Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 6. Bab—(Malının) Üçte Birinden Çoğunu Vasiyet Eden Kimse Hakkında

3252. Bize Ebû Zeyd rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be, Mansur'dan, (O da) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti ki, O'na; mirasçıları hazır ve (yapılan vasiyeti) kabul eder halde iken (malının üçte birinden çok) vasiyet eden adamın (bu vasiyetinin hükmü) hakkında soruldu da O; "caiz olmaz" karşılığını verdi. Ebû Muhammed (ed-Dârimî); "yani (adam öldükten) sonra mirasçıları vasiyeti kabul etmediklerinde (caiz, geçerli, makbul olmaz)" demiştir.

3253. Bize Süleyman b. Harb rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be rivâyet edip şöyle dedi: Ben el-Hakem ile Hammâd'a, murislerinin, yaptığı vasiyete o hayatta iken icazet veren, (yani onu kabul edip geçerli sayan), ölünce de icazet vermeyen yakınların durumunu sordum da, onlar; "(o zaman bu vasiyet) caiz olmaz" karşılığını verdiler.

3254. Bize Yezid b. Hârûn, Davud b. Ebi Hind'den, (O) Amir'den, (O da) Şureyh'ten (naklen) haber verdi ki; O, (malının) üçte birinden çoğunu vasiyet eden adam hakkında şöyle dedi: "Mirasçıları (bu vasiyete) icazet verirlerse biz de icazet veririz. Varisler, "icazet verdik" deseler de, (murislerini) defnetme işini bitirdiklerinde (bu vasiyeti geçerli sayıp saymama hususunda) muhayyerdirler."

3255. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize İbn Avn, el-Kasım'dan (naklen) rivâyet etti ki; bir adam, (malının) üçte birinden çoğunu vasiyet etmek için mirasçılarından izin istemiş, onlar da ona izin vermişler, sonra (adam) ölünce bundan vazgeçmişler. Bu durum Abdullah'a sorulmuş da O, şöyle cevap vermiş: "Bu zorakilik (yani istemeyerek izin verme) caiz olmaz!".

3256. Bize Ebu'n-Nu'man rivâyet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Zeyd, Hişam'dan, (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivâyet etti ki; O, üçte birden çok vasiyet edip de mirasçılarının (buna) razı olduğu adam hakkında; "bu (vasiyet) caizdir" dedi. Ebû Muhammed (ed-Dârimî) dedi ki: ("Bu caizdir" sözünün manası), "biz onu caiz kılarız, yani hayatta iken (caiz kılarız)" demektir.

٦- باب فِى الَّذِى يُوصِى بِأَكْثَرَ مِنَ الثُّلُثِ

٣٢٥٢ - أَخْبَرَنَا أَبُو زَيْدٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ إِبْرَاهِيمَ فِى رَجُلٍ أَوْصَى وَالْوَرَثَةُ شُهُودٌ مُقِرُّونَ فَقَالَ : لاَ يَجُوزُ. قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : يَعْنِى إِذَا أَنْكَرُوا بَعْدُ.

٣٢٥٣ - حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ قَالَ : سَأَلْتُ الْحَكَمَ وَحَمَّاداً عَنِ الأَوْلِيَاءِ يُجِيزُونَ الْوَصِيَّةَ فَإِذَا مَاتَ لَمْ يُجِيزُوا ، قَالاَ : لاَ يَجُوزُ.

٣٢٥٤ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ عَنْ دَاوُدَ بْنِ أَبِى هِنْدٍ عَنْ عَامِرٍ عَنْ شُرَيْحٍ فِى الرَّجُلِ يُوصِى بِأَكْثَرَ مِنْ ثُلُثِهِ قَالَ : إِنْ أَجَازَتْهُ الْوَرَثَةُ أَجَزْنَاهُ ، وَإِنْ قَالَتِ الْوَرَثَةُ أَجَزْنَاهُ فَهُمْ بِالْخِيَارِ إِذَا نَفَضُوا أَيْدِيَهُمْ مِنَ الْقَبْرِ. قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : أَجَزْنَاهُ يَعْنِى فِى الْحَيَاةِ.

٣٢٥٥ - حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا الْمَسْعُودِىُّ عَنْ أَبِى عَوْنٍ عَنِ الْقَاسِمِ : أَنَّ رَجُلاً اسْتَأْذَنَ وَرَثَتَهُ أَنْ يُوصِىَ بِأَكْثَرَ مِنَ الثُّلُثِ فَأَذِنُوا لَهُ ، ثُمَّ رَجَعُوا فِيهِ بَعْدَ مَا مَاتَ ، فَسُئِلَ عَبْدُ اللَّهِ عَنْ ذَلِكَ فَقَالَ : هَذَا التَّكَرُّهُ لاَ يَجُوزُ.

٣٢٥٦ - حَدَّثَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ هِشَامٍ عَنِ الْحَسَنِ فِى الرَّجُلِ يُوصِى بِأَكْثَرَ مِنَ الثُّلُثِ فَيَرْضَى الْوَرَثَةُ قَالَ : هُوَ جَائِزٌ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 5. Bâb—Az Malda Vasiyetin (Gerekmeyeceği) Görüşünde Olanlar

3250. Bize Ebu'n-Nu'man rivâyet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Zeyd, Hişam'dan, (O da) babasından (naklen) rivâyet etti ki; Hazret-i Ali (birgün) bir hastanın yanına girmiş. Derken oradakiler hastaya vasiyet etmeden söz etmişler de, Hazret-i Ali şöyle demiş: "Allah; "...Eğer bir hayır (mal) bırakıyorsa..." buyurmuştur. Ben bunun "hayır (mal)" bıraktığı görüşünde değilim." Hammâd sözüne şöyle devam etti: Sonra öğrendim ki O, yediyüz dirhemden çok mal bırakmıştı.

3251. Bize Muhammed b. Künâse rivâyet edip (dedi ki), bize Hişam, babasından rivâyet etti ki; O şöyle demiş: Hazret-i Ali (birgün) kendi kabilesinden bir adamın yanına hasta ziyareti için girmiş. Derken hasta, "vasiyet edeyim mi?" diye sormuş. O da şöyle cevap vermiş: "Hayır! Sen (fazla) mal bırakmadın. Binaenaleyh, (bu) malını çocuğuna bırak!"

٥- باب مَنْ لَمْ يَرَ الْوَصِيَّةَ فِى الْمَالِ الْقَلِيلِ

٣٢٥٠ - أَخْبَرَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ هِشَامٍ عَنْ أَبِيهِ : أَنَّ عَلِيًّا دَخَلَ عَلَى مَرِيضٍ فَذَكَرُوا لَهُ الْوَصِيَّةَ فَقَالَ عَلِىٌّ : قَالَ اللَّهُ { إِنْ تَرَكَ خَيْراً } وَلاَ أُرَاهُ تَرَكَ خَيْراً. قَالَ حَمَّادٌ : فَحَفِظْتُ أَنَّهُ تَرَكَ أَكْثَرَ مِنْ سَبْعِمِائَةٍ.

٣٢٥١ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كُنَاسَةَ حَدَّثَنَا هِشَامٌ عَنْ أَبِيهِ قَالَ : دَخَلَ عَلِىُّ بْنُ أَبِى طَالِبٍ عَلَى رَجُلٍ مِنْ قَوْمِهِ يَعُودُهُ فَقَالَ : أُوصِى؟ قَالَ : لاَ ، لَمْ تَدَعْ مَالاً فَدَعْ مَالَكَ لِوَلَدِكَ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 4. Bâb—Vasiyette Müstehab Görülen Şehadet Getirmeler Ve Sözler

3245. Bize Yezid b. Hârûn haber verip (dedi ki), bize İbn Avn, Muhammed b. Sîrîn'den haber verdi ki; O şöyle vasiyet etmiş: "Muhammed b. Ebi Amra'nın oğullarına ve ev halkına yapmış olduğu vasiyetinin zikri -veya "bu, onun yapmış olduğu vasiyetin zikridir"-: Siz eğer (gerçekten) inanan kimseler iseniz, Allah'a (karşı gelmekten) sakının, aranızı düzeltin, Allah'a ve Resûl'üne itaat edin." O onlara, Hazret-i İbrahim'in oğullarına tavsiye ettiği, Hazret-i Yakûb'un da aynısını yaptığı şu şeyleri de vasiyet etmiştir: "Oğullarım, şüphesiz Allah sizin için bu dini seçti. O halde siz sadece müslümanlar olarak ölün!"... O onlara; ensarın dostları ve din kardeşleri olmayı bırakmamalarını, iffetin ve doğruluğun zina ve yalandan daha iyi ve daha kalıcı olduğunu da vasiyet etmiştir. (O, geriye bıraktığı şeyler hakkında da); "bu hastalığımda bu vasiyetimi değiştirmemden önce bana bir musibet gelirse..." (deyip), sonra da isteklerini zikrederek (vasiyet etmiştir.)"

3246. Bize Ahmed b. Abdillah haber verip (dedi ki), bize Ebû Bekir rivâyet edip (dedi ki), bize Hişam b. Hassan, İbn Sîrîn'den, (O da) Enes'ten rivâyet etti ki; O şöyle dedi: Önceleri şu şekilde vasiyet ederlerdi: "Bu falan oğlu falanın yaptığı vasiyettir ki; o, tek olan, hiçbir ortağı bulunmayan Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in de Onun kulu ve elçisi olduğuna, (Kıyamet) saatinin, hiç şüphe yok, mutlaka geleceğine ve Allah'ın, kabirlerde olan kimseleri dirilteceğine şehadet eder.” O, kendisinden sonraya bıraktığı yakınlarına, eğer (gerçekten) inanan kimseler iseler, Allah'a (karşı gelmekten) sakınmalarını, aralarını düzeltmelerini, Allah'a ve Resûl'üne itaat etmelerini de vasiyet etmiştir. O, onlara Hazret-i İbrahim'in oğullarına tavsiye ettiği, Hazret-i Yakûb'un da aynısını yaptığı şu şeyleri de vasiyet etmiştir: "Oğullarım, şüphesiz Allah sizin için bu dini seçti. O halde siz sadece müslümanlar olarak ölün!" O, bu ağrısından kendisine bir musibet gelirse, vasiyet etmiştir ki, istekleri şöyle şöyledir...

3247. Bize el-Hakem İbnul-Mübarek rivâyet edip (dedi ki), bize el-Vehd, Hafs b. Gaylân'dan, (O da) Mekhûl’den (naklen) haber verdi ki, O vasiyet ettiğinde şöyle demişti: "Biz şuna şahidlik ediyoruz, sen de ona şahidlik et ki; tek olan, hiçbir ortağı bulunmayan Allah'tan başka ilah yoktur; Muhammed de O'nun kulu ve elçisidir. O, Allah'a inanır, kötülük ve azgınlık önderini ("tağut'u) inkar eder. O, maşaallah bu şekilde yaşar, ölür ve diriltilir! O, Allah'ın kendisine rızık olarak verdiği, kendisinin de geriye bıraktığı şeyler hakkında ise, "şöyle şöyle iken kendisine bir musibet gelirse bu vasiyetteki şeylerden hiçbir şey değiştirmezse..." şeklinde vasiyet etmiştir.

3248. Bize el-Hakem rivâyet edip (dedi ki), bize el-Velid rivâyet edip dedi ki, bana İbn Sevban, babasından, (O da) Mekbûl'den (naklen) haber verdi ki; O, "bu (yani bir önceki haberde geçen vasiyet), Ebu'd-Derdâ'nın vasiyetidir" dedi.

3249. Bize Ca'fer b. Avn rivâyet edip (dedi ki), bize Ebû Hayyan, et-Teymi'den, (O da) babasından rivâyet etti ki; O şöyle demiş: Er-Rebi’ b. Huseym şöyle bir vasiyet yazmıştı: "Bismillahirrahmanirrahim! Bu, er-Rebi' b. Huseym'in yaptığı vasiyettir. Ben buna Allah'ı şahid tutuyorum. Şahid olarak, iyi kullarına mükâfaat ve sevab verici olan Allah yeter. İşte ben gerçekten Rab olarak Allah'a, din olarak müslümanlığa, Peygamber olarak Muhammed'e (sallallahü aleyhi ve sellem) razı oldum. Ben gerçekten kendime ve bana itaat edenlere; ibadet edenlerle beraber Allah'a ibadet etmeyi, hamdedenlerle beraber O'nu hamdetmeyi ve müslümanların cemaatinin iyiliğini istemeyi emrederim!"

٤- باب مَا يُسْتَحَبُّ بِالْوَصِيَّةِ مِنَ التَّشَهُّدِ وَالْكَلاَمِ

٣٢٤٥ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا ابْنُ عَوْنٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سِيرِينَ : أَنَّهُ أَوْصَى ذِكْرُ مَا أَوْصَى بِهِ أَوْ هَذَا ذِكْرُ مَا أَوْصَى بِهِ مُحَمَّدُ بْنُ أَبِى عَمْرَةَ بَنِيهِ وَأَهْلَ بَيْتِهِ أَنِ { اتَّقُوا اللَّهَ وَأَصْلِحُوا ذَاتَ بَيْنِكُمْ وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ } وَأَوْصَاهُمْ بِمَا وَصَّى بِهِ إِبْرَاهِيمُ بَنِيهِ وَيَعْقُوبُ { يَا بَنِىَّ إِنَّ اللَّهَ اصْطَفَى لَكُمُ الدِّينَ فَلاَ تَمُوتُنَّ إِلاَّ وَأَنْتُمْ مُسْلِمُونَ } وَأَوْصَاهُمْ أَنْ لاَ يَرْغَبُوا أَنْ يَكُونُوا مَوَالِىَ الأَنْصَارِ وَإِخْوَانَهُمْ فِى الدِّينِ ، وَأَنَّ الْعِفَّةَ وَالصِّدْقَ خَيْرٌ وَأَتْقَى مِنَ الزِّنَا وَالْكَذِبِ ، إِنْ حَدَثَ بِهِ حَدَثٌ فِى مَرَضِى هَذَا قَبْلَ أَنْ أُغَيِّرَ وَصِيَّتِى هَذِهِ ثُمَّ ذَكَرَ حَاجَتَهُ.

٣٢٤٦ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ حَسَّانَ عَنِ ابْنِ سِيرِينَ عَنْ أَنَسٍ قَالَ : هَكَذَا كَانُوا يُوصُونَ : هَذَا مَا أَوْصَى بِهِ فُلاَنُ بْنُ فُلاَنٍ أَنَّهُ يَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ ، وَأَنَّ مُحَمَّداً عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ { وَأَنَّ السَّاعَةَ آتِيَةٌ لاَ رَيْبَ فِيهَا وَأَنَّ اللَّهَ يَبْعَثُ مَنْ فِى الْقُبُورِ } وَأَوْصَى مَنْ تَرَكَ بَعْدَهُ مِنْ أَهْلِهِ أَنْ يَتَّقُوا اللَّهَ وَيُصْلِحُوا ذَاتَ بَيْنِهِمْ وَأَنْ يُطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ إِنْ كَانُوا مُؤْمِنِينَ ، وَأَوْصَاهُمْ بِمَا أَوْصَى بِهِ إِبْرَاهِيمُ بَنِيهِ وَيَعْقُوبُ { يَا بَنِىَّ إِنَّ اللَّهَ اصْطَفَى لَكُمُ الدِّينَ فَلاَ تَمُوتُنَّ إِلاَّ وَأَنْتُمْ مُسْلِمُونَ } وَأَوْصَى إِنْ حَدَثَ بِهِ حَدَثٌ مِنْ وَجَعِهِ هَذَا أَنَّ حَاجَتَهُ كَذَا وَكَذَا.

٣٢٤٧ - حَدَّثَنَا الْحَكَمُ بْنُ الْمُبَارَكِ أَخْبَرَنَا الْوَلِيدُ عَنْ حَفْصِ بْنِ غَيْلاَنَ عَنْ مَكْحُولٍ حِينَ أَوْصَى قَالَ : يَشْهَدُ هَذَا مَا شَهِدَ بِهِ ، يَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ ، وَأَنَّ مُحَمَّداً عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ ، وَيُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَيَكْفُرُ بِالطَّاغُوتِ ، عَلَى ذَلِكَ يَحْيَا إِنْ شَاءَ اللَّهُ وَيَمُوتُ وَيُبْعَثُ ، وَأَوْصَى فِيمَا رَزَقَهُ اللَّهُ فِيمَا تَرَكَ إِنْ حَدَثَ بِهِ حَدَثٌ وَهُوَ كَذَا وَكَذَا إِنْ لَمْ يُغَيِّرْ شَيْئاً مِمَّا فِى هَذِهِ الْوَصِيَّةِ.

٣٢٤٨ - حَدَّثَنَا الْحَكَمُ حَدَّثَنَا الْوَلِيدِ قَالَ أَخْبَرَنِى ابْنُ ثَوْبَانَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ مَكْحُولٍ قَالَ : هَذِهِ وَصِيَّةُ أَبِى الدَّرْدَاءِ.

٣٢٤٩ - حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ عَوْنٍ أَخْبَرَنَا أَبُو حَيَّانَ التَّيْمِىُّ عَنْ أَبِيهِ قَالَ : كَتَبَ الرَّبِيعُ بْنُ خُثَيْمٍ وَصِيَّتَهُ : بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ هَذَا مَا أَوْصَى بِهِ الرَّبِيعُ بْنُ خُثَيْمٍ وَأَشْهَدَ اللَّهَ عَلَيْهِ وَكَفَى بِاللَّهِ شَهِيداً وَجَازِياً لِعِبَادِهِ الصَّالِحِينَ وَمُثِيباً بِأَنِّى رَضِيتُ بِاللَّهِ رَبًّا وَبِالإِسْلاَمِ دِيناً وَبِمُحَمَّدٍ -صلّى اللّه عليه وسلّم- نَبِيًّا ، وَإِنِّى آمُرُ نَفْسِى وَمَنْ أَطَاعَنِى أَنْ نَعْبُدَ اللَّهَ فِى الْعَابِدِينَ وَنَحْمَدَهُ فِى الْحَامِدِينَ ، وَأَنْ نَنْصَحَ لِجَمَاعَةِ الْمُسْلِمِينَ.


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget