Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 7. Bâb—Üçte Birî Vasiyet Etme

3257. Bize Ebu'l-Velid et-Tayâlisî rivâyet edip (dedi ki), bize Hemmâm rivâyet edip (dedi ki), bize Katâde, Yunus b. Cübeyr'den, (O) Muhammed b. Sa'd'dan, (O da) babasından (naklen) rivâyet etti ki; Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (birgün) Mekke'de iken O'nun yanına girmişti. O'nun (yani Muhammed'in babası Sa'd b. Ebi Vakkas'ın) da sadece bir kızı varmış. (Sa'd demiş ki), o zaman ben kendisine; "gerçek şu ki, benim sadece tek bir kızım var. Bu sebeple bütün malımı vasiyet edeyim mi?" demiştim de, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)"Hayır!" buyurmutu. Ben; "öyleyse yarısını vasiyet edeyim mi?" demiştim. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) O'na (yani Sa'd'a yine); "Hayır!" buyurmuştu. (Sa'd); "o halde üçte birini vasiyet edeyim mi?" demiş ve sözüne şöyle devam etmişti: "Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştu: "Üçte bir (yeter). Üçte bir de çoktur!"

3258. Bize Yezid b. Hârûn haber verip (dedi ki), bize Muhammemd b. İshak, ez-Zühri'den, (O) Âmir b. Sa'd'dan, (O da) babasından (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile Veda Haccı'ndayken hastalanmıştım. Nihayet hastalığım ağırlaşıp da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hasta ziyareti için yanıma girdiğinde şöyle demiştim: "Ya Resûlüllah, ben (Ölümümün) yaklaştığını zannediyorum. Çok mal sahibiyim. Bana da sadece bir kızım mirasçı olacak. Bunun için bütün malımı sadaka olarak vereyim mi?" O; "Hayır!" buyurmuştu. Ben; "peki yarısını?" demiştim. O yine; "Hayır!" buyurmuştu. Ben; "o halde üçte birini?" diye sormuştum. O zaman O şöyle buyurmuştu: "Üçte bir (yeter). Üçte bir de çoktur! Doğrusu senin, mirasçılarını zengin bir halde bırakman, onları, insanlara el açıp dilenen fakirler olarak bırakmandan daha iyidir. Ayrıca senin, hanımının ağzına koyacağın şeye varıncaya kadar, hayır yolunda yapacağın her harcamadan dolayı Allah sana mutlaka sevab verecektir!"

٧- باب الْوَصِيَّةِ بِالثُّلُثِ

٣٢٥٧ - أَخْبَرَنَا أَبُو الْوَلِيدِ الطَّيَالِسِىُّ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ عَنْ يُونُسَ بْنِ جُبَيْرٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سَعْدٍ عَنْ أَبِيهِ : أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- دَخَلَ عَلَيْهِ وَهُوَ بِمَكَّةَ وَلَيْسَ لَهُ إِلاَّ ابْنَةٌ فَقُلْتُ لَهُ : إِنَّهُ لَيْسَ لِى إِلاَّ ابْنَةٌ وَاحِدَةٌ فَأُوصِى بِمَالِى كُلِّهِ؟ فَقَالَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( لاَ ). قُلْتُ : فَأُوصِى بِالنِّصْفِ؟ فَقَالَ لَهُ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( لاَ ). قَالَ : فَأُوصِى بِالثُّلُثِ؟ فَقَالَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- : ( الثُّلُثُ ، وَالثُّلُثُ كَثِيرٌ ).

٣٢٥٨ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْحَاقَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عَامِرِ بْنِ سَعْدٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ : اشْتَكَيْتُ مَعَ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فِى حَجَّةِ الْوَدَاعِ حَتَّى أُدْنِفْتُ فَدَخَلَ عَلَىَّ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَعُودُنِى فَقُلْتُ : يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا أُرَانِى إِلاَّ أَلَمَّ بِى وَأَنَا ذُو مَالٍ كَثِيرٍ ، وَإِنَّمَا يَرِثُنِى ابْنَةٌ لِى ، أَفَأَتَصَدَّقُ بِمَالِى كُلِّهِ؟ قَالَ :( لاَ ). قُلْتُ : فَبِنِصْفِهِ؟ قَالَ :( لاَ ). قُلْتُ : فَالثُّلُثِ؟ قَالَ :( الثُّلُثُ ، وَالثُّلُثُ كَثِيرٌ ، إِنَّكَ إِنْ تَتْرُكْ وَرَثَتَكَ أَغْنِيَاءَ خَيْرٌ مِنْ أَنْ تَتْرُكَهُمْ فُقَرَاءَ يَتَكَفَّفُونَ النَّاسَ بِأَيْدِيهِمْ ، وَإِنَّكَ لاَ تُنْفِقُ نَفَقَةً إِلاَّ آجَرَكَ اللَّهُ فِيهَا حَتَّى مَا تَجْعَلُ فِى فِى امْرَأَتِكَ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 6. Bab—(Malının) Üçte Birinden Çoğunu Vasiyet Eden Kimse Hakkında

3252. Bize Ebû Zeyd rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be, Mansur'dan, (O da) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti ki, O'na; mirasçıları hazır ve (yapılan vasiyeti) kabul eder halde iken (malının üçte birinden çok) vasiyet eden adamın (bu vasiyetinin hükmü) hakkında soruldu da O; "caiz olmaz" karşılığını verdi. Ebû Muhammed (ed-Dârimî); "yani (adam öldükten) sonra mirasçıları vasiyeti kabul etmediklerinde (caiz, geçerli, makbul olmaz)" demiştir.

3253. Bize Süleyman b. Harb rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be rivâyet edip şöyle dedi: Ben el-Hakem ile Hammâd'a, murislerinin, yaptığı vasiyete o hayatta iken icazet veren, (yani onu kabul edip geçerli sayan), ölünce de icazet vermeyen yakınların durumunu sordum da, onlar; "(o zaman bu vasiyet) caiz olmaz" karşılığını verdiler.

3254. Bize Yezid b. Hârûn, Davud b. Ebi Hind'den, (O) Amir'den, (O da) Şureyh'ten (naklen) haber verdi ki; O, (malının) üçte birinden çoğunu vasiyet eden adam hakkında şöyle dedi: "Mirasçıları (bu vasiyete) icazet verirlerse biz de icazet veririz. Varisler, "icazet verdik" deseler de, (murislerini) defnetme işini bitirdiklerinde (bu vasiyeti geçerli sayıp saymama hususunda) muhayyerdirler."

3255. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize İbn Avn, el-Kasım'dan (naklen) rivâyet etti ki; bir adam, (malının) üçte birinden çoğunu vasiyet etmek için mirasçılarından izin istemiş, onlar da ona izin vermişler, sonra (adam) ölünce bundan vazgeçmişler. Bu durum Abdullah'a sorulmuş da O, şöyle cevap vermiş: "Bu zorakilik (yani istemeyerek izin verme) caiz olmaz!".

3256. Bize Ebu'n-Nu'man rivâyet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Zeyd, Hişam'dan, (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivâyet etti ki; O, üçte birden çok vasiyet edip de mirasçılarının (buna) razı olduğu adam hakkında; "bu (vasiyet) caizdir" dedi. Ebû Muhammed (ed-Dârimî) dedi ki: ("Bu caizdir" sözünün manası), "biz onu caiz kılarız, yani hayatta iken (caiz kılarız)" demektir.

٦- باب فِى الَّذِى يُوصِى بِأَكْثَرَ مِنَ الثُّلُثِ

٣٢٥٢ - أَخْبَرَنَا أَبُو زَيْدٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ إِبْرَاهِيمَ فِى رَجُلٍ أَوْصَى وَالْوَرَثَةُ شُهُودٌ مُقِرُّونَ فَقَالَ : لاَ يَجُوزُ. قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : يَعْنِى إِذَا أَنْكَرُوا بَعْدُ.

٣٢٥٣ - حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ قَالَ : سَأَلْتُ الْحَكَمَ وَحَمَّاداً عَنِ الأَوْلِيَاءِ يُجِيزُونَ الْوَصِيَّةَ فَإِذَا مَاتَ لَمْ يُجِيزُوا ، قَالاَ : لاَ يَجُوزُ.

٣٢٥٤ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ عَنْ دَاوُدَ بْنِ أَبِى هِنْدٍ عَنْ عَامِرٍ عَنْ شُرَيْحٍ فِى الرَّجُلِ يُوصِى بِأَكْثَرَ مِنْ ثُلُثِهِ قَالَ : إِنْ أَجَازَتْهُ الْوَرَثَةُ أَجَزْنَاهُ ، وَإِنْ قَالَتِ الْوَرَثَةُ أَجَزْنَاهُ فَهُمْ بِالْخِيَارِ إِذَا نَفَضُوا أَيْدِيَهُمْ مِنَ الْقَبْرِ. قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : أَجَزْنَاهُ يَعْنِى فِى الْحَيَاةِ.

٣٢٥٥ - حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا الْمَسْعُودِىُّ عَنْ أَبِى عَوْنٍ عَنِ الْقَاسِمِ : أَنَّ رَجُلاً اسْتَأْذَنَ وَرَثَتَهُ أَنْ يُوصِىَ بِأَكْثَرَ مِنَ الثُّلُثِ فَأَذِنُوا لَهُ ، ثُمَّ رَجَعُوا فِيهِ بَعْدَ مَا مَاتَ ، فَسُئِلَ عَبْدُ اللَّهِ عَنْ ذَلِكَ فَقَالَ : هَذَا التَّكَرُّهُ لاَ يَجُوزُ.

٣٢٥٦ - حَدَّثَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ هِشَامٍ عَنِ الْحَسَنِ فِى الرَّجُلِ يُوصِى بِأَكْثَرَ مِنَ الثُّلُثِ فَيَرْضَى الْوَرَثَةُ قَالَ : هُوَ جَائِزٌ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 5. Bâb—Az Malda Vasiyetin (Gerekmeyeceği) Görüşünde Olanlar

3250. Bize Ebu'n-Nu'man rivâyet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Zeyd, Hişam'dan, (O da) babasından (naklen) rivâyet etti ki; Hazret-i Ali (birgün) bir hastanın yanına girmiş. Derken oradakiler hastaya vasiyet etmeden söz etmişler de, Hazret-i Ali şöyle demiş: "Allah; "...Eğer bir hayır (mal) bırakıyorsa..." buyurmuştur. Ben bunun "hayır (mal)" bıraktığı görüşünde değilim." Hammâd sözüne şöyle devam etti: Sonra öğrendim ki O, yediyüz dirhemden çok mal bırakmıştı.

3251. Bize Muhammed b. Künâse rivâyet edip (dedi ki), bize Hişam, babasından rivâyet etti ki; O şöyle demiş: Hazret-i Ali (birgün) kendi kabilesinden bir adamın yanına hasta ziyareti için girmiş. Derken hasta, "vasiyet edeyim mi?" diye sormuş. O da şöyle cevap vermiş: "Hayır! Sen (fazla) mal bırakmadın. Binaenaleyh, (bu) malını çocuğuna bırak!"

٥- باب مَنْ لَمْ يَرَ الْوَصِيَّةَ فِى الْمَالِ الْقَلِيلِ

٣٢٥٠ - أَخْبَرَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ هِشَامٍ عَنْ أَبِيهِ : أَنَّ عَلِيًّا دَخَلَ عَلَى مَرِيضٍ فَذَكَرُوا لَهُ الْوَصِيَّةَ فَقَالَ عَلِىٌّ : قَالَ اللَّهُ { إِنْ تَرَكَ خَيْراً } وَلاَ أُرَاهُ تَرَكَ خَيْراً. قَالَ حَمَّادٌ : فَحَفِظْتُ أَنَّهُ تَرَكَ أَكْثَرَ مِنْ سَبْعِمِائَةٍ.

٣٢٥١ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كُنَاسَةَ حَدَّثَنَا هِشَامٌ عَنْ أَبِيهِ قَالَ : دَخَلَ عَلِىُّ بْنُ أَبِى طَالِبٍ عَلَى رَجُلٍ مِنْ قَوْمِهِ يَعُودُهُ فَقَالَ : أُوصِى؟ قَالَ : لاَ ، لَمْ تَدَعْ مَالاً فَدَعْ مَالَكَ لِوَلَدِكَ.


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget