : مَا تَقُولُ فِى بِنْتَيْنِ وَأَبَوَيْنِ وَزَوْجٍ؟ فَقَالَ : لِلزَّوْجِ الرُّبُعُ مِنْ جَمِيعِ الْمَالِ ، وَلِلأَبَوَيْنِ السُّدُسَانِ ، وَمَا بَقِىَ فَلِلاِبْنَتَيْنِ. قَالَ : فَلأَىِّ شَىْءٍ نَقَصْتَنِى؟ قَالَ : لَيْسَ أَنَا نَقَصْتُكَ ، اللَّهُ نَقَصَكَ لِلاِبْنَتَيْنِ الثُّلُثَانِ وَلِلأَبَوَيْنِ السُّدُسَانِ وَلِلزَّوْجِ الرُّبُعُ ، فَهِىَ مِنْ سَبْعَةٍ وَنِصْفٍ ، وَيُضْرَبُ فِى نَصِيبِهَا عَائِلَةٌ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 53. Bab—Velâ'nın Satılması

3219. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Süfyân, Abdullah b. Dinar'dan, (O da) İbn Ömer'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), velâ'nın satılmasını ve bağışlanmasını yasakladı."

3220. Bize Müslim rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be rivâyet edip (dedi ki), bize Abdullah b. Dinar, İbn Ömer'den (naklen) rivâyet etti ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), velâ'nın satılmasını ve bağışlanmasını yasaklamıştı.

3221. Bize Ya'lâ rivâyet edip (dedi ki), bize Abdulmelik, Atadan rivâyet etti ki; O şöyle demiş: Ben İbn Abbas'ı şöyle derken işittim: "Velâ ne satılır, ne bağışlanır. Velâ, âzâd eden kimseye aittir!"

3222. Bize Ca'fer b. Avn, Saîd'den, (O) Ebû Ma'şer'den, (Oda) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: Abdullah dedi ki; "Velâ, neseb akrabalığı gibi bir akrabalıktır. O ne satılır, ne bağışlanır!"

3223. Bize Müslim rivâyet edip (dedi ki), bize Hemmâm rivâyet edip (dedi ki), bize Katâde, el-Hasan ile Saîd İbnu'l-Müseyyeb'den rivâyet etti ki; onlar, velâ'nın satılmasını mekruh görmüşlerdi.

3224. Bize Abdullah b. Saîd rivâyet edip (dedi ki), bize İbn İdris, İbn Cüreyc'den, (O da) Atâ'dan (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: İbn Abbas dedi ki: "Velâ satılmaz. Bir adamın boynundan iki defa kazanç sağlanır mı?"

٥٣- باب بَيْعِ الْوَلاَءِ

٣٢١٩ - إتحاف أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ : نَهَى رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- عَنْ بَيْعِ الْوَلاَءِ وَعَنْ هِبَتِهِ.

٣٢٢٠ - حَدَّثَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ دِينَارٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ : أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- نَهَى عَنْ بَيْعِ الْوَلاَءِ وَعَنْ هِبَتِهِ.

٣٢٢١ - حَدَّثَنَا يَعْلَى حَدَّثَنَا عَبْدُ الْمَلِكِ عَنْ عَطَاءٍ قَالَ سَمِعْتُ ابْنَ عَبَّاسٍ يَقُولُ : لاَ يُبَاعُ الْوَلاَءُ وَلاَ يُوهَبُ ، وَالْوَلاَءُ لِمَنْ أَعْتَقَ.

٣٢٢٢ - حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ عَوْنٍ عَنْ سَعِيدٍ عَنْ أَبِى مَعْشَرٍ عَنْ إِبْرَاهِيمَ قَالَ قَالَ عَبْدُ اللَّهِ : الْوَلاَءُ لُحْمَةٌ كَلُحْمَةِ النَّسَبِ لاَ يُبَاعُ وَلاَ يُوهَبُ.

٣٢٢٣ - حَدَّثَنَا مُسْلِمٌ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ عَنِ الْحَسَنِ وَسَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ : أَنَّهُمَا كَرِهَا بَيْعَ الْوَلاَءِ.

٣٢٢٤ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا ابْنُ إِدْرِيسَ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ عَنْ عَطَاءٍ قَالَ قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ : لاَ يُبَاعُ الْوَلاَءُ أَيُؤْكَلُ بِرَقَبَةِ رَجُلٍ مَرَّتَيْنِ؟


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget