Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 9. Bâb—Vâsi İçin Caiz Olan Şeylerle, Caiz Olmayan Şeyler

3265. Bize Ebu’l Velid rivâyet edip (dedi ki), bize Şerîk, Muğîre'den, (O da) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle demiş: "Vâsi, kendisine vasiyet edilen şey hususunda emindir."

3266. Bize Muhammed İbnu'l-Mübarek rivâyet edip (dedi ki), bize Yahya b. Hamza, İbn Vehb'den, (O da) Mekhûl'dan (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: "Vâsinin emri, kendisine satın alma dışında her şeyde geçerlidir. O, bir satış yaptığında ise satış muamelesi bozulmaz." Bu, Yahya b. Hamza'nın da görüşüdür.

3267. Bize Muhammed İbnu'l-Mübarek rivâyet edip (dedi ki), bize el-Velid, el-Evzaî'den, (O da) Yahya b. Ebi Kesir'den (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle demiş: "Vâsi her şeyde emindir, köle âzâd etme hariç! Çünkü onun, velâ hakkım sürdürmesi gerekir."

3268. Bize Ubeydullah, İsrail'den, (O) Mansur'dan, (O da) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti ki; O, yetimin malı hakkında (şöyle dedi): "Mal erkeğe vasiyet edildiğinde vâsi onunla iş yapar, (onu çalıştırabilir)."

3269. Bize Muhammed İbnu's-Salt rivâyet edip (dedi ki), bize Mûsa b. Muhammed, İsmail'den, (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: "Yetimin vâsisi yetim için şuf’a sebebiyle alım yapabilir. (Kendisi için şufa hakkının doğduğu hadisede) hazır bulunmayan kimse de (hazır veya haberdar olunca), şuf asına dayanarak (alım yapabilir)."

3270. Bize Muhammed İbnu'l-Mübarek haber verip (dedi ki), bize Yahya b. Hamza, İbn İkrimeden, (O da) Dımeşk ahalisinden olan bir ihtiyardan (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle demiş; Ben Ömer b. Abdilaziz'in yanındaydım. Süleyman b. Hubeyb ve Ebu Kılabe de oradaydılar. Derken bir genç gelip; "şu şu yerdeki arazımızı vâsi, biz çocuk iken size satmış" dedi. Bunun üzerine (Ömer b. Abdilaziz) Süleyman b. Hubeyb'e dönüp; "ne dersin? Diye sordu. (İhtiyar sözüne devamla) demiş ki; (Süleyman) sözü eğip büktü, (doğru dürüst cevap veremedi). Sonra Ebû Rdâbe'ye dönüp; "ne dersin? " diye sordu. O; "gence arazisini geri ver" karşılığını verdi. (Ömer); "o zaman malımız mahvolur" dedi. O da; "onu sen mahvettin" dedi.

٩- باب مَا يَجُوزُ لِلْوَصِىِّ وَمَا لاَ يَجُوزُ

٣٢٦٥ - حَدَّثَنَا أَبُو الْوَلِيدِ حَدَّثَنَا شَرِيكٌ عَنْ مُغِيرَةَ عَنْ إِبْرَاهِيمَ قَالَ : الْوَصِىُّ أَمِينٌ فِيمَا أُوصِىَ إِلَيْهِ بِهِ.

٣٢٦٦ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُبَارَكِ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ حَمْزَةَ عَنِ أَبِى وَهْبٍ عَنْ مَكْحُولٍ قَالَ : أَمْرُ الْوَصِىِّ جَائِزٌ فِى كُلِّ شَىْءٍ إِلاَّ فِى الرِّبَاعِ ، وَإِذَا بَاعَ بَيْعاً لَمْ يُقِلْ. وَهُوَ رَأْىُ يَحْيَى بْنِ حَمْزَةَ .

٣٢٦٧ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُبَارَكِ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ عَنِ الأَوْزَاعِىِّ عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِى كَثِيرٍ قَالَ : الْوَصِىُّ أَمِينٌ فِى كُلِّ شَىْءٍ إِلاَّ فِى الْعِتْقِ ، فَإِنَّ عَلَيْهِ أَنْ يُقِيمَ الْوَلاَءَ.

٣٢٦٨ - حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى عَنْ إِسْرَائِيلَ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ إِبْرَاهِيمَ فِى مَالِ الْيَتِيمِ : يَعْمَلُ بِهِ الْوَصِىُّ إِذَا أَوْصَى إِلَى الرَّجُلِ.

٣٢٦٩ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الصَّلْتِ حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ مُحَمَّدٍ عَنْ إِسْمَاعِيلَ عَنِ الْحَسَنِ قَالَ : وَصِىُّ الْيَتِيمِ يَأْخُذُ لَهُ بِالشُّفْعَةِ وَالْغَائِبُ عَلَى شُفْعَتِهِ.

٣٢٧٠ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُبَارَكِ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ حَمْزَةَ عَنْ عِكْرِمَةَ عَنْ شَيْخٍ مِنْ أَهْلِ دِمَشْقَ قَالَ : كُنْتُ عِنْدَ عُمَرَ بْنِ عَبْدِ الْعَزِيزِ وَعِنْدَهُ سُلَيْمَانُ بْنُ حَبِيبٍ وَأَبُو قِلاَبَةَ إِذْ دَخَلَ غُلاَمٌ فَقَالَ : أَرْضُنَا بِمَكَانِ كَذَا وَكَذَا ، بَاعَكُمُ الْوَصِىُّ وَنَحْنُ أَطْفَالٌ فَالْتَفَتَ إِلَى سُلَيْمَانَ بْنِ حَبِيبٍ فَقَالَ : مَا تَقُولُ؟ قَالَ : فَأَضْجَعَ فِى الْقَوْلِ ، فَالْتَفَتَ إِلَى أَبِى قِلاَبَةَ فَقَالَ : مَا تَقُولُ؟ قَالَ : رُدَّ عَلَى الْغُلاَمِ أَرْضَهُ. قَالَ : إِذاً يَهْلِكَ مَالُنَا . قَالَ : أَنْتَ أَهْلَكْتَهُ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 8. Bab—Üçte Birden Az Vasiyet Etme

3259. Bize Süleyman b. Harb rivâyet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Zeyd, İshak b. Suveyd'den, (O da) el-Alâ b. Ziyad'dan (naklen) rivâyet etti ki, babası Ziyad b. Matar vasiyet etmiş ve "vasiyetim, (daha faziletli oluşundan,) Basralıların fakihlerinin ittifak ettiği (miktardır!)" demişti. (El-Alâ demiş ki), ben de (bunu onlara) sormuştum da onlar, beşte bir üzerinde ittifak etmişlerdi.

3260. Bize Süleyman b. Harb rivâyet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Zeyd, İshak b. Suveyd'den, (O da) el-Alâ b. Ziyad'dan (naklen) rivâyet etti ki; bir adam Hazret-i Ömer İbnu'l-Hattab'a; "doğrusu benim mirasçım "kelâle"dir, (yani babasız çocuksuz biridir). Binaenaleyh, (malımın) yarısını vasiyet edeyim mi?" diye sormuş. O; "hayır" cevabını vermiş. Adam; "peki üçte birini?" demiş. O; "hayır" cevabını vermiş. Adam; "o halde dörtte birini?" demiş. O; "hayır" cevabını vermiş. Adam; "peki beşte birini?" demiş. O; "hayır" cevabını vermiş. Adam sonunda onda bire ulaşmış da Hazret-i Ömer; "onda biri vasiyet et" karşılığı vermiş.

3261. Bize Yala rivâyet edip (dedi ki), bize İsmail, Âmir'den rivâyet etti ki; O şöyle demiş: "Öncekiler beşte biri, altıda biri vasiyet ederlerdi. Üçte bir ise söz dinlemezin varabileceği son yerdir!" Ebû Muhammed (ed-Dârimî) dedi ki: "Sözdinlemez" kelimesi ile "gemi azıya almış, binicisini artık dinlemeyen at" kastedilir.

3262. Bize Süleyman b. Harb rivâyet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Humeyd'den, (O da) Bukeyr'den (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle demiş: Ben Humeyd b. Abdirrahman'a vasiyette bulunmuştum da, O şöyle demişti: "Çocuğu olduğu halde (malının) üçte birini vasiyet eden bir adamın vasiyetini kabul edecek değilim!"

3263. Bize Kabîsa rivâyet edip (dedi ki), bize Süfyân, Hişam'dan, (O) Muhammed b. Sîrîn'den, (O da) Şureyh'ten (naklen) haber verdi iki; O şöyle demiş: "Üçte biri (vasiyet etme) meşakkattir, son sınırdır; ama caizdir!"

3264. Bize Ubeydullah, İsrail'den, (O) Mansûr'dan, (O da) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle demiş: "Onlara altıda biri (vasiyet etmek), üçte biri (vasiyet etmekten) daha sevimli gelirdi."

٨- باب الْوَصِيَّةِ بِأَقَلَّ مِنَ الثُّلُثِ

٣٢٥٩ - حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ إِسْحَاقَ بْنِ سُوَيْدٍ عَنِ الْعَلاَءِ بْنِ زِيَادٍ : أَنَّ أَبَاهُ زِيَادَ بْنَ مَطَرٍ أَوْصَى فَقَالَ : وَصِيَّتِى مَا اتَّفَقَ عَلَيْهِ فُقَهَاءُ أَهْلِ الْبَصْرَةِ ، فَسَأَلْتُ فَاتَّفَقُوا عَلَى الْخُمُسِ.

٣٢٦٠ - حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ إِسْحَاقَ بْنِ سُوَيْدٍ عَنِ الْعَلاَءِ بْنِ زِيَادٍ : أَنَّ رَجُلاً سَأَلَ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ فَقَالَ : إِنَّ وَارِثِى كَلاَلَةٌ فَأُوصِى بِالنِّصْفِ؟ قَالَ : لاَ. قَالَ : فَالثُّلُثِ؟ قَالَ : لاَ. قَالَ : فَالرُّبُعِ؟ قَالَ : لاَ. قَالَ : فَالْخُمُسِ؟ قَالَ : لاَ. حَتَّى صَارَ إِلَى الْعُشْرِ فَقَالَ : أَوْصِ بِالْعُشْرِ.

٣٢٦١ - حَدَّثَنَا يَعْلَى حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ عَنْ عَامِرٍ قَالَ : إِنَّمَا كَانُوا يُوصُونَ بِالْخُمُسِ وَالرُّبُعِ ، وَكَانَ الثُّلُثُ مُنْتَهَى الْجَامِحِ. قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : يَعْنِى بِالْجَامِحِ الْفَرَسَ الْجَمُوحَ.

٣٢٦٢ - حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ حَدَّثَنَا حُمَيْدٌ عَنْ بَكْرٍ قَالَ : أَوْصَيْتُ إِلَى حُمَيْدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ فَقَالَ : مَا كُنْتُ لأَقْبَلَ وَصِيَّةَ رَجُلٍ لَهُ وَلَدٌ يُوصِى بِالثُّلُثِ.

٣٢٦٣ - حَدَّثَنَا قَبِيصَةُ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ عَنْ هِشَامٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سِيرِينَ عَنْ شُرَيْحٍ قَالَ : الثُّلُثُ جَهْدٌ وَهُوَ جَائِزٌ.

٣٢٦٤ - حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى عَنْ إِسْرَائِيلَ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ إِبْرَاهِيمَ قَالَ : كَانَ السُّدُسُ أَحَبَّ إِلَيْهِمْ مِنَ الثُّلُثِ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 7. Bâb—Üçte Birî Vasiyet Etme

3257. Bize Ebu'l-Velid et-Tayâlisî rivâyet edip (dedi ki), bize Hemmâm rivâyet edip (dedi ki), bize Katâde, Yunus b. Cübeyr'den, (O) Muhammed b. Sa'd'dan, (O da) babasından (naklen) rivâyet etti ki; Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (birgün) Mekke'de iken O'nun yanına girmişti. O'nun (yani Muhammed'in babası Sa'd b. Ebi Vakkas'ın) da sadece bir kızı varmış. (Sa'd demiş ki), o zaman ben kendisine; "gerçek şu ki, benim sadece tek bir kızım var. Bu sebeple bütün malımı vasiyet edeyim mi?" demiştim de, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)"Hayır!" buyurmutu. Ben; "öyleyse yarısını vasiyet edeyim mi?" demiştim. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) O'na (yani Sa'd'a yine); "Hayır!" buyurmuştu. (Sa'd); "o halde üçte birini vasiyet edeyim mi?" demiş ve sözüne şöyle devam etmişti: "Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştu: "Üçte bir (yeter). Üçte bir de çoktur!"

3258. Bize Yezid b. Hârûn haber verip (dedi ki), bize Muhammemd b. İshak, ez-Zühri'den, (O) Âmir b. Sa'd'dan, (O da) babasından (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile Veda Haccı'ndayken hastalanmıştım. Nihayet hastalığım ağırlaşıp da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hasta ziyareti için yanıma girdiğinde şöyle demiştim: "Ya Resûlüllah, ben (Ölümümün) yaklaştığını zannediyorum. Çok mal sahibiyim. Bana da sadece bir kızım mirasçı olacak. Bunun için bütün malımı sadaka olarak vereyim mi?" O; "Hayır!" buyurmuştu. Ben; "peki yarısını?" demiştim. O yine; "Hayır!" buyurmuştu. Ben; "o halde üçte birini?" diye sormuştum. O zaman O şöyle buyurmuştu: "Üçte bir (yeter). Üçte bir de çoktur! Doğrusu senin, mirasçılarını zengin bir halde bırakman, onları, insanlara el açıp dilenen fakirler olarak bırakmandan daha iyidir. Ayrıca senin, hanımının ağzına koyacağın şeye varıncaya kadar, hayır yolunda yapacağın her harcamadan dolayı Allah sana mutlaka sevab verecektir!"

٧- باب الْوَصِيَّةِ بِالثُّلُثِ

٣٢٥٧ - أَخْبَرَنَا أَبُو الْوَلِيدِ الطَّيَالِسِىُّ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ عَنْ يُونُسَ بْنِ جُبَيْرٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سَعْدٍ عَنْ أَبِيهِ : أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- دَخَلَ عَلَيْهِ وَهُوَ بِمَكَّةَ وَلَيْسَ لَهُ إِلاَّ ابْنَةٌ فَقُلْتُ لَهُ : إِنَّهُ لَيْسَ لِى إِلاَّ ابْنَةٌ وَاحِدَةٌ فَأُوصِى بِمَالِى كُلِّهِ؟ فَقَالَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( لاَ ). قُلْتُ : فَأُوصِى بِالنِّصْفِ؟ فَقَالَ لَهُ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( لاَ ). قَالَ : فَأُوصِى بِالثُّلُثِ؟ فَقَالَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- : ( الثُّلُثُ ، وَالثُّلُثُ كَثِيرٌ ).

٣٢٥٨ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْحَاقَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عَامِرِ بْنِ سَعْدٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ : اشْتَكَيْتُ مَعَ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فِى حَجَّةِ الْوَدَاعِ حَتَّى أُدْنِفْتُ فَدَخَلَ عَلَىَّ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَعُودُنِى فَقُلْتُ : يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا أُرَانِى إِلاَّ أَلَمَّ بِى وَأَنَا ذُو مَالٍ كَثِيرٍ ، وَإِنَّمَا يَرِثُنِى ابْنَةٌ لِى ، أَفَأَتَصَدَّقُ بِمَالِى كُلِّهِ؟ قَالَ :( لاَ ). قُلْتُ : فَبِنِصْفِهِ؟ قَالَ :( لاَ ). قُلْتُ : فَالثُّلُثِ؟ قَالَ :( الثُّلُثُ ، وَالثُّلُثُ كَثِيرٌ ، إِنَّكَ إِنْ تَتْرُكْ وَرَثَتَكَ أَغْنِيَاءَ خَيْرٌ مِنْ أَنْ تَتْرُكَهُمْ فُقَرَاءَ يَتَكَفَّفُونَ النَّاسَ بِأَيْدِيهِمْ ، وَإِنَّكَ لاَ تُنْفِقُ نَفَقَةً إِلاَّ آجَرَكَ اللَّهُ فِيهَا حَتَّى مَا تَجْعَلُ فِى فِى امْرَأَتِكَ ).


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget