بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
34- Nafile Oruç Tutan Orucunu Bozarsa Ne Olur?
735- Ümmü Hâni (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında oturuyordum bir meşrubat getirildi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ondan içti ve bana da verdi bende içtim ve: “Günaha girdim benim bağışlanmam için istiğfar et” dedim. “Neden?” buyurdular. “Oruçluydum orucumu bozmuş oldum deyince, sen bir borcunu kaza mı ediyordun?” buyurdular. O da: “Hayır” deyince, “Nafile ise zararı yoktur” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Savm: 73; İbn Mâce, Sıyam: 26)
Tirmizî: Bu konuda Ebû Saîd ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir.
736- Şu’be’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Simak b. Harb’den, Ümmü Hâni’nin çocuklarından biri bana şöyle anlattı dediğini işitirdim; Ben onların en değerlisiyle karşılaştım ismi Ca’de idi Ümmü Hâni, onun ninesi oluyordu. Ninesinden aktardığına göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun evine geldi ve bir içecek istedi. Kendisi içti sonra ona verdi o da içti sonra Ey Allah’ın Rasûlü oruçtum. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Nafile oruç tutan kimse serbesttir; dilerse orucunu devam ettirir, dilerse bozabilir.”
Şu’be diyor ki: Ca’de’ye bunu Ümmü Hâni’den sen mi işittin dedim hayır dedi. Ebû Salih ve aile fertleri bize Ümmü Hâni’den aktardılar. (Ebû Dâvûd: Savm: 73; İbn Mâce, Sıyam: 26)
Hammad b. Seleme bu hadisi Simak b. Harb’den rivâyet ederek senedini “Ümmü Hâni’nin kızının oğlu Harun’dan ve Ümmü Hâni’den” diyor. Şu’be’nin rivâyeti daha güzeldir. Mahmûd b. Gaylân bize Ebû Dâvûd’tan aynı şekilde rivâyet etmiş olup “emirû nefsihi” veya “eminû nefsihi” diyerek şüphe üzerine bize aktarmıştır. Değişik şekillerde yine Şu’be’den şüphe edilerek emir ve emin şeklinde rivâyet edilmiştir.
Tirmizî: Ümmü Hâni’nin hadisinin senedi hakkında söz edilmiştir. Sahabe ve tabiin döneminden bazı ilim adamları bu hadisle amel etmişler ve şöyle demişlerdir: “Nafile oruç tutan kimse orucunu bozarsa kazası gerekmez” fakat ben kaza etmesini severim. Sûfyân es Sevrî, Ahmed, İshâk ve Şâfii bunlardandır.
٣٤ - باب مَا جَاءَ فِي إِفْطَارِ الصَّائِمِ الْمُتَطَوِّعِ
٧٣٥ - حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ، حَدَّثَنَا أَبُو الأَحْوَصِ، عَنْ سِمَاكِ بْنِ حَرْبٍ، عَنِ ابْنِ أُمِّ هَانِئٍ، عَنْ أُمِّ هَانِئٍ، قَالَتْ كُنْتُ قَاعِدَةً عِنْدَ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَأُتِيَ بِشَرَابٍ فَشَرِبَ مِنْهُ ثُمَّ نَاوَلَنِي فَشَرِبْتُ مِنْهُ فَقُلْتُ إِنِّي أَذْنَبْتُ فَاسْتَغْفِرْ لِي . فَقَالَ ( وَمَا ذَاكِ ). قَالَتْ كُنْتُ صَائِمَةً فَأَفْطَرْتُ . فَقَالَ ( أَمِنْ قَضَاءٍ كُنْتِ تَقْضِينَهُ ). قَالَتْ لاَ . قَالَ ( فَلاَ يَضُرُّكِ ). قَالَ وَفِي الْبَابِ عَنْ أَبِي سَعِيدٍ وَعَائِشَةَ .
٧٣٦ - حَدَّثَنَا مَحْمُودُ بْنُ غَيْلاَنَ، حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، قَالَ كُنْتُ أَسْمَعُ سِمَاكَ بْنَ حَرْبٍ يَقُولُ أَحَدُ ابْنَىْ أُمِّ هَانِئٍ حَدَّثَنِي فَلَقِيتُ، أَنَا أَفْضَلَهُمَا، وَكَانَ، اسْمُهُ جَعْدَةَ وَكَانَتْ أُمُّ هَانِئٍ جَدَّتَهُ فَحَدَّثَنِي عَنْ جَدَّتِهِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم دَخَلَ عَلَيْهَا فَدَعَى بِشَرَابٍ فَشَرِبَ ثُمَّ نَاوَلَهَا فَشَرِبَتْ فَقَالَتْ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَمَا إِنِّي كُنْتُ صَائِمَةً . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( الصَّائِمُ الْمُتَطَوِّعُ أَمِينُ نَفْسِهِ إِنْ شَاءَ صَامَ وَإِنْ شَاءَ أَفْطَرَ ). قَالَ شُعْبَةُ فَقُلْتُ لَهُ أَأَنْتَ سَمِعْتَ هَذَا مِنْ أُمِّ هَانِئٍ قَالَ لاَ أَخْبَرَنِي أَبُو صَالِحٍ وَأَهْلُنَا عَنْ أُمِّ هَانِئٍ . وَرَوَى حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ هَذَا الْحَدِيثَ عَنْ سِمَاكِ بْنِ حَرْبٍ فَقَالَ عَنْ هَارُونَ ابْنِ بِنْتِ أُمِّ هَانِئٍ عَنْ أُمِّ هَانِئٍ . وَرِوَايَةُ شُعْبَةَ أَحْسَنُ . هَكَذَا حَدَّثَنَا مَحْمُودُ بْنُ غَيْلاَنَ عَنْ أَبِي دَاوُدَ فَقَالَ ( أَمِينُ نَفْسِهِ ). وَحَدَّثَنَا غَيْرُ مَحْمُودٍ عَنْ أَبِي دَاوُدَ فَقَالَ ( أَمِيرُ نَفْسِهِ أَوْ أَمِينُ نَفْسِهِ ). عَلَى الشَّكِّ وَهَكَذَا رُوِيَ مِنْ غَيْرِ وَجْهٍ عَنْ شُعْبَةَ ( أَمِينُ أَوْ أَمِيرُ نَفْسِهِ ( عَلَى الشَّكِّ . قَالَ وَحَدِيثُ أُمِّ هَانِئٍ فِي إِسْنَادِهِ مَقَالٌ . وَالْعَمَلُ عَلَيْهِ عِنْدَ بَعْضِ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَغَيْرِهِمْ أَنَّ الصَّائِمَ الْمُتَطَوِّعَ إِذَا أَفْطَرَ فَلاَ قَضَاءَ عَلَيْهِ إِلاَّ أَنْ يُحِبَّ أَنْ يَقْضِيَهُ . وَهُوَ قَوْلُ سُفْيَانَ الثَّوْرِيِّ وَأَحْمَدَ وَإِسْحَاقَ وَالشَّافِعِيِّ .