Kendisine Vasiyet Edilen, Vasiyet Edenden Önce Öldüğünde Ne Yapılır?
44. Bâb—Kendisine Vasiyet Edilen, Vasiyet Edenden Önce Öldüğünde Ne Yapılır?
3364. Bize el-Hakem İbnu'l-Mübarek rivâyet edip (dedi ki), bize el-Velid, Hafs'dan, (O da) Mekhûl'den (naklen) haber verdi ki; O, bir adamın, birine Allah uğrunda birkaç dinar vasiyet etmesi, sonra kendisine vasiyet edilen kimsenin ("mûsa leh'in), vasiyet edenden ("musî"den) önce ölmesi meselesi hakkında şöyle dedi: "Bu (vasiyet), mûsa leh'in (cenazesinin) ailesinin yanından çıkarılmasından önce onun mirasçıları için geçerli olur!" O, sözüne şöyle devam etti: (Bu vasiyet, cenazenin ailesinin yanından çıkarılmasından sonra yapılmışsa) o, onu Allah yolunda yerine getirmek üzere, ölen mûsinin velilerine kalır!
3365. Bize Muhammed b. Uyeyne, Ali b. Mushir'den, (O) Eş'as'tan, (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivâyet etti ki; O, bir adamın, birine vasiyette bulunması, sonra mûsa leh'in, musî'den önce ölmesi meselesi hakkında şöyle dedi: "Bu (vasiyet), mûsa leh'in mirasçıları için geçerlidir!"
3366. Bize Muhammed b. Uyeyne, Ali b. Mushir'den, (O) Eş'as'tan, (O da) Ebû İshak es-Sebiî'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Bana rivâyet edildi ki, Hazret-i Ali bunu (yani bir önceki haberde geçen şekildeki vasiyeti), el-Hasan’ın görüşü gibi geçerli kılardı.
٤٤- باب إِذَا مَاتَ الْمُوصَى قَبْلَ الْمُوصِى
٣٣٦٤ - حَدَّثَنَا الْحَكَمُ بْنُ الْمُبَارَكِ أَخْبَرَنَا الْوَلِيدُ عَنْ حَفْصٍ عَنْ مَكْحُولٍ فِى الرَّجُلِ يُوصِى لِلرَّجُلِ بِدَنَانِيرَ فِى سَبِيلِ اللَّهِ فَيَمُوتُ الْمُوصَى لَهُ قَبْلَ أَنْ يَخْرُجَ بِهَا مِنْ أَهْلِهِ ، قَالَ : هِىَ إِلَى أَوْلِيَاءِ الْمُتَوَفَّى الْمُوصَى يُنْفِذُونَهَا فِى سَبِيلِ اللَّهِ.
٣٣٦٥ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ عَلِىِّ بْنِ مُسْهِرٍ عَنْ أَشْعَثَ عَنِ الْحَسَنِ فِى الرَّجُلِ يُوصِى لِلرَّجُلِ بِالْوَصِيَّةِ فَيَمُوتُ الْمُوصَى لَهُ قَبْلَ الْمُوصِى قَالَ : هِىَ جَائِزَةٌ لِوَرَثَةِ الْمُوصَى لَهُ.
٣٣٦٦ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ عَلِىِّ بْنِ مُسْهِرٍ عَنْ أَشْعَثَ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ السَّبِيعِىِّ قَالَ : حُدِّثْتُ أَنَّ عَلِيًّا كَانَ يُجِيزُهَا مِثْلَ قَوْلِ الْحَسَنِ.