بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
4. Bâb—Hatırdan Hiç Çıkarmayarak Kur'an’ı Koruyup Gözetmek Hakkında
3404. Bize Ca'fer b. Abdillah b. Avn rivâyet edip (dedi ki), Abdillah b. Utbe'den, (O) babasından, (O da) Abdullah'tan (naklen rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Kur'an'ı, (ortalıktan) kaldırılmasından önce çok okuyun!" (O zaman yanındakiler); "bu mushaflar (ortalıktan) kaldırılabilir. Ama insanların hafızalarında olan nasıl (kaldırılabilir?)" diye sordular; O da şöyle cevap verdi: "O, bir gece alınıp götürülür de insanlar ona muhtaç olarak sabahlar, "Lâ İlahe İllallah" sözünü unutur ve cahiliyenin söz ve şiirlerine dalarlar! Bu, (Kıyamet'in kopacağına dair, onlara) söylenilen sözün gerçekleşeceği zamanda olacaktır!"
3405. Bize el-Muallâ b. Esed rivâyet edip (dedi ki), bize Sellâm -yani İbn Ebi Muti’- rivâyet edip şöyle dedi: Katâde şöyle derdi: "Kalplerinizi onunla mâmur hale getirin. Evlerinizi onunla şenlikli kılın!"
(Sellâm, sözüne devamla) dedi ki: Ben onun, Kur'an'ı kastettiğini zannediyorum.
3406. Bize Amr b. Asım rivâyet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Asım'dan, (O) Zirr'den, (O da) İbn Mes'ûd'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Andolsun ki, Kur'an bir gece alınıp götürülecek ve ne bir mushafta, ne de bir kimsenin kalbinde hiçbir ayet bırakılmayacak ki, o (ortadan) kaldırılmış, (göğe yükseltilmiş olmasın)!"
3407. Bize Muhammed b. Kesir, Abdullah b. Vâkıd'dan, (O da) Katâde'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Kur'an'ı okuyup üzerinde düşünen herkes onun yanından mutlaka bir fazlalık veya bir noksanlıkla kalkar!" (Katâde) sonra şu ayeti okumuştu: "Biz Kur'an'dan, mü’minlere şifa ve rahmet olan şeyler indiriyoruz. O, zâlimlerin ise sadece kaybını artırır!'
3408. Bize Mervan b. Muhammed rivâyet edip (dedi ki), bize Rifde el-Ğassânî rivâyet edip (dedi ki), bize Sabit b. Aclan el-Ensari rivâyet edip şöyle dedi: (Önceleri) denilirdi ki; şüphesiz Allah, yeryüzünün ahalisine gerçekten azab etmek ister de çocuklara "Hikmet'in öğretilişini işitince bu (azabı) onlardan geri çevirir!" Mervan sözüne devamla dedi ki: O, "Hikmetle Kur'an'ı kastediyor.
3409. Bize Muhammed İbnu'l-Mübarek haber verip (dedi ki), bize Sadaka b. Halid, İbn Câbir'den rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Bize, künyesi Ebû Amr olan bir ihtiyar, Muaz b. Cebel'den rivâyet etti ki, O şöyle demiş: "Kur'an, bazı toplulukların gönüllerinde, elbisenin eskimesi gibi eskiyecektir. Sonra onlar onu okumaya üşüşecekler, (ama) onun için ne bir arzu, ne bir lezzet bulamayacaklar. Onlar, kalpleri kurt kalbi gibi olduğu halde koyun postuna bürünecekler. İşleri, içine hiçbir endişe karışmayan ümitten ibarettir. Onlar, tenbellik eder, işlerini yapmazlarsa; "yakında yetişir, yaparım" derler. Kötülük yaparlarsa; "biz bağışlanacağız, hakikaten biz Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmuyoruz" derler."
3410. Bize Ubeydullah b. Abdilmecid, Şu'be'den, (O da) Mansur'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Ben Ebû Vail'i, Abdullah'tan, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen anlatırken) işitim ki, O şöyle buyurmuş: "Sizden biri için; "şu şu ayeti unuttum" demesi ne kötüdür! (Hayır, o unutmamış), bilâkis ona unutturulmuştur! (Binaenalayh), Kur'an'ı aklınızda tutmaya çalışın. Çünkü o, insanların hafızalarından, develerin iplerinden kurtulup kaçmalarından daha hızlı kaçıp gider!"
3411. Bize Vehb b. Cerir rivâyet edip (dedi ki), bize Mûsa -yani İbn Uleyy- rivâyet edip şöyle dedi: Ben babamın şöyle dediğini işittim: Ben Ukbe b. Amir'i şöyle derken işittim: Allah'ın Kitab'ını öğrenin, onu hatırınızdan hiç çıkarmayarak koruyup gözetin, onunla (diğer kitaplardan) müstağni olun, ona sarılın! Zira canım elinde olan (Allah'a) yemin olsun ki -veya, "Muhammed'in canı elinde olan (Allah'a) yemin olsun ki"-, o, çiftleşme dönemindeki dişi develerin iplerinden (çabucak kurtulup kaçmalarından) daha çabuk kaçıp gider!
3412. Bize Abdullah b. Salih rivâyet edip dedi ki, bana Mûsa, babasından, (O da) Ukbe b. Âmir'den (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuş: "Allah'ın Kitab'ını öğrenin, onu hatırınızdan hiç çıkarmayarak koruyup gözetin, ona sarılın, onunla (diğer kitaplardan) müstağni olun! Zira canım elinde olan (Allah'a) yemin olsun ki, o, çiftleşme dönemindeki dişi develerin ipinden (çabucak kurtulup kaçmalarından) daha çabuk kaçıp gider!"
3413. Bize Süleyman b. Harb rivâyet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Zeyd, Eyyûb'dan, (O da) İbn Ebi Muleyke'den (naklen) rivâyet etti ki; İkrime b. Ebi Cehl, Kur'an'ı yüzüne kor ve "Rabb'imin Kitab'ı, Rabb'imin Kitabı!" derdi.
3414. Bize Müslim b. İbrahim rivâyet edip (dedi ki), bize Hemmâm rivâyet edip (dedi ki), bize Sabit rivâyet edip şöyle dedi: Abdurrahman b. Ebi Leyla sabah namazını kılınca, güneş doğuncaya kadar Kur’an okurdu. (Hemmâm, sözüne devamla) dedi ki; "bunu Sabit de yapardı."
٤- باب فِى تَعَاهُدِ الْقُرْآنِ
٣٤٠٤ - حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ عَوْنٍ أَخْبَرَنَا مُوسَى بْنُ عُبَيْدَةَ عَنْ صَفْوَانَ بْنِ سُلَيْمٍ عَنْ نَاجِيَةَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ : أَكْثِرُوا تِلاَوَةَ الْقُرْآنِ قَبْلَ أَنْ يُرْفَعَ. قَالُوا : هَذِهِ الْمَصَاحِفُ تُرْفَعُ فَكَيْفَ بِمَا فِى صُدُورِ الرِّجَالِ؟ قَالَ : يُسْرَى عَلَيْهِ لَيْلاً فَيُصْبِحُونَ مِنْهُ فُقَرَاءَ وَيَنْسَوْنُ قَوْلَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَيَقَعُونَ فِى قَوْلِ الْجَاهِلِيَّةِ وَأَشْعَارِهِمْ ، وَذَلِكَ حِينَ يَقَعُ عَلَيْهِمُ الْقَوْلُ.
٣٤٠٥ - حَدَّثَنَا الْمُعَلَّى بْنُ أَسَدٍ حَدَّثَنَا سَلاَّمُ - يَعْنِى ابْنَ أَبِى مُطِيعٍ - قَالَ كَانَ قَتَادَةُ يَقُولُ : اعْمُرُوا بِهِ قُلُوبَكُمْ ، وَاعْمُرُوا بِهِ بُيُوتَكُمْ. قَالَ : أُرَاهُ يَعْنِى الْقُرْآنَ.
٣٤٠٦ - حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ عَاصِمٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ عَنْ عَاصِمٍ عَنْ زِرٍّ عَنِ ابْنِ مَسْعُودٍ قَالَ : لَيُسْرَيَنَّ عَلَى الْقُرْآنِ ذَاتَ لَيْلَةٍ فَلاَ يُتْرَكُ آيَةٌ فِى مُصْحَفٍ وَلاَ فِى قَلْبِ أَحَدٍ إِلاَّ رُفِعَتْ.
٣٤٠٧ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ وَاقِدٍ عَنْ قَتَادَةَ قَالَ : مَا جَالَسَ الْقُرَآنَ أَحَدٌ فَقَامَ عَنْهُ إِلاَّ بِزِيَادَةٍ أَوْ نُقْصَانٍ. ثُمَّ قَرَأَ { وَنُنَزِّلُ مِنَ الْقُرْآنِ مَا هُوَ شِفَاءٌ وَرَحْمَةٌ لِلْمُؤْمِنِينَ وَلاَ يَزِيدُ الظَّالِمِينَ إِلاَّ خَسَاراً }
٣٤٠٨ - حَدَّثَنَا مَرْوَانُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا رِفْدَةُ الْغَسَّانِىُّ حَدَّثَنَا ثَابِتُ بْنُ عَجْلاَنَ الأَنْصَارِىُّ قَالَ : كَانَ يُقَالُ : إِنَّ اللَّهَ لَيُرِيدُ الْعَذَابَ بِأَهْلِ الأَرْضِ ، فَإِذَا سَمِعَ تَعْلِيمَ الصِّبْيَانِ الْحِكْمَةَ صَرَفَ ذَلِكَ عَنْهُمْ. قَالَ مَرْوَانُ : يَعْنِى بِالْحِكْمَةِ الْقُرْآنَ.
٣٤٠٩ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُبَارَكِ حَدَّثَنَا صَدَقَةُ بْنُ خَالِدٍ عَنِ ابْنِ جَابِرٍ حَدَّثَنَا شَيْخٌ يُكَنَّى أَبَا عَمْرٍو عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ قَالَ : سَيَبْلَى الْقُرْآنُ فِى صُدُورِ أَقْوَامٍ كَمَا يَبْلَى الثَّوْبُ فَيَتَهَافَتُ ، يَقْرَءُونَهُ لاَ يَجِدُونَ لَهُ شَهْوَةً وَلاَ لَذَّةً ، يَلْبَسُونَ جُلُودَ الضَّأْنِ عَلَى قُلُوبِ الذِّئَابِ ، أَعْمَالُهُمْ طَمَعٌ لاَ يُخَالِطُهُ خَوْفٌ إِنْ قَصَّرُوا قَالُوا : سَنَبْلُغُ ، وَإِنْ أَسَاءُوا قَالُوا : سَيُغْفَرُ لَنَا ، إِنَّا لاَ نُشْرِكُ بِاللَّهِ شَيْئاً.
٣٤١٠ - حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ الْمَجِيدِ عَنْ شُعْبَةَ عَنْ مَنْصُورٍ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا وَائِلٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ عَنِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( بِئْسَمَا لأَحَدِكُمْ أَنْ يَقُولَ نَسِيتُ آيَةَ كَيْتَ وَكَيْتَ ، بَلْ هُوَ نُسِّىَ ، وَاسْتَذْكِرُوا الْقُرْآنَ فَإِنَّهُ أَسْرَعُ تَفَصِّياً مِنْ صُدُورِ الرِّجَالِ مِنَ النَّعَمِ مِنْ عُقُلِهَا ).
٣٤١١ - حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ جَرِيرٍ حَدَّثَنَا مُوسَى - يَعْنِى ابْنَ عُلَىٍّ - قَالَ سَمِعْتُ أَبِى قَالَ سَمِعْتُ عُقْبَةَ بْنَ عَامِرٍ يَقُولُ : تَعَلَّمُوا كِتَابَ اللَّهِ وَتَعَاهَدُوهُ ، وَتَغَنَّوْا بِهِ وَاقْتَنُوهُ ، فَوَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ أَوْ فَوَالَّذِى نَفْسُ مُحَمَّدٍ بِيَدِهِ لَهُوَ أَشَدُّ تَفَلُّتاً مِنَ الْمَخَاضِ فِى الْعُقُلِ.
٣٤١٢ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ صَالِحٍ حَدَّثَنِى مُوسَى عَنْ أَبِيهِ عَنْ عُقْبَةَ بْنِ عَامِرٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( تَعَلَّمُوا كِتَابَ اللَّهِ وَتَعَاهَدُوهُ ، وَاقْتَنُوهُ وَتَغَنَّوْا بِهِ ، فَوَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ لَهُوَ أَشَدُّ تَفَلُّتاً مِنَ الْمَخَاضِ فِى الْعُقُلِ ).
٣٤١٣ - أَخْبَرَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ أَيُّوبَ عَنِ ابْنِ أَبِى مُلَيْكَةَ : أَنَّ عِكْرِمَةَ بْنَ أَبِى جَهْلٍ كَانَ يَضَعُ الْمُصْحَفَ عَلَى وَجْهِهِ وَيَقُولُ : كِتَابُ رَبِّى كِتَابُ رَبِّى.
٣٤١٤ - حَدَّثَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ حَدَّثَنَا ثَابِتٌ قَالَ : كَانَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ أَبِى لَيْلَى إِذَا صَلَّى الصُّبْحَ قَرَأَ الْمُصْحَفَ حَتَّى تَطْلُعَ الشَّمْسُ. قَالَ : وَكَانَ ثَابِتٌ يَفْعَلُهُ.