بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
39. Bab—"(Çocuğun Vasiyeti) Caiz Olmaz!" Diyenler
3355. Bize Nasr b. Ali rivâyet edip (dedi ki), bize Abdula'lâ, Ma'mer'den, (O da) ez-Zühri'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dermiş: "Onun -yani rüyalanmasından önceki çocuğun- vasiyeti, önemsiz olanı hariç, hiç caiz değildir!"
3356. Bize Amr b. Avn rivâyet edip (dedi ki), bize Hüseyni, Yusuf’tan, (O da) el-Hasan'dan (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: "Çocuğun, rüyalanıncaya kadar, ne talâkı, ne vasiyeti, ne bağışı, ne sadakası, ne de köle âzâdı caiz olur!"
3357. Bize Saîd İbnu'l-Muğîre, Hafs b. Ğıyâs'tan, (O) Haccac'dan, (O) Atâ'dan, (O da) İbn Abbas'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Çocuğun ne talâkı, ne köle âzâdı, ne vasiyeti, ne satın alışı, ne satışı, ne de hiçbir şeyi caiz olmaz!"
3358. Bize Ebu'l-Velid rivâyet edip (dedi ki), bize Hemmâm, Katâde'den, (O da) Humeyd b. Abdirranman el-Hımyeri'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Talâk da, vasiyet de ancak aklını kullanabilende caiz olur, neşveli (yani sarhoş) hariç. Çünkü onun talâkı geçerli olur, sırtına da (içki içme cezası) vurulur!"
٣٩- باب مَنْ قَالَ لاَ يَجُوزُ
٣٣٥٥ - حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِىٍّ حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى عَنْ مَعْمَرٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ أَنَّهُ كَانَ يَقُولُ : وَصِيَّتُهُ لَيْسَتْ بِجَائِزَةٍ إِلاَّ مَا لَيْسَ بِذِى بَالٍ ، يَعْنِى الْغُلاَمَ قَبْلَ أَنْ يَحْتَلِمَ.
٣٣٥٦ - حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ عَوْنٍ أَخْبَرَنَا هِشَامٌ عَنْ يُونُسَ عَنِ الْحَسَنِ قَالَ : لاَ يَجُوزُ طَلاَقُ الْغُلاَمِ وَلاَ وَصِيَّتُهُ وَلاَ هِبَتُهُ وَلاَ صَدَقَتُهُ وَلاَ عَتَاقَتُهُ حَتَّى يَحْتَلِمَ.
٣٣٥٧ - حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ الْمُغِيرَةِ عَنْ حَفْصِ بْنِ غِيَاثٍ عَنْ حَجَّاجٍ عَنْ عَطَاءٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ : لاَ يَجُوزُ طَلاَقُ الصَّبِىِّ وَلاَ عِتْقُهُ وَلاَ وَصِيَّتُهُ وَلاَ شِرَاؤُهُ وَلاَ بَيْعُهُ وَلاَ شَىْءٌ.
٣٣٥٨ - حَدَّثَنَا أَبُو الْوَلِيدِ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ حُمَيْدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الْحِمْيَرِىِّ قَالَ : لاَ يَجُوزُ طَلاَقٌ وَلاَ وَصِيَّةٌ إِلاَّ فِى عَقْلٍ إِلاَّ النَّشْوَانَ - يَعْنِى السَّكْرَانَ - فَإِنَّهُ يَجُوزُ طَلاَقُهُ وَيُضْرَبُ ظَهْرُهُ.